Bir edebiyat eserinin bizim için tek başarı kriteri tabii ki onun ödül almış olması değil. Hatta nice eser var ki aday dahi gösterilmemesine karşın zamana meydan okuyarak alır asıl ödülünü. Velhasıl birçok eserin de ödülü hak ederek aldığını teslim etmemiz gerekiyor. Nobel, Pulitzer, Hugo gibi başat ödülleri kazanan gerçekten de sayısız büyük yazar var. Peki bakalım geçmişten bugüne hangi eserler hangi edebiyat ödüllerini kazanmış? Tabii ki kimsenin kusursuz objektiflikte bir liste yapamayacağı bu içerikte yine de elimden geldiğinde ortak noktada buluşacağımız eserleri derlemeye çalıştım. İşte uluslararası düzeyde nitelikleri olan ödüllü kitaplar!
1. Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel García Márquez)
Gabriel García Márquez’in ilk kez 1967’de yayımlanan Yüzyıllık Yalnızlık’ı 1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibidir. Kolombiyalı yazarın kendi çocukluk anılarından uyarlayarak yazdığı eser fantastik bir kurguya sahiptir ve yazar da amacının ‘’çocukluk günlerini sanatsal bir dille ardında bırakmak’’ olduğunu açıklamıştır. Eser hakkında yazar şunları söyler: ‘’Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları birörnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım.’’
2. Körlük (Jose Saramago)
Portekizli yazar Jose Saramago tarafından 1995’te yazılan Körlük 1998 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Tüm kente bir salgın olarak yayılan körlüğün toplumdaki insanî değerleri nasıl yerle bir ettiği anlatılır. Bir metafor olarak kullanılan ‘’körlük’’e karşı ayakta kalabilen az sayıda insan da vardır. ‘’Asıl körlük, umudun tükendiği bu dünyada yaşamaktı.’’
3. Gazap Üzümleri (John Steinbeck)
Amerikalı yazar John Steinbeck ilk kez 1939’da yayımlanan Gazap Üzümleri ile Pulitzer Ödülü’nün sahibi olmuştur. 1930’lu yılların Amerika’sında açlık, yoksulluk, sefalete düşen işçileri anlatan eser yayımlandığı dönem büyük yankı uyandırmıştır. ” ‘Bir tek şeyi iyice öğreniyorum,’ dedi. ‘Her zaman, her gün, hep aynı şeyi öğreniyorum. Başın dertteyse, canın yanmışsa, bir şeye ihtiyacın varsa… fakir insanlara git. Sana ancak onlar yardım eder… yalnız onlar.’ ‘’
4. Sevilen (Toni Morrison)
Afroamerikan yazar Toni Morrison 1987’de yazdığı Sevilen ile Pulitzer Ödülü başta olmak üzere birden fazla ödülü kazanmıştır. Sevilen’de, Amerikan İç Savaşı’nı müteakip bir köle ailesinin acı dolu hayatı gözler önüne serilir. ‘’Kölelerin kendileri adına hoş, zevkli duygular tatmaları doğru değildi; bedenleri bu amaca değil, ona sahip olan kişiyi hoşnut etmek için, mümkün olduğunca çok çocuk doğurmaya hizmet etmeliydi.’’
5. Göremediğimiz Tüm Işıklar (Anthony Doeer)
Amerikan yazarı Anthony Doeer tarafından yazılan Göremediğimiz Tüm Işıklar da 2015’te Pulitzer’i kazanmıştır. Eserde İkinci Dünya Savaşı’ndaki Fransa’da kör bir kızla yetim bir çocuğun yollarının kesişme hikâyesi anlatılır. ‘’Savaş, diye düşündü Etienne dalgın bir şekilde, hayatların herhangi bir mal gibi satıldığı bir pazar yeri.’’
6. Mülksüzler (Ursula K. Le Guin)
Bilim kurgu yapıtlara verilen Hugo Ödülü’nü geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler’i de kazanmıştır. Eserde kabaca; ‘Anarres’ ve ‘Urras’ adlı bir ikili dünya vardır. Anarres dünyası anarşistlerinken, Urras kapitalistlerin dünyasıdır. Ütopik olarak kurgulanan eser yazarın da en bilinen eserlerinden biri olmuştur. ‘’Yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki; yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı, ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir.’’
7. Küçük Şeylerin Tanrısı (Arundhati Roy)
Hintli yazar Arundhati Roy tarafından yazılan Küçük Şeylerin Tanrısı 1997 Man Booker Ödülü’nü elde etmiştir. Varlıklı bir Hintli ailenin genç kızının, ailenin yanında çalışan bir işçiye olan aşkını anlatır. Alt sınıfta olan genç işçi adam ile zengin bir ailenin kızı arasındaki yasak aşk şiirsel bir dille ve kızın ağzından anlatılır. ‘’Belki de bu kuşak, atalarının burjuva kokuşmuşluğunun bedelini ödüyordur.’’
8. Geceyarısı Çocukları (Salman Rüşdi)
Hint asıllı yazar Salman Ruşdi tarafından kaleme alınan eser de Man Booker Ödülü’nü 1981’de kazanmıştır. Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra yazılması nedeniyle ayrı bir yeri vardır. Roman Hindistan’ın bağımsızlığını nasıl elde ettiğini anlatır ve yazarın sıkça tercih ettiği büyülü gerçekçiliği de içerir. ‘’Kendinden kesinlikle emin olan adamlar, korkunç şeyler yaparlar.’’
9. Juan Goytisolo
1976’dan bu yana verilen Cervantes Ödülü 2014 yılında İspanyol yazar Juan Goytisolo’ya verilmiştir. 2017’de aramızdan ayrılan yazar İspanya İç Savaşı’nda yedi yaşındayken annesini kaybetmiş ve babasıyla da ömrü billah mesafeli bir ilişki sürdürmek durumunda kalmıştır. Belki bunun da etkisiyle adeta bir gezgin olmuş, hem Doğu hem Batı dünyasını inceleyip farklı ülkelerde yaşamıştır. Tüm bunlar onu o yaptığı gibi Cervantes Ödülü’nü de almasını sağlamıştır. Yazar ödülü “Kültürler arası diyaloğa verdiği katkı ve İspanyol diliyle ilgili çalışmalarından” ötürü almıştır. Ara Perde aslı eserinde şöyle söyler: ‘’Zamanı ölçmek ve hayatlarını saatin gülünç despotluğuna tutsak etmek gibi uğursuz bir fikir kimin aklına gelmişti acaba?’’