İki gün önce başlayan ve dünyanın gözyaşlarıyla izlediği Notre Dame yangını asırların tarihine şahitlik etmiş katedrali büyük ölçüde zarar vermişti. Konuyla ilgili tartışmalar soruşturmalara dönüşürken, çeşitli merkezlerden değerlendirmeler dolaşmaya devam ediyor. Son açıklama ise ülkemizdeki bir merkezden çıktı ve basın bülteni şeklinde medyaya sunuldu.
Üsküdar Üniversitesinin sunduğu değerlendirme yangın hakkında detaylı açıklamaları içeriyor.
Koca bir tarihin yok olduğu katedral yangını güvenlik sistemlerinin yeterli olmamasından kaynaklanıyor
Katedraldeki yangının geç fark edilmesi, bu tarihi yapının böylesine zarar görmesinin sebebi olarak gösteriliyor. Bültende bu konuyla ilgili şu ifadeler göze çarpıyor:
“Katedral tahribatının en önemli nedeni; yangının çok geç algılanması” ifadesinin yer aldığı bültende; çıkan yangının katedralde bulunan duman algılayıcılarının yeterli miktar ve seviyede olmaması nedeniyle büyüdüğü belirtiliyor. Konuyla ilgili eleştirinin odak noktasını bu bölüm oluşturuyor.
“Tarihi binalara erken algılama sistemi kurulabilir”
Gotik mimarinin en önemli yapılarından biri olan Notre Dame Katedrali’nde meydana gelen yangın, güvenlik sistemlerinin önemini bir kez daha gün yüzüne taşıdı. Bu yangının dünya çapında bir kayıp olduğunu ifade eden uzmanlar, katedraldeki algılama sisteminin mevcut; yangın algılama sistemlerinin çalışır halde tutulmasının önemini vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ve Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Yüksek Lisans Programı Öğretim Görevlisi Abdurrahman İnce, dünyanın en önemli mimari yapılarından biri olan Notre Dame Katedrali yangını ve mimari binaların güvenlik sistemleri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.’
Bilerek yakılmış olabilir
Kundak ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin ifade edildiği bültende asıl sebepler net olarak belirlenmemiş olsa da birilerinin bunu bilerek yapmış olabileceği vurgulanıyor.
“Kasten yakılma ihtimali göz ardı edilmemeli
‘Yangının çıkış sebebi henüz belli değil, renovasyon ve restorasyon çalışmaları işlemleri sebebi ile kasıtsız olarak başlamış olabileceği ihtimali üzerine soruşturmaların bu yönde sürdürüldüğü bildiriliyor’ diyen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, kasten yakılma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.”
23 dakikada kül olan tarih
Bültenin ilerleyen bölümlerinde dünyayı şoke eden ve yasa boğan bu yangın için “kanser” benzetmesi yapılıyor ve “Kanserin dördüncü evresi gibi” başlığı altındaki satırlar şöyle devam ediyor:
“Yaklaşık 850 yıllık bu dünya mirası binanın total boyutta yanması dünya çapında bir kayıp” diyen Öğretim Görevlisi Abdurrahman İnce,
‘Binanın iç kısmının ahşap olduğu anlaşılıyor. Algılama sisteminin mevcut olduğu ama yetersiz olduğu anlaşılıyor. 18:20 deki ilk sinyalde algılanan adresin tespit edilememesi kabul edilemez bir eksiklik. Tespit edilebilseydi başlangıçta, küçükken ve çok az bir zararla söndürülebilirdi. İkinci alarmda başlangıç adresi tespit edilebilmiş ama arada 23 dakika var. Böyle bir ahşap bina yangınında 23 dakika çok geç algılama ‘too late’ (kanserin dördüncü evresi gibi) anlamına gelir. Katedral yangınının devasa tahribatında en önemli neden bu çok geç algılamadır. Tüm tarihi binalarda yangını gecikmeden algılayacak sistemlerin aksaksız çalışır halde tutulması son derece önemlidir. Hatta elektrik pano dolapları gibi ilgili bölümlere çok erken algılama (VESDA: Very Early Smoke Detection) sistemleri kurulabilir’ şeklinde konuştu.”
Sprinkler adı verilen otomatik yağmurlama sistemlerinin olması gerektiğinin altı çiziliyor
Konuyla ilgili olarak yapılan tespiti anlatan bültenin bu bölümünde Sprinkler sisteminin olması halinde yangının bu kadar zarar vermek bir yana yüzde 94 başarı ile söndürülebileceği ifade edilmesi dikkat çekiyor.
“Katedral binasında uygun sprinkler sistemi olmalıydı” başlığını taşıyan bu bölümün devamında;
“Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Yüksek Lisans Programı Öğretim Görevlisi Abdurrahman İnce, ‘Bina ahşap olduğu için, yangında kor oluşacağı için ve ayrıca içeride devasa hacim, yani hava büyüklüğü faktörü çok fazla olduğu için boğucu söndürme sistemleri etki edemez, su buharı dahil hiç bir tür söndürme gazı ile katedral iç hacminde total söndürme gazı sistemi ve boğma yöntemi uygulanamaz’ diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
‘Otomatik yağmurlama (sprinkler) sistemi bu tip tarihi binalara uygun olarak tasarlanırsa çıkacak ve kor oluşturacak yangınlar söndürülebilir, elbette suyun vereceği biraz zarar olacaktır ama yanmaktan koruyacaktır. Bu katedral binasında uygun sprinkler sistemi olmalıydı. Olsaydı çıkan yangını %94 başarı ile söndürürdü.’ Söylemleri yer aldı.
Koca bir tarihin yok olması telafi edilemeyecek bir durum olsa da bu konudaki tespit ve değerlendirmeler, konuyla ilgili tartışmaların bir süre daha devam edeceğinin göstergesi olarak algılanıyor.
Tarihi yapılar ve eserler konusunda hassas olan batı, bu konuda ülkemizdeki tablodan uzak haliyle.