90’lı yıllarda özel televizyonlar ve radyolar ansızın inanılmaz bir özgürlük alanına kavuştular. Öyle ki daha yayıncılık sektörü bile yoktu ama uçup kaçacak özgür alanı hazırdı. Ne yasa, ne kanun, ne de yayın politikası… Uçsuz bucaksız bir okyanus gibiydi frekans aralıkları, miss.
Bu uçuşa müsait hava sahası hızla TRT terk yayıncılarla dolmaya başladı. Sektör o kadar hızlı gelişiyordu ki, kimin ne zaman, nerede, ne yaptığını takip etmek bile zordu. İki sene önce klip yönetmeni olan adamı, iki sene sonra haber masası şefi ya da yapımcı olarak görmek mümkündü (hâlâ mümkün).
Hızla büyüyen sektör için hem kamera arkası hem de önünde insana ihtiyaç doğdu. Deneyimli deneyimsiz fark etmez, özel kanallarda tanıdığı olan hevesli kişiler 5 – 6 ay pratikten sonra televizyoncu oldular. Her şey çok hızlı gelişiyordu ve bu süre bile bir kurgu operatörü ya da muhabir olmak için yeterliydi. Sonradan aynı dönemin “kamera önü” mahsülü olan Okan Bayülgen bu durumu “Hollywood’da 3. kamera asistanı olmak için insanlar yıllarını veriyor, ülkemizde millet iki dakikada yönetmen olabiliyor” gibi bir tespitle açıklamıştı. Galiba yine bir magazin muhabiri Bayülgen’i kızdırmış o da sektördeki yozluğu bu örnekle eleştirmişti diye hatrımızda kalmış.
Bayülgen haklıydı da. Sektörde çok sayıda eğitimsiz personel “el yordamıyla” iş öğrenmeye çalışıyordu. Avamı ve parası bol Türk televizyonculuğunun eleştirilecek çok yönü vardı ve ne hikmetse Bayülgen bunu en iyi yapan adamdı. İçinde bulunduğu çarkı sürekli eleştirerek volenin büyüğünü vurmayı bildi. Sonuçta eleştirisiz mizah olmazdı. Eleştirdiği bu ucuzluk sektöründe “aykırı adam, “deli dahi” oluverdi. “Frankofon” geçmişiyle işin kültürel birikim etiketini de kapmıştı. “Aykırı yıldız” gece kuşağının tek adamı oldu. Serge Gainsbourg pozları, Barfly tripleri, “fog” the system nidalarıyla yıllarca sektörün kaymağını afiyetle yedi.
Sonra Gezi oldu. Aslında Gezi’den önce de sosyal medya ve internetin hayatı ele geçirmesiyle zeki – aykırı cilası dökülmeye başlamıştı Bayülgen’in. Malum internet alemlerinde göt etmek kadar göt olmak da mümkün; hatta daha olası. İletişim dünyası artık onun alışkın olduğu kendi markasını cilalamaktan öteye gitmeyen tek taraflı canlı telefon bağlantılarıyla dönmüyordu. Ama yine de büyük darbeyi Gezi vurdu “aykırı yıldıza.” Liboşundan solcusuna, dincisinden faşosuna kimsenin bilmediği, beklemediği bir şeyler oluyordu Taksim’de. Gerçek aykırılar, hayli iyi bir mizah ve zekâyla otoriteye baş kaldırıyor, özgürlüğünün peşinde direniyorlardı. Aykırı adamımızın yıllarca ekmeğini yediği haller, kanlı canlı ve gerçek olarak sokaklardaydı. Tv’deki canlı yayın stüdyosu gibi güvenli ve izole de değil, capcanlıydı her şey. Bu fırsatı kaçırmamalıydı Bayülgen, Gezi’ye geldi kitap okudu:) Gerisini biliyorsunuz. Çok yazıldı çizildi, uzatmayalım kısaca eleman döndü. Hem de ne dönüş.
Of be amma yazdık, nasıl kıl olmuşsak 🙂 Neyse, aslında unutmuştuk kendisini de, bugün ekşi de gördüğümüz bir başlık yeniden getirdi aklımıza. Yine sivri bir açıklama yapmayı denemiş “Porno yıldızı olmak isterim” demiş. Umarız dener ve muvaffak da olur. Oyunculuk kariyerinde en azından bir başarılı iş eklenir. Bayülgen’in bu açıklamasına karşı bir zamanlar sosyal medyada en çok sevdiği hatta yancı bellediği ekşi yazarlarının tepkilerini derledik. Malum Bayülgen’in arası artık sosyal medyayla pek tatlı değil. Bakalım neler yazılmış.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Neden mi böyle oldu, çünkü kimse artık o kinayeli lafları yemiyor. Aykırı olma çabası tutmuyor, tutmayacak da. Eskiden medyamızı eleştirmek için kullandığı “Yurt dışında böyle değil, Hollywood’da 3. kamera asistanı bik bik” diye örnek verdiği dünyaca ünlü Hollywood ortamının yıldızları videolarla Gezi’nin yanında olduklarının mesajını verirken, yıldızımız Okan dönüyordu. Kendi programlarının gitar ve Rock saplantılı (çünkü aykırı ya) jeneriklerinde rüyasında görse inanamayacağı dünyaca ünlü Rock grupları, Gezi’ye klipleriyle selam çakarken, bizim yıldız açıklama üzerine açıklama kasıyordu. Halini izleyenler ise acı acı gülümsüyordu. Bir “aykırıya” bakıp acı acı gülmek kadar fena bir şey yok gösteri dünyasında. Aykırı olmasan sorun yok da, aykırıysan problem büyük. Kariyerinde aradığı yeni pozisyonlarda başarılar diliyoruz kendisine.