Yıllardır süregelen Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz küslüğü, dolayısıyla işlerinin sıklıkla karşılaştırıldığı gerçeği ve sinemada iki ayrı kolun oluşması… Tüm bunlara geniş bir çerçeveden bakarak işlerini karşılaştırmaktan ziyade, her yönetmenin farklı tarzları olduğunu düşünerek sinemaseverlere bir bakış açısı sunuyoruz… Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan filmleri ve karakterlerinin denklemini buyrun burada çözelim!
“An”ları anlatan Nuri Bilge Ceylan ile başlayalım…
26 Ocak 1959 İstanbul doğumlu, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümü mezunu Nuri Bilge Ceylan, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema bölümünde yüksek lisans yapmıştır. 1993 yılında Cannes Film Festivali’nde yarışmaya seçilen Türk filmi olan “Koza” yı çekiyor.
İlkler konusunda bir hayli dolu olan Ceylan; Uzak filmiyle 23 tanesi uluslararası olmak üzere toplam 47 ödül almıştır. Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü’nü, Kış Uykusu ile de Altın Palmiye Ödülü’nü alıyor. Daha saymakla bitmeyecek olan adaylıkları da mevcut olan Nuri Bilge Ceylan, meyvelerini toplamakta hiç de fena sayılmaz…
“Hal” leri anlatan Zeki Demirkubuz ile devam edelim
1 Ekim 1964 Isparta doğumlu olan Demirkubuz, liseyi yarı dönemde bırakarak fabrikada çalışmaya başladı. 1980 darbesinden sonra tutuklanarak 3 yıl hapis yattı. Bu dönemde keşfettiği Dostoyevski, filmlerinde de karşımıza çıkıyor. Sonrasında liseyi dışarıdan bitirip İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde eğitim hayatına devam etti.
1994 yılında, ilk uzun filmi olan “C Blok” u çekti, SİYAD tarafından En İyi Yönetmen ve Film Ödülü’ne sahip oldu. “Masumiyet” filmiyle birlikte Venedik Film Festivali’nde yer aldı. “Üçüncü Sayfa” adlı üçüncü filmi de Rotterdam, Locarno gibi birçok festivalde gösterildi, Bekleme Odası ve Masumiyet’ in başlangıcını anlatan ve FIPRESCI Ödülü’nü aldığı “Kader” i çekti. 2009’da “Kıskanmak”, 2012’de En İyi Film, En İyi Yönetmen ödülünü aldığı “Yeraltı” adlı filmini çekti. Burada da güzel meyveler toplandığını görüyoruz…
Zeki Demirkubuz’un meşhur kapanmayan kapıları, Nuri Bilge Ceylan’ın zamansız çalan kötü telefon melodileri…
Her iki yönetmende de bir sorunsal süregeliyor; kapanmayan kapılar, uzun uzun bakan adamlar, bir elmanın yuvarlanışının saniyelerce gösterilmesi, karakterler ile örtüşen mesajlar, yumurtaya izmarit basmak; yalnızca mimiklerin gösterimi ve uzun soluklu duruşlar… Tüm bunlar her iki ayrı yönetmenin de filmlerine attıkları imzalar olarak karşımıza çıkıyor.
Zeki’yi yolda görsen abi, Nuri’ye bey dersin!
Yaşam şartlarından ve filmlerindeki ayrımlardan dolayı sinemaseverlerden genelde böyle bir yorum geliyor. Zeki Demirkubuz daha zorlu yaşam şartlarından bu zamana gelmiş, Nuri Bilge ise baştan şanslıymış donanımlı bir şekilde var olmuş düşüncesi hakim. Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğrafçı olmasıyla da çok büyük ilgisi olan sinematograf bir kareye sahip olması, filmlerinin her karesinden sanat akıyormuş hissi yaratır. Zeki Demirkubuz’un da yazar olması, filmlerindeki diyaloglara; derinlik ve seyirciyle oyuncu arasındaki empatinin kuvvetine bakıldığında oldukça hissedilir cinsten.
Demirkubuz’un Dili Sinemayı kullanırken; Ceylan Bir Sinema Dili Yaratır
Zeki Demirkubuz’un filmlerinde, karakterler ve hikaye baş köşededir. Oyunculuklar derin; akılda kalıcı ve diyaloglar vurucudur, asıl mesele onlardadır. Karakterler üzerine saatlerce analiz yapılabilir bir kıvamda sunar izleyiciye karakterlerini. İşin teknik kısmında geri planda kalan Demirkubuz, Ceylan gibi Uluslararası bir yönetmen olamayışının da sebebini buna bağlayabilir. Sinemadan ne beklediğinizle alakalı olarak; bir yanda muazzam kare ve açılara sahip, teknik anlamda insanı doyuran filmler, diğer taraftan ise karakteri tümüyle içinize alabildiğiniz, saatlerce konuşulduğunda bile bitmeyen analizler üretilebilen, derin anlamların çıkarılabildiği filmler…
Her ikisi de çok farklı işleyişler ile çekiyor filmlerini, durum böyle olunca ayrımlar da normalleşiyor ve her iki başarılı yönetmenin de sinemaya kattıklarını görerek bazılarımız tercihini birinden yana kullanıyor olabilir. Sonuç olarak sinemaya ayrı ayrı kattıkları değerler ile biz sizi aynı anda da seviyor ve kutluyoruz Sayın Demirkubuz ve Ceylan. 🙂