İzlediğimiz yüzlerce filmden olsa gerek, New York City denilince hepimizin zihinlerinde az çok bir resim oluşuyor. Gökdelen siluetlerinin ufuk çizgisini süslediği bu kent; bazıları için hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir rüya alemi, bazıları içinse tıka basa insan dolu bir büyük şehir kabusu…
Taşınacakların da kısa sürede fark edeceği gibi, New York’un kendine has bir kültürü var. Bu kültüre aşina olunduğu vakit, New York deneyimi oldukça keyifli bir hale gelebiliyor. New York’a taşınma hayalleri kuranların oradaki kültüre ve yerel yaşama dair bilmesi gereken 17 altın değerinde bilgiyi sizin için derledik.
1. Hız burada oldukça önemli
“Zaman ne kadar hızlı akıp gidiyor” diyenlerdenseniz, siz bir de New York City’i görün! Çoğu metropol gibi burada da hayat bitmek bilmeyen bir koşuşturmadan ibaret. Manhattan, popülasyon olarak NYC’nin beş bölgesinden en yoğunu. Diğer bölgelerde oturan ama işleri için Manhattan’a gelen bir çok insan var. Bu sebeple, bir yerlere yetişmeye çalışan insanların yarattığı araba trafiği ve metro kalabalığı da haliyle kolay kolay dağılmıyor.
Özellikle Manhattan’da, büyük arkadaş gruplarıyla gezmek ve etrafı keşfetmek istiyorsanız Upper East Side, 5th Avenue ve SoHo gibi bölgelerini tercih edin. İş yerlerinin yoğunlukta olduğu bölgelerde yavaş yürüdüğünüz veya kaldırımlarda uzunca bir süre yer işgal ettiğiniz takdirde, bazı New Yorkluların pasif agresif yorumlarına maruz kalabilirsiniz.
2. New York’ta apartman daireleri pek geniş değil. Yanınızda götüreceğiniz eşyaları buna göre seçin.
New York City’de apartmanlar oldukça dar. Bir New Yorklunun dediğine göre, “iki eliniz de karşılıklı duvarlara değebiliyorsa, New York için gayet rahat bir evdesiniz”. Çok eşyanız varsa ayrıca bir depo alanı kiralamak isteyebilirsiniz. Bu bir sürü insanın tercih ettiği bir alternatif.
3. Manhattan’da kiralar inanılmaz yüksek. Uygun fiyatlı bir apartman arıyorsanız Brooklyn, Queens ve Staten Island bölgelerinde daha iyi alternatifler bulabilirsiniz.
Manhattan’a akın eden insan sayısı gün geçtikçe arttığı için kiralar da haliyle biraz el yakıyor. Brooklyn, özellikle de genç nüfusun yoğunlukta olduğu bir bölge. Burada da popülasyon arttıkça kiralar artıyor ancak hala Manhattan’dan daha hesaplı bir yerleşim yeri. Diğer bölgelerden Manhattan’a ulaşımı metro ile kolaylıkla sağlayabilirsiniz*.
(*Staten Island hariç – oradan Manhattan’a direk ulaşım için feribot kullanmanız gerekiyor.)
“Ben illa ki Manhattan’da yaşamak istiyorum!” diyorsanız, yine çözümü var. Başkalarıyla oda veya ev paylaşarak kiranızı çok daha hesaplı hale getirebilirsiniz. Eğer orada tanıdığınız biri yoksa, ev veya oda arkadaşı bulmak için yararlanabileceğiniz çeşitli websiteleri var. Roomiematch, Roommates.com, Roomi ve Roomster bunlardan bazıları*…
(*Bu sitelerin bütün özelliklerinden yararlanmak için belli ödemeler talep edilebiliyor.)
4. Çoğu ev sahibi, emlakçı ve diğer aracı firmalarla çalışıyor. Bu yüzden, ev kiralarken “broker’s fee” ödemeniz gerekebilir.
Peki, bu Broker’s Fee nedir? Aracı ücreti olarak bilinen bu fiyat, yıllık kiranızın %10 ile %15’i gibi bir değere denk geliyor. Çoğu zaman, ev kiralamak için bu fiyatı ödemeyi kabul etmeniz gerekmektedir. Broker’s fee’nin yanı sıra; bir aylık* kiranızı da, kontratı imzalarken ödemeniz gerekecektir. (*bazen de iki – ev sahibine göre değişkenlik gösterebiliyor.)
Her apartman için broker’s fee ödemek zorunda mısınız? Hayır. Aracı ücreti almayan apartmanları Craigslist, Naked Apartments ve StreetEasy gibi sitelerden ev sahibi ile direkt olarak iletişime geçerek bulabilirsiniz. Bazı apartman ilanlarının yanında da “OP” ibaresi görebilirsiniz. Bu da, ev sahibinin acilen doldurmak istediği yerler için broker’s fee’yi kendisinin karşılayacağını belirtir (“owner pays”).
Siz kendi ev arayışınızda aracı kullanmak zorunda değilsiniz ama işini iyi yapan bir aracı sayesinde hem paradan hem de zamandan tasarruf edebilirsiniz.
5. New York’u istediğiniz gibi keşfetmeniz biraz zaman alacaktır. Hemen ilk gördüğünüz evi uzun süreli kiralamak yerine öncelikle kısa dönem (3 ay gibi) kiralamayı düşünün.
Kültür ve aktivite açısından oldukça zengin olan bu kent, her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca göç alıyor. Hal böyle olunca, emlak piyasası rekabete oldukça açık hale geliyor. New York’a yeni yerleşecek çoğu insan, ilk gördüğü ev için bir yıllık kontrat imzalamaktan yana. Bu herkes için çok doğru bir hareket değil.
Kısa dönem kirayla başlarsanız, bu süre zarfında New York’u iyice keşfederek hangi bölgede ve mahallede yaşamak istediğinizi deneyimleyerek tespit edebilirsiniz. Bu şekilde, başka bir bölgeye/mahalleye taşınmaya karar verdiğiniz takdirde, oraya geçmek için 1 yıl beklenmenize de gerek kalmaz. Her ev sahibi kısa dönem kirayı kabul etmeyebilir. Öncelikle danışın. Leasebreak ve Airbnb gibi sitelerden de kısa dönemlik daireler kiralayabilirsiniz.
6. Ev bakarken, seçtiğiniz evin kirasını (ve varsa broker’s fee’yi) o anda ödeyebilmeye hazır olun.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, New York’ta emlak piyasası oldukça rekabete açık çünkü evler resmen kapışılıyor. Bu sebeple, beğendiğiniz bir evi o anda kiralayabilecek durumda olmanız sizin avantajınıza olacaktır. Unutmayın ki; ne kadar beklerseniz, evi başkasına kaptırma ihtimaliniz de o kadar yükselir. Size tavsiyemiz; önceden bir araştırma yapın ve kafanızda bir bütçe belirleyin. Bütçenizi aşan evleri görerek de zaman kaybetmeyin.
7. New York’ta arabaya çoğunlukla ihtiyacınız olmayacaktır. Metro bu şehirdeki en kolay ulaşım aracı ancak hafta sonları ekstra sabırlı olmanız gerekiyor.
Mümkünse, evinizi metroya yakın bir yerde seçin. Trafik sürekli sıkışık olduğu için taksi ve Uber gibi alternatifler her zaman işinize yaramayabilir. Metro ile ilgili öğrenmek istediğiniz her şeyi bu sitede bulabilirsiniz.
Hafta sonları metro seferleri azalıyor. Bu sebeple, gideceğiniz yere metronun ulaşıp ulaşmayacağını önceden internetten kontrol etmeniz gerekebilir. Bunun dışında, metrolar tahmin edebileceğiniz gibi inanılmaz kalabalık oluyor. Ara sıra arıza ve iptallerle de karşılaşmanız olası. O yüzden metro kullanacağınız zaman çıkmanız gereken saatten 15 dakika erken çıkarak kendinize mutlaka bir gecikme payı tanıyın.
8. New York’ta yaşam genel olarak pahalı. Ama merak etmeyin! Bu koskoca şehirde uygun fiyata çeşitli kültürel aktiviteleri de rahatlıkla bulabilirsiniz.
Mesela, Broadway’de bir müzikal veya oyun izlemek için cebinizdeki bütün parayı harcamanıza gerek yok. Rush, lottery ve standing-room-only olmak üzere üç farklı uygun fiyata alternatif yakalayabilirsiniz.
Rush biletlerini elde etmek için bilet satılan yere birkaç saat önceden gelip sırada beklemeniz gerekiyor. Bu şekilde, aldığınız biletler neredeyse normal bilet fiyatının ¼’ine denk geliyor. Ayakta izlemek sizin için problem teşkil etmiyorsa, standing-room-only biletlerini de uygun fiyata edinebilirsiniz. Lottery (çekiliş) hem internetten hem de bilet satış yerinden gerçekleşebiliyor. Şanslıysanız, çok uygun bir fiyata önlerden koltuk kapabilirsiniz. Bu sistemler hakkında detaylı bilgi almak için tıklayabilirsiniz.
9. Uygun fiyata kültürel aktiviteler demişken, New York City’deki müzeler de kesinlikle görülmeye değer.
New York’ta çoğu müzeye giriş ücretsiz. Ücretli olanlar için de para vermeden girebileceğiniz belirli günler ve/veya saatler oluyor. Hangi müzeye giriş ne zaman ücretsiz takip etmek için bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.
10. Kışın pek fırsatınız olmayacağı için hava güzelken parkların tadını çıkarın. Çalışmanız gerekiyorsa da bilgisayarınızla çıkın, nasıl olsa çoğu parkta ücretsiz Wi-Fi bağlantısı mevcut.
New York City, onlarca betondan binanın arasında kalmış birbirinden güzel parkları da muhafaza etmeye özen gösteren şehirlerden birisi. Yazları keyifli aktiviteler de gerçekleşen bu parklarda, yürüyüşe çıkabilir, piknik yapabilir veya çalışabilirsiniz. Hangi parkta ücretsiz wi-fi olduğunu öğrenmek ve daha detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
11. Bizde her köşe başında yer alan bakkallar gibi, New York’ta da “bodega”lar var. Gece geç saatlere kadar açık olan bodegalardan ihtiyacınıza göre çoğu şeyi bulabilirsiniz.
Gece canınız sandviç mi çekti? Muhtemelen iki blok ötedeki eski bodegada bulabilirsiniz. Evde tuvalet kağıdınız mı bitti? Çözüm bodega… Loto biletinden tutun, şampuana kadar çoğu acil ev ihtiyacınızı karşılamak için bodegalara uğrayabilirsiniz.
12. Caddeler/bloklar “avenue”lara nazaran daha kısa.
Madison Avenue ve 5th Avenue gibi içinde “Avenue” ismi yer alan caddeler, Manhattan’da kuzeyden güneye uzanır. Onları paralel kesen bloklar ise, bölgenin doğu ve batı yakalarına gitmenizi sağlar.
13. İlk defa Amerika’da yaşayacaklar için: Çamaşır makinesini evin içinde bulamazsanız şaşırmayın.
Amerika’nın çoğu kentinde çamaşır ve kurutma makineleri genellikle binanın içinde, tüm apartman sakinlerinin ortak kullanımına açık şekilde yer alıyor. Yani, kendi dairenizin içinde çamaşır ve kurutma makinesi bulunuyorsa New York için gerçekten oldukça lüks bir yerdesiniz demektir.
Apartmanlarında da çamaşır ve kurutma makinesi yer almayan çoğu New Yorklu, caddelerinde içinde bir sürü çamaşır ve kurutma makinesi yer alan, kullanıma açık laundromatlarda işlerini görüyorlar.
14. Filmlerden aşina olduğumuz eski tip New York evleri dışarıdan oldukça güzel görünse de, çoğunda asansör bulunmuyor. Sürekli merdiven inip çıkmak istemeyen biriyseniz, bodrum veya giriş katlarını tercih edin.
New York’un tarihi evlerinde hangimiz kalmak istemeyiz ki? Ancak, her güzel şey gibi burada yaşamanın da bir bedeli var. Her gün ikişer defa altı kat merdiven çıkmak istemeyenler için biraz daha yeni binalar bir tık daha konforlu olacaktır.
Eğer, “günlük sporumu bu şekilde yaparım ben de, sorun değil” diyen Pollyanna’lardansanız, bu tür daireleri kaçırmayın çünkü fiyatları da genellikle asansörlü binalara göre daha uygun oluyor.
15. Asansörsüz bir dairede kalıyorsanız ve ev alışverişi yaptıktan sonra aldıklarınızı evinize taşımak gözünüzde büyüyorsa, New York’ta eve teslimat yapan bir sürü servis var.
Amazon Fresh, Fresh Direct, FoodKick ve Peapod gibi online servisler; taze meyve, sebze, süt gibi çeşitli gıda ürünlerini kapınıza getiriyor.
Bunların dışında, özellikle sevdiğiniz markaların ürünlerinin evinize teslim edilmesini istiyorsanız, Instacart gibi bir uygulama tercih edebilirsiniz. Instacart, seçtiğiniz ürünlerin farklı yerlerden bir aracı vesilesiyle toparlandığı ve ayağınıza getirildiği bir platform.
Target, Walmart ve Costco gibi marketlerden gıda dışında bir ev alışverişi yapmanız gerekiyorsa da, Google Express işinizi görecektir.
16. New York’a taşınacaksanız oradaki bahşiş kültürünü öğrenmeniz çok önemli.
Türkiye’de genellikle çok ayrıcalıklı bir yemek veya servis görmemişsek bahşiş bırakmayı tercih etmeyiz ama New York’ta öyle değil. Amerika’nın çoğu kentinde özellikle de restoranlarda; bahşiş vermek, müşteriden her daim beklenen bir şeydir. Gelen hesabın %15’i – %20’si civarında bir bahşiş bırakmanız uygun olacaktır.
Çok nadir olsa da, “no-tipping” yazan restoranlar görebilirsiniz. Bu restoranlarda servis ücreti muhtemelen hesabınıza önceden dahil edilmiştir ve bu sebeple ekstradan bahşiş vermenize gerek yoktur.
Bahşiş kültürü ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
17. Sokakta yanınızdan hızlıca geçen küçük bir karaltı görürseniz muhtemelen faredir. Evet, fare. New York’ta bu manzaraya sıkça rastlayabilirsiniz. Hazırlıklı olun.
Maalesef New York, insan popülasyonu kadar fare popülasyonu açısından da oldukça zengin. Bununla baş etmek için çeşitli önlemler alabilirsiniz. Evinizdeki delik veya aralık yerlerin kapatıldığından emin olun ve çevrenizi oldukça yemek artıklarından ırak ve temiz tutun
Evinizde fare olduğundan şüpheleniyorsanız etrafa kapanlar kurun. Zehirleme, New York’ta pek tercih edilen bir yöntem değil çünkü fareler zehirlendikleri zaman kolaylıkla bulunamayacakları bir yere saklanıyorlar ve girdikleri yerde ölüyorlar. Bu da, uzunca bir süre kötü bir kokuya maruz kalmanıza yol açabiliyor. Fareler ile başa çıkmak için New York State Health Department sitesindeki bu bilgilendirici yazıya göz gezdirebilirsiniz.