Eğitim, başarı düzeyini yalnızca bireysel olarak değil küresel anlamda da çok etkileyen bir faktör. Eğitimin, bilimin gelişmesine, ülkelerin gelişmişliğine ve refah seviyelerine olan etkisi yadsınamaz. Eğitime yeterince önem vermeyen ülkeler dışarıdan gelen öğretileri, inançları ve alışkanlıkları kolaylıkla kabul edebilir ve kalkınmada güçlük çekerler. OECD ülkelerinde eğitim gören öğrencilerin yüzde 7.7’si bilim konusunda testte en yüksek sonuçları alıyor. Singapur’da 4 öğrenciden 1’i, Tayvan, Japonya, Finlandiya’da 7 öğrenciden 1’i öyle. 20 ülkede ise öğrencilerin sadece yüzde 1’inden azı en yüksek notları alıyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye’de bu oran yüzde 0,3 seviyesinde.
Eğitimin maddi, manevi, bireysel ve toplumsal olarak önemini kavradıktan sonra eğitim sistemimizdeki eksiklikleri gidermek ilk hedef olmalı. Örnek olması açısından OECD sıralamasında ilk sıralarda yer alan ülkelerden bahsedelim…
Singapur eğitim sistemi
Dünyada en çok kabul gören eğitim sistemlerinden biri olan Singapur matematik ve fen derslerinin ana ders olarak kabul ediyor. Eğitimin ekonomiyi başta olmak üzere hayatı etkileyen en önemli unsurların biri olduğuna inanıyorlar. Kalkınmak, ezilip yıkılmamak güçlü olmak gerektiğini ve bunu tek yolunun eğitim olduğunu düşünüyorlar. Dünya ülkeleri tarafından Sigapur’un matematik ve fen eğitimleri örnek alınmaya çalışılıyor. Sınav odaklı bir eğitim verilmiyor. Öz farkındalık, ilişki yönetimi, sorumlu karar alma gibi 21’inci yüzyıl beceri ve değerleri ön plana çıkaran eğitim sistemiyle OECD eğitim raporlarında üst sıralara yerleşti.
Japonya eğitim sistemi
Japonya, dünyadaki birçok ülkeye göre çok farklı bir eğitim sistemi uyguluyor. Ahlaki gelişime önem veren Japonya, çocukları üçüncü sınıfa sınavsız olarak, ahlaki gelişimlerini destekleyecek şekilde eğitiyor. Aynı zamanda disipliniyle ön plana çıkan eğitim sisteminde devamsızlık neredeyse yok denecek kadar azdır. Okullarda hademe bulunmaz, temizliği öğrenciler yapar. Üniversite sınavı hayatlarının gidişatını belirleyen en önemli sınavdır.
Güney Kore eğitim sistemi
Güney Kore genel olarak çok çalışma alışkanlığı edinmiş bir ülkedir. Akademik performans çok önemli olduğu için öğrenciler kendilerini çalışmaya adıyorlar. Tümüyle sınav kültürüyle desteklenmiş bir sistem. Yetenekler dikkat alınmıyor, Güney Kore eğitim sistemi, ilk iki aşaması zorunlu olan 6+3+3+4 yıl şeklinde düzenlenmiştir. Öğrenciler haftanın 7 günü okula gider. Okul öncesi eğitim ve lise zorunlu değildir. Üniversiteler öğrencilerini kendileri seçerler.
Finlandiya eğitim sistemi
Finlandiya eğitim sisteminin en önemli özelliklerinden biri öğretmen kalitesidir. Genellikle ülkenin en başarılı öğrencileri öğretmen olabiliyor ve yalnızca okuldaki başarısı yeterli değil, aynı zamanda okul dışı aktiviteleri de dikkate alınıyor. Yenilikleri destekleyen destekleyen müfredatı, özerk okulları, müfredat dışı etkinlikleri başarılı bir eğitim sisteminin doğmasını sağlıyor. Öğrenciler günde ortalama 4 saat ders görüyor. Eğitim sisteminde sınav yok.
Kanada eğitim sistemi
Kanada’da merkezi bir eğitim sistemi yoktur. Eyaletler kendi eğitim sistemlerini oluştururlar. Zorunlu eğitim süresi 10 yıldır. İlköğretimden orta öğretime geçiş sırasında sınav yoktur. İlkokul ve ortaokul ders programlarında; okuryazarlık ve iletişim, problem çözme, insan ilişkileri, teknoloji alanlarında öğrenme becerileri kazandırılmasını hedefler.
Estonya eğitim sistemi
Eğitimde eşitliği ön plana çıkaran bir sistem kurmuş Estonya. Öğrenci performansını örnek tabanlı merkezi testlerle ve düzenli sınıf değerlendirmeleriyle ölçüyorlar. Estonya dili sınavı, matematik sınavı ve öğrenci tarafından seçilen bir sınav olmak üzere üç zorunlu final sınavı bulunuyor. Amaç, devlet müfredatı tarafından oluşturulan öğrenme hedeflerinin başarıldığına dair öğrencilere, ebeveynlere, okula, okul yöneticisine ve devlete objektif ve kıyaslanabilir bilgiler vermek.
Hong Kong eğitim sistemi
İngilizler tarafından kurulan eğitim sistemini büyük ölçüde koruyan Hong Konng, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki eğitimde kalite ve içerik anlamında dünyada örnek eğitim sistemleri arasında yer alıyor. İngilizce ve Çince’nin Kanton lehçesi ülkenin eğitim dilleridir. Tüm sistem sınavlara odaklıdır, öğrenciler sınav baskısıyla yetişirler.
Peki bu ülkeler OECD sıralamasında üst sıralarda yer alma şansına nasıl kavuşuyorlar?
1. Öğrencilerin bireysel farklılıklarına önem veriyorlar
Eğitim sisteminde yapılan en büyük yanlışlardan tüm öğrencilerin tek düze olduğunu varsaymaktır. Öğrencilerin bireysel farklılıklarını araştırıp, eğitim sistemini bu farklılıklara adapte etmek gerekiyor. Okullar öğrencilere tek düze bir çalışma planı hazırlamamalı, farklılıkları karşısında uyumlu olmalı ve öğrenciler bireysel özelliklerine göre yönlendirmelidir. Bunu uygulayan sistemlerin başarı sıralamalarında ilk sıralarda olması mümkündür.
Kaynak: 1, 2
2. Dünya standartlarına uygun bir eğitim sistemi kuruyorlar
Eğitim sisteminde adından söz ettiren, listelerde ilk sıralara yerleşen ülkeler, tüm öğrencilerin uyum ağlayabileceği bir sistem kuruyor. Bununla kalmayıp, kendi sistemlerini diğer ülkelerin sistemleriyle karşılaştırıyor. Karşılaştırmalar sonucunda kendi sistemine katabileceklerini örnek olarak alıyor ve aynı zamanda geniş kapsamlı bir değerlendirme yapabiliyorlar.
3. Öğretmenlerin donanımlı ve başarılı olmasına önem gösteriyorlar
Özellikle Güney Kore ve Finlandiya ülkelerinden bildiğimiz üzere öğretmenlerin aldıkları eğitim olabildiğince üst düzeyde. Öğretmen seçimlerinde oldukça hassas davranıyorlar. Öğretmenler mesleğe atıldıkları ilk birkaç yıl, donanımlı öğretmenlerin yanında staj yapıyorlar.
Kaynak: 1
4. Eğitimde eşitliği sağlıyorlar
Yalnızca elit ailelerin sahip olduğu fırsatları, imkanı olmaya çocuklara da sağlayarak eğitimde imkan eşitliğini sağlıyorlar. Bütün çocuklar farklılıklardan bağımsız olarak birlikte öğrenmelidir. Okullar ve öğrenme ortamları sadece akademik olarak etkili değil aynı zamanda arkadaş canlısı, güvenli, temiz ve sağlıklı ve toplumsal cinsiyete duyarlı olmalıdır. Bir öğrencinin başarıya ilerlemek için önündeki engelin maddiyat ve kaynak eksikliği olması kabul edilemez bir durumdur. Bu konuda eşitliği sağlayan ülkeler toplumsal olarak da eğitimde iyi dereceler elde edebiliyor.
5. Öğrencilerin ve öğretmenlerin performansını arttıracak eğitimler veriyorlar
Öğretmenlerin yeteneklerini geliştirmelerine fırsat veriyor, okullarda öğrenci ve öğretmenin sürekli gelişimleri sağlıyorlar. Kendini geliştiren bir öğretmenin yansımasını öğrencisinde görmek mümkün oluyor. Okul, her öğrenciyi, onları aydınlatan ve belirli öğrenme hedeflerine ulaşmalarında yardımcı bir öğrenme yolculuğuna çıkarmalıdır.
Kaynak: 1, 2