Vefatının ardından hakkında sayısız araştırma yapılacağını, kitaplarının çok satanlarda yer alacağını, herkesin onu ve “Tutunamayanlar”ını konuşacağını tahmin etmiş midir rahmetli? Zira en büyük eseri, hayatı boyunca yeterince ilgi görmemiş, duyulmamış, okunmamıştı. Ama bugün görüyoruz ki Oğuz Atay, tıpkı Nietzsche’nin de kendisi için belirttiği gibi zamanından önce gelmiş bir yazardı. Kıymetinin öldükten sonra anlaşılmasıysa herhalde hayatın kötü mizah örneklerinden biri olarak görülebilir. 12 Ekim 1934 yılında dünyaya geldiğinde, Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri de doğmuş oldu. Hatta, ünü romanlarının tercümeleri aracılığıyla dünya çapında da duyuluyor. Oyunlarla Yaşayanlar, yazarın yazdığı tek tiyatro metnidir. Atay’ın kendine özgü hicvinin, kara mizahının gırla gittiği bir eserdir. Toplumla birey arasındaki ilişkinin çarpıklığını, aydınla halk arasında iletişimsizliği burada da anlatmayı sürdüren yazar, birey bazındaysa kişinin kendiyle hesaplaşamamasına eğilir. Öyle ki eserin yazım aşaması hakkında da şunları söyler: “Biyografik romanı yeniden yazdım, kafamda duran üç hikâyeyi bitirdim. Şimdi bir oyun yazmak durumundayım.” Gerçekle oyunun birbirine karıştığı, bunu toplumsallıkla da bireysellikle de bir arada ve bol ironiyle verdiği tiyatro metni umarız ki hakkında giderek daha fazla araştırma yapılan bir eser olur. Oğuz Atay, bizi bize anlatan, bunu eğlenceli ironilerle harmanlamış ve varlığından gurur duymamız gereken bir yazarımız. Ölüm yıldönümünde Oğuz Atay’ı bir kez daha hatırlayalım, “Oyunlarla Yaşayanlar” eserinden alıntılarla analım istedim.
1. Cehennemin dibi
“Coşkun (Heyecanla): Demek bana cehennemin dibine git diyorsun. Elbette, gerekirse oraya da gideceğim.Fakat gerçek bir cehenneme gitmek istiyorum. Yaşadığım anlamsız cehennemden kurtulmak için her türlü cehenneme giderim.”
2. Oyun
“Anlamıyorum. Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum. Hayat nerede bitiyor, ölüm nerede başlıyor?”
3. Zavallı milletim
“Ey zavallı milletim dinle! Şu anda, hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü ey milletim, senin hakkında azgelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. Ey sevgili milletim! Neden böyle yapıyorsun? Neden azgelişiyorsun? Niçin bizden geri kalıyorsun? Bizler bu kadar çok gelişirken geri kaldığın için utanmıyor musun? Hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. Bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz.”
4. Engelleri kaldırmak
“İnsanlar arasındaki engelleri kaldıralım, bütün oyunları birlikte oynayalım, birlikte seyredelim, kendimize isimler vermeyelim, yaptığımız işlerle var olalım, bunun dışında kalan bütün sahte unvanları, kurumları, insanın kendini üstün bir şey saymasına yol açan düzenleri yok sayalım.”
5. Hayatının sonuna kadar oynamak
“Artık dönemezsiniz Coşkun Bey. Artık hayatınızın sonuna kadar oynamalısınız. Bir kere başladınız, zavallı milletimize örnek olacaksınız artık. Bir kere gerçeği buldunuz, hep onun peşinden gitmelisiniz artık. Size bağlanan ümitleri boşa çıkaramazsınız artık.”
6. Büyük meseleler
“Ben de büyük meseleler yüzünden harcamış olmak isterdim hayatımı. Küçük dertler yüzünden yıpranıp gitmek istemezdim.”
7. Başımıza gelenler
“İstiyorum ki bizim başımıza gelenler dünyada şimdiye kadar kimsenin başına gelmemiş olsun. Senden, bütün dünyayı sarsan hareketler beklediğimi, bilmem nasıl anlatsam?”
8. Hayal kırıklığı
“Hayır, sizi de sevmemeliyim. Çünkü her zaman olduğu gibi hayal kırıklığı bekliyor beni. Gene gülünç olmaktan korkuyorum. İnsafsız insanlar!”
9. Doyasıya yaşamamak
“Daha biz doyasıya yaşamamıştık ki; büyük ve güzel şeylerin özlemini çekiyorduk henüz. Biz daha feraha çıkmamıştık ki, dünya nimetlerinden bıkalım, bunalımlar geçirelim.”
10. Gerçek oyunlar
“Cemile: Oyun oyun. Biraz da gerçek oyunlarla ilgilensen iyi olur. Mesela benim para kazanmak, evi geçindirmek için sahneye koyduğum şu dikiş dikme oyunlarımla, Ümit’in her sınıfı iki yılda geçme oyununu düzeltsen biraz. Ya da paralarını içkiye yatırma oyununu adam etsen. Erken emekli olma oyununun bize neye mal olduğunu düşünsen.”
11. Sanatın ölümü
“Önce şiirden anlamı kaldırdılar, sonra müzikte melodiyi öldürdüler. Ya resim? Çizgi çizmesini bilmeyenler hemen meşhur oluyorlar. Sanatı öldürdüler!”
12. Benzer oyunlar
“Son günlerde herkesi birbirine karıştırıyorum. Belki de karıştırmıyorum. Belki de insanlar aynı oyunları oynuyorlar, hayatlarını birbirine benzer oyunlarla geçiriyorlar.”
13. Eski zamanlar
“Ben de bir eski zaman piyesi olsaydım. Modern oyunların, modern kahramanları gibi silik bir hayat yaşamasaydım.”
14. Beethoven bozması
“Saffet: Bana ne hakla soru soruyorsun Beethoven bozması.
Müzik Hocası: Beethoven’e benzediğimi de nereden çıkardınız?
Saffet: Tanıdığım tek yabancı besteci olduğu için. Yerli bir besteci isterseniz size Hacı Arif Bey bozması da diyebilirim.”
Bonus
Oğuz Atay dönemin televizyon dizisi Aşk-ı Memnu ve büyük eseri “Tutunamayanlar” hakkında konuşuyor. Ne şans ki kayıtlarını bulabiliyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=I2X6UWLnFJs