Edebiyatımızın çınarlarından Muzaffer İzgü, hayatını kaybettiğinde 81 yaşındaydı.
Hayatının bütün dönemlerinde okuyan, düşünen ve yazan bir insan olarak yaşadı. Eserlerinde, özellikle çocuk edebiyatı alanında verdiği yapıtlarda toplumun dönüşüm noktalarını daha temelden güzelleştirmeye, iyileştirmeye niyetliydi. Öyle de oldu. Onun kitaplarıyla büyüyen çocuklar hatırlayacaklardır ki yaşamak, gerçek anlamda bir mücadelenin güzelliğiyle ve inancıyla mümkündü. Ve bu inancın sürekliliği, yine aynı yaşamın içinde gerçek olacaktı.
Usta yazar Muzaffer İzgü‘nün eserlerinden altı çizilesi cümleleri derledik.
1. “İnsan ağır yükün altına girdi miydi, ağır ağır gideceğine daha hızlı gidiyor. Belki de bu işkence bir an önce bitsin diye”
2. “Yürü ya kulum demesine karşın, bir türlü yürümedi bizim yaşam kavgamız. Ne soframızın bereketi arttı, ne de giyimimiz, kuşamımız. Ayranla bulgur pilavı soframızın baş süsü oldu”
3. “Yoksul evinde bir kişinin soğuk alıp hastalanması demek, tüm ailenin yiyeceğinden içeceğinden kesilip doktora ilaca verilmesi demekti”
4. “Belki de, biz kışın dünyaya geldiğimizden leylekler burada değildi. Suç anamın, azıcık dişini sıkıp da bizi marttan sonra dünyaya getirseydi, leyleğe binme mutluluğuna biz de erişirdik”
5. “Bir tür sevgiyi çözmeye çalışıyordum o zamanlar minicik beynimde. Ama bir türlü çözüm yolu bulamazdım”
6. “Ah ah, gel de çocuğa söz anlat, kolay mı çocuğa söz anlatmak, o karanlık yüzlü adamın, insan olduğunu kanıtlamak?”
7. “Çocuk dediğin güle benzer, bugün solar, yarın açar. Ama babam bilmiyordu ki, bugün solan başka bir güldür, yarın açan başka bir gül”
8. “Hey iyilik melekleri, siz koruyun beni kazadan beladan, hastalıktan ve de inşaatın bekçisi varsa, ondan”
9. “Bizde hukukun üstünlüğü, yerine göre vardır; yerine göre yoktur. Şayet o hükümet, şayet o bakan, o memuru görevinden uzaklaştırmak istiyorsa yoktur, ama Danıştay zenginin yararına, yani iktidar doğrultusunda bir karar almışsa, o zaman vardır”
10. “Çocukların en büyüğü yedi yaşındaydı. Çünkü sekiz yaşına basmış bir çocuğun yeri pamuk tarlasıydı. Bedava ekmek yok beyler”
11. “Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım”
12. “Ülke ne zaman darboğaza girse, olan kitaplara oluyor. Sanki bu raflarda sessiz sedasız duran kitaplar sokuyorlar ülkeyi darboğaza, tüm suç onların, döviz yokluğu onların, pahalılık onların, enflasyon, devalüasyon onların. Onlar halkı bir lokma ekmeğe muhtaç eden, onlar halkı ezip sömüren”