Müzik tarihinde kısa bir yolculuğa çıkalım. Müzikleri kadar aşk hayatı ile de akıllarda yer eden isimlere bakalım.
Bunu yaparken Cohen’i dinleyelim, bize sakin sakin “I am your man” desin. Jane Birkin’le Serge Gainsbourg’a kulak verelim; “Seni seviyorum” demenin en tutkulu hallerini söylesin. Aşkları bilgisayar ekranından taşıp, kucağımıza aksın.
Marianne Faithfull kırık İngilizcesi ile Mick Jagger’ı anlatsın. Sezen Aksu yanına “Yol Arkadaşı”nı alsın. Sonra, Çiğdem Talu’yla Melih Kibar katılsın aramıza. Dört bir yanımızı müzik ve aşk sarsın.
Huzurlarınızda müzik tarihinde aşk listemiz.
Aşk, müzik, ayrılık: Jack White & Meg White
The White Stripes, 2011 yılında dağıldı ama ne zaman Jack akla gelse Meg de peşine takılır, Meg’i düşünsen Jack alınır. Yani, onlar ayrılmış olabilir ama onları birlikte tanıyan ve sevenler hemen öyle ayrılamıyor. 1997 yılında kurdukları müzik grubunun, hayatlarını bu kadar değiştireceğini ikisi de beklememiş. Grubu kurana kadar eline hiç baget almayan Meg, Jack’in isteğiyle bateri çalmayı öğrenmiş. İnsan iyi müzisyen olunca demek ki, bateri öğrenmek, atla deve bir iş değilmiş. Sonrasında da gelsin albümler, konserler… Yıllarca Meg baterisini konuşturuyor, Jack de gitarını… Ama bu uyum ilişkilerini sürdürmeye yetmiyor.
Tutkuya dair her şey: Kurt Cobain & Courtney Love
Kısacık ömrüne üç stüdyo albümü, sayısız konser, bir evlilik ve çocuk sığdırdı. Hayatını kaybettiğinde 27 yaşında, müzik kariyerinin de zirvesindeydi. Ancak uyuşturucu her zaman hayatında önemli bir sorun oldu. Kurt ile Courtney, 1989 yılında bir konserde tanıştı. Tanıştıkları andan Kurt’un öldüğü güne kadar ayrılmadılar. Onların ilişkisini tanımlamak için kelimeler yetersiz kalır; aşk, ölüm, skandal… Hepsi vardı. 1994 yılında Kurt av tüfeği ile kafasından vurulmuş olarak bulundu. Vücudunda yüksek miktarda uyuşturucu tespit edildi. Kayıtlara intihar olarak geçen bu ölüm, çoğu kişi için bir cinayet. Kurt’u, karısının öldürdüğüne inananların sayısı bir hayli fazla. Hatta olayları aydınlatmak amacıyla hayranları tarafından kurulmuş bir web sitesi bile var: http://www.justiceforkurt.com/
İki idol bir arada: Mick Jagger & Marianne Faithfull
O, bir dönemin en arzulanan ve en fazla kıskanılan kadını. Ses rengiyle birleşen kendine has yorumuyla Marianne Faithfull, gelmiş geçmiş en iyi ve en güzel vokallerden. Aşk hayatı da en az müzik hayatı kadar renkli. Dönemin ünlü müzisyenleriyle yaşadığı ilişkiler bazen yaptığı müziği gölgede bıraksa da, bunların içinde en fazla iz bırakan Mick Jagger ile yaşadığı ilişki oldu kuşkusuz. Zamanla Rolling Stones grubunun doğal bir üyesine dönüşen Marianne ile Mick’in ilişkisi çok uzun sürmedi. Rivayet o ki; Ahmet Ertegün kendini Marianne’ye fena kaptıran Jagger’ı kenara çekip grubun geleceği için ondan ayrılmasını söyler. Jagger ile Marianne ilişkisini de bu şekilde biter. Ama aradan yıllar geçmesine rağmen gazeteciler ne zaman Marianne’i yakalasa hâlâ Jagger’la olan ilişkisini sorar. Marianne’nin vaktiyle söylediği şu cümle, o sorulara bir cevap olabilir: “Kötü giden bir ilişkinin faydası, birkaç iyi şarkı çıkarmak olabilir.”
Yıldırım aşkı kısa sürdü: George Harrison & Pattie Boyd
1964 yılında çekilen The Beatles’ın “A Hard Day’s Night” filminde lise öğrencisini canlandıran Boyd, çekimlerde George Harrison ile tanıştı. İkili kısa süre içinde birbirine âşık olup evlendi. Pattie ve George’nin saadeti uzun sürmedi. Çünkü Pattie, kalbini eşinin yakın arkadaşlarından biri olan Eric Clapton’a kaptırdı. Eric ile yaptığı evlilik de uzun sürmedi ama o, iki müzisyenin kalbinde de derin izler bıraktı. Bırakmakla kalmadı, Harrison’ın “Something”, Clapton’ın da “For You Blue”, “Layla” ve “Wonderful Tonight” şarkılarına ilham kaynağı oldu. Yıllar sonra Boyd verdiği bir röportajda, George Harrison’dan ayrıldığına pişman olduğunu söyledi. Pattie’nin bir hikayesi de unutulmaz aşk şarkıları ve ilham perileri listemizde mevcut.
Tutku ve arızanın vücut bulmuş hali: Sid Vicious & Nancy Spungen
http://www.youtube.com/watch?v=sAbmACt6TBI&oref=http%3A%2F%2Fwww.youtube.com%2Fwatch%3Fv%3DsAbmACt6TBI&has_verified=1
Nancy ve Sid’in ilişkilerini tanımlayacak olsak; tutku ve arıza kullanacağımız iki kelime olurdu. Çok genç ve çok sarhoştular. Sex Pistols olarak müzik tarihine bırakacakları mirastan habersiz, gönüllerince takılıyorlardı. 1978 yılında Nancy’nin bıçaklanmış bedeni kaldıkları otel odasında bulundu. Sid, ikinci dereceden cinayetle suçlandı, daha sonra kefaletle serbest kaldı. Sid, belki yıllarca hapiste kalmaktan korktu, belki de Nancy’siz bir hayat ağır geldi. Sebep ne olursa olsun Sid Vicious henüz 21 yaşındayken aşırı dozdan hayatını kaybetti. Onlar tüm dünyayı etkileyen bir müzik akımının sembolü olmakla kalmadı, ilişkileriyle de hafızalara kazındı.
Ölüm bizi ayırana kadar: Paul & Linda McCartney
The Beatles dağıldıktan sonra Paul McCartney, Wings adında bir grup kurar. Bu grubun bir üyesi olan Linda McCartney, eşine olan desteği ile anılır en çok. İyi bir eş, iyi bir insan diye tarif eder herkes Linda’yı. Ama o, iyi bir fotoğrafçıdır aynı zamanda. Evlendikten sonra daha kişisel fotoğraf projelerine yönelir, hayır işleri için ciddi vakit ayırır. Tanıştıkları 1969 yılından Linda’nın öldüğü 1998 yılına kadar Paul ve Linda McCartney çifti, örnek çiftler arasında yer alır.
Aşkın tadı müziğe de yansıyınca: Serge Gainsbourg & Jane Birkin
Yıl 1969. Tek kelime Fransızca bilmeyen Jane Birkin ile Fransız Serge Gainsbourg aynı filmin setinde buluşur. Henüz 22 yaşındaki Birkin’e karşı koyamaz Gainsbourg. İkisi de duygularını içlerinden geldiği gibi yaşar. Birlikte çok eğlenirler, her yere birlikte giderler. Çok gezer, çok severler. Jane ve Serge ayrılmaz bir ikili olur ve bu birliktelik harika işler de ortaya çıkarır. Örneğin Gainsbourg, aslında eski sevgilisi olan Brigitte Bardot için yazdığı “Je T’aime… Moi Non Plus” adlı şarkıyı Jane ile birlikte söyler. Şarkıyı o kadar güzel yorumlarlar ki, şarkı sanki aşklarının ifadesi olur. Tutku ve erotizm yüklüdür. Şarkı, Avrupa’da birçok yerde yasaklanmakla kalmaz; Vatikan tarafından da eleştirilir. Ama bu, şarkının insanlara ulaşmasını engellemez. 1980’e gelindiğinde, birliktelikleri yerini ayrılığa bırakır… Ama aşkları için aynı şeyi söylemek zor.
Serge ve Jane için Zuhal Olcay’dan gelsin; “Çünkü ayrılık da sevdaya dahil, ayrılanlar hâlâ sevgili…”
İki devin şarkılara yansıyan aşkı: Bob Dylan & Joan Baez
http://www.youtube.com/watch?v=2MSwBM_CbyY
Yaşadıkları ilişkiyi müzikle harmanladılar. Uzun süre birlikte turneye çıkıp, zaman zaman aynı sahneyi paylaştılar. İlişkileri süresince belki de müzik hayatlarının en güzel eserlerini ortaya çıkardılar. Ancak ilişkileri çok uzun sürmedi. Yıllar sonra Joan Baez, 1975 tarihli “Diamonds and Rust” şarkısıyla ortaya çıktığında, şarkının Bob Dylan’ı anlattığı söylendi. Çünkü Baez şarkısında 10 yıl önce ayrıldığı sevgilisine seslenir ki, Dylan ile ayrılmalarının üzerinden de yaklaşık o kadar zaman geçmiştir.
Ne senle ne de sensiz: Amy Winehouse & Blake Fielder-Civil
Daha kaydedecek albümleri, söyleyecek sözleri vardı ama Amy Winehouse da 27 yaşında ölen müzisyenler arasında yerini aldı. Üç yıl önce Londra’daki evinde ölü bulunan Winehouse’ın ölüm nedeni olarak alkol zehirlenmesi gösterildi. Ölümünden de eski eşi ve bitmeyen aşkı olan Blake Fielder-Civil sorumlu tutuldu. Yıllara dayanan birliktelikte, onlarca kez ayrılıp bir araya geldiler. Ne birlikte yapabiliyor ne de ayrı kalabiliyorlardı. Hayranları Blake’i, Amy’i uyuşturucuya sürüklemekle suçladı. Amy’nin ölümünden bir yıl sonra Blake de uyuşturucu nedeniyle komaya girdi.
Büyük bir Beatle aşkı: John Lennon & Yoko Ono
Müzik tarihinden iz bırakan aşklar listesinin olmazsa olmaz çifti Yoko Ono ve John Lennon’ın olmadığı bir liste eksik kalırdı. Hatta onların birlikte olmadığı bir dünya da biraz eksik değil mi zaten? Evlerinde verdikleri pozlarla dünyaya barış mesajı vermek istediler. Bu ilişkinin Lennon’ı arkadaşlarından ayırdığı yönünde çeşitli rivayetler olsa da, birlikte kurdukları dünyada mutluydular. Ta ki, Lennon’un Beatles hayranı biri tarafından öldürülmesine kadar.
“Evrenin, Tanrı’nın hediyesiydi…”: Sezen Aksu & Onno Tunç
Önümüzdeki yıl aktif müzik yaşantısını sonlandıracağını açıkladı Sezen Aksu. Dile kolay, tam kırk yıldır sahnedeydi. Müzik hayatı kadar aşk hayatı da iniş çıkışlarla doluydu. Hep sevdi, âşık oldu ama en çok da Onno Tunç’u sevdi. Tunç’la birliktelikleri boyunca sayısız efsane şarkıya imza attılar. Ama Onno Tunç erken ayrıldı bu dünyadan. Onno’nun kaybıyla büyük bir üzüntü geçirdi Sezen ama yeniden ayağa kalkmasını, acısını şarkılarına akıtmasını bildi. Aksu, yıllar sonra katıldığı bir televizyon programında Onno Tunç için şunları söyledi: “Onno, büyük bir şanstı; evrenin, Tanrı’nın hediyesiydi. Ve onun kıymetini bildiğimi düşünüyorum.”
Aşklarını müzikle beslediler: Nick Cave & PJ Harvey
Nick Cave’in de hayatında ona şarkılar yazdıran kadını oldu. Bu kadın PJ Harvey’den başkası değildi. 1990’lı yıllarda birlikte olan ikili, müzikal güçlerini de birleştirerek harika işlere imza attı. Cave “Into My Arms”, “West Country Girl” ve “Black Hair” gibi şarkıları Harvey için yazarken, Harvey de Cave’a karşı duygularını şarkılara döktü. Ayrıldıktan sonra birlikte söyledikleri “Henry Lee” şarkısı ve klibi ile Ortaçgil tabiriyle “Bu iş çok zor yonca” der gibiydiler.
Onlarca efsane şarkının kaynağı: Melih Kibar & Çiğdem Talu
Tanışmaları iş ilişkisinden ibaretti. Hemen birlikte çalışmaya başladılar. Çiğdem Talu sözleri yazıyor, Melih Kibar besteliyordu. Ama bu ilişki çok kısa sürede aşka dönüştü. Kibar’ın tabiriyle aşk, aşktı ve yaşanmaya başlamıştı. İkili, birlikte çok güzel eserler üretti. Şarkıları dillere pelesenk oldu, gönüllere taht kurdu. Hâlâ çevirip çevirip dinlediğimiz onlarca şarkıda bu ikilinin imzası var. Ancak aşkları, – her ne kadar daha önce ayrılmış olsalar da- Talu’nun erken yaşta kaybıyla yarım kaldı.
Bonus: Aşkın farklı bir yüzü – Janis Joplin & Leonard Cohen
Leonard Cohen ve Janis Joplin’in yaşadığı aşkı anlamak için “Chelsea Hotel” şarkısını dinlemek yeterli. Bu şarkıda Cohen, Joplin ile usul usul tanışmasını anlatır. Şarkısında ona seslenir ve bir yerinde der ki:
“Seni hatırlıyorum Chelsea Oteli’nde
Meşhurdun, yüreğin bir efsane
Tekrar tekrar söylerdin yakışıklı erkek isterim diye
Ama bana bir kıyak yapacaktın işte”