Tıkır tıkır bedenler, şaşkın, ürkek, kaygılı… Miyazaki’nin titrek orman cinleri Kodamalar gibi dolanıp duran şaşkın yüzler gibi olmuşuz. Kendi halinde saçmalıklarıyla boğuşan bir ülke olmak bize yeter de artarken, iki üç fikirsiz tipsiz yüzünden artık çok daha umutsuz mutsuz hayatlara sahip oluverdik.
Ortadünya’nın en vahşi yaratıklarına yancı olmuş bir milletin çocukları haline gelmek de varmış şu güzel dünyada. Su görmüş Gremlin gibi bölünüp canavarlaşan o hoşgörüsü bol toplumumuz her geçen gün yeni bir kavga dövüş içinde. Bölünme o boyutlara geldi ki dünyanın en nursuz iki lideri arasında bile kaldık. Putin gibi bir despotun dahi IŞİD canavarını vurduğu için insana şirin gelmeye başladığı bir dünyadan bahsediyoruz. Top Gun’daki kolpa savaş sahneleriyle büyümüş bir nesil olarak, o sahnelerin essahlarını ülkemizde görüyoruz.
Turgut Uyar’ın saçları dağınık, mahmur sevgiliyi görmek için kayığa atlayıp geçtiği boğazdan, güvertesinde füze tutan askerli maskerli Rus gemisi geçiyor, o gemiyi Nato’nun savaş gemileri bekliyor. Turgut Uyar katranlı Boğaz suyuna düşerken yerini Boğaziçi’nde bir fakir Orhan Veli alıyor, yine tarifsiz kederler içinde garip.
İşte aynen bu hâle soktular insanı. Arada bir atılan kahkahalar tam mayasını alıp kabaracakken, püsüp sünüveriyor. Yaşama sevincini, iyiliği, huzuru çalan eli uzunlar yüzünden ağzımızda hep paslı bir tat. Boomcu Onur’un sevgilisini gören Murat Cemcir’e dönmüşüz, öylesine çaresiz… Ne edek? Bu insanlar ne edecek? Hiç mi gülmeyecek bu yüzler, bu güzel insanlar hiç mi huzur hissetmeyecek?
Bitmeyen siyasi söylemler, seçimler, bombalar, savaş ve yaşama fırsat tanımayan kara gündemler. Yeter, Söz Yaşamın! Biraz olsun huzur bulmak için izleyeceğiz, dinleyeceğiz, konuşacağız, kucaklaşacağız, sakinleşeceğiz. Bu yolda ufak öneriler mutlaka işinize yarayacaktır. Buyrunuz ortaya karışık huzur anları…
Prenses Kaguya Masalı ve müzikleri
Kanu, mi çivata, çito, kokoro nii, tomosüü…
Yazıya Miyazaki’yle başladık devam edelim… Ne anlama geldiği önemli değil, Studio Ghibli’nin renkleri, tipleri, müzikleri insana huzur verir. Zaten işin içine Japon yaşama sanatı girdiğinde, doğayla uyum, saygı, sevgi başka bir boyuta geçiyor. İf İstanbul’da da büyük beğeniyle izlenen filmi kaçıran malum ortamlardan bulsun, değerlendirsin, arada müziklerini listelesin dinlesin, kokoro nii, tomosüü…
Mari Silje Samuelsen
Biraz tempoyu yükseltelim ve Norveçli keman virtüözü Mari yengemizin parmakları arasında gevşeyelim. Mari’nin (insanın samimi olası geliyor) kemanını Youtube’nin gönül adamı dolu kanallarında keşfe devam edebilirsiniz. Örnekleri bol. Keşke dünyayı kemancılar yönetse, yaramazlık yapanın kafasına yayla çat çat iki vursa diye düşünüyor insan. Klasik müzik ve sinema severseniz ayrıca şu listemize de ilgi duyabilirsiniz, ama önce bunu bitirin, yazık…Serindere Kanyonu
Fotoğraf / Memed Güngör
AVM’lerin hedeflerini tutturmak için hediye üstüne hediye, markaların kampanya üstüne kampanya yaptığı dönemler vardır… Bu dönemlerde verilen gazlara girmeyip huzuru alışverişte aramayacağız. Bu liste de zaten sizi rahatlatmak için lö Vüğyt marka Fransız lavanta sabunu, Kanada maple şurubu, Son Lorenzo ekinizya çayı satın aldırtmak isteyen bir liste değil. Almayın. Mümkünse yaşamınızı idame ettirecek kadar satın alın, geri kalan zaman ve parayla gezin, görün, izleyin, dinleyin. Okuyun demiyoruz çünkü onu kimsenin yapmadığını biliyoruz.
İzmit’in yanı başında, İstanbul’a ve çevresindeki diğer önemli merkezlere 2 – 3 saat mesafede bir doğa harikası var. Gidin görün. Ne Işid’in sakallıları, ne Putin’in füzelisi, ne başkanlık sevdalısı, Samanlı Dağları yaylalarında ancak ve ancak Mari yengenizin kemanını, Prenses Kaguya’yı, hatta muhtemelen bir kuş yuvasını dürtükleyen Aytek’i görebilirsiniz. Orta zorlukta parkurlara, cennet göller ve el değmemiş bir doğa eşlik ediyor.
Al Pacino – Gabrielle Anwar, Tango?
Tangoda hata olmaz, tango hayata benzemez. Basittir. Bu yüzden bu kadar muhteşemdir. Hata yaparsan, ayakların dolanırsa dans etmeye devam edersin…
Unutulmaz film sahneleri arasında her dönem en değerli locada misafir edilen sahnede kemanı Itzhak Perlman çalıyor. Keman iyidir demiş miydik?
Anın ve kendinizin değerini de bilin
Dev klişe bu cümleden sıkılıp infilak etmediyseniz gifi iyi izleyin. Dünyada neler var. Cidden değerinizi bilin 🙂 Bir nesil bu salaklıklara inanarak telef oldu gitti, siz olmadınız. Yani umarız olmadınız. Yaşadığınız anın kıymetini biliniz.
Kuklalar, mekanik aksamlar, sesler
Bu sistem 120 sene önce tasarlanmış. Dokunmatik değil, dinleyip beğendikten sonra bir yerlerinden paylaş butonu çıkartamıyor ama işini görüyor. İtiraf edin, çalışırken ortaya çıkardığı çaba bile insana tuhaf bir keyif veriyor.
Ölümsüzlük Sevdası
“Yağmurlu bir pazar günü öğleden sonra ne yapacaklarını bilmeyen milyonlar, bir de ölümsüzlük isterler”
Susan Ertz isimli yazar demiş bu sözü, itiraf edelim bu sözüne kadar kendisini biz de tanımıyorduk. Sizce de çok iyi dememiş mi? Yağmurlu bir pazar günü öğleden sonra ne yapsak acaba diye düşünsek, aklımıza sahiden ne gelir ki?
Başka dillerden, kültürlerden cici müzikler
https://www.youtube.com/watch?v=W2GlYBAjdWk&list=PLA8fl0r4Au6GZxJ_KvgPrEJfMHe_lu1p2
Önceki film listelerimizde de bir kaç defa adını geçirdiğimiz “Haylaz – Neposlusni” güzel film, iyi film, çatlak film. Filmin Sırpça müzikleri Milan Subota adlı abiden. Uzaklardan bir ses dinlemek her zaman iyi gelir.
Her olayı anlamlandırma kaygısı
Deneyim, tecrübe tabii ki önemli ama insanlık olarak salaklığımız da her daim baki kalacak gibi. Bu yüzden elden ayaktan geldiğince ağırdan almak iyi bir fikir olabilir. En son ne zaman hiçbir şey yapmadan bir bankta falan oturup durduk? 10 dakika da olsa, Twitter Face olmadan ne zaman hiçbir şey yapmadan sadece bir ağacın yanında öylece oturduk? Hiçbir şey yapmadan durmak, biraz oturup öylece kalmak çok şahanedir, deneyiniz. Denedikçe seveceksiniz.
Bonus: Anti soysal kişilik bozukluğu
Sosyalleşmeyin, kaktüs gibi oturup kalın demiyoruz elbette. Yaşamın tadına varmak için biraz çaba sarf etmek fena değildir demeye getiriyoruz. İnsanı yaşamaktan yıldırmalarına sakın ha izin vermemek gerek.