I. Dünya Savaşı yıllarında bugünkü Filistin topraklarında kurulan bir Yahudi casusluk örgütü, dönemin askeri ve siyasi olayları üzerinde önemli rol oynadı. Mossad’ın atası olarak da anılan örgüt, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesi amacıyla, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı mücadele ediyordu. Bununla birlikte geniş bir casusluk ağının parçası olan istihbarat örgütünün kendine özgü oldukça ilginç özellikleri ve istihbarat toplama biçimleri vardı. İşte 1915-17 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı mücadele eden Nili örgütü hakkında bilmeniz gerekenler.
I. Dünya Savaşı yıllarında bugünkü Filistin topraklarında faaliyet gösteren Nili casusluk şebekesi dönemin askeri ve politik olayları üzerinde önemli bir rol oynadı
Bu ilginç istihbarat ağı, Filistin’deki Osmanlı hakimiyetini sonlandırmayı hedefliyordu. Ancak Nili örgütünün nihai amacı, Filistin’i bir Yahudi yerleşimi haline getirmekti.
Nili örgütü Romanya’dan Filistin’e göç eden Aaronsohn ailesi tarafından kuruldu
Zichron Yaakov kasabasında kurulan örgütün kurucuları Sarah Aaronsohn, erkek kardeşleri Aaron ve Aleks ve Rivka adındaki kız kardeşleriydi.
Aynı zamanda bir botanikçi olan Aaron Aaronsohn ve “Nili Kahramanı” olarak da adlandırılan Sarah Aaronsohn örgütün en önemli isimleriydi
Bazı kaynaklara göre Nili, Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren Gideonim isimli bir başka Yahudi casusluk örgütünün alt kolu olarak ortaya çıktı
Nili casusluk teşkilatını Mossad’ın atası olarak kabul eden kaynaklar da var
1915 yılında kurulan örgüt, I. Dünya Savaşı yılları boyunca İngilizlere istihbarat sağladı
Örgüt, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yürüttükleri casusluk faaliyetleri ile elde ettikleri bilgileri İngilizlere ulaştırıyor, bu sayede onlara politik ve stratejik üstünlük kazandırmayı hedefliyordu. Amaçları, savaşın Osmanlı aleyhine sonlanmasını sağlamaktı. Böylece bölgedeki Osmanlı hakimiyeti sona erecek ve Filistin bir Yahudi yerleşimi haline gelebilecekti.
Nili örgütü, savaş dönemi boyunca kendi amaçları doğrultusunda pek çok önemli başarı elde etti
Nili, temelde küçük bir yeraltı örgütü olmasına karşın Osmanlı ordusunun hareketleri, savunma hatları ve daha pek çok önemli husustaki kritik bilgileri toplamak için geniş bir casusluk ağına sahipti. Bu bilgiler, gizli mesajlar ve çeşitli iletişim yöntemleriyle İngiliz yetkililere iletiliyordu. En çok kullanılan haberleşme aracı ise güvercinlerdi.
Nili mensupları bölgedeki Arap nüfusunu Osmanlılara karşı kışkırtmak için de yoğun çaba harcadı
Ancak örgüt, 1917 yılında deşifre oldu. Osmanlılar, deşifre ettikleri örgüt üyelerinin çoğunu yakaladı. Aynı dönemde Nili casusluk ağının parçası olan pek çok isim hayatını kaybetti, idam edildi veya uzun süreli hapis cezasına çarptırıldı. Örgütün en önemli isimlerinden Sarah Aaronsohn, tutuklu bulunduğu sırada intihar etti.
Dönemin askeri ve politik olayları üzerinde önemli bir rol oynayan örgüt, oldukça ilginç özellikleriyle ve sıra dışı istihbarat toplama biçimleriyle ünlüydü
Söz gelimi örgütün özellikle de sahada faaliyet gösteren mensuplarının büyük bölümü kadındı. Çünkü Nili casuslarının istihbarat toplayabilmek için kullandıkları birincil yöntem Osmanlı askerlerini baştan çıkarmaktı. Bir başka ifadeyle cinsellik, Nili casuslarının en etkili silahıydı. Bu sayede yakınlık kurmayı başardıkları Osmanlı askerlerinden stratejik bilgiler elde edebiliyorlardı.
Örgütün kadın casusları, cinsel yolla bulaşan hastalıkları da silah olarak kullanıyordu!
Zührevi hastalıklar taşıyan kadın casuslar, hastalıklarını Osmanlı subaylarına bulaştırıyordu. Böylece subayların uzun süreler boyunca görevlerinden uzak kalması sağlanıyordu.