Diyelim ki uzun zamandır beklediğiniz o an geldi çattı: Sevgiliniz aniden durdu ve tek dizinin üzerine çöktü. İçinizde kelebekler uçuşuyor ama bir saniye… Ya sadece ayakkabı bağcıklarını bağlıyorsa? Emin olmak için önce bir kontrol edin, çünkü eğer bağcıklar çözülmemişse, büyük ihtimalle hayatınızı değiştirecek bir “evet-hayır” sorusuyla karşı karşıyasınız! Hiç merak ettiniz mi, neden insanlar evlilik teklif ederken diz çöküyor? Sadece romantik bir jest mi, yoksa kökeni çok daha eski bir tarihe mi dayanıyor? Gelin, bu ilginç geleneğin tarihine birlikte göz atalım! Bakalım, insanlar neden evlenme teklifi ederken diz çöker?
Aslında, birinin önünde diz çökmek sadece romantik bir hareket değil
Aynı zamanda tarih boyunca güç, saygı ve sadakatin sembolü olmuş bir jesttir. Bu hareketin kökleri binlerce yıl öncesine, hatta Antik Pers İmparatorluğu’na kadar uzanıyor!
Persler, selamlaşma şekillerini toplumsal statüye göre belirlemişti. Örneğin statüsü yüksek olan kişiye eğilerek selam verilirdi
Yunan tarihçi Herodot’un anlattığına göre, MÖ 5. yüzyılda Persler arasında şöyle bir kural vardı: Eğer biri diğerinden biraz daha düşük rütbeye sahipse, selam olarak yanaktan bir öpücük verilirdi. Ancak statü farkı büyükse, alt kademedeki kişi yere kapanarak saygısını gösterirdi.
Bu selamlaşma biçimi proskynesis olarak adlandırılıyordu ve Büyük İskender tarafından da benimsenmişti. Ancak Yunanlar ve Makedonlar, böyle bir hareketin yalnızca tanrılara yapılması gerektiğine inandıkları için bu geleneği pek hoş karşılamadı. Fakat diz çökme fikri zamanla hem dini hem de toplumsal hayatta önemli bir saygı göstergesi haline geldi.
Katolik Kilisesi’nde, insanlar kutsal ekmeğin (Eucharist) önünde tek dizleri üzerine çökerler
Orta Çağ Avrupa’sında ise şövalyeler, kendilerini rütbe atlatan lordlarının ya da krallarının önünde diz çökerek bağlılıklarını gösterirdi.
Peki, diz çökme ne zaman romantik bir harekete dönüştü?
İşte burada Orta Çağ’ın ünlü şövalye kültürü devreye giriyor!
11. yüzyıldan itibaren şövalyeler, saray hanımlarıyla özel bağlar kurmaya başladı. Bu gelenek daha sonra “saray aşkı” olarak adlandırıldı. Ancak burada dikkat çekici bir detay var: Saray aşkı çoğu zaman cinsel değil, tamamen platonik bir bağlılık içeriyordu!
Şövalyeler, hanımlarına, efendilerine ya da krallarına sadakatle bağlıydı. Onlara hizmet etmek, onurlandırmak ve mutlak bağlılık göstermek bir şövalyenin görevi haline gelmişti. Tristan ve Isolde ya da Kral Arthur’un efsanevi şövalyesi Sir Lancelot ile Kraliçe Guinevere arasındaki yasak aşk hikayeleri de bu kavramın en ünlü örnekleri arasında yer alıyor.
Orta Çağ sanatına baktığımızda, kadınlarına bağlılıklarını göstermek için diz çöken şövalyeleri sıklıkla görebiliriz. İşte bu görseller, günümüzün evlenme teklifi sahnelerine oldukça benziyor – tabii ki modern versiyonlarında zırh ve kılıç yerine yüzük kutusu var!
Diz çökme, yüzyıllar boyunca bağlılık, sadakat ve alçak gönüllülüğün sembolü oldu
Birinden sonsuza kadar sizinle olmasını istemek, bir anlamda ona kendinizi tamamen adadığınızı göstermenin bir yolu.
Ama burada önemli bir detay var: Eğer evlenme teklifinizi ayakta etmek istiyorsanız, bunu engelleyen yazılı bir kural yok! Yani diz çökmeden de “Benimle evlenir misin?” diyebilirsiniz. Ancak diz çökerek yapılan teklif, tarih boyunca romantik ve anlamlı bir jest olarak kabul edildiği için, birçok kişi için vazgeçilmez bir gelenek olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, eğer yakın zamanda bir evlilik teklifi bekliyorsanız ve partneriniz bir anda diz çöküyorsa, önce bir ayakkabı bağcıklarını kontrol edin! Eğer çözülmemişse, tebrikler! Hayatınızın en önemli sorularından biriyle karşı karşıyasınız!