Nuh Tufanı Sümer, Asur, Babil ve Akad uygarlıklarına ait belgelerin yanı sıra İncil, Tevrat ve Kur’an-ı Kerim gibi kutsal kitaplarda da yer alan kadim bir anlatı. Hem binlerce yıl önceki anlatılarda hem de semavi dinlerde kendisine yer bulması, Nuh Tufanı anlatısını oldukça ilginç hale getiriyor. Bu sebeple uzun zamandır dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar, Nuh peygamber ve ailesinin tufandan kurtulmasına vesile olan o meşhur geminin kalıntılarının peşinde. Üstelik farklı görüşler olsa da pek çoklarına göre Nuh’un Gemisi, tek bir yerde olabilir: Ağrı Dağı!
Bu sebeple onlarca araştırmacı yıllardır Ağrı Dağı’nda bu kadim anlatının izini sürüyor, Nuh’un Gemisi’ne ait kalıntıları arıyor. Peki, bu kalıntılar gerçekten de Ağrı Dağı’nda olabilir mi? Nuh’un Gemisi’ne ait kalıntıların Ağrı Dağı’nda olduğuna yönelik anlatıların kökeninde ne var? Gelin, hem kadim Nuh Tufanı anlatısına hem de Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı’nda olduğuna yönelik iddiaların kökenine birlikte bakalım.
Nuh Tufanı Sümer, Asur, Babil ve Akad uygarlıklarına ait tabletlerin yanı sıra İncil, Tevrat ve Kur’an-ı Kerim gibi kutsal kitaplarda yer alan kadim bir anlatı
Elbette bu anlatının değişik versiyonları var. Ancak Nuh Tufanı hikâyesi, pek çok farklı kültür ve inançta neredeyse aynı şekilde yer alıyor
Anlatıya göre Tanrı, doğru yoldan sapan ve Nuh peygamberin çağrısına uymayan bir kavmi (bazı anlatılarda tüm insanlığı) cezalandırmaya karar verdi!
Elçisi Nuh’a ise bir gemi inşa etmesini, ailesi ve yeryüzündeki tüm canlılardan erkek-dişi birer çift ile birlikte gemiye binmesini emretti
Nuh peygamber, geminin inşasını tamamladıktan sonra yeryüzünde korkunç bir tufan başladı!
40 gün 40 gece boyunca devam eden yağışlar nedeniyle en yüksek dağların zirveleri dahi sular altında kaldı!
Tanrı’nın gazabına uğrayan tüm canlılar bu korkunç tufan nedeniyle yok oldu, Nuh ve gemisinde olanlar hariç. Nuh’un Gemisi tufandan sonraki 150 gün boyunca sular altında kalan dünyada dolaştı. Nihayet Nuh peygamber gemideki bir güvercini üzerine çıkabilecekleri bir kara parçası olup olmadığını öğrenmek için serbest bıraktı. Ancak güvercin konacak bir yer bulamadan geri döndü…
Nuh peygamber bir hafta sonra güvercini yeni bir keşif için görevlendirdi. Güvercin bu sefer ağzında taze bir zeytin yaprağı ile geri döndü. Sular çekilmeye başlamıştı…
Gemidekiler suların çekilmesiyle tekrar yeryüzüne ayak bastı. Peki, Nuh’un Gemisi 150 günlük korkunç yolculukta nereye sürüklenmişti? Gemideki canlılar, nereye inmişti?
İşte bu sorular, Nuh Tufanı ve Nuh’un Gemisi hakkındaki anlatıların odak noktasında yer alıyor
Pek çok araştırmacı kadim uygarlıklardaki hikâyeler ve daha çok kutsal metinlerdeki anlatılar ışığında uzun bir süredir Nuh’un Gemisi’ni arıyor.
Kur’an-ı Kerim, Nuh’un Gemisi nerede sorusuna “Cudi” yanıtını veriyor!
Hud suresinin 44. ayetinde “Ey toprak suyunu yut! Ey gök sen de tut!” denildi. Su çekildi; hüküm yerini buldu, gemi Cûdî’nin üzerine oturdu…” ifadeleri yer alıyor. Bu sebeple bazı insanlar Nuh’un Gemisi’nin Şırnak ilinin Silopi ilçesindeki Cudi Dağı’nda olduğuna inanıyor. Ancak ayette kastedilen bölgenin Cudi Dağı olmadığını düşünenler de var.
Bazı İslam âlimleri ayette geçen Cudi’nin özel bir isim olmadığını, “bereketli topraklar” anlamına geldiğini belirtiyor
Bu görüşü benimseyenlere göre ise Nuh’un Gemisi, bereketli topraklara indirildi.
Nuh Tufanı, tüm kutsal kitaplarda benzer şekilde anlatılıyor. Ancak tufanının en detaylı hali Tevrat’ta yer alıyor
Hristiyanlar da Eski Ahit’teki bu anlatıyı doğru olarak kabul ediyor.
Tevrat’ın Yaratılış bölümünde “Dünya yüz elli gün boyunca sular altında kaldı. Ve Tanrı Nuh’u ve gemideki hayvanları hatırladı. Sular çekildi ve gemi Ararat Dağı’na oturdu.” ifadeleri yer alıyor
Nuh’un Gemisi’nin tufandan sonra üzerine çıktığı söylenen Ararat Dağı ise Ağrı Dağı’ndan başka bir yer değil!
İşte bu sebeple gemiye ait kalıntılar uzun süredir Ağrı Dağı’nda aranıyor
Üstelik gemi enkazını arama faaliyetlerinin kökeni de uzun zaman öncesine dayanıyor. Friedrich Parrot isimli Alman doğa bilimcinin 1829 yılında Ağrı Dağı’nın zirvesine tırmanan ilk kişi olarak tarihe geçtiği, daha sonra Ararat’a Yolculuk isimli bir kitap kaleme aldığı ve Nuh’un Gemisi’nin bulunması muhtemel 200 adım çapında bir alandan bahsettiği biliniyor.
Kısacası Ağrı Dağı, 1800’lerin ortalarından bu yana Nuh’un Gemisi’ni bulma hevesiyle yola çıkanların temel faaliyet sahası konumunda
Ancak günümüzden yaklaşık 65 yıl önce keşfedilen bazı bulgular, geminin Ağrı Dağı’nda da olmayabileceğine işaret ediyor!
1956 yılında İlhan Durupınar isimli yüzbaşı, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinin haritasını oluşturmak için yaptığı çalışmalar sırasında oldukça ilginç bir şekil fark etti
Bir gemiyi andıran ve tuhaf bir şekilde, kutsal kitaplarda anlatılan Nuh’un Gemisi boyutları ile örtüşen boyutlara sahip bu doğal oluşum, Nuh’un Gemisi’nin izleri” olarak isimlendirildi
Bu şekil, gerçekten de dev bir gemiyi andırıyordu. Üstelik Ağrı Dağı’nın tam karşısında yer alıyordu! Bu sebeple Nuh’un Gemisi araştırmacıları, bölgeye yoğun bir ilgi göstermeye başladı.
2021 yılında Ağrı Valiliğinin girişimleriyle dev bir gemiyi andıran doğal oluşum üzerinde detaylı bir jeofizik araştırması yapıldı
Yapının 3 boyutlu haritası çıkarıldı. Ayrıca şekil, bölgedeki heyelan tehlikesine karşı koruma altına alındı
Tüm bunlar, Nuh’un Gemisi hakkındaki araştırmalar için önemli bir dönüm noktası olarak kabul edildi…
Nuh Tufanı ve Nuh’un Gemisi, kimilerine göre kadim bir efsaneden fazlası değil, kimilerine göre tarihte böyle bir tufan yaşandı ancak bölgesel çapta bir yıkıma neden oldu
Kimilerine göre ise Nuh’un Gemisi Ağrı Dağı’nda veya bu görkemli dağın eteklerinde bir yerlerde bulunmayı bekliyor…
Ancak tüm bunlara rağmen Nuh’un Gemisi hakkında kesin bir yargıya varmak ne yazık ki mümkün değil. Kim bilir belki ilerleyen günlerde yapılacak çalışmalarla gemi hakkında birçok soru da cevabını bulmuş olur. Siz Ağrı Dağı’ndaki Nuh’un Gemisi’ne benzeyen jeolojik oluşum hakkında ne düşünüyorsunuz?