Gözümüz aydın nur topu gibi bir fobimiz oldu hem de hemen hemen hepimizde var. Sabah banyoya girerken, televizyon izlerken, yemek yerken, gece yatarken hatta gece uykumuzdan uyandığımızda… Bütün bu günlük aktivitelerimizin tam ortasında ne bulunuyor sizce? Tabii ki telefonlarımız. Zaman zaman aynı fotoğraflara yüz kere bakıyoruz, 10 kere hava durumunu kontrol ediyoruz, ajandamıza bakıyoruz, hiç olmadı geçmiş notlarımızı okuyoruz ama yine de o telefonu elimizden bırakmıyoruz.
Peki bize ne oldu da bu denli bağımlı olduk? Bu bağımlılık beraberinde birtakım rahatsızlıklar da getirdi onlara da mı yakalandık yoksa? Çağa ayak uyduruyoruz, teknolojiyle yaşıyoruz derken yaşam standardımızı iyiye mi götürdük yoksa korkunç derecede zararlı bir illüzyonun içerisine mi girdik? Annemizle sohbeti sadece mesajlarla mı yapar olduk? Arkadaşlarımızla paylaşabildiğimiz tek şey WhatsApp gruplarımızda konuşulan konular mı oldu? Bize ne oldu da bu ‘Nomophobia’ denilen ‘Telefondan uzak kalamama Korkusu’ durumuna yakalandık? Önce bu korkumuz neymiş onu bir öğrenelim.
1. ‘Nomophobia’ yani ‘No-mobile-phone phobia’ Türkçesi Cep Telefonsuz Kalma Korkusu’
Evet fazlasıyla teknolojik bir rahatsızlık, akıllı telefonların kullanım alanları, özellikleri, içerisindeki oyunlar ve sosyal medyanın hayatımızdaki yeriyle beraber ortaya çıktı. Bunun gün geçtikçe etkisi artıyor ve kendimizi daha da bağımlı hissediyoruz
2. Peki bu fobinin bizde olup olmadığını nasıl anlarız?
Düşünün ki telefonunuzu evde unuttunuz ve bunu dönülmeyecek bir yerde fark ettiniz, ne yaparsınız? Evet yüzünüzdeki panik bize de tanıdık geliyor, aynı şekilde ne yapıp eder eve döneriz veya hemen bir bilgisayar bulup sosyal medya üzerinden birilerine ulaşmaya çalışırız. Evet biz telefonla büyümüş nesiller olarak telefonu bir organımız olarak görüyoruz.
3. İlk defa 2008 yılında ortaya çıkmış
Evet aslında yeni bir korku durumu değil fakat her geçen sene biraz daha artarak bizlere kadar ulaştı. Uzmanlar bu rahatsızlığın özünü ödül ama bağımlılığına bağlıyor yani her yeni gelen mesaj, beğenme ve arama bizlerde serotonin salgılatıyor ve bizler de bu hormona olan ihtiyacımızdan ötürü telefonlarımıza bağlanıyoruz.
4. Peki ruhumuzu emen bu koparıp atamadığımız bu “organımızla” ne yapmamız gerekiyor?
Evet cep telefonlarını alıp çöpe atmak tabii ki geçerli bir çözüm değil, hatta teknoloji çağında teknolojiden yararlanmamak gibi bir süper zekalılık yapmak değil. Çözüm dengeyi sağlayabilmekte.
5. Telefonlarımızla olan dengemizi nasıl sağlayacağız?
Kendimize ait zamanlar vereceğiz, yani kitap okumaksa bunu tam anlamıyla yapacağız, film izlemekse bunu tam anlamıyla yapacağız. Gerekli insanlara haber verdikten sonra iki üç saat ne kadar kendimize vakit vereceksek o kadar telefonlarımızdan uzak duracağız. Yani hayatımıza nasıl bu şekilde girdiyse o şekilde çıkaracağız.
6. Pes etmeden her geçen gün zamanı çoğaltarak uzaklaşacağız
Tabii ki ilk denemeler çok iyi sonuçlar vermeyecek, fakat zamanla bu düşünceye alışacağız ve bir süre sonra uzaklaşmaya çalışmak o kadar da zor olmayacak
7. Ne teknolojiden uzak kalacağız ne de bağımlı kalacağız
Bizlere sunulan imkanları kullanmamak olmaz zaten çoğumuzun çalıştığı iş yerlerinden kaynaklı e-mail sorunsalı var. Dediğimiz gibi telefonu özel geçirdiğimiz anlardan bir nebze olsun uzaklaştırabilmek de istediğimiz sonuçları verebilir günün sonunda.