Her zaman gülüyoruz; sosyal medyada komik birşey gördüğümüzde, arkadaşımızın demiş olduğu bir şeye komik olmasa bile tepki olarak… Peki gerçekten neden güldüğümüzün sebebini hiç merak ettiniz mi? Bu soru bilim insanlarının kafasını çok kurcalamış olacak ki, bu konu hakkında bir çok araştırma yapılmış. İşte bu ilgi çekici bilimsel gerçeklerden birkaçı…
1. Nietszche’nin de dediği gibi kahkaha atan ve gülen tek canlılar insanlar değildir.
Primatlar sıksıkla güler. Buna ek olarak fareler de gülebiliyor.
2. İnsanlar genellikle yalnız gülmek yerine arkadaşlarıyla gülerler.
Kahkaha ve gülme eylemi sanıldığı gibi mizahla pek alakalı değildir, sosyal bir eylemdir. Nadir şakalar, espriler yerine genellikle onlara katıldığınızı, onlarla aynı grupta olduğunuzu, ortada dönen şakayı anladığınızı, onların arkadaş grubunun bir parçası olmak istediğinizi ya da onları sevdiğinizi göstermek için gülersiniz. Bu sebeple bulaşıcıdır, kahkaha atan gülen bir arkadaşınızı gördüğünüzde konuyu bilmeseniz bile sizin de kahkaha atmak istemenizin sebebi budur.
3. Francis Hutcherson komedi teorisini ortaya atmıştır.
Der ki “Gülmek kendimizden farklı olanları ayırt ettiğimizin göstergesidir.” Yani bu mantıkla gülmenin temelinde bir yere ya da gruba ait olma hissinin yattığı çıkarımını yapabiliriz. Belki de bu yüzden bir grup arkadaşın dalga geçtiği yabancıya grup içindekiler güler, dışındakiler kızar.
4. Gerçekten komik bir şeye güldüğünüzde ve sosyal kahkaha attığınızda, beyniniz bunlara farklı şekillerde cevap verir.
5. Beynimizde gülmeyi kontrol eden bölge subkorteks içindedir.
Evrimsel gelişme bakımından beynin bu bölümü nefes alma, temel refleksleri kontrol etme gibi en eski ve birincil sorumlulukları üstlenir. Yani gülmeyi kontrol eden mekanizmalar, beynin çok daha sonra gelişen ve dil ve hafıza gibi işlevleri yerine getiren bölümlerinden uzaktadır.
6. Altı aylıktan küçük bebeğin gülümsemesi gördüğü, duyduğu ya da hissettiği bir şeye yanıt olmaktan ziyade; bir kas refleksi olma özelliği taşır.
Yani bebekler melekleri gördüğünden ya da bazı imajları gördüklerinden gülmüyorlar.
7. Gülmek nörolojik sistemi ilgilendiren bir iş yaptığımızda beyni ödüllendirmek üzerine kurulmuştur. Kısaca gülmek hata ayıklamanın kazanımı ve neşesidir.
8. Araştırmalara göre birlikte çok gülen çiftlerin ilişkileri daha uzun sürmektedir.
9. Aristo kendimizden daha aşağıda olarak gördüğümüz için bizde mutluluğa sebep olması nedeniyle basit ve çirkin insanlara güldüğümüzü iddia etmiştir.
Sokrates ve Plato ise kişisel engellerimizin garip bir şekilde görüntülenmesi ve karakterize edilmesinden güldüğümüzü düşünmüşlerdir.
10. Nörologların araştırmaları sonucunda kontrollü ya da fazla içten olmayan gülmelerde, ses genellikle burundan gelirken, istemsiz gülmelerde gülme sesinin burundan gelmediğini fark etmişlerdir.
Gerçek gülmelerde ses genelde diyaframdan kesilirken “hıııhhh” gibi kesikli bir ses çıkar. Bu ses çok yüksek bir perdeden çıkar ve gülüşünüz ses aralığınıza göre çok tiz ya da çok tok olabilir. Bu diyafram hareketi nefes almanızı ve konuşmanızı engeller. Hatta çok fazla gülmüşseniz diyafram kasınız kasılır ve karnınız ağrıyabilir, bu da gülerken göbeğinizi tutmanıza ya da altınıza kaçıracakmış gibi hissetmenize sebep olur. Oysa yapmacık gülümsemede sadece boğazınızdan “ha ha ha” şeklinde ses çıkartırsınız. Yapmacık gülümsemedeki ses tonu neredeyse konuşma tonuna yakındır.
11. Gerçek gülümsemeyi ve yapmacık gülümsemeyi anlamanın bir yolu vardır.
Karşınızdaki kişinin göz çevresi kırışıyorsa muhtemelen gerçekten gülüyordur; fakat eğer göz çevresinde bir hareketlilik yoksa size yapmacık bir şekilde gülmüştür.