Denizlerdeki askeri unsurlar ikiye ayrılır; denizaltılar ve hedefleri!
Denizaltılar, orduların en stratejik silahlarından biri olan, her an her yerde olabilen, yok edebilen ve daha da önemlisi yok olabilen esrarengiz savaş araçlarıdır. Her iki dünya savaşında da kullanılmış, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın etkin kullanımı ile denizleri kızıla boyamışlardır.
Denizaltılar bu kadar ilgi çekici araçlar iken, bir de işin içine Nazi Almanyası girerse hikaye macera filminden hallice olur diye tahmin ediyoruz. O yüzden bir an önce başlayalım!
U-boatlar…
Karada Alman Panzeri olarak anılan tankları, havada Luftwaffe (Alman Hava Kuvvetleri) ile düşmanlarına kan kusturan Nazi Almanyası, denizde ise U-boat yani denizaltıları ile ön plana çıkıyordu. U-boatlar müttefik filolarının korkulu rüyasıydı.
Hedef Moskova!
Avrupa’ya kök söktüren Naziler’in hedefi artık Moskova idi. Hitler bir çılgınlık yaptı ve uçsuz bucaksız Rusya kırsalında Moskova’ya doğru ilerlemeye başladı. Bu, zamanı geldiğinde kabusa dönüşecek bir rüyaydı. Ama adı üstünde rüyaydı ve ne gerekiyorsa yapılacaktı…
Alman denizaltıları Karadeniz’de…
Barbarossa Harekatı’nın başarılı olabilmesi için Sovyet kıyılarının Karadeniz’den kontrol altına alınması şarttı. Bunun için de Alman denizaltılarının Karadeniz’de cirit atabiliyor olması gerekiyordu. Ama bu hiç de kolay olmayacaktı…
Karadeniz’in tek kapısı Hitler’e kapalı!
Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği boğazlardan geçemeyen denizaltıların Karadeniz’e ulaşması her geçen gün büyüyen bir krize dönüşmüştü. Nazi Almanyası sorunu kökten çözmek için başka bir fikir buldu. Türkiye’nin daha önce Almanya’dan satın aldığı TCG Atılay, TCG Saldıray ve inşası devam eden TCG Yıldıray denizaltılarını satın almak istedi. Ancak denge politikası gözeten ve taraf olmaktan kaçınan Türkiye bu teklifi kabul etmedi.
Avrupa nehirlerinde yolculuk yapan U-boatlar…
Geriye tek bir seçenek kalmıştı. Bu en uzun sürecek olanı ve en riskli olanıydı. Hamburg’dan Dresden’e Kaiser-Wilhelm Kanalı ve Elbe Nehirleri’ni geçerek gelen 6 adet denizaltı, Dresden’den Ingolstadt’ya karayolundan taşınarak getirildi. Ingolstadt’dan Tuna Nehri’ne açılan denizaltılar, Tuna nehri üzerinden Karadeniz’e ulaşmıştı.
30. Denizaltı Filotillası
1943 yılının başlarında 6 adet Alman denizaltısı Karadeniz’e ulaşmıştı. U-9, U-18, U-19, U-20, U-23 ve U-24’ün oluşturduğu 30. Denizaltı Filotillası toplamda 56 operasyon gerçekleştirdi ve Sovyetler’in Karadeniz’deki kabusu oldu.
Rüzgar tersten esmeye başlar…
Hitler’in gördüğü rüyalar kabus olmaya başlıyordu. Bir yandan Müttefikler, diğer taraftan Sovyetler Birliği üstünlüğü eline almış, artık savaşın sonuna yaklaşılmıştı. Haliyle tüm Alman Ordusu çözülüyordu. Tabii ki 30. Denizaltı Filotillası’da…
Kaçma vakti!
Filodaki U-9, U-18 ve U-24 Sovyetler tarafından batırılmıştı. Geriye kalan U-23, U-20 ve U-19’un akıbeti ise düşündürücüydü. Karadeniz’den çıkmalarına imkan yoktu. Almanya can havliyle bu 3 denizaltıyı Türkiye’ye satmayı teklif etti ancak bu teklif de reddedildi. Geriye tek bir seçenek kalmıştı. Sovyetler’in eline geçmeden denizaltıları batırmak.
Mürettebat Türkiye’de
Alman Donanma Komutanı ve Hitler’in ölümü ile Almanya’nın teslim olması arasında geçen 20 günlük sürede Almanya Cumhurbaşkanı olan Karl Dönitz, 1944 yazında mürettebata Türkiye kıyılarına yakın bir yerde denizaltıları batırma emrini vermişti. Daha sonra mürettebat, o sırada Alman işgali altında olan Yunanistan’a ulaşacaktı. Emri harfiyen uygulayan denizaltıların mürettebatları Türkiye kıyılarına birkaç kilometre uzaklıkta 3 denizaltıyı da batırdılar ve filikalarla karaya çıktılar. Ancak Türkiye’de yakalanan mürettebat savaş bitene kadar serbest bırakılmadı ve Konya/Beyşehir’de özel bir kampta tutuldu.
Ve bir tatbikat sırasında…
Aradan 50 sene geçmiş, takvimler 1994 yılını göstermişti. Türk Deniz Kuvvetleri, Karadeniz’de gerçekleştirdiği bir tatbikat sırasında, sadece metrelerce derinlikte akıl almaz bir şey keşfetmişti. Karasu açıklarındaki U-20 bulunmuştu. 2008 yılında Sualtı araştırmacısı ve eski Rahmi Koç Müzesi yöneticisi Selçuk Kolay liderliğindeki ekip filonun geri kalanını da keşfetti. U-23 Ağva’nın 5 kilometre açığında, U-19 ise Karadeniz Ereğli’nin 5 kilometre açığında ve 300 metre derinlikte yatıyordu.
Not: Fotoğraf temsili. Amerika’da keşfedilen başka bir denizaltı fotoğrafıdır.
Halen oradalar…
İkinci Dünya Savaşı’ndan geriye kalan belki de en değerli koleksiyon, şu an Türkiye’nin Karadeniz kıyılarının yalnızca birkaç kilometre açığında yatıyor. Burada çok yüzeysel olarak paylaşılan hikayelerinin derinleştirilip, bir dünya mirası olarak korunması ve sergilenmesi çok güzel olmaz mıydı?
Gökyüzünün ve denizlerin sonsuzluğu ile büyülenen herkese selam olsun…
YouTube kanalım için şuradan, Blogum için buradan buyrun. Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarıma ise buradan ulaşabilirsiniz.