Nüzhet Hanım 1901 İstanbul doğumludur. Bir devrin tiyatro eserlerinin yazarı Asude Zeybekoğlu’nun teyzesidir. Bir yaşına bastığında babasını yitiren Nüzhet Hanım yazar ve milletvekili olan eniştesi Muhittin Birge tarafından büyütülür, yetiştirilir. Fransızca, Almanca ve Rusça öğrenir, Ankara Kız Lisesi’nde Fransızca öğretmenliği yapar. 9 Ekim 1989’da ölen Nüzhet Hanım son derece zarif, kültürlü ve kibar bir kadındır. Çocukluk yıllarında İstanbul Teşvikiye’de Nâzım Hikmetlerle komşudur. Şair, Nüzhet Hanım’ı o yıllarda da sever. Nâzım Hikmet ve yol arkadaşı Vâlâ Nureddin 1921 yılında Sovyetler Birliği’ne gittiklerinde burada Muhittin Birge ile Nüzhet Hanım’a da rastlarlar. Hanımefendi, şairin ilk eşidir. 1922’de Sovyetler’de evlenirler. Gerek Nüzhet Hanım’ın gerekse Nâzım Hikmet’in yakınlarının onaylamadığı bu evlilik, yine de tüm söylenenlere karşın bir müddet devam eder. Nâzım’ın eğitim gördüğü KUTV Üniversitesi’nin öğrenci pansiyonunda yaşarlar ve Nüzhet Hanım bu duruma binaen şöyle söyler: “Bizim de herkes gibi bir yuvamız, cici bici bir evimiz olsun istemez misin Nâzım? Her akşam ben evimizde seni bekleyeyim, huzur içinde yaşayalım. Sana mı kaldı dünyayı düzeltmek?” Devamını ve tüm detayları Nüzhet Hanım’ın aktardıklarından öğrenelim.
1. Tanışma
“Birinci Dünya Harbi’nin son yıllarında, Teşvikiye’de Nâzım Hikmetlerle bitişik apartmanlarda oturuyorduk. İkimiz de çocuk yaşlardaydık. Tanışmamız orada başladı. Ben, Alman Lisesi’ne gidiyordum. Nâzım Hikmet, Deniz Harp Okulu’na devam ediyordu. Ara sıra sokakta rastlaşır konuşurduk.”
2. Ankara’ya taşınma
“Eniştem Muhittin Bey, 1920 yılında Ankara’ya taşındı. Çocuk yaşımdan beri onlarla birlikte yaşadığımdan beni de götürdüler. Eniştemin işi gereği daha sonra ailece Batum’a, Bakü’ye ve Tiflis’e gittik.”
3. Batum’da rastlaşma
“Nâzım Hikmet ile Vâlâ Nureddin’e Batum’da rastlamıştık. Orada da kısa görüşmelerimiz oldu. Beni, kulağımdaki rahatsızlık dolayısıyla, tedavi için Moskova’ya yolladılar. Yegâne arzum, tedavimin bitiminden sonra, Almanya’ya gidip eğitimimi sürdürmekti. Ne var ki, Ruslar vize vermedi.”
4. Moskova zamanı
“Nâzım Hikmet ve Vâlâ Nureddin ile Moskova’da tekrar karşılaştık. Onlar Moskova Üniversitesi’ne devam ediyorlardı. Beni de teşvik ettiler. Üniversitenin Fransızca ders verilen iktisat bölümüne bir yıl devam ettim. Nâzım ile Vâlâ aynı üniversitenin Rusça bölümünde okuyorlardı. Şevket Süreyya (Aydemir) daha önce Moskova’ya gelmiş olduğundan onlardan yukarı bir sınıftaydı.”
5. Evlilik ve sonrası
“1921 başlarında Nâzım, benimle evlenmek istediğini söyledi. Rus kanunlarına göre evlendik. Ben daha sonra hastalandım. Bakü’de bulunan ablamla eniştem, yanlarına dönmemi istediler. Hasta hasta -Nâzım ’ı terk ederek- ailemin yanına döndüm. Ne var ki hastalığım çok uzun sürdü.”
6. Nüzhet Hanım’ın hastalığı
“1923’te Türkiye’de Cumhuriyet ilan edilince, ailece İstanbul’un yolunu tuttuk. Burada da hastalığımın ilerlemesi üzerine -Macaristan ile Çekoslovakya arasındaki- bir sanatoryuma gönderildim. 1924 yılında İstanbul’a döndüm.”
7. Nüzhet Hanım’ın ikinci kocası
“Bu arada, ikinci kocam olan Servet Bey ile tanıştım. Tam o sıralarda Nâzım Hikmet, Rusya’dan İstanbul’a döndü. Nâzım, evliliğimizin devamını istiyordu. Çok düşündüm. Moskova’da evliliğimizden sonra aradan birkaç yıl geçmişti. Bu yüzden evliliğin sona ermesini arzu ediyordum. Kararımı Nâzım’a söyledim. O ısrar etti.”
8. Nâzım’ın anne ve halası
“Reddimin bir sebebi vardı. Nâzım’ın annesiyle halasının bana soğuk bakmalarıydı. İşittiğime göre bunlar Nâzım’a: ‘Bu gözleri küçük kadınla niçin evlendin?’ demişlerdi. Bu evliliği eleştiriyorlar. Ona, bu gözleri küçük kadından bir an evvel ayrıl diyorlardı. Bu ve benzeri söylentileri duydukça, Nâzım ile evliliğimin devam edemeyeceği düşüncesi bende hâkim oldu.”
9. Yeni evlilik
“Nâzım Hikmet, benim Servet Bey ile evleneceğimi duymuştu. Çok kızdı. Hatta Servet’i görerek, benim kendisiyle evli olduğumu söylemişti! İşler çok karışmıştı. Nâzım’da sinirli bir hava vardı. Evleneceğim Servet Bey bana: ‘Eğer onu unutamayacak ve ayrılamayacaksan, ona dön!’ dedi. Ben kesin olarak Nâzım’a dönemeyeceğimi söyledim. Sonunda Nâzım’dan ayrılıp Servet’le -Şeriat usulüne göre- evlendik. O yıllarda medeni kanun çıkmamıştı.”
Bonus: Mavi Gözlü Dev
Tüm bu yaşananlardan sonra Nâzım Hikmet’in yapacağı geriye tek bir şey kalır. O da en iyi yaptığı işlerden biri olan şiir yazmaktır. Nâzım’ın, “Mavi Gözlü Dev” şiiri Nüzhet Hanım içindir:
O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev,
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev…