Soğuk Savaş yıllarında demir perdenin her iki tarafında akıl almaz casusluk faaliyetleri gerçekleştiriyordu. Düşman hakkında bilginin, altından bile daha kıymetli olduğu bu yıllarda, gökyüzü büyük bir nimetti ve mutlaka çok etkin kullanılmalıydı…
Bu istihbarat yarışının ortasında dünya Lockheed SR-71 Blackbird ile tanıştı. 2016 yılı itibari ile en hızlı jet uçağı unvanını kimseye kaptırmayan, bir uçak için hiç de alışık olunmayan irtifalara tırmana bilen bu casus uçak, Amerikan istihbaratının en kıymetli silahı olmuştu. Ardında hiç bilinmeyen (muhtemelen bilinmeyecek) onca macera bırakan SR-71’in, halen kırılamayan bir rekorundan bahsedeceğiz. Bugün, New York-Londra arasında 2 saatten az süren bir yolculuğa çıkacağız…
Her şey “U-2 Krizi” ile başladı…
Soğuk Savaş’ın en önemli olaylarından biri olarak kabul edebileceğimiz U-2 Krizi, SR-71 projesinin tohumlarının atılmasına vesile olmuştu. 1960 yılında Sovyet hava sahasında bir Amerikan uçağı vurulmuş, Amerika’nın tüm çarpıtmalarına rağmen kısa süre içinde bunun Sovyet topraklarını görüntüleyen bir casus uçak olduğu anlaşılmıştı.
U-2’nin neyi eksikti?
Amerikanların meşhur casus uçakları Lockheed U-2 iyi bir casus uçaktı. 1957 yılında hizmete girmişti ve o döneme göre şaşırtıcı bir performansla 70 bin feet (modern bir yolcu uçağının maksimum 35-40 bin feet irtifada uçtuğunu hatırlatalım) irtifada uçabiliyor, 12 saat havada kalabiliyordu. Ama U-2’nin büyük bir kusuru vardı; yeterince hızlı değildi. Şimdi Amerikan istihbaratının hem çok yüksekten uçabilen hem de çok hızlı bir uçağa ihtiyacı vardı…
Ve karşınızda SR-71… RS-71 miydi yoksa?
Takvimler 22 Aralık 1964 tarihini gösterdiğinde Kaliforniya’daki bir hava üssünde tarihi bir an yaşanıyor, gelmiş geçmiş en hızlı jet uçağı gökyüzü ile ilk kez buluşuyordu. Yaklaşık 2 yıl süren test uçuşları sonrasında, yani 1966 yılında hizmete giren SR-71 artık düşmanı çaresiz bırakabilecek bir casustu. Bu arada projenin ismi aslında RS-71’di ancak geliştirme aşamasında dönemin ABD Başkanı Johnson yanlışla SR-71 olarak telaffuz edince projenin ismi bu şekilde devam etti.
Rakamlar bize ne anlatıyor?
SR-71’i rakamlar ile ifade edince ortaya çıkan tablo fazlasıyla abartılı, hatta gerçeklikten uzak gibi görünüyor. Ama bu verilerin tamamı gerçek… SR-71 maksimum 3,540 km/s hıza erişebiliyordu ki bu da mach 3,3 yani sesten 3,3 kat daha hızlı yol almak demekti. 85 bin feet (25,900 metre) irtifada yol alıyordu, bu akıl almaz performansa karşın tam 5,400 kilometre uçabiliyordu.
Radara yakalanmıyor, yakalansa bile…
U-2’ye göre yaklaşık 15 bin feet daha yüksekten uçan SR-71 radara yakalanmıyor, yakalansa bile hiçbir Sovyet füzesi ne onun irtifasına çıkabiliyor ne de hızına yetişebiliyordu. Yani Soğuk Savaş yıllarında Amerikanın SR-71’leri Sovyet semalarında adeta at koşturuyor, gönüllerince casusluk faaliyetinde bulunuyordu…
İyi uçuyor, iyi çekiyor…
SR-71, çağının çok ötesinde görüntüleme sistemleri ile donatılmıştı. Bir rivayete göre kilometrelerce yükseklikten, yerdeki bir golf topunu bile ayırt edebilecek kadar hassas çekim yapabiliyordu. Yüksek hızı sayesinde, birkaç saat içinde binlerce kilometrelik alanı tarayabiliyordu.
Böyle bir uçakla yolculuk yaptığınızı hayal edin…
Bu tabii ki mümkün değil, hiçbir zaman olmamış da. Ama siz yine de hayal edin… New York’tasınız ve bir kaç saat sonra okyanusun öteki tarafında, Londra’da bir görüşmeniz var. SR-71’inize biniyorsunuz ve Londra’ya doğru yola çıkıyorsunuz…
Sadece 1 saat 54 dakikada New York-Londra!
SR-71’in efsanevi bir New York-Londra seferi mevcut. 1 Eylül 1974 tarihinde İngiltere’de düzenlenecek bir havacılık fuarında sergilenecek olan SR-71, Amerika’daki bir askeri üsten yola çıktı. New York semalarında 80 bin feet irtifada hayali bir kapıdan geçen SR-71, Atlas Okyanusu üzerinden Londra’ya doğru uçmaya devam etti. SR-71 Londra üzerindeki hayali kapıdan geçtiğinde, New York’u geçeli sadece 1 saat 54 dakika olmuştu. İki şehir arasındaki 5 bin 575 kilometrelik mesafeyi 1 saat 54 dakikada tamamlayan SR-71 yeni bir rekora imza atmıştı.
Ortalama 2907 km/s…
SR-71 rekor uçuşu sırasında ortalama 2907 km/s hızla uçmuştu. Yolculuğu sırasında onu 3500 km/s hızla uçmaktan alıkoyan şey ise yakıt ikmaliydi. SR-71 Atlas Okyanusu üzerinde yakıt ikmali yapmak zorunda kalmıştı.
En zoru da buydu!
SR-71 pilotlarına göre, bu yolculuğun en zor tarafı yakıt ikmali yapmaktı. Çünkü, sesten hızlı uçması için tasarlanan bir uçağı, tanker uçak ile aynı hızda uçurmak ciddi anlamda stresli bir süreçti…
SR-71 macerası nasıl bitti?
Tahmin edebileceğiniz gibi, Soğuk Savaş dönemiyle birlikte o da bitti. 1998 yılında Amerikan Hava Kuvvetleri, 1999 yılında da NASA son kez SR-71’i uçurdu. Şimdi o efsane kuşlar Amerika’nın çeşitli yerlerindeki müzelerde ziyaretçilerini bekliyorlar…
Peki Kerem Gök kimdir?
Yakın tarihe dair satır aralarında kalmış ilginç detayları, insan hikayelerini, uçakların havalı dünyasından yansıyanları, aslında merak edilmeye her şeyi mini belgesel formatında insanlara aktarmaya çalışıyorum. Bunun yanında gezip gördüklerimi, duyup anlatmak istediklerimi sizinle paylaşıyorum. Eğer siz de tarihi, gökyüzünü, hayatı, insanları ve hepsinden önemlisi dünyayı merak ediyorsanız, kesinlikle içeriklerimden keyif alacaksınız…
YouTube kanalım için şuradan, Blogum için buradan buyrun. Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarıma ise buradan ulaşabilirsiniz.