Daha küçücük bir çocukken annemizin kucağını bırakıp güvenli yuvamızdan çıkarız ve evimiz kadar sıcak gelmeyen o duvarların içinde bizi bekleyen bir insanla karşılaşırız. Ve o insan, ya annemiz-babamız kadar çok sevdirir kendini bize; ya da o yabancı yerin bizim için sadece soğuk duvarlar olarak kalmasına neden olur. İşte o insan “öğretmen”imizdir.
Öğretmenlerimiz, geleceğimizi şekillendiren en önemli etmen belki. Çünkü okul hayatımıza başladığımız o ilk andan itibaren, bir hamuru şekillendirir gibi bizleri şekillendirebiliyorlar. Üzerinden uzun yıllar da geçse, bize farklı bir şeyler katan o çok sevdiğimiz ilk öğretmenimizi asla unutmayışımızdan da anlayabiliriz aslında onların hayatımızdaki yerini.
Öğretmenlik bir meslek olarak kutsal değildir. Bu işin hakkını vererek yaparak öğretmenlerdir kutsal olan. Öğretmenlik, bir kadın için en uygun meslek de değildir. Gerçekten karakterli, aldığı sorumluluğun farkında olabilecek insanlar için uygundur aslında. İşte öğretmenliğin zannedildiği kadar basit bir meslek olmadığının kanıtı olabilecek bazı nedenler.
1. Çünkü bir çocuğun örnek alabileceği ilk insan; öğretmenidir ve ilk öğretmenin yeri bambaşkadır
2. Çünkü çocuklar, öğretmenlerini çok iyi gözlemler ve onlarla ilgili her detaya özenebilir
3. Çünkü öğretmenler, anne gibi sever; baba gibi nasihat ederler
4. Çünkü yeri gelir; anneni dinlemezsin ama öğretmeninin sözlerini aklına kazırsın
5. Çünkü hayalini kurduğun ilk şey -bu sonradan değişse bile- öğretmenin gibi bir öğretmen olmaktır
6. Çünkü içindeki ders çalışma coşkusunun tek nedeni, onun gözlerinde hissettiğin sevgidir
7. Çünkü öğretmenler, anne-babanın bile göremediği şeyleri görebilme yetisine sahiptir
8. Çünkü insan güneşle değil, bilgiyle olgunlaşır
9. Çünkü her şey unutulur ama ilkokul öğretmeninin ismi unutulmaz
Bir düşünün bakalım, sizin ilk öğretmeninizin ismi neydi?