Fransa’da Amerika’da ve dünyanın birçok yerinde haberlere konu olan bir hastalıktan söz edeceğiz şimdi sizlere! Diyojen sendromu olarak bilinen istifleme hastalığının bir türü olan Nuh sendromu bakımını üstlenemeyecek sayıda hayvanla yaşama rahatsızlığı olarak tanımlanıyor. Üzerine çokça tartışılan bir sendrom olan Nuh sendromu hakkında bilinmeyenleri anlattık. Nuh sendromu nedir? Sendroma dair belirtiler ve tedavi yöntemi nelerdir? Uzmanlar Nuh sendromu hakkında neler düşünüyor? Dilerseniz detaylara birlikte göz atalım.
Nuh Sendromu nedir?
Şimdi size belki daha önce duymadığınız bir sendromdan söz edeceğiz. Bu sendrom kontrol altına alınmadığı takdirde evcil dostlarımız için tehlikeli bir boyuta ulaşabiliyor. Uzmanlar, bireylerin kendi yaşam alanlarında bakımlarını üstlenemeyecek kadar çok sayıda kedi, köpek ve evcil hayvan biriktirmesini Nuh sendromu olarak tanımlıyor. Bu sendromun psikolojik temeline bakıldığında ise bireylerin kendine özgü bir kimlik yaratmakta zorlanması ve toplum içinde kabul görmek için çaba sarf etmesi gibi nedenler dikkat çekiyor.
Nuh sendromu belirtileri nelerdir?
Peki bu sendroma ait belirtiler neler? Sendrom genel hatlarıyla toplumdan dışlanma, anlaşılmadığını hissetme ve yalnızlık hissi ile ortaya çıkıyor. Bu nedenle bu hastalığa sahip bireyler bakabileceğinin ötesinde fazla sayıda hayvan sahiplenerek yalnızlık hissini bastırmayı öngörüyorlar. Bu süreç beraberinde sosyal izolasyonu, değersizliği ve depresif duyguları getiriyor. Birey henüz kendi bakımını üstlenemezken yüzlerce hayvanı bir çatı altında toplayarak yalnızlık hissini bastırıyor fakat hayvanları bakımsızlığa mahkum ediyor. Ciddi sonuçları beraberinde getiren bu sendromun temelinde çocuklukta yaşanan travmalar, değersizlik hissi, dışlanmışlık ve aile içi sorunlar rol oynuyor. Duygusal ihmal ile tetiklenen bu sendrom kontrol altına alınmadığı takdirde hem evcil hayvanlar hem de birey için yaşamsal tehditler oluşturuyor.
Nuh sendromu tedavisi nasıl yapılır?
Psikolojik alt temellere dayanan bu sendrom için uzmanların önerdiği tedavi yöntemi genellikle multidisipliner bir yaklaşımı şart koşuyor. Terapi ve destekleyici bir süreçle kontrol altına alınabilen bu rahatsızlık, meşakkatli bir süreç istiyor. Öte yandan önerilen bilişsel davranışçı terapi, tekrarlayan davranışları kontrol etmeye, geliştirmeye ve uygun sosyal davranışları öğretmeye öncü oluyor. Bunun yanında aileye de görev düşüyor. Destek ve terapi sürecinin yanı sıra ailenin rol model olması ve bireye değerli hissettirmesi de tedavinin seyrinde önemli rol oynuyor.
Bireyin yaşam kalitesini nasıl etkiler?
Bu sendrom bireylerin yaşam kalitesini negatif yönde etkiliyor. Bu sendromu taşıyan bireylerde iletişim zorluğu, sosyalleşmekte güçlük çekme ve ilgi alanlarının azlığı gibi semptomlar dikkat çekiyor. Bu nedenle bireyler günlük yaşamlarında konforlu bir şekilde sosyalleşemiyor ve değersizlik hissi yaşıyor. Erken tanı ve tedavi planlaması ile bu sendroma sahip bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir ve topluma kazandırılabilir. Düşük benlik değerinin yoğun hissedildiği bu hastalıkta bireyin kişisel gelişimini artıracak aktivite olanakları sağlanmalı ve kontrollü sosyalleşmesi göz önünde bulundurulmalıdır.