Tutunamayanlar romanı, Oğuz Atay‘ın en önemli ve en çok okunan eserleri arasında yer alıyor. Romanda anlatılan hikâye zaman içerisinde herkese ait bir parçaya dokunduğu içindir ki yayınlandığı dönemden beri karakterlerle bir hayli yakın ilişkiler kuruluyor. İnsanların söyleyemediği, kendinden bile sakladığı çoğu duygu durumunu roman ve hikâye üzerinden hayatına dahil eden insanlar, okuma eyleminin gerçek manada karşılığını veriyorlar diyebiliriz.
Oğuz Atay, 1972 yılında verdiği bir söyleşide kitapla ilgili pek çok önemli noktaya değinmiş. Sizler için alıntıladık.
“Eleştirmenlerimizin, daha doğrusu uzun süredir yazmayanların dışında olanların kafasında belirlenmiş, sınırları çizilmiş bir roman tanımı var sanıyorum…”
“…Bu yüzden bir kitabı, bu ölçülere uyup uymamasına göre değerlendiriyorlar. Belki de benim yazdığım bir bakıma karmaşık ve alışılmadık sayfalar için henüz bir kalıp bulamadılar…”
“Ülkemizde okur sayısı oldukça düşük. Büyük kalabalıklarla bağ kurduğu sanılan romanların bile aydınların dışında bir okuyucu kitlesi bulduğunu sanmıyorum. Üstelik aydınlar bir de kendileri hakkında yazılanları okumak zorunda…”
“…Bu bakımdan benim gibi yeni yazmaya başlayan birini arayıp bulmak ve alıp okumak zahmetinin üstesinden gelmiş okuyucuların, ilk bakışta yorucu görünen sayfalar arasında güçlük çekmeyeceğine güveniyorum…”
“Okur yazarı az olan ülkemizde bile, okuyucular böyle bir kitap yayımlandığını haber alırlarsa, birçok yazarımızın aklından bile geçiremeyecekleri bir yetenekle daha neler neler okuyabileceklerine inanıyorum…”
“…Okuyucuyu yeteneksiz sayarak, yazmak istediklerini sadeleştirme çabasına girişenlerin de neden oturup yazdıklarını anlamıyorum…”
“Tutunamayanlar” ile çok basit bir iş yapmak istedim: İnsanı anlatmayı düşündüm. Kapalı dünyalar içinde yaşayan yazarların bile bu cümleye hemen isyan edeceğini; peki herkes ne yapıyor? diye öfkeleneceğini bildiğim halde bu basit gerçeği söylemekten kendimi alamıyorum…”
“Ben, kahramanlarının iplerini istediği gibi oynatarak insanlardan kuklalar yaratan büyük romancıların yeteneklerinden yoksunum…”
“Roman kahramanlarına uygulayacak büyük nazariyelerim, onları peşinden koşturacağım büyük ülkülerim yok…”
“…Ya da insanlara, özellikle tutunamayanlara saygım büyük olduğu için, acıyorum onlara; böyle büyük meselelerin makale, inceleme, deneme gibi yazı türlerinin konusu olduğunu sanıyorum…”
“Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım Ural var; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Adlarını saymanın sakıncalı olduğu birçok arkadaşım var….”
“Herkesin “tutunan” olmak istediği bir ülkede tutunamayanlığı seçen Selim Işık’la yakınlığı olmak birçok kimseye dokunur diye onların adlarını saymak istemiyorum…”
“Selim öldü; Selimlik de ölmüştür. Başarının insanı sevimsizleştirdiğini yazmıştım bir yerde; fakat tutunamayanlığın sevimliliğine de kimsenin yanaşamadığını görüyorum. Neden yanaşsınlar?
“Bir arkadaşımın dediğine göre ben romanda herkesi bir bakıma tutunamayanlığa çağırıyormuşum. Henüz bir karşılık alamadım…”
Kaynak: 1