Hayatta yaşadığımız bazı şeyler o kadar ilginç ve mucizevi oluyor ki adeta film senaryolarını aratmıyor. Bir Twitter kullanıcısı da hayatının tesadüflerle dolu 3 bölümünü birleştirip aslında ölümle aşk arasında gidip gelen mucizevi bir hikaye anlatmış. Yaşananların gerçek olduğunu söyleyen @sixthformpoet hepimizi mucizelere inandırmayı başarıyor. Sizin “Film gibi” dediğiniz bir hikayeniz var mı?
Hayatımızın klişelerle dolu olduğunu düşünsek de zaman zaman film gibi tesadüflere rastlamak ve mucizevi olaylar yaşamak mümkün
Twitter kullanıcısı @sixthformpoet de hayatının farklı dönemlerinde ölümle aşkı bir araya getiren olaylar yaşamış ve bunları hazırladığı tweet zincirinde takipçileriyle paylaşmış
3 bölüm ve toplam 30 tweet’ten oluşan hikayeye birlikte bakalım…
Hello, good morning. A ridiculous but ENTIRELY TRUE story coming up, told in three parts. Ten tweets per part so you might want to a) make a strong coffee, or b) ignore me
— sixthformpoet (@sixthformpoet) June 9, 2019
1. BİRİNCİ BÖLÜM
ONE
My dad died. Classic start to a funny story. He was buried in a small village in Sussex. I was really close to my dad so I visited his grave a lot. I still do. [DON’T WORRY, IT GETS FUNNIER.]
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Babam öldü. Eğlenceli bir hikaye için klasik bir başlangıç. Sussex’te küçük bir köye gömüldü. Babamla çok yakındım bu yüzden kabrini sık sık ziyaret ederdim. Hala ediyorum. (Endişelenmeyin, daha eğlenceli hale gelecek)
2.
I always took flowers and my mum visited a lot and she always took flowers and my grandparents were still alive then and they always took flowers. My dad’s grave frequently resembled a solid third place at the Chelsea Flower Show.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Her zaman çiçekler alırdım ve annem de sık sık kabrini ziyaret ederdi. Annem ve hala hayatta olan büyükannemle büyükbabam da her zaman çiçek alırlardı. Babamın mezarı sık sık Chelsea Flower Show’dan fırlamış gibi görünüyordu.
3.
Nice but I felt bad for the guy buried next to my dad. He NEVER had flowers. Died on Christmas Day aged 37, no one left him flowers and now there’s a pop-up florist in the grave next door. So I started buying him flowers. I STARTED BUYING FLOWERS FOR A DECEASED MAN I’D NEVER MET.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Bu hoş ancak babamın hemen yanında gömülü olan adam için kötü hissettim. Onun hiç çiçeği yoktu. Noel gecesi 37 yaşında ölmüştü. Kimse ona çiçek bırakmıyordu ve mezarlığın hemen yanında bir çiçekçi vardı. Ben de hiç tanışmadığım bu adam için çiçek almaya başladım.
4.
I did this for quite some time, but I never mentioned it to anyone. It was a little private joke with myself, I was making the world a better place one bunch of flowers at a time. I know it sounds weird but I came to think of him as a friend.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Bunu bir süre yapmaya devam ettim ancak kimseye bahsetmedim. Kendi kendime yaptığım bir muziplikti, bir buket çiçekle dünyayı birden daha iyi bir yer haline getiriyordum. Kulağa garip geldiğini biliyorum ama onu bir arkadaşım olarak görüyordum.
5.
I wondered if there was a hidden connection between us, something secretly drawing me to him. Maybe we went to the same school, played for the same football club or whatever. So I googled his name, and ten seconds later I found him.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
I wondered if there was a hidden connection between us, something secretly drawing me to him. Maybe we went to the same school, played for the same football club or whatever. So I googled his name, and ten seconds later I found him.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Aramızda beni ona çeken gizli bir bağ olup olmadığını merak ediyordum. Belki aynı okula gitmiştik, belki aynı futbol kulübünde oynamıştık ya da her neyse. Daha sonra adını Google’da arattım, 10 saniye sonra onu buldum.
6.
His wife didn’t leave him flowers BECAUSE HE’D MURDERED HER. ON CHRISTMAS DAY. After he murdered his wife, he murdered her parents too. And after that he jumped in front of the only train going through Balcombe tunnel that Christmas night.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Karısı ona hiç çiçek getirmiyordu çünkü Noel gecesi karısını öldürmüştü. Karısını öldürdükten sonra ebeveynlerini de öldürmüştü. Daha sonra tünele giren bir trenin önüne atlamıştı.
7.
THAT was why no one ever left him flowers. No one except me, of course. I left him flowers. I left him flowers every couple of weeks. Every couple of weeks FOR TWO AND A HALF YEARS.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Bu neden kimsenin ona çiçek getirmediğini açıklıyordu. Ben hariç kimse tabii. Ona çiçek bıraktım. Ona her 2 haftada bir çiçek bıraktım. İki buçuk yıl boyunca her iki haftada bir.
8.
I felt terrible for his wife and her parents. Now, I wasn’t going to leave them flowers every couple of weeks for two and a half years but I did feel like I owed them some sort of apology.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Karısı ve ailesini için çok kötü hissediyordum. Şimdi onlara iki buçuk yıl boyunca her iki haftada bir çiçek bırakmayacaktım ama kendimi karısına ve ailesine karşı bir tür özür borçluymuş gibi hissediyordum.
9.
I found out where they were buried, bought flowers and drove to the cemetery. As I was standing at their graves mumbling apologies, a woman appeared behind me. She wanted to know who I was and why I was leaving flowers for her aunt and grandparents. AWKWARD.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Onların mezarını buldum, çiçekler aldım ve mezarlığa doğru sürdüm. Mezarlarının önünde durmuş özürler mırıldanırken arkamda bir kadın belirdi. Kim olduğumu ve neden büyük ailesiyle halasına çiçek bıraktığımı öğrenmek istedi. UTANDIRICI.
10.
I explained and she said ok that’s weird but quite sweet. I said thanks, yes it is a bit weird and oh god I ASKED HER OUT FOR A DRINK. Incredibly, she said yes. Two years later she said yes again when I asked her to marry me because that is how I met my wife.
[END]
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Durumu açıkladım ve o da durumun garip ama tatlı olduğunu, sorun olmadığını söyledi. Teşekkür ettim, evet garip ama bir şeyler içmek ister mi diye sordum. İnanılmaz bir şekilde evet dedi. 2 yıl sonra “Benimle evlenmek ister misin?” dediğimde tekrar “Evet” dedi. Çünkü bu benim karımla tanışma hikayem.
11. İKİNCİ BÖLÜM
TWO
We had two children and last year they said they wanted to go to Disneyland. We saved up and booked it but rather than say sure you want to go to Disneyland let’s go to Disneyland, we decided to make them earn it. I told them they needed to raise £3,000.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
İki çocuğumuz var ve geçen yıl Disneyland’e gitmek istediklerini söylediler. Biz para biriktirdik ve rezervasyonu yaptık. Ama bunun yerine Disneyland’e gitmek istiyorlarsa bunu kazanmaları gerektiğini anlattık. Onlara £3,000’a ihtiyacımız olduğunu söyledim.
12.
Every time they did something good, I’d add £10. Every time they were naughty, I’d take £10 away. £3,000 and we’d go to Disneyland IMMEDIATELY so if they did ten good things a day without being naughty they could go in a month. Easy.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Her iyi bir şey yaptıklarında £10 verdim. Her yaramazlık yapışlarında da £10 aldım. £3,000 ve anında Disneyland. Sonuç olarak günde 10 iyi şey yapıp hiç yaramazlık yapmazlarsa 1 ay sonra Disneyland’e gidebileceklerdi. Oldukça basit.
13.
Suddenly they were PERFECT children. I’d get home from work and they’d be all how was your day, can we take your coat? I’d say this is nice oh right wait I get it, sure add ten pounds and they’d say ten pounds is that all – we said hi, took your coat – SURE OK ADD SIXTY POUNDS.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Birdenbire mükemmel çocuklar oldular. İşten eve geldiğimde ceketimi almaya çalışmalar, günümün nasıl geçtiğini sormalar… Ben bunun iyi olduğunu söyledim ve evet doğru, anladım, tabii ki 10 pounds ekledim. Ama onlar “Hepsi bu mu? Ceketini aldık, selam verdik?” demeye başladı. 6 pound daha ekledim.
14.
The day before we were due to go, they were on £2,950. We were playing frisbee in the park and it landed next to a homeless guy. We went over and said hello. His name was John and he was an artist and he did a VERY AMUSING Kermit The Frog impression.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Gitmeyi hak etmemizden bir gün önce 2,950 pounda ulaşmışlardı. Parkta frizbi oynuyorduk. Frizbi evsiz bir adamın yanına düştü. Oraya gittik ve selam verdik. Adamın adı John’du ve bir sanatçıydı. Oldukça eğlenceli bir adamdı
15.
Walking home it became clear my children had never seen a homeless person before. They wanted to know why he had so much stuff. I said he was living there and they said but what about his house and where does he wash and WHAT ABOUT HIS JOB?
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Eve yürürken çocuklarımın daha önce bir evsiz görmediğini anladım. Çocuklar evsiz adamın neden bu kadar çok eşyası olduğunu sordular. Ben de onun orada yaşadığını söyledim. Onlar da “Evi yok mu? Nerede yıkanıyor? Çalışmıyor mu?” gibi bir sürü soru sordular
16.
I tried to explain homelessness and they were like if he doesn’t have any money, you should just give him some. CHRIST. I said money doesn’t grow on trees and all the spare cash *we* have is taking us Disneyland. YOU CAN SEE WHERE THIS IS GOING.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Evsizliğin ne olduğunu açıklamaya çalıştım. Onlar da hiç parası olmadığını ve ona para vermem gerektiğini ima ettiler. Ben de paranın ağaçta yetişmediğini, sahip olduğumuz tüm nakit parayı Disneyland için kullanacağımızı söyledim. Durumun nereye doğru gittiğini anlayabiliyorsunuzdur.
17.
We got home and they said they had an announcement to make like they were calling a press conference. They didn’t want to spend that £2,950 on Disneyland, they wanted it to pay for that guy to have somewhere to live. FUCKING HELL KIDS WE’RE GOING IN THE MORNING.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Eve vardık ve çocuklar bir açıklamaları olduğunu söylediler. Basın açıklaması yapıyor gibilerdi. 2,950 poundu Disneyland’de harcamak istemediklerini, evsiz adama yaşayacak bir yer bulmak için harcamak istediklerini söylediler.
18.
I was like ok look it’s a really complicated issue and we don’t even know him and honestly it’s lovely I’m so proud of you but SERIOUSLY GO TO BED we’ve got an early start. But they were adamant.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Ben de “Bakın bu karışık bir konu, ve biz onu gerçekten tanımıyoruz. Bu çok tatlı sizinle gurur duyuyorum ama ciddiyim yatağınıza gidin.” tarzı şeyler söyledim. Ancak onlar çok kararlıydı.
19.
I went back and told him the story and said look I can’t cancel Disneyland and I don’t have another three grand lying around but we can pay for you to stay in a hostel for a bit. He cried and said no, I cried and said SERIOUSLY THEY’LL NEVER FORGIVE ME.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Geri döndüm ve evsiz adama olanları anlattım. Ona Disneyland’i iptal edemeyeceğimi ve yalan da söyleyemeyeciğimi, bir süreliğine hostelde kalması için yardım edebileceğimizi söyledim. Ağladı ve hayır dedi. Ben de ağladım ve “Ciddiyim beni hiçbir zaman affetmezler” dedim.
20.
He said ok thank you and I drove him to a hostel and booked him in. We stayed in touch and he came round for Christmas Day. Bless him he brought a cuddly Mickey and Minnie Mouse with him. Lovely – MERRY CHRISTMAS.
[END]
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Kabul etti ve teşekkür etti. Onu bir hostele bıraktım ve ödemesini yaptım. İletişimi koparmadık ve Noel gecesi bize geldi. Gelirken sevimli Mickey ve Minnie Mouse da getirdi. Çok hoş. Mutlu Noeller.
21. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
THREE
I lived next door to a couple called Lucy and Tim. They were both lovely but very different to one another. He was a gregarious GET IN HERE AND DRINK CHAMPAGNE WITH ME type, she was far more reserved.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Lucy ve Tim adlarında bir çiftin yan komşusuydum. İkisi de çok sevimli ama aynı zamanda birbirlerin çok farklılardı. Tim oldukça sosyal bir tipti. Lucy daha içine kapanık.
22.
Two years ago, completely out of the blue, Tim died. I wend round with some flowers and a card and said look I don’t want to intrude, I just want you to know that we’re here if you need us. I gave her my number. She didn’t use it.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
2 yıl önce Tim aniden öldü. Bir çiçek ve kart alarak “Seni rahatsız etmek istemiyorum, sadece ihtiyacın olursa burada olduğumuzu bilmeni istiyorum” dedim. Numaramı verdim. Aramadı.
23.
Not for the first 18 months anyway. Last Christmas we had a million people round for dinner and it was early evening and everyone was a bit drunk. The phone rang – Lucy. She said Matt I’ve tried to kill myself. FUCK.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
İlk 18 ay aramadı. Son Noel gecesi akşam yemeği için evde adeta milyonlarca insan vardı. Akşama doğruydu ve herkes biraz sarhoştu. Telefonum çaldı, arayan Lucy’ydi. “Matt ben kendimi öldürmeyi denedim” dedi.
24.
I said ok I’m coming over, can you let me in? She said no I’ve taken pills I can’t move but the kitchen door is open. I got someone to call an ambulance and went outside to climb over the fence. In my shorts and t-shirt. On Christmas night.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
“Tamam geliyorum beni içeri alabilecek misin?” diye sordum. “Hayır hap yuttum, kıpırdayamıyorum ama mutfak kapısı açık. Ambulans çağırdım, ve çitlerden atlayarak çıktım. Üzerimde sortum ve t-shirtüm vardı. Noel gecesi.
25.
It was freezing and starting to rain but anyway. I climbed over the fence, slipped, got covered in mud, grazed my legs BUT ANYWAY. I went to the kitchen door and let myself in. She was sitting in an armchair with a vacant expression and said Matt am I going to die?
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Hava dondurucuydu ve yağmur başlıyordu ama her neyse. Çitleri tırmandım, kaydım ve çamura battım. Bacaklarım sıyrıldı ama her neyse. Mutfak kapısından kendimi içeri attım. Sandalyede oturuyordu ve yüzünde boş bir ifade vardı. “Matt ölecek miyim?” diye sordu.
26.
I said I have no idea tbh what exactly have you done? Pills she said. PILLS AND GIN. I said ok how many pills? Honest to god she said four. I went FOUR IS THAT ALL?! (I mean my clothes were a mess!!) How many gins? She said two large ones. ARE YOU KIDDING ME?
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Dürüst olmak gerekirse hiçbir fikrim olmadığını söyledim. Tam olarak ne yaptığını sordum. Hap içtiğini söyledi. HAPLAR VE CİN. “Tamam kaç hap içtin?” diye sordum. Doğruyu söylüyorum 4 tane dedi. Hepsi bu mu? -demek istediğim kıyafetlerim pislik içinde- “Peki ne kadar cin içtin?” diye sordum. 2 büyük dedi. ŞAKA MI YAPIYORSUN?
27.
She said I’m not going to die, am I? I said YOU PROBABLY WON’T EVEN HAVE A HANGOVER YOU CLOWN. There was a knock at the door – the paramedic. He asks how many pills she’s had. She looks at me, arches a brow and says twelve pills. A LIE.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
“Ölmeyeceğim değil mi?” diye sordu. Ben de sarhoş bile olamayacağını söyledim. Kapı çaldı ve sağlık görevlileri geldi. Kaç tane hap içtiğini sordular. Bana baktı ve 12 dedi. YALAN
28.
The paramedic asks how many gins and again Lucy looks at me first, arches a brow and LIES THROUGH HER TEETH. Twelve gins, she says. Christ.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Sağlık görevlisi ne kadar cin içtiğini sordu ve yine bana bakıp 12 dedi.
29.
The paramedic caught on and Lucy confessed. It was agreed she would probably survive four ibuprofen and a couple of gins and the paramedic said she could come with me. I took her to my house and introduced her to everyone.
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019
Sağlık görevlisi yalanı fark etti ve Lucy itiraf etti. 4 ibuprofen ve birkaç bardak cinle muhtemelen hayatta kalacaktı. Sağlık görevlisi Lucy’nin benimle gelmesini söyledi. Onu alıp eve getirdim ve herkesle tanıştırdım.
30.
Everyone including John, our homeless friend from Part Two, remember? They got along famously and to cut a long story short THEY JUST GOT ENGAGED. Next year they’ll get married in the exact same village in which this story began. AWWWWWWWW.
[END]
— sixthformpoet (@sixthformpoet) 9 Haziran 2019