Bundan tam 97 yıl önce; kültür, sanat ve aşkın özdeşleştirildiği Paris’te iki Türk kadını iki ayrı konferans verir. Nuriye Hanım ve Müfide Ferit Hanım yaptıkları konuşmalarla Türkiye’yi dışarıya tanıtan ilk Türk kadınları olur. Zaman içinde Fransız aydın çevresinin de bilindik simaları haline gelen bu iki hanım genel kültürleri, zarafetleri, dil ve üslupları ile herkesi büyüler.
Birbirinden farklı iki ayrı öyküsü olan Nuriye Hanım ve Müfide Ferit Hanım Paris’in hayran olduğu Türk kadınları olurlar
Nuriye Hanım 19. yüzyılın sonlarına doğru dünyaya gelir. Aydın bir aileye mensuptur. Fransız romancı Pierre Loti’ye gönderdiği mektupsa hayatının bundan sonrasını adeta değiştirir
Pierre Loti bir gün iki Türk kızından mektup alır. Mektuplarında solgun ve baskıcı bir hayat sürdüklerini anlatan iki genç kız yazardan bu durumu anlatması ricasında bulunur. Pierre Loti babalarıyla arkadaş olduğu bu kızlarla bir gün buluşur ve bu buluşma daha sonra da tekrarlanır. Fransızca konuşan ve aydın bir aileye mensup olan kızlar kendi azap dolu hayatlarını yazara anlatırlar ve sonunda Pierre Loti’nin meşhur eseri Les Desenchantees (Mutsuz Kadınlar) ortaya çıkar. Romanda Türk kızının haksızlığa uğradığı yönler ele alınır.
Romanın 1906’da Paris’te yayımlanması İstanbul’da bomba etkisi yaratır ve Nuriye Hanım’la kız kardeşi kendi çevreleri tarafından dışlanır
Nuriye Hanım ve kız kardeşi çevreleri tarafından gördükleri baskıya daha fazla dayanamaz ve 1906 yılında kılık değiştirerek Paris’e kaçar. İki yıl sonra kardeşi ayrılığa dayanamayıp geri döner, ancak Nuriye Hanım kendisine bir yol çizmeye ve geri dönmemeye kararlıdır. Fransa’da Polonyalı zengin bir kontla evlenen Nuriye Hanım artık Paris’teki çevresince ‘’Kontes Nuriye’’ olarak bilinir.
Nuriye Hanım’ın çocukluk yıllarından itibaren aldığı Fransızca ve İngilizce eğitimi onun Paris’te rahat yaşamasını sağlar. Paris’te düzenlenen sanat etkinliklerinde edebiyat bilgisi, dile olan hakimiyeti sayesinde dikkat çeker
Kontes Nuriye’nin bu özellikleri onun konferanslarda bir konuşmacı olmasını da sağlar ve 1922’de konuşmacı olarak katıldığı bir konferansta herkesi büyüler
Konferansın tam metni Echos De L’Islam dergisinde yayımlanır: “…AvusturyalI Von Hammer ile İngiliz Gibbs, Doğu edebiyatının güzelliklerini vatandaşlarına tanıtmaya çalışmışlardır. Ama Türk edebiyatını Fransızlara tanıtacak tek bir satır yazılmamıştır. Ancak sizler Leyla ve Mecnun hikâyelerini, Cem Sultan’ın Maceraları’nı, Binbir Gece Masalları’nı bildiğinize göre, benim söyleyeceğim konuda yola çıkmış sayılırsınız. Türk dünyasını, Arap ve Acem dünyasını, temelindeki felsefi ve mistik görüş farklılıklarına rağmen, sizlere yansıtmak istiyorum. Bunlardan Türk edebiyatına ağırlık vereceğim. Çünkü Batı’nın ruhuna en yakın olandır.”
Bu sözlerinin ardından Türklerin Orta Asya’dan Akdeniz’e gelişini, Mevlana’yı, Fatih Sultan Mehmet gibi birkaç padişahı, matbaanın Türkiye’ye gelişini, Türklerin Batı edebiyatı ile ilişkisini anlatır
Nuriye Hanım konuşmasını şu sözlerle bitirir: “…Türklerin şiir dünyasını seviniz. Sizden hiç uzak olmayan duygularını, ses veren kaynaklarını seviniz.”
1906’da kaçtığı Paris’te hayatının sonuna değin yaşayan Nuriye Hanım, 1967 yılında yine Paris’te vefat eder
Nuriye Hanım’ın dört çocuğu da Paris’in ünlü simaları arasında yer alır. Hatta biri ünlü bir doktor, diğeri de meşhur bir müzisyen olur.
Kontes Nuriye’nin başarılı konferansından sonra yine 1922’de bu kez sahneye Müfide Ferit Hanım çıkar
1892’de doğan Müfide Hanım’ın çocukluğu ise Jön Türklerin arasında geçer. İyice hastalanan babası artık düzelemeyeceğini anlayınca, kızının eğitimi aksamasın diye onu Paris’e yollar
Burada Versailles Lisesi’ne giden Müfide Ferit sürgünden Paris’e kaçan Ahmet Ferit Bey ile 1907 yılında, 15 yaşındayken evlenir
Burada Versailles Lisesi’ne giden Müfide Ferit sürgünden Paris’e kaçan Ahmet Ferit Bey ile 1907 yılında, 15 yaşındayken evlenir
İkinci Meşrutiyet ile beraber yurda dönerler. Müfide Hanım sömürge bölgelerinde yaşayan soydaşlarını öğrendikten sonra Türkleri anlatmak gibi bir ideal edinir
1921’de eşiyle beraber tekrar Paris’e giden Müfide Ferit’in ilk işi yazar Pierre Loti’yi görmek olur
Türk halkının yanında olduğunu yineleyen Loti, Milli Mücadele zamanı hastalığından ötürü Anadolu’ya gelemez
Loti’nin dostluğunu samimi bulan meclisimiz ise yazara bir dokuma halı eşliğinde mektup gönderilmesini ister. Bu görevse Müfide Ferid’e verilir
Müfide Hanım’ın 1922’deki konuşması ise Lyceum adlı bir kadın birliğinin ricası üzerine Türk kadınının milli faaliyetlere katılımı üzerine olur
Dinleyicilerin gözyaşlarını tutamadığı bu konuşmada Müfide Ferit Kurtuluş Savaşı’nda köylü kadınların zor şartlar altında ülkelerine nasıl hizmet ettiklerini anlatır
Bu sefaletler, bu kanlar, bu matemler, bu ölüler, bu yetimler, bu dullar ve bu gözyaşları niye? …Bir yeri ele geçirmek için mi? Hayır! Sömürge yapmak için mi? Hayır! Yegâne bir şey içindir ki, o da Türk yaşam hakkı ve istiklâli içindir. Bunu çok gören düşmanlarımız, lehimizde fikirleri görür görmez bize facialar isnat ettiler. Bugün olduğu gibi. Fakat gerçek asla gizlenemez. Adalet meydana çıkacak. Düşmanlarımızın siyasi görüşleri dostluklara yönelecektir. Avrupalılar bizi tanımak istemiyorlar. Her gün Avrupa’nın zulmüne ve düşmanlığına maruz kalıyoruz. Siz dinleyicim kadınlara sesleniyorum. Siyasetin iflas ettiği yerde, kadınların adalet ve şefkati başarıyla yerini alabilir.
İzleyenlerin, özellikle kadınların kalbine girmeyi başaran Müfide Hanım sonraları Paris, Londra, Varşova, Tokyo’da toplam 22 yıl elçilik görevinde bulunur
İki de roman yazan Müfide Ferit 1971 yılında, İstanbul’da yaşama veda eder
Kaynak: 1