Doğada birbirinden ilginç özelliklere sahip sayısız canlı var. Bu canlılardan bazıları üstün avlanma yetileriyle dikkat çekiyor, bazıları benzersiz savunma silahlarıyla. Kimileri devasa cüsseleri ile şaşkınlık uyandırıyor, kimileri ise inanılmaz adaptasyon yetenekleri ile. Ancak sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek denli az sayıdaki tür, diğer bütün canlılardan oldukça sıra dışı bir özellik ile ayırılıyor: Ölümsüzlük! Evet, vahşi doğada bazı ölümsüz canlılar da var.
Başta bilim insanları olmak üzere gören herkesi şaşkınlık içerisinde bırakan bu ölümsüz canlılar, bir yırtıcı tarafından öldürülmedikçe veya yaşam alanlarında ciddi bir değişiklik olmadıkça sonsuza kadar yaşayabiliyor! Bilim insanları, insanlardaki yaşlanma sürecini daha iyi anlamak, süreci durdurmak veya tersine çevirebilmek için bu ölümsüz canlıların sırrını çözmeye çalışıyor. İşte görenleri şaşkına çeviren üç ölümsüz canlı…
1. Planarya solucanı
Planarya solucanlarının ikiye bölündüklerinde kendilerini yenileme özelliğine sahip oldukları 19. yüzyıldan bu yana biliniyor. Bölündükten sonra kendini yenileyebilme son derece nadir bir özellik olsa da, solucanlar arasında bu yeteneğe sahip başka türler de var. Ancak bilim insanları 2012 yılında planarya solucanlarının sıra dışı, başka bir özelliğini keşfetti.
2012 yılında Nottingham Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre bir tür yassı kurt olan ve dünyanın her yerinde görülebilen bu solucanlar, sınırsız bir şekilde kök hücre oluşturabiliyor. Üstelik planarya solucanlarının inanılmaz özellikleri bununla sınırlı değil.
Planarya solucanlarının iki farklı türü var. Solucanlardan bazıları eşeyli, bazıları ise eşeysiz olarak bölünerek ürüyor. 2012 yılında yapılan çalışmaya göre eşeysiz olarak üreyebilen planarya solucanları, DNA’larını gençleştirebilme özelliğine sahipler. Yani bu tuhaf canlıların sözlüğünde yaşlanmak diye bir şey yok! İşte planarya solucanları, sahip oldukları sıra dışı özellikleri ile bilim insanları tarafından ölümsüz canlılar arasında gösteriliyor.
2. Hidralar
Oldukça ilginç bir görünüme sahip olan bu canlıların bazı özellikleri de görünümleri kadar şaşırtıcı. İlk defa Hollandalı bilim insanı Antonie van Leeuwenhoek tarafından incelenen hidraların sıra dışı özelliklerini keşfeden ilk bilim insanı ise İsviçreli Abraham Trembley olmuştu. Trembley’in hidralar ve onların “yenileyici süper güçleri” hakkındaki gözlemleri, biyoloji alanında yeni bir dönemin başlamasına öncülük etmişti. Peki, bu yeni dönemi başlatan, bilim insanlarını şaşkınlık içerisinde bırakan özellik neydi?
Hidralar, planarya solucanlarına benzer bir şekilde vücutlarının bazı kısımlarını yeniden üretebiliyor. Çünkü süresiz ve sonsuz olarak yenilebilen kök hücrelere sahipler. Aslında hidraların vücutlarının tamamı, kendi kendini yenileyebilen kök hücrelerden oluşuyor. İşte bu nedenle uzun yıllar boyunca belirli hidra gruplarını gözlemleyen bilim insanları, bu canlılarda yaşlanmaya dair en ufak bir emare dahi bulamadı. Ancak hidraları ölümsüz yapan başka bir özellikleri daha var.
Bilim insanları hidraların, “zıplayan genler” olarak da bilinen transpozon genlerini kontrol etme yetenekleri sayesinde ölümsüz olduklarını düşünüyor. Transpozon genleri, bir genomun bir kısmından diğerine atlayabilen ve mutasyonlara yol açabilen genler şeklinde tanımlanıyor. İnsan vücudu gençlik döneminde bu genleri baskı altında tutabiliyor. Yaşlanmaya bağlı olarak genlerin kontrol altında tutulması da zorlaşıyor. Ancak hidralar, bu genleri sonsuza kadar baskılayabiliyor ve bu sayede ölümsüz canlılar listesindeki yerini alıyor.
3. Turritopsis dohrnii
Turritopsis dohrnii veya daha yaygın ismiyle “ölümsüz denizanası” ölümsüz canlıların en meşhurlarından. İlk defa 1880’lerde Akdeniz’de keşfedilen bu ilginç canlılar, bugün dünyanın pek çok farklı bölgesinde görülebiliyor. Ölümsüz denizanaları plankton, balık yumurtası ve küçük yumuşakçalar ile beslenerek sonsuza kadar yaşayabiliyor. Ancak elbette bu canlıları ölümsüz kılan şey sadece beslenme alışkanları değil.
Turritopsis dohrnii, yaşam döngüsünü sıfırlayabilen, oldukça şaşırtıcı bir canlı. Bu canlılar stresli oldukları zamanlarda önceki bir yaşam evresine dönebiliyor. Transdiferansiyasyon ismi verilen bu süreç, kelebeğin tırtıla dönüşmesine benzetiliyor. Bilim insanları, bu sürecin yetişkin bir hücrenin başka bir yetişkin hücreye dönüşmesi durumunda ortaya çıktığını ifade ediyor. Ancak sürecin detayları, bilim insanları için gizemini korumaya devam ediyor.
Kaynak: 1