Tip 1 Taha Akyol
‘‘Hiçbir basamağı yeterli görmeden, en iyi notu alarak, mezun olduktan sonra mutlaka master, doktora yapsınlar…’’
Türk basınında bilgisi ve ülke tarihindeki önemli konulara yönelttiği eleştirel çalışmaları ile taraflı tarafsız tüm okuyucuların saygısını kazanmış bir isimden bahsediyoruz. Hem yazılarında, hem televizyon programlarında hem de medya yöneticiliğinde bu ‘Saygıdeğer Öğretmen’ tavrını koruyan Taha Akyol, mükemmeliyetçi, mesafeli, prensipli ve polemikten uzak, bilgiye dayalı eleştirel çizgisiyle gelecek kuşaklara bir Türkiye aydını portresi bırakıyor. Bu mizaç özellikleriyle Taha Akyol, Tip 1 kişiliğin köşe yazarlığındaki temsili diyebiliriz.
Tip 2 Savaş Ay
“Benim içimde çingene sütü kalmış. Kanımda az da olsa çingenelik işlemiş”.
“Bir keresinde annem, “Makber’i” yani “her yer karanlık” ı okurken her yeri kararttılar diye korkup ağlamışım. Gıpti kemancı Cemal’in karısı Melek abla memesini, yaşıtım olan oğlunun ağzından çekip,beni emzirmiş susmuşum.Annem az sonra sahneden indiğinde duymuş olayı. Çok telaşlanmış.Parmağını gırtlağıma sokup kusturmuş beni… “Ama herhalde hepsi çıkmadı”diyor. Anneme göre zaman zaman yaptığım şımarıklıkların, yüzsüzlüklerin ve küfürbaz oluşumun nedeni sırf bu yüzden: “Benim içimde çingene sütü kalmış. Kanımda az da olsa çingenelik işlemiş”.
Siyaseti ve entelektüel dünyayı samimi dili ile halk arasına indirebilen bir gazeteciydi. Nişantaşında bir kafede otururken, aynı gün Tarlabaşı kahvelerinde kolayca muhabbet açabilecek bir ruha sahipti. ‘Türkiye’nin Savaş Abisi’ydi. Dertlisi, borçlusu bir şekilde onu bulur ve o da köşesine bu problemleri taşırdı. Ağrı Doğu Beyazıt’a okul kampanyası sebebiyle bir gecede tam 1 trilyon (eski parayla) para topladı ve yapmış olduğu “Beyaz Tebeşir” kampanyası ile yine bir çok çocuğun okumalarına sebep olarak yüzlerini güldürdü. Bu samimi, insan odaklı ve dobra mizacı ile Savaş Ay, Tip 2 kişiliğin gazeteci/yazar olmuş haliydi.
Tip 3 Ertuğrul Özkök
‘‘Siz bilmezsiniz, benim hayatımın ancak yüzde 20’si gazetecilikle, yüzde 80’i cambazlıkla geçer. Benim karşımda patron var, kızları var, damadı var.’’
Türk basınının ‘Amiral gemisinin’ kaptan köşkünde tam 20 yıl oturmuş olması, Ertuğrul Özkök’ün mizacı konusunda bize bir fikir verebilir fakat bunu tekdüze bir istikrar motivasyonuna bağlamak doğru olmayacaktır; daha çok ‘Değişen şartlara uyum yeteneği’ demek gerek. Diğer yandan, köşe yazarlığının dar alanda kolay ve etkili yazabilmek şeklinde tarif edilebilecek temel özelliklerini düşününce, duygusal anlamda yönlendirici, yaşadığı hayatı özendirici ve kendinden bahsetmekten çekinmeyen bir kaleme sahip olduğunu açıkça görebiliyoruz. Ertuğrul Özkök, Hürriyet’i 20 yıl yönetmesini bu şekilde okuduğumuzda başarı odaklı, duygusal olarak etkileyici ve özenti uyandıran mizacıyla Tip 3’ün yazarlık dünyasındaki temsilcisi.
Tip 4 Ahmet Altan
‘‘Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına.’’
Onu son yıllarda aktif gazetecilik ve siyasi gündemin içinde görmüş olsak da, Ahmet Altan asıl işi olan romancılıkta kalemini tamamen romantizm, haz ve duyguların yoğun ifadesine ihale etmiş durumda. Hayata duygu merkezinden bakıyor olması, derinlerde kalmış ve fark edilmesi zor duygusal motivasyonları ve tamamen kişisel algılanan tavırları, köşe yazılarında savunduğu siyasi duruşta onu öfkeli yapabildiği gibi ‘İçimizde bir yer’e dokunan melankolik yazı tarzı da onun hayatı çoğu insandan ‘Farklı’ gördüğü ve anlattığının resmidir. Ahmet Altan, zor bir mizacın, Tip 4’ün Türk basınındaki köşe sahiplerinden.
Tip 5 Çetin Altan
‘‘İnsanlar ikiye ayrılır: Mezarlıklara girecek olanlar ve insanlık birikiminin toplamı olan ansiklopedilere girecek olanlar.’’
Türkiye’de iz bırakmış köşe yazarlarını bir başlık altında listeliyorsanız, neredeyse tüm ömrünü verdiği sayısız yazısıyla Çetin Altan’ı listenizin baş köşesine koymanız normaldir. Ne var ki biz sıralamayı farklı bir yöntemle yaptığımız için kendisini 5 numarada ağırlıyoruz: Tıpkı oğlu Ahmet Altan gibi zorlu bir mizaca sahip olan Çetin Altan, romantik oğlundan farklı olarak zihinsel merkezli bir mizaca sahip. Bir anlamda İlber Hoca’nın engin bilgi ve geniş dünya görüşünün köşe yazarlığında vücut bulmuş hali diyebiliriz onun için. Aynı şekilde, bilgisizlik ve üretkenlik kısırlığı gibi konularda İlber Hoca’nın gösterdiği öfkeli tavrı, onun yazılarında da doğal bir mizah tadı ve ‘Memleket hikayeleri’ bağlamında okuduk yıllarca. Türk halkının tarih boyunca taşıdığı kültürel kodlarına ve yaşam biçimine dair onca şeyi akıcı ve net bir üslupla anlattıktan ve yer yer sert eleştirileriyle ‘Dövdükten’ sonra ‘Enseyi karartmayın’ diyen Çetin Altan, entelektüel birikimi ve kalemiyle Türk köşe yazarları tarihinde net bir Tip 5 kişilik örneği.
Tip 6 Nuray Mert
‘‘Türkiye’de sivil otoriter siyasete doğru bir gidiş olduğunu düşünüyorum’’
Siyasi otoriteye karşı aldığı güvensiz tavır ve ‘tehlike çanları’ temalı duruşu, isyankâr ve sözünü sakınmayan tavrıyla Nuray Mert’i en genel anlamda ‘Muhalefet’ olarak tanıdı Türk okuru. Bunu dönemsel tepkilerden ziyade genel bir tavır olarak anlamak daha doğru, zira o meşhur ‘‘Türkiye’de sivil otoriter siyasete doğru bir gidiş olduğunu düşünüyorum’’ çıkışında bunu görmek mümkün. Güvende olma (buna özgür olma da diyebilirsiniz) endişesi ve bu bağlamda otoriteyi her zaman sorgulayan, ‘Felaket ve korku’ motivasyonlu duruşu, kitabına ‘Hep Muhalif Olmak’ ismini koymuş olması gibi noktalar birleştiğinde Nuray Mert’in zihinsel merkezde, Tip 6 kişiliğe uygun bir köşe yazarı olduğunu anlamak mümkün.
Tip 7 Ayşe Arman
“Beni en çok tanımlayan duygu: Merak”
Ne olursa olsun tükenmeyen enerji, eskiyeni unutmaya bile zahmet etmeden yeni olanı aramaya yöneliş ve ‘Sosyal kurcalama’ motivasyonuyla yaşanmadık deneyim, anlatılmadık hikaye bırakmamak üzere koşturarak geçen bir hayat. Ayşe Arman’ın profesyonel portresini, röportaj ve köşe yazarlığı bağlamında işte böyle özetlemek mümkün. Farklı hayatlara ve tecrübelere açık olan köşesi, bu nedenle yıllar geçse de Türk basınında hep taze ve merak edilen yerini korumaya devam ediyor. Tip 7 kişiliğin deneyim, merak ve keşfedilmeyi bekleyen bir geleceğe dönük mizaç özelliklerini tam olarak üstünde taşıyan Ayşe Arman, Enneagram’ın 7 numaralı koltuğuna oturuyor.
Tip 8 Cengiz Çandar
“Tek Adam” ve “Tek Parti” yönetimine “hayır” anlamı taşıyan 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra, Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’de oturmasına izin verilemez.’’
Güç ve gücün nasıl yönlendirildiği Tip 8’lerin en temel ilgi alanıdır. Entelektüel bir 8 olan Cengiz Çandar yazılarında ağırlıklı dış politikayla ilgili yorumlar yapar. Yazı tarzı ‘Meydan Okuyan’dır. İç politika dahi yazsa olayları değerlendirirken belki de en çok öne çıkan özelliği olayların en büyük resimde nereye düştüğünü ortaya koymaya çalışmasıdır. Çandar’ın yazılarında bunu çok net görürüz. Lokal gözüken olayların dünyanın güç dengelerini nasıl etkileyeceği ya da güç dengelerinden nasıl etkileneceğine dikkat eder. Belli fikir akımlarını ya da grupları dönem dönem desteklese de kendi fikrine ters düşen bir durum olduğunda bu net bir şekilde ortaya koymakta tereddüt etmez. Gençlik yıllarındaki hayatı isyankar bir Tip 8 olduğuna dair bize yeterince ipucu veriyor. Örneğin Üniversite Öğrenci Derneği başkanlığı yapar, muhalif düşünceleri nedeniyle yurt dışına kaçmak zorunda kalır ve Filistin direnişinin kamplarında kalır… Özetle aksiyoner ve meydan okuyan bir hayatı var, Tip 8 kişiliğe sahip köşe yazarı Cengiz Çandar’ın.
Tip 9 Selahattin Duman
‘‘Duvarda kalbur asılı, içi fikir basılı’’
Selahattin Duman, özellikle 90’larda Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarlarından biri olarak ‘her eve giren’ bir isimdi. Bugünlerde de yazılarına aynı üslupla, ‘Hayatın içinden, renkli, muzip ve eğlenceli’ şekilde devam eden Selahattin Duman abimiz, Türk basınında bir anlamda modern dönem köşe yazarlığının ilk akla gelen isimlerinden. İlk köşe yazarlığında müsatear isim kullanıp Genel Yayın yönetmeninden, “meşhur olan bir yazarı neden saklıyorsun” diye fırça yemiş ve “abi o benim” bile diyememiş uyumlu bir karakter. Halı saha muhabbetlerini unutamıyoruz ve kendisini severek okumaya devam ediyoruz. En ağır politik gündemi bile kaleminin kıvraklığı ve samimi anlatımıyla elinde oyuncağa çevirebilen, geniş çevresi sebebiyle renkli bir hatıralar hazinesi bulunan Selahattin abi, birlikte her muhabbeti yapabileceğiniz, Tip 9 kişiliğe sahip.
BONUS Celal Salik – Tip 7
Memleketimizin köşe yazarları arasında belki en meşhuru, hatta en meşhurunu listeye almadan olmazdı. Bugün bir gazetede yazsa, abonesi olacağımız değerli yazarımız Celal Salik, burnunun dikine giden hayatıyla, görmediği yeri kalmamacasına tüm sokaklarına, dehlizlerine girip çıktığı İstanbul’da en dipten başladığı gazetecilik mesleğine aşık olmasıyla, sönmek bilmeyen merakı ve fakat buna karşın pek de derinlikli olmayan, daha çok pratik entelektüel tarzıyla, farklı deneyimlere açık, yerinde duramayan ve hayatı izleyip, sürekli kurgular üreten zihniyle güzel bir Tip 7 idi. Öyle ya, ‘Boğaz’ın Suları Çekildiği Zaman’ gibi bir yazıyı başka nasıl bir zihin hayal edebilirdi?