Not: Bu hikâyeyi okumadan önce konuyla ilgili genel bilgileri derlediğimiz bu içeriğimizi okumanızı öneririz: Sosyal Medyadan Yayılan Ölümcül Eşek Şakaları: Swat’lama Hakkında Bilmeniz Gerekenler
ABD’nin Kansas eyaletine bağlı bir şehir olan Wichita, 2017’nin sonlarına doğru talihsiz bir ölümle sarsıldı. Bölge polisleri tarafından SWAT yöntemiyle “yanlışlıkla” gerçekleştirilen bu ölümün sebepleri ise biraz şaka, biraz sosyal medya ve biraz da bilgisayar oyunuydu. Üstelik bu oyun sadece bu olaydan ibaret değildi. Benzeri pek çok tehlikeli “şakalar” da yapılıyordu. Ölen kişi, buna sebep olan “şakacı kişi”, ölen kişinin annesi ve öldüren polis… Ne, nasıl oldu, olaylar nasıl gelişti, sonrasında neler oldu ve annenin asıl derdi ne? Korkunç olayın psikolojik, sosyolojik ve siyasi boyutuyla ilgili bu uzun içerik, tüm detaylarıyla adeta bir roman gibi ele alındı. Gelin hem polisiye romanları andıran bu gerçek olayları hem de talihsiz bir ölümle sonuçlanan versiyonunu tüm detaylarıyla birlikte inceleyelim.
Sahte bir ihbar sonucu polisin silahla vurması sebebiyle oğlunu kaybeden acılı bir anne
Geleneksel Wichita Belediye Meclisi toplantıları, bürokratlar tarafından yürütülen sıkıcı toplantılardır ve bu toplantılarda sokak onarımları, imar kanunları ve genel yükümlülük gibi işler konuşulur. Ancak 17 Nisan 2018’den önce ortamın gerilimli olduğu bir toplantı çağrısı yapıldı. O salı günü meclisin ahşap panelli odaları doldukça, bir düzine kadar seyirci de ön sıralara yerleşti. Seyircilerden bir grup kadın üzerinde “Wichita Polis Departmanı’ndan polis Justin Rapp tutuklansın!” yazan siyah tişörtler giymişti. Ve polis departmanı sözcüsü açılış konuşmasını yapmak için geldiğinde, gruptaki birkaç kişi ayağa kalkmayı reddetti.
Konu: Andrew Finch’in vurulması
Haftalık toplantıları yöneten Belediye Başkanı Jeff Longwell, birazdan olacaklardan korkuyor gibi görünüyordu. Bir “Dünya Ağaç Dikme Günü” bildirisi okuduktan ve bahçecilik becerileri hakkında kendi çapında bir şaka yaptıktan sonra yüksek sırtlı deri sandalyesine gömülerek yorgun bir şekilde katipten bir sonraki gündemi okumasını istedi. Katip, bir Wichita sakininin ismini ve bu kişinin konusunu, yine bu kişinin istediği şekilde anons etti:
“İsim: Lisa Finch
Konu: Andrew Finch’in Vurulması”.
“Oğlumun ölümü benliğimi benden aldı…”
Anonsla birlikte izleyiciler arasından bir kadın ayağa kalktı ve sağ koridordan aşağı doğru ihtiyatla yürüdü. İnce siyah saçları ve “anne tipi” gözlükleri vardı. Bol, eşofmana benzer grinin farklı tonlarından oluşan bir sweatshirt giymişti. Kürsüdeki esnek mikrofonunu kendi boyuna uyacak şekilde ayarladıktan sonra gururlu bir duruşla ve Kansas’ın düz ve keskin aksanıyla konuşmaya başladı…
Lisa Finch çizgili bir kâğıda el yazısıyla, yazmak için haftalarca uğraştığı bu konuşmaya şu vurucu cümleyle başladı: “Oğlumun ölümü benliğimi benden aldı…” Ve devam etti: “Bende yarattığı bu dönüşümle afalladım kaldım. Kendimle ilgili farklı bir düşüncem var. Aslında çok zorlandım yaptığım her şeyde kendime yabancılaşırken. Eskisi gibi değilim artık, eski beni kesinlikle tanıyamıyorum. Sanki o kişi şimdi bana bile çok yabancı.”
Annenin acılı konuşması polislere karşı bir yakarışa dönüşüyor
Kadının bu içli konuşması, kısa süre sonra oğluna olanlardan dolayı büyük ölçüde sorumlu bulduğu Wichita Polis Departmanı’na karşı iğneleyici bir eleştiriye dönüştü. 2017’nin Aralık ayında tuhaf koşullarda gerçekleşen ve dünya çapında haber başlıklarına konu olan oğlunun ölümü, bu kadını, Lisa Finch’i, adeta ölümcül hatalarından dolayı polislerden hesap soran bir avukata çevirmişti. Adalet için yaptığı bu azimli kampanyası tüm şehri etkiledi, ki bu şehir polisin incelenmekten çok hayran olunduğu bir yerdi.
Kadın öfkesi ve acısı hakkındaki bu uzun konuşması boyunca, oğlunun ölümüne sebep olan (şakayı yapan) rolü yüzünden geniş kitlelerce yüceltilen kişiden hiç bahsetmedi. Oyun kültüründe çürümüş olanların küresel bir sembolü haline gelmiş olmasına rağmen, bu gencin ismini ağzına almamak için çabaladı. Gerçek hayatını darmadağın eden bu kişinin internet kullanma geçmişini öğrenmeye de çabalamadı hiç. Tek bildiği, bu adamın bu “rastgele birine eşek şakası yapma” fikri, soğuk bir kış gününde kadının ailesini paramparça etmişti ve olay gününden beri derin bir keder içinde yaşamak zorunda bırakmıştı.
Olayın “öteki” tarafı: Alex’in asılsız bomba ihbarı ve polislerin TV kanalını basması
Tarih 30 Eylül 2015, saat 13.52, yer Kaliforniya Polis Departmanı. Bir adam arıyor, isminin Alex olduğunu söylüyor. Kısık sesle, neredeyse çocuksu bir sesle, Griffith Parkı’nın bitişiğindeki KABC-TV’nin haber stüdyosuna içi bombalarla dolu birkaç sırt çantası yerleştirdiğini ve bombaların on dakika içinde uzaktan patlatılacağını söylüyor.
İhbarın üzerine stüdyo hemen tahliye ediliyor ve K-9 üniteleri binayı tarıyor. Haber ekibi o gün öğleden sonraki programı korkudan binanın dışındaki çimlerden yayımlıyor. Ve tabii ki patlayıcı madde bulunamıyor. Dokuz gün sonra polise yine aynı ihbar geliyor, ancak bu ihbara polisin tepkisi bir önceki kadar yüksek olmuyor. Bomba ekibi yine kontrole gidiyor ama bu sefer yayın ekibi yayın için dışarı çıkmıyor. Yerlerinde devam ediyorlar.
Kim bu Alex ve neden böyle bir “şaka” yapıyor?
Dedektifler başlangıçta “Alex”i bulma çabalarında sıkıntı yaşıyor. Çünkü Alex’in aramaları Tennesse alan kodlu sahte bir IP adresinden geliyor. Fakat sonra araştırmacılar çok önemli bir ipucu yakalıyor: Bir polis memuru, Wendy Gregory adında bir arkadaşından bahsediyor. Wendy Gregory, 22 yaşındaki torununun ABC kanalına yapılan bomba ihbarlarından sorumlu olduğunu bildiğini söylüyor. Bu genç adamın adı ise Tyler Barris…
Bir dedektif, genç adama ebeveynlik yapan anneanne Gregory’yle özel bir görüşme ayarlıyor. Görüşmede Tyler Barriss’le ilgili detaylar ortaya çıkıyor
Tyler Barriss’in babası henüz o bir bebekken bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Annesinin, yani Gregory’nin kızının ise uzun süreli bir uyuşturucu bağımlılığı ve fuhuş geçmişi var. Barriss’i büyütmek de anneannesi Gregory’ye düşmüş. Barriss hâlâ anneannesi Gregory’yle birlikte, Los Angeles’in Chatsworth şehrinde küçük bir gecekonduda yaşıyor. Gregory torununun işsiz olduğunu ve zamanının çoğunu Xbox 360’ta oynanan Halo maçlarında harcadığını söylüyor. Bu görüşmeden birkaç hafta önce evde ABC’nin yerel haber bültenini izlerlerken, torununun garip bir şey ifade ettiğini söylüyor. “Eğer istersem bu binayı temizleyebileceğimi biliyor musun?” İlk bomba ihbarını duyduğunda Gregory suçunu rahatça itiraf eden torununa karşı çıkıyor. Ama torunu anneannesini kendisini ispiyonlamaması için uyarıyor. Kadını eğer böyle bir şey yaparsa, yüzünü kan içinde bırakıp evi havaya uçurmakla tehdit ediyor. Ve Gregory, torununun bu tehdidinden korkuyor, çünkü daha önceki deneyimlerinden bunu yapabileceğini biliyor.
Ve polis Tyler Barriss’i tutukluyor
Polis kısa bir süre sonra Gregory’nin evine gidiyor ve kirli sakallı, donuk bakışlı adamı tutukluyor. Tutuklama esnasında Barriss’in yatak odası da aranıyor ve tam kırk bin mesaj içeren iPhone’nu da ele geçiriliyor. Mesajlar incelendiğinde dedektifler, Barriss’in ülke çapındaki bir bomba ihbar zinciriyle bağlantısı olduğuna dair kanıtlar buluyor. Bu kanıtlar ise olayın sadece haklarında sahte bomba ihbarları yapılan bu TV kanallarından ibaret olmadığını yavaş yavaş ortaya çıkarıyor. Daha organize, daha ulusal çapta bir kriz dedektifleri bekliyor.
Sahte bomba ihbarlarıyla okullardaki derslerin boş geçmeleri sağlanıyor!
Tyler Barriss’in kırk binden fazla mesajıyla, dedektifler diğer olaylar hakkında da aydınlanmaya ve delil toplamaya başladı. Telefonunda kayıtlı olan arkadaşlarından pek çoğu, Barriss’in asılsız bomba ihbarları ya da tehditleri yaptığı ve boşaltılmasını sağladığı lise ve üniversitelere gidiyordu. Buradaki amacı ise tabii ki arkadaşlarının o anki derslerinin boş geçmesini sağlamaktı. Bu arkadaşlarıyla asıl bağlantısı ise Halo adlı online bir oyundu. Barriss bununla birlikte daha kişisel hedeflerine de yöneliyordu. Daha önce gittiği üstün yetenekli öğrencilere özel ortaokul gibi… Barriss, Twitter’da, yaptığı tehditlerle de övünüyordu. Burada, oyunlarda kullandığı takma adlarından biri olan “İşkence Tanrısı”nın farklı versiyonlarıyla birden fazla hesap açmıştı.
Barriss, bir seri swat’çıydı!
Telefondaki mesajlar, Barriss’in yaramazlık repertuvarında swat’lamalar olduğunu da ayrıca ortaya çıkarıyordu. Tyler Barriss, bir seri swat’çıydı. Mesela biri, polisi ya da 911’i arayıp hedefinin evinde şiddetli bir kriz olduğunu iddia eder. Amacı, kurbanların evine silahlı bir SWAT birimi göndererek buradakileri hem şaşırtmak hem de korkutmaktır. İşte Barriss de, tam olarak bunu yapıyordu.
Swat’lama adlı şaka terörü yaklaşık 10 yıldır var
Eskiden bir arkadaşa onun haberi olmadan pizza siparişi verme şakalarımız, swat’lamayla artık o kadar da masum değil. Aldatıcı internet meraklıları (ya da çok bilinen tabirle “troll”ler) yaklaşık on yıldır tanıdıklarını ya da tanımadıkları kişileri swat’lıyor. Ve bunu yaparken de yakalanmamak için VolP sağlayıcılarını ya da kendi özel ağlarını kullanıyorlar. 2008 yılının Şubat ayında FBI, bu suçun yükselen popülaritesi hakkında bir açıklama yayımlayarak bireylerin bunu para karşılığında kendi şaka haklarını kullanmak ve egolarını tatmin etmek için yaptığını söylemişti.
Büyük oyun siteleri swat’lamanın “bazen” gerekli olduğunu savunuyor
Büyük oyun siteleri gibi swat’lamanın yaygın olduğu bazı online topluluklar, FBI’ın swat’lama hakkındaki bu değerlendirmesini çok basit buluyor. Swat’lamanın iğrenç olduğunu kabul ediyorlar fakat bunu bazen “adaleti sağlamak” için gerekli bulduklarını söylüyorlar. Onlara göre bu, “klavye delikanlılarına” hadlerini bildirmek ya da online ortamdaki diğer kişileri tehdit etmek için etkin bir yöntem. Daha önce swat’lama yapan eski bir Call of Duty fanatiği bununla ilgili şunları söylüyor:
“Gerçek hayatta çok etkin biri değilseniz internete girdiğinizde, swat’lama gibi fiziksel bir etkide bulunabilme olasılığınız size normal hayatınızda sahip olamayacağınız bir gücünüzün olduğunu fark ettiriyor. Düşmanlarınızın polislerden oluşan silahlı bir kalabalıkla karşılaştıktan sonraki hallerini düşünün. Swat’lama onlar için internette sınırları yeniden kurdu ve onlara bir bilgisayarın arkasında konuştukları zaman dokunulmaz olmadıklarını hatırlattı.”
Barriss, neden swat’lama yapıyordu?
Şubat 2015’te Barriss’in kendisi bir Halo oyuncusu tarafından swat’lanmıştı. Ancak bu deneyim onun içini gıdıkladı. “Evimizin üzerinde dolaşan bir helikopterin sesini duyduktan yaklaşık beş dakika sonra, bunun polis olduğunu fark ettim. Bunun çok havalı bir şey olduğunu düşündüm. Ben de bunun aynısını istediğim herkese yaşatabilirdim. Tamamen anonim bir şekilde birilerine bunu yapmak ve yakalanmamak bana çok çekici gelmişti.” diyor Barriss. Bundan sonra ise düşmanlarını swat’lamak için gerekli becerilerini geliştirmeye başlıyor. Bunun için aramalarında kullanacağı konuşma senaryolarını yazmış. Bu ihbarların her birini inandırıcı ve etkileyici hale getirmiş. 911 operatörünü şüphelendirmeyecek alan kodlarını ve geçici telefon numaralarını nasıl ele geçireceğini öğrenmiş. Ve tabii ki kişisel bilgilerini internetten temizlemeye çalışmış, böylece kurbanları için kendisine ulaşılacak adres gibi bilgileri yok etmiş.
Ve Barriss için swat’lama artık bir bağımlılık oldu
“Bu olay benim için bir tür online güç gibiydi,” diyor. “Yasaları çiğnemek ve sizi bulamayacaklarını bilerek SWAT ekibini ya da bomba ekibini bir yere göndermek ve bunu tekrar tekrar yapabilecek olmak…” Anneannesine bu yaptıklarını bir başarı olarak anlatıyor ve kendisini bir “hack tanrısı” olarak tanımlıyordu. Ancak Barriss’in bu “hack tanrılığı kariyeri” KABC-TV’ye bir bomba ekibi yollamasıyla kesintiye uğradı. Sahte bomba ihbarı yapmak nedeniyle iki yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. İyi halden 20 Ocak 2017’de serbest bırakıldı. Ancak serbest bırakılmasından bir gün sonra anneannesi Gregory’nin evine izinsiz girdiği gerekçesiyle bir yıla yakın bir hapis cezası daha aldı. Tekrar çıktıktan sonra ise başka bir barınağa taşındı. Barınak bir halk kütüphanesine on beş dakika yürüme mesafesindeydi. Barriss, buradaki ücretsiz bilgisayarlar aracılığıyla hack krallığına devam edecekti.
Barriss, hapisten çıkar çıkmaz ölümcül online şakalara devam etti
Barriss, kütüphanenin bedava bilgisayarlarıyla yine bomba tehditlerine başladı. Hapse düşmeden önce o Halo oyununun fenomeni ve şampiyonuydu. Şimdiyse bu şampiyonluktan çok uzak kalmıştı ve eski günlerini özlüyordu. Taktiği belliydi. Ünlü gamer’lara online işkence yapmak. Bu şekilde ismini tekrar duyurabilir ve eski şöhretine kavuşabilirdi. Swat’lama taktiğini kullanarak Aralık 2017 başında, iki kez Dallas Kongre Merkezi’nde düzenlenen büyük bir Call of Duty turnuvasının iptal edilmesine neden oldu. Sosyal medya yıldızı SoaR Ashtronova, olay esnasında polis helikopterlerinin yarattığı fırtınadan kaçarken hissettiği duygu karmaşası hakkında tweet attığı zaman, Barriss, Twitter hesabından onunla dalga geçiyordu:
“Olan oldu bebeğim. İşte böyle…”
Barriss, Federal İletişim Komisyonu toplantısını dağıtıyor
Call of Duty toplantısını swat’ladıktan altı gün sonra Barriss şöyle bir tweet atıyor:
“Beyler siz üzülmeyin, ben o ağ tarafsızlığı toplantısını da dağıtacağım.”
O öğleden sonra, Federal İletişim Komisyonu üyeleri, ağ tarafsızlığının konu olduğu bir toplantı yaptıkları sırada (bu gamer’lar için çok önemli bir konu) bir bomba ihbarı yapılması nedeniyle Washington’daki toplantı odasından güçlükle tahliye edildi. Barriss, olayla ilgili kendine pay çıkararak ve kendisine herhangi bir yaptırım yapılmamasına hayret ederek şöyle bir tweet attı:
“Hani polisler? Ben resmen tanrıyım.”
Barriss’in kütüphaneden devam ettirdiği online eşek şakaları!
Barriss bu swat’lamalarını kütüphaneden organize ediyordu. En fenomen kurbanıysa, Twitch video platformunda 770 binden fazla takipçisine canlı yayın yapan ve STPeach olarak bilinen Kanadalı gamer Lisa Vannatta idi. 22 Aralık’ta Barriss, Amerika’dan Kanada polisini arayarak babasını silahla vurduğunu, annesi ve erkek kardeşini evde rehin tuttuğunu söyledi. Elbette bu asılsız bir ihbardı ama son derece profesyonelce söylenmiş bir yalandı. Polis hemen Lisa Vannatta’nın evini kuşattı. Vannatta bu durumun farkına pizza siparişi geciktiği için pizzacıyı aradıktan sonra varacaktı. Vannatta o sıra canlı yayındaydı ve Barriss onu izliyordu. Ancak tam swat sırasında Vannatta yayını durdurduğu için Barriss hayal kırıklığı yaşadı, çünkü o anları izleyemedi. Ve Vannatta’ya şöyle bir tweet attı: “Tam seni swat’larken canlı yayını durdurman benim prestijimi sarstı @STPeachy.” Bu Vannatta için travma yaratan bir deneyim oldu. Böyle bir şeyi hak edecek ne yapmış olabileceğini sorgulayarak aylarca acı çekti…
Barriss eşek şakalarını profesyonel kazanca dönüştürüyor!
Barriss, swat’lama yeteneğiyle o kadar ünlü oldu ki, bunu bir işe çevirmeye başladı. Çünkü Barriss’in müşterileri belirmeye başladı. Bir müşteri kendisine PayPal üzerinden belirli bir para yollarsa (işin kendisine göre on dolarla elli dolar arası bir miktar), Barriss müşterinin istediği hedefe swat’lama yapıyordu. Dersleri boşaltmak için okullarda bomba ihbarlarıysa en çok gelen işlerdendi. Devletten sadece iki yüz dolar alarak geçinen bu adam, swat’lamaları başına yedi yüz dolardan fazla kazanmaya başlamıştı.
“Haydi bakalım ne yapacaksan yap. Bekliyorum!”
Mahkeme kayıtlarına göre, 28 Aralık 2017 günü öğleden sonra Barriss kütüphanedeyken online ortamda Baperizer adıyla bilinen Casey Viner adlı bir Call of Duty oyuncusu onunla temasa geçti. On gün önce biri Barriss’i 18 yaşındaki Viner’ın şehir dışındaki evini swat’latmak için kiralamıştı. Şimdi ise Viner, durumu tersine çevirmesi için Barriss’i arıyor ve swat’lama yeteneklerini Shane Gaskill adlı başka bir oyuncu üzerinde kullanmasını istiyordu. Viner, dörde dört oynanan ve para için yarışılan bir Call of Duty maçında 19 yaşındaki Gaskill’le takım arkadaşı olduğunu anlattı. Takımları oyunu ve parayı kaybetti çünkü Gaskill, Viner’ın karakterini oyun içindeki dostça bir ateş açma sırasında öldürmüştü. Ve Viner da Gaskill’den intikam almak için Twitter’dan bildiği @SWAuTistic rumuzlu Barriss’i aradı.
Barriss, swat’lamayı gerçekleştirmek için hakkında gerekli bilgiyi topladığı Gaskill’i Twitter’da takip etmeye başladı. Ancak Gaskill bu yeni takipçisini fark etti ve niyetlerinden hemen şüphe duydu. Barriss’e bir dizi alaycı mention attı (Türkçesi Twitter’dan yazdı):
“Haydi bakalım ne yapacaksan yap. Bekliyorum.” dedi ve ardından açık adresini yazdı. Ardından ekledi: “Seni 5 yıl hapse tıkacağım kanka, Casey bana bunun için ihtiyacım olan kanıtı verdi. Hahahaha…” Barriss’ten cevap alamayınca da şunu yazdı: “Selam sürtük, cevap ver.”
Barriss, cevap olarak bir şey yazmaktansa eyleme geçecekti. Gaskill kanına dokunan şeyler söylediği için Barriss bu swat’lamayı “bedava” yapacaktı…
2000’lerin başında Adrew Finch ilkokuldayken o, üç kardeşi Adrianne, Dominica ve Jerome, genellikle anneannelerinin Wichita’nın güneyindeki karavanında kalıyorlardı
Andrew, 11 yaşındayken bir gece karavanda çalan telefonu açtı ve teyzelerinden birinin sesini duydu. Teyzesi şehrin öteki ucundaki bir barda içtiğini ve birinin onu arabayla eve götürmesine ihtiyacı olduğunu söyledi. Andrew uyumakta olan anneannesinin Dodge Neon marka son model arabasının anahtarlarını aşırdı ve henüz yaşı tutmasa da şehrin diğer tarafındaki teyzesini almaya gitti. Anneannesi bu olaydan hiç haberdar olmadı ama bu Andrew’in karakterine aykırı bir şey de değildi. Tüm aile Andrew’in sevdiği kişilerin isteklerine karşı koyamadığını bilirdi.
Andrew’in bu illegal araba kullanışından bir sene sonra, ablası Adrianne henüz 20 yaşındayken bir araba kazasında hayatını kaybetti. Anneleri Lisa Finch, kendi zorlu yaşamına rağmen Adrianne’nin iki küçük çocuğuna da bakmaya başladı. Lisa Finch üç çocuklu bekâr bir anneydi. Çocuk istismarı kaynaklı diyabet, hipertansiyon ve zihinsel sağlık sorunları da dâhil olmak üzere bir dizi ciddi rahatsızlık nedeniyle devletten aldığı engellilik ödemeleriyle hayatını idame ettiriyordu. Andrew de yeğenlerinin bakımını üstlenirken bir yandan da alternatif lisedeki derslerine gidiyordu. (Yeğenlerinin babası bir sebepten Meksika’ya sürüldüğü için ortada yoktu.)
Ama Andrew 2007’de liseden mezun olduktan sonra kendini kaybetti
Andrew, yerel bir teknik okulda “klima tamirciliği” okumaya başladı ama sıkıldığı için yarıda bıraktı. Asıl hobisi detaylı karakalem çizimi yapmaktı. Bu yüzden de annesi onu bir bilgisayar grafik programına yazılmaya teşvik etti. Böylece yeteneğini kazanca dönüştürebilirdi. Ancak Andrew bu tavsiyeyi yok sayarak kurs için bir yere gitmesini gerektirmeyen çatı düzenleme ve çimento sabitleme gibi inşaat işlerine yöneldi. 20 yaşındayken, bir dargın bir barışık kız arkadaşından bir oğlu oldu. Bu yeni parasal sıkıntı kaynağı, onu Wichita sokaklarında uyuşturucu satıcılığı yapmaya itti.
Andrew’in başının yasalarla derde girmesi çok uzun sürmedi. Ekim 2012’de bir gece, yine uyuşturucu satışı yaparken, polis Andrew’in aracını çevirdi. Andrew panikleyerek hızlandı. Bu kovalamaca Andrew’in arabasıyla bir yüzme havuzuna girmesiyle son buldu. Nihayetinde bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Andrew’e göre bu durum, kendisine ve çocuklarına bakan annesinden uzaklaşması anlamına geliyordu.
Andrew, hapisten çıktıktan sonra sokakta yaptığı uyuşturucu satıcılığını bıraktı
Mart 2016’da kız arkadaşından ikinci bir çocukları daha oldu. Anneleriyle birlikte yaşayan çocuklarına bakabilmek için bir burger dükkânında işe girdi. Boş zamanlarında takıldığı bir dövmecide arkadaşlarına dövme yapmaya başladı. Ayrıca ilk defa dine yaklaştı ve düzenli şekilde kiliseye gitmeye başladı.
2017’nin başlarında Andrew ve annesi yeni bir kiralık ev bakmaya başladı. Andrew’in en beğendiği yer ise şehir merkezinin batısında yer alan bir mahalleydi. Karatavuk sürüsünün kırık pencereleri fırsat bilip çatı katına yerleşmesi Lisa’nın canını sıkmıştı ve bu durum Lisa’yı daha da hasta etmişti. Tüm bunlar üst üste gelince de taşınma gerçekleşti.
Ve korkunç olayın gerçekleşeceği gün gelmişti…
Yeni ev yıpranmış gibi görünse de aralık ayını kurtaracak kadar ısınabiliyordu. Noel’den üç gün önce, güneş battıktan sonra dışarının sıcaklığı 20 derecenin altına düştü. Andrew şort ve gri kapüşonlu üstüyle oturma odasındaki koltukta otururken telefonunu kurcalıyordu. 17 yaşındaki yeğeni Adelina ve annesi Lisa, yatak odasında dinleniyordu. Saat akşam 18.27’de Andrew dışarıdan bir ses duyduğunu sandı. Çocukların arkadaşlarının araçlarıyla sıklıkla evin civarında takıldıklarını biliyordu ve kimin uğramış olabileceğine bakmak için yerinden kalktı. Evin giriş bölümündeki dar pencereden bakmış ama kim olduğunu tam görememişti. Ve kapıyı açtı…
“Babamı kafasından vurdum çünkü annemle kavga ediyordu ve olay çığırından çıktı”
https://youtu.be/mFfwpOLXBqk?t=9
Wichita Belediye binası akşam beşte kapansa da, polis departmanında çalışan bir sivil polis gece vardiyasında gelen çağrıları kabul etmek için binada olurdu. Ve 28 Aralık 2017 akşamı saat 18.10’da bir telefon geldi. Arayan kişi, annesinin babasını bir silahla vurduğunu söyleyen yumuşak sesli bir adamdı. Çağrıyı alan çalışan aramayı acil servise yönlendirmeye çalıştı ancak bu süreçte telefon bağlantısı koptu.
316 alan kodlu bir numaradan arayan kişi, saat 18.15’te tekrar aradı ve yine acil servise bağlanamadan hat düştü. Üçüncü aramada ise çağrıyı kabul eden görevli aramayı direkt olarak acil servis olan 911’e yönlendirdi. Arayan kişiye ilk olarak adres soruldu. Arayan kişi adresi verdi ardından, “Babamı kafasından vurdum çünkü annemle kavga ediyordu ve olay çığırından çıktı.” dedi. Görevli “Orası bir ev mi?” diye sordu. “Evet burası bir ev. Annem ve kardeşim şu an cidden çok korkuyor, silahımı onlara doğrulttum ve şu an onları gardıropta rehin tutuyorum.” Görevli adını sorunca ise Ryan olduğunu söyledi.
Arayan kişi niyetinin aslında babasını öldürmek olmadığını ve şimdi de evi yakarak intihar etmeyi düşündüğünü söylemeye devam etti. Birkaç saniye sonra da tekrar hat düştü
Saat 18.24’te Wichita polis ekibinden birkaç polis çoktan yola çıkmıştı. İlk uyarıda yola çıkan bu polisler SWAT ekibinin üyeleri değildi. Ayrıca rehine görüşmesi konusunda uzman da olmayan, sadece çevrede devriye gezen polislerdi. Kimse onları bu rehin alma olayı iddiası için neden 911 yerine önce belediye binasının arandığı ve bir şeylerin ters gittiği konusunda bilgilendirmemişti.
Devriyeden iki kişi ikinci kattaki pencereye baktı ve gördükleri siluetin söz konusu kişi olabileceğini düşündü. Siluet aşağı ve yukarı hareket ediyordu ve içlerinden biri bu kişinin o sırada kalp masajı yapıyor olabileceğini ifade etti. Daha sonra bir grup polis verandanın önüne doğru sürünmeye başladı. Üçü de direkt olarak 30 metre kadar ötede sokağın karşısında konuşlandı. Böylece gerekirse ateş açabileceklerdi. Polislerin bu alelade planı, açık adres sistemini kullanarak rehin alan kişiyle iletişim kurabilmek içindi.
Andrew, ölümün geldiği anı bilmeden kapıyı açtı ve dışarı doğru bir adım attı
Çavuş, henüz ilk anonsunu yapmadan önce, evin ahşap giriş kapısı açıldı. Kapıyı açan Andrew Finch’ti. Açtı ve verandaya doğru bir adım attı.
Beyaz spot lambaları Andrew’in vücuduna doğrultuldu ve birçok açıdan gelen seslerle birileri ona bağırıyordu: “Eller yukarı!” Andrew ne dendiyse yaptı. Ancak bir ara ellerinden birini beline doğru indirdi. Çünkü belki kendisine aniden doğrultulan ışıktan ve sesten ürkmüştü ya da belki de düşündüğünden çok farklı bir şeyler olabileceği için şaşkına dönmüştü.
Andrew’in o anda söylenenlere uyan bir heykele dönüşememesi onun kaderi olacaktı. Sokağın karşısında konuşlanan ve silahını Andrew’e doğrultan polislerden Justin Rapp, o an kapıdaki bu kişinin silahına erişmek için elini indirebileceği gibi bir yargıya varmıştı. Ve ateş etti. Bu ateş Andrew’in göğsüne isabet etti ve kalbinden vurulan Andrew evin içine doğru yere yığıldı…
Polisler evin her tarafını darmadağın etti
Adelina hızla merdivenlerden aşağı indiğinde dayısının kanlar içinde olduğunu gördü. Bu sıra dışı manzaraya daha anlam veremeden polisler evin içine daldı. Polisler Adelina’yı, Andrew’in annesi Lisa’yı ve evdeki diğer kişileri yan kapıda sıkıştırıp kelepçelediler. Ve aslında hiç olmayan Ryan’ı aradılar. Ve kimse o an Andrew’e ne olduğuyla ilgilenmedi. (Daha sonrasında da polis bu konu hakkındaki tüm soruları cevapsız bırakacaktı.) Polis Lisa’nın biblolarının içinde bulunduğu plastik leğenleri ters çevirerek, kıyafet çekmecelerini boşaltarak hızla evin içini tararken, Tyler Barriss belediye binasını tekrar arayarak yeniden 911’e bağlanmak istedi.
“Evin her köşesine benzin dökmüştüm, en iyisi ateşe vereyim…”
Tyler Barriss, Los Angeles’tayken Wichita’daki 911’e direkt bağlanamıyordu. Yaptığı swat’lamanın bu sefer zaten canavarca sonlandığını bilmeden, daha önceki aramalarında anlattığı yalan hikâyeyi detaylandırıyordu. Tek katlı evlerinde babasını siyah bir silahla kafasından vurduğunu, annesi ve erkek kardeşini de bir dolabın içinde zorla rehin aldığını söylediği hikâyeye bu sefer şunları ekledi: “Evet, diyorum ki, ımm, evin her köşesine benzin dökmüştüm, en iyisi ben ateşe vereyim…”
Bu son 911 araması polislere yaptıkları hatayı açıklıyordu
Evde benzin kokusu yoktu, ev tek katlı değil iki katlıydı. Ve ortada bırak siyah bir silahı, herhangi bir silah bile yoktu. Andrew Finch, kaldırıldığı St. Francis Hastanesi’nde saat 19.03’te hayatını kaybetmişti. Polisler çok ciddi bir hata yapmıştı…
Barriss’in asıl swat’lamaya kalkıştığı oyuncu olan Shane Gaskill, mahkeme kayıtlarına göre saat 19.50’de kendini galip ilan eder gibi Barriss’e Twitter’dan mesaj atmıştı. “Bayıldım bu olaya, eski evimi bastılar seni geri zekâlı.” Gaskill ve ailesi eskiden bu evde, Andrew Finch’in şimdi vurulduğu evde yaşıyorlardı. Bir sene önce de şehrin başka bir tarafına taşınmışlardı.
Barriss asıl troll’lenenin kendisi olduğunu anlamaya başlıyor!
Barriss, itibarını korumak istedi. “Bana yaşamadığın bir evin adresini veriyorsun ama burada sertlik taslıyorsun hahaha. Bu tam bir kalleşlik.” diye tweet attı. Gaskill bundan rahatsız olmadı ve “Neyse, iyi iş çıkardınız ama görevi tamamlayamadınız çünkü sizi çok fena troll’ledim.” diye tweet’ledi. Gaskill hesabından çıkış yapmadan önce Barriss’e @SWAuTistic hesabından attığı tweet’leri silmesini tavsiye etti. Ve Gaskill’in yanlış adres verdiği özel Twitter mesajlarının ekran görüntüsünü de silmesini söyledi. Barriss bu tavsiyeyi reddetti.
Gaskill’in bu kibri uzun sürmedi. İki saat içinde “polisin yanlışlıkla adam vurma haberi” tüm ulusal TV kanallarında ve sosyal medyada yayımlanmıştı. Gaskill’in ilk swat isteği bir ölümle sonuçlanmıştı. Gaskill, saat 21.51’de Barriss’e tekrar mesaj attığında feci bir panik içindeydi: “Ben, sen ve Bape, yaptığımız tüm yazışmalarımızı silmemiz lazım. Bu olay artık bir cinayet davasına dönmüş durumda!”
Barriss kendi yaptıklarını örtbas etmek yerine soğukkanlı bir şekilde kabul ederek tweet attı: “Swat’ladığım o adamların evi şu an haberlerde!”
Twitter üzerinde hızla yayılan bu mevzuda yorumlar Barriss’in aleyhinde seyrediyordu. Suçlandığı tüm caps’lerin altında Barriss kendini savunuyordu: “BEN KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİM ÇÜNKÜ SİLAHI BEN KULLANMADIM VE BİR SWAT GÖREVLİSİ OLMAK BENİM İŞİM DEĞİL!” Ama Barriss’in bu kendini savunma girişimi sadece eleştirileri alevlendirmeye yarıyordu. En keskin eleştirilerden biri de şu olmuştu: “50 yaşında olduğunu, hayatını tek başına yaşarken zamanında sırf bir bilgisayar oyununu kaybettiğin için bir swat’lama yaptığını ve bu yüzden de birinin öldüğünü hayal edebiliyor musun?”
“Senin bu konuda pişman olmadığına inanamıyorum”
Ertesi gün Andrew Finch’in ölümü tüm dünya gündemine düşmüştü. Barriss çok daha dikkat çekmeye başlayarak arandı. Barriss, dört milyondan fazla abonesi olan ve normalde internet fenomenleri hakkındaki dedikoduları yayımlayan DramaAlert adlı bir YouTube kanalının röportaj isteğini kabul etti. (İlgili röportajın tümünü yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.) Sadece sesli yayınla yapılan röportaj boyunca kanalın sahibi Daniel Keem, kendini sadece @SWAuTistic olarak tanıtan ve gerçek ismini söylemeyen Barriss’e Finch ailesinden özür dilemesi için baskı yaptı. Barriss’in sohbeti sürekli felakette rol aldığını söyleyen “sayısız insana” yönlendirmesi, kanalın sahibi ve sunucusu Keem’i sinirlendirmeye başladı. Keem, “Dostum, tüm bu olay gerçekten çok üzücü.” diyerek sohbeti toparladı. “Senin bu konuda pişman olmadığına inanamıyorum.”
Barriss duraksadı ve “Sorumluluğunu alamayacağım tek bir şey varsa o da birini öldürmektir. Çünkü ben kimseyi öldürmedim. Şimdi, bu işte bu şahısla ilgili hiçbir sorumluluğum olmadığını da söylemedim. Ne yazık ki bu olayla bir şekilde bağlantımın olması da berbat bir şey. Zamanı geri alabilseydim bunları yapmazdım çünkü çok aptalca.”
Tyler Barriss tutuklanıyor!
DramaAlert röportajının yayımlanmasından birkaç saat sonra Barriss, kendi genel merkezi hâline getirdiği kütüphane yakınlarındaki bir parkta tutuklandı. Yerinin saptanması zor olmadı. Wichita polisi hızlıca @SWAuTistic lakaplı Barriss’in 2015 KABC-TV bomba tehdidi hakkında attığı bir tweet’i buldu.
Barris’in kötü niyetli işlerini takip eden bazı insanlar neden bu kadar uzun süre cezasız kalarak hareket etmesine izin verildiğini sorguluyordu. Barriss, kendisine gelen tepkiler kızışıp arttıkça kendi işlediği suç konusunda açık açık konuşabiliyordu ancak kolluk kuvvetleri, ülkenin acil servislerini ve polisi sahte bilgilerle doldurup silah kullandırmasını engellemek için pek de acele etmiyor gibiydi. Bir Twitter kullanıcısı, 10 Aralık’ta Call of Duty turnuvasındaki ikinci bomba tehdidinin hemen ardından Barriss’in etkinlikleri konusunda Dallas polisini uyardığını söyledi. Bu kullanıcı Twitter’da şöyle bir tweet attı: “Dallas polisi uyarımı görmezden geldi ama bu uyarımdan iki hafta sonra aynı kişi yine swat’lama işlemi yaparak bir babanın ölümüne sebep oldu. Bu ölüm olayın pek çok aşamasında önlenebilirdi.”
“Oğluma ne oldu?”
Şehir merkezinde anne Lisa Finch, Adelina ve olay sırasında evde bulunan diğer iki kişiyle birlikte polis karakolundaki sorgulama sırasında oğlu Andrew’e ne olduğu çaresizce bekliyordu. Polis ekibi onu evin girişinden değil de diğer taraftan çıkardığı için oğlunun olay sırasındaki kanlı hâline rastlamamıştı. Bu yüzden de biraz umutluydu. Sorgusundan sorumlu dedektif nihayet tutulduğu odaya girdiğinde, o soruyu soruverdi: “Oğluma ne oldu?”
Dedektif, Andy’nin öldüğünü annesine söylediğinde, anne Lisa ürkütücü bir biçimde donakalmıştı. İşte o andan itibaren acılı anne Lisa Finch, Wichita Polis Departmanı’na olabildiğince fazla sorun açarak bu işin peşinden gitmeyi kendine görev edinmişti.
“Neden oğlumun polis tarafından vurulduğu anın görüntülerini bir polisle birlikte izlemek isteyeyim?”
Birkaç gün sonra, polisin oğlunu vurduktan sonra darmadağın ettiği evin kapısı çalındı. Lisa Finch kapıyı açtığında ziyaretçi karşısında duruyordu. Gelen kişi Wichita Polis Departmanı’nın şefi Gordon Ramsay’di. Polis şefi ve Lisa, olay sırasında polis tarafından adeta yağma edilen diğer oturma odasında oturdular. Ramsay, başsağlığı dileklerini sunarak Lisa’ya kişisel telefon numarası yazılı bir kart verdi. Daha sonra Lisa’ya Andrew’in son dakikalarının çekildiği, vurulduğu anın kamera kayıtlarını izlemek isteyip istemediğini sordu. Lisa teklif karşısında çılgına dönmüştü ve şunları söyledi: “Neden oğlumun polis tarafından vurulduğu anın görüntülerini bir polisle birlikte izlemek isteyeyim?”
Kısa bir süre sonra Lisa’nın bir arkadaşı, Lisa için Şikago’nun önde gelen dava avukatlarından olan Andrew Stroth’la bağlantıya geçti
Bu dava avukatı Wichita Polis Departmanı’yla ilgili davayı alma konusunda istekliydi. Stroth kısa süre önce spor ve eğlence dünyasındaki olayları ele aldığı hukuk ofisini kapatmıştı. Artık kendini polis tarafından mağdur olmuş insanlara yardım etmeye adadığı yeni bir oluşum içindeydi. İlk olarak kendi kasabalarında bile nadiren dikkat çeken Afrika kökenli Amerikalı ailelerin davalarıyla bu yeni oluşumuna başlamıştı. Şimdi ise beyaz bir adamın yaşadığı olay tüm ulusal medyanın gündemindeydi. Ama bu durumda polisin silahsız bir adamı sorgulamadan vurması Stroth’u çok rahatsız etmişti ve bu yüzden Lisa’nın davasını almayı ve Wichita Polis Departmanı’na dava açmayı kabul etmişti.
İstemsiz biçimde adam öldürme suçu…
Stroth, ocak ayının sonunda dosyaya işleyeceği şikâyetin parçalarını birleştirirken Wichita’daki savcılar Kansas’a iade ettikleri Tyler Barriss hakkında ne yapacaklarını çözmeye çalışıyorlardı. Sedgwick ilçesinin bölge savcısı olan Marc Bennett, Andrew’in başka bir suç işlendiği sırada öldürülmesinden dolayı Barriss’e “cinayet suçundan” kovuşturulma yapılmasını düşündü. Ancak çok kez müzakere edildikten sonra, sonuç olarak “istemsiz şekilde adam öldürme” suçunda karar kılındı.
Suçlamanın “cinayet” olarak değerlendirilmesi bile Lisa Finch’i ve onun Wichita’daki gittikçe büyüyen destekçilerini bir nebze olsun yatıştırmıştı. Ancak neden atışta yer alan polis memurları için herhangi bir tepki olmamasına da bir anlam veremiyorlardı.
Siyahlar vurulunca sebebi vardır; beyazlar vurulunca “Bu kişi ben de olabilirdim”
Wichita polisine uzun zamandır kentin renk toplulukları tarafından şüpheyle bakılıyordu. Bu kişiler polisin kendilerine “beyazlardan” daha fazla baskı ve zorbalık yaptığına inanıyordu. Şehrin yüzde 76’sı beyazlardan oluşuyordu ancak 2010 yılından beri polis tarafından vurularak öldürüldüğü raporlanan 17 kişiden 7’si ya da diğer bir deyişle yüzde 41’i siyah ya da Hispanik’ti. Halbuki Andrew Finch’in ölümü, daha önce polis hakkında kötü düşünmeyen insanları da endişelendirmeye başlamıştı. Daha özgürlükçü adaylarla ve kampanyalarla çalışan Wichita Siyaset Danışmanı Levi Henry, bununla ilgili şunları söylüyor: “Wichita’da birçok beyaz insan var; polislerin ateş açması üzerine ölen kurban bir siyah olduğunda (burada gerçekten dürüstçe söylüyorum) şöyle düşünüyorlar: ‘E ölen adam da bir şekilde adam bunu hak edecek bir şey yapmıştır.'” Ve açıklamasına şöyle devam ediyor: “Ama bu vakadaki kurban beyaz bir baba ve Wichita’daki pek çok beyaz insan bu olaya ‘Bu kişi ben de olabilirdim…’ olarak bakıyor.”
“Andrew Finch için adalet istiyoruz!”
Olayla ilgili ses çıkarma girişimleri ilk başlarda küçüktü: Şehrin merkezindeki sokak lambalarına asılan, çizilmiş bir yumruğun resmedildiği “Andrew Finch için adalet” yazılı broşürler… Ya da yerel siyasilere üyelerin mesajlar attığı bir Facebook grubu… Ama şubat ayı itibarıyla üzerlerine “Wichita Polis Departmanı’ndan polis Justin Rapp tutuklansın!” yazılı tişörtler giyen vatandaşlar da Geleneksel Wichita Belediye Meclisi toplantılarının demirbaşları haline gelmişti. Lisa toplantıların ön sıralarında genellikle izleyen kişi olurken, açık mikrofon politikasıyla yapılan bu toplantılarda aktivistler acıları ifade eden kişiler oluyordu. Kathy Camden isimli bir direnişçi 6 Şubat’taki bir toplantıda “Bizi korumaları gereken kişilerden korkuyoruz. Sorularımızın onlar tarafından göz ardı edilmesine çok kızıyoruz…” diyerek Ramsay’in istifasını ve Rapp’in kovuşturulmasını istedi. “Yüksek standartlarda tuttuğumuz kişilerin kendi yaptıklarının sorumluluğunu almayarak ikiyüzlü davranmalarından çok yorulduk. Adalet istiyoruz, Andrew için adalet istiyoruz!”
Kamuoyu baskısına rağmen 12 Nisan’da Andrew’i vuran polis Rapp’in yargılanmayacağı açıklandı
Davayla ilgili 42 sayfalık bir rapora “Bu vurulma gerçekleşmemeliydi.” diye yazıldı. “Ancak bu görevlinin kararı yanlış çağrı bağlamında yapıldı. Rapp’in suçlanması, o anda kapıya gelen adamın evin yakınlarındaki diğer memurlar için risk oluşturmadığına inanması gibi bir kanıt gerektirecektir. Kansas yasalarına göre bu olayda Rapp’in kendini savunma dokunulmazlığı dışında bir kanıt yoktur.”
Ve Lisa o büyük konuşma için hazırlanıyor!
Bu karardan rahatsız olan Lisa, bir sonraki beş gün boyunca 17 Nisan’da Belediye Meclisi toplantısında yapmayı planladığı konuşma için hazırlandı. Şu bol, eşofmana benzer grinin farklı tonlarından oluşan sweatshirt’ü giydiği toplantıya… Andrew de öldüğü gün buna çok benzer bir kıyafet giymişti… O sabah, konuşması için kendine konan zaman sınırına sadık kalmaya hiç niyeti yoktu. (Konuşmanın tamamını yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.)
Bu olayın kendisinde yaşattığı başkalaşma, yabancılaşma hissini anlattıktan sonra, Andrew için verilen karar raporunu çıkardı. Örneğin, Rapp’in ortak çalıştığı kişi, Andrew’in kollarını indirirken o sırada bunu silaha ulaşmak için değil eve geri girmek için yaptığını düşünmüştü. Bunu bu kişi söylemişti. Lisa “O hâlde ateş etmenin sebebi neydi?” diye sordu. “Herhangi biri ne olacağı hakkında ne düşünebilirdi ki, özellikle de Andrew ne düşünebilirdi?”
Tam bu esnada Wichita Belediye Başkanı Jeff Longwell konuşmaya müdahale etti. “Lisa, biraz hızlı olabilir misin? Beş dakika fazla konuştun”
Lisa, Belediye Başkanı’nın bu küçümseyen sözleri karşısında biraz duraksadı ve şunları söyledi. “Asıl benim zamanım benden alındı efendim. Asıl benim zamanım yok, boş zamanım yok, hiçbir şeyin keyfini sürmeye zamanım yok.” Ve konuşmasına devam etti. Tetiği çekmekte çok hızlı hareket eden Rapp’i azarladı; polisin Andy’nin bir insan kalkanı olarak kullanılan rehin olma olasılığını neden sorgulamadığını sordu ve hükümetin vatandaşlarına tanıdığı anayasal yükümlülüklerden bahsetti.
Lisa’nın düşünceleri sıklıkla karmaşık ve konuşma gereksiz tekrarlarla doluydu. Ancak aynı zamanda bu konuşma, belki de evladını kaybetmiş bir anneden beklenebilecek tarzda bir konuşmaydı.
Acılı anne tekrar kürsüden alınmak isteniyor!
Konuşmanın 21’inci dakikasında başkan, eğer isterse onunla yüz yüze bir görüşme yaparak konuşmaya devam etmeyi önererek Lisa’yı tekrar kürsüden almak istedi. Lisa seyircilere dönerek, “Gerçekten sizce geçiştirmeye mi ihtiyacım var bu konuyu?” diye sordu. Seyirciler, “Tabii ki hayır!” diye bağırdı. Ve Lisa konuşmaya devam etmeye çalıştı. Ancak bu sefer de onu yerine oturtmak için son çaba olarak mikrofonunun sesini kestiler. Ama yine de, sözleri seyirciler tarafından çok az duyulsa bile, o beş dakika daha konuşmaya devam etti.
Yöneticiler hiçbir yorum yapmıyor…
Lisa konuşmasını bitirdiğinde, destekçilerinden dördü kürsüye döndü. Hepsi de belediye yöneticilerinin şikâyetlere karşı kayıtsız kalmalarına öfkeliydi. Aktivistlerden biri, “Sizden hiçbir şey duymadık, ne kurbanın annesiyle ne de kurbanın kendisiyle ilgili hiçbir yorum yok mu?” diyerek ekledi: “Bize dikkatinizi vermeniz için kafalarınızı bilgisayarlarınızdan ve telefonlarınızdan zar zor kaldırabilmeniz için çırpınıyoruz.”
Yanıt verme şansı sunulduğunda il yöneticisi, polis departmanının eğitim yöntemlerini ve politikalarını gözden geçirdiğini belirtti. Belediye Başkanı Longwell daha sonra tartışmayı sona erdirmeye çalışarak “Katılımınızı takdir ettiğimizi hep söyledik.”
“Cesaretiniz ve değişim için savaşmaya devam etme gücünüz için teşekkür ederim”
Lisa ve destekçileri, toplantıdan çıkmak için bir araya geldi. Çıkış kapısına yaklaştıklarında belediye meclisinin tek Afrikalı Amerikalı üyesi olan Brandon Johnson, “Lisa Hanım?” diye seslendi. Lisa durdu ve kulak verdi. Johnson, “Sadece sizi tanımak istediğimi ve söylediklerinizden etkilendiğimi belirtmek istedim. Sözlerimin sizin için çok bir şey ifade etmeyeceğini biliyorum, ama sizi onaylamak istedim. Cesaretiniz ve değişim için savaşmaya devam etme gücünüz için teşekkür ederim.” O gün ilk defa, aktivistler kendi gruplarının dışında birini alkışladılar.
Tyler Barris: “Ben bir e-Tanrı’yım!”
Kendini olduğundan belirgin şekilde daha zayıf ve narin gösterecek şekilde kendisine büyük gelen gri bir takım elbise giymişti.
Kendisi 6 Nisan günü Windows 10’un bir güvenlik açığından yararlanarak bir hapishane bilgisayarına erişen ve üç saat boyunca internette takılan biriydi. Ancak bu zayıf ve narin görünümüyle hiç bunu yapan biriymiş gibi görünmüyordu. @GoredTutor36 adlı başka bir Twitter hesabında adeta meydan okuyarak şunları yazmıştı: “Hapishanedeyken nasıl internete girebiliyor muyum? Çünkü ben bir e-Tanrıyım. E kim benim arkamdan konuşuyor bakalım? Sizin kıçınızı da swat’layacağım bekleyin siz.”
Duruşmanın sürprizi, polis Justin Rapp’in kürsüye çıkması oldu
Justin Rapp, Andrew’in elinde hiç silah görmediğini belirtti. Sadece elini kuşağına götürdüğünü gördüğünü ve silahına ulaşmak için bunu yapacağını düşünmüştü. Diğer görev arkadaşlarını korumak için de ateş ettiğini söyledi. Bu, dava hakkında hazırlanan 42 sayfalık dava raporundaki verilerle çelişiyor gibiydi. (Rapora göre Rapp, kapının önündeki adamın elinde silah gördüğünü söylemişti.) Rapp ayrıca, o geceden önce bu sokakta bir swat’lama olduğunu hiç duymadığını belirtti.
Mahkeme salonunda ön duruşmanın yapıldığı aynı gün, Kansas Eyaleti’nin federal jürisi, siber taciz ve iletişim sahtekârlığı dahil birçok suçtan Barriss’i, Casey Viner’ı ve Shane Gaskill’i suçladı. Daha sonra, 24 Mayıs günü, Washington’daki federal savcılar Barriss’i hem FCC’yi hem de FBI’yı arayarak bomba tehdidi yapmakla suçladılar. Barriss, eylül sonlarında gözaltına alındı.
Burası Barriss’in üçüncü bir federal davayla karşı karşıya kaldığını öğrendiği yerdi. 24 Ekim günü Barriss, Kaliforniya Merkez Temsilciliği tarafından 2015 ve 2017 yılları arasındaki pek çok bomba tehdidi ve swat’lamayla da suçlandı.
Ölümcül eşek şakaları olan swat’lama ülke çapında tartışılıyor
Ülke çapındaki yetkili makamlar artık sadece swat’lamanın potansiyel öldürücülüğünü değil, hacmini de azaltmayı amaçlıyorlar. Barriss için süregelen güçlü ve agresif davanın, aynı zamanda swat’lama araması yapabilecek diğer kişiler için de caydırıcı olması tasarlandı. Bu aramalar, sonunda ölümcül olabilecek aramalardı. Barriss “Ömür boyu hapis cezası kafamda dönüp duruyor. Ama serbest kalma durumumda sadece mütevazı ve normal bir hayat yaşamayı planlıyorum…” diyor dışarıyla yaptığı mektuplaşmalarda.
Acılı anne Lisa Finch, Barriss’e ne olduğuyla ilgilenmiyor
“Bu kişiyi ne tanımak ne de onu anlamak istiyorum. Hiç fotoğraflarda onun gözlerinin içini gördünüz mü? Hiç ışık yok, hiç aydınlık yok, bu çocuğun gözlerinde hiçbir şey yok. Sanki karanlığın ta kendisi gibi görünüyor…” diyor.
Ama Finch ailesinin her bir ferdi Barriss hakkında bu kadar keskin kararlı değil. Andrew’in dindar küçük kardeşi Jerome, hapishanedeki Barriss’e bir mektup yazdı. Mektubunda Tyler Barriss’e Tanrı’nın affediciliğinden bahsediyordu. Barriss’in bile bunu hak ettiğini dile getiriyordu. Barriss bu mektuba istem dışı bir pişmanlığın neye benzediğini açıklayarak cevap verdi: “Kardeşine olanlar için bir suçluluk hissetmediğimi söyleyemem. Gaskill’in beni dürtmesi karşısında direnmekte güçsüz kaldım. Twitter’daki bu çocuk bana sizin yaşamakta olduğunuz evin adresini veriyor ve kendisini swat’lamam için bana yalvarıyordu. Yani demek istediğim, gerçekten yalvarıyordu.”
Resmi toplantıda okunan şarkı: “F**k Tha Police
https://www.youtube.com/watch?v=9jOqOlETcRU
Lisa Finch’in oğluyla ilgili davada mücadelesi devam ediyor. Hâlâ belediye meclis toplantılarına katılıyor. Ama onun asıl derdi swat’çılar değil, polisler. Hatta temmuz ayında bu uğurda şöyle bir şey de olmuştu. Lisa’nın bir arkadaşı bu toplantılardan biri başlamadan önce NWA grubunun klasik hip-hop şarkısı olan “F**k Tha Police” şarkısının sözlerini Belediye Başkanı Longwell’in ve diğer meclis üyelerinin önünde okudu.
Lisa Finch, bu davanın peşini asla bırakmayacak!
Lisa Finch davası uğruna yaşadığı yerin çok uzağındaki bir toplantıya bile gitti. Çocukları polisler tarafından öldürülen diğer annelerin buluştuğu bir toplantıya… Lisa burada yaşadığı deneyimden çok etkilendiğini söylüyor. “Burada tanıştığım kişilerle buluşmama sebep olan temel sorundan nefret ediyorum. Ama biz bir aileyiz. Bizim neler yaşadığımızı kimse bilmiyor. Kızım bir araba kazasında öldü. Bu ölüm de çok acı fakat sebebi ‘kabul edilebilir’ bir sebep. Ama oğlum? Oğlumun nasıl öldü? İşte bu çok daha ağır.”
Not: Bu içerik wired.com kanalından Brendan Koerner’in makalesinden çevrilerek aslına sadık kalınarak düzenlenmiştir.