Nezaket, son yıllarda giderek pek çok insanın hatırlamakta dahi zorlandığı bir kavram haline geldi. Diğer insanlara karşı saygılı ve incelikle davranan kişilerin sayısı da giderek azalıyor. Tahammülsüzlük ve nezaketsizlik toplumsal yaşamda gün geçtikçe baskın hale geliyor. Ancak bazı bilimsel çalışmalar, nezaketin bütün insanlara psikolojik olarak büyük fayda sağladığını ortaya koyuyor. Öyleyse neden nezaket gün geçtikçe değersizleşen bir kavram haline geliyor, saygılı ve düşünceli insanların sayısı neden sürekli azalıyor? Bu soruların pek çok yanıtı olabilir. Ancak en popüler cevap, “nezaketin bir zayıflık olarak algılanması sebebiyle” olacaktır. Bu durumda sorulması gereken başka bir soru ortaya çıkıyor: Nezaket neden bir zayıflık olarak algılanıyor? Gelin bu soruya bilim yanıt ne veriyor, birlikte bakalım.
Bazı bilimsel çalışmalara göre nezaket hem toplumsal hem de bireysel yaşamda son derece önemli bir kavram
Bilim insanları, nezaketin toplumsal yaşamda insanlar arasında kurulan bağları güçlendirdiğini ifade ediyor. Bununla birlikte bir insanın nazik olması o insanın öz güveni ve empati duygusu yüksek bir insan olduğu anlamına geliyor. Öte yandan yapılan çalışmalar, nezaketin bazı fizyolojik ve psikolojik faydaları olduğunu da ortaya koyuyor.
Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Emory Üniversitesinde geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırmaya göre bir insan, başka bir insana nazik davrandığında beyindeki ödül ve zevk merkezleri devreye giriyor, aşk hormonu olarak da bilinen oskitosin hormonu salgılanmaya başlıyor, kaygı hissi azalıyor. Kısacası nezaket insan yaşamında büyük bir iyileştirici güce sahip, oldukça önemli bir kavram. Buna karşın pek çok insan tarafından zayıflığın ve güçsüzlüğün bir işareti olarak algılanıyor. Peki, ama neden?
Nezaketin zayıflık olarak algılanmasına neden olan en önemli şeylerden biri, içerisinde yaşadığınız çağın normları
Modern dönemde, tüketim ve rekabet giderek daha fazla önem atfedilen kavramlar. Pek çok insana göre “hayatta kalmak için savaşmak,” “mutlu ve başarılı olmak için acımasız olmak” sıradan hatta gerekli şeyler. Oysa nezaket, doğası gereği başka insanlara yardım etmeyi gerektiren, onların zihinsel ve fiziksel refahını önceleyen bir kavram.
İşte bu nedenle pek çok insan farkında olmasa da nazik insanları “kendi refahını koruyamayacak kadar zayıf” ve” “kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için adım atma cesaretinden yoksun” olarak algılıyor. Buna bağlı olarak nezaket zayıf, güçsüz ve değersiz insanlara özgü bir davranış biçimi olarak görülüyor.
Nezaket, doğuştan gelen “hayatta kalma” içgüdüsüyle çelişen bir kavram
Çünkü nazik olmak, bazı durumlarda kişinin kendisinden ödün vermesini gerektirebiliyor. Bu sebeple hayatta kalma içgüdüsüyle ve insanın evrimsel süreçte geliştirdiği, kendini güçlü kılma çabasıyla çelişiyor. Yani nezaket bazı durumlarda bir başkasına yardım etmek veya saygılı olmak için kişinin kendi çıkarlarını ve isteklerini baskılamasını gerektirebiliyor. Buna bağlı olarak çok sayıda insan bir kez daha nazik olmayı güçsüzlük ve zayıflıkla ilişkilendiriyor.
Nezaketin zayıflık olarak algılanmasının bir diğer sebebi ise toplumsal cinsiyet rolleri
2018 yılında İngiltere’de 2058 kişi üzerinde yapılan bir bilimsel çalışmada, çalışmaya katılanların yalnızca yüzde 3’ünün nezaketi “erkeklik” ile ilişkilendirebildiği sonucuna ulaşıldı.
Yani nezaket, dünya genelinde hakim olan eril düşünce pratiklerine bağlı olarak da güçsüzlükle ve zayıflıkla ilişkilendiriliyor. Toplumsal cinsiyet rolleri, nezakete olumsuz anlamlar yüklenmesine neden oluyor. Oysa yapılan bilimsel çalışmalar nezaketin kalıplaşmış cinsiyet rollerinden bağımsız, yüksek güven ve empati duygusuyla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
Kaynak: 1