Müslüman ülkelerde, ülkemizde de olduğu gibi iftar ve sahur sırasında televizyon izlenme oranı aşırı yüksek. Özellikle Arap ve Kuzey Afrika ülkelerinde büyük reytinglere ulaşan televizyon kanaları, izleyiciyi kendi kanalında tutmak için birbiriyle kıyasıya mücadele ediyor. Hal böyle olunca yayınların içeriği, özellikle söz konusu şaka programları olunca sınır tanımıyor. Dolayısıyla da yer yer cüretkar davranabilen bu şaka programları sık sık tepkilere maruz kalabiliyor. Yine de, Müslüman ülkelerin kutsal Ramazan ayında bu tür programların televizyonda nasıl barınabildiği merak konusu, şayet ülkemizde sokakta sigara içenler bile dayak yerken o televizyonculara tepkisizlik hayret uyandırıcı.
Kuzey Afrika’daki televizyon kanalları Ramazan ayında reytingleri kendilerine çekmek için var gücüyle çalışıyor.
Savaşa giden her yol mubahtır dercesine reyting saldırganlığı onların şakalarının dozunu sınırsızca arttırıyor.
Terör saldırılarından batan gemilere kadar çeşitli şaka sahneleri Ramazan ayında şakazedelerin aklını başından alıyor.
Öyle ki Paris Hilton’a dahi bir uçak kazası şakası kurgulanabiliyor.
Cezayir’deki bir şaka programının, canlı yayında ünlü bir komünist yazarı “ateizm ve casusluk” suçlamalarından ötürü tutuklaması son derece gerçekçiydi.
Şaka o kadar gerçekçi ve abartılıydı ki, televizyon programı yoğun eleştiri bombardımanına tutuldu.
75 yaşındaki yazar Rachid Boudjedra’a kameralar karşısında polis üniforması giyinmiş oyuncular zorla salavat getirip arka arkaya “Allahu ekber” dedirtene kadar vazgeçmedi.
Sınırları zorlayan şakalar karşısında toplum da, ülkenin yayın kurulu da programın gidişatına son verdi.
Mısırlı aktör Ramez Galal, özellikle ünlülere yaptığı şakalarla bu tür programların en bilinen yüzlerinden.
İçinde ünlülerin olduğu bir geminin batmak üzere olduğunu ve geminin etrafında köpek balıklarının olduğu yalanını sürdürmek onun için hiç de zor olmadı.
Üstelik şaka hiç de kısa sürmedi… Ünlüler korku dolu geçen anlarda kendilerini adeta paralamıştı.
Bir keresinde, içerisinde mumyalar ve yaralasaların cirit attığı antik Mısır’a ait bir anıt mezarında kilitli kalma şakası hem şakazedelere hem de izleyenlere zor anlar yaşatmıştı.
Ama en tehlikeli şakası, Mısır’da Arap Baharı döneminin aktif olduğu bir zamanda, içi ünlülerle dolu bir otobüsü teröristlerin kaçırma şakasıydı.
Sina yarımadasında terör saldırılarının arttığı bir dönemde böylesine bir şaka izleyenlere “yok artık” dedirtti. Şaka dünya basının da gündemine oturmuştu.
Ramez ünlülerle dolu otobüsü kaçırma şakası yaparak, otobüs şoförünü vurma numarası yaptıktan sonra ünlülerin gözlerini bağlayıp kelepçeleyerek rehin aldı.
Şakaların mağduru kişiler şakalardan haberdar mı değil mi bilmiyoruz ama bazıları bazı ayrıntılardan şaka programının içinde olduklarını anlamayı başarıyor.
Tunus’ta adı “Deprem” olan bir program ise adından da anlaşılacağı gibi deprem şakalarıyla meşhur.
İnsanların hassas olduğu doğal afetlerin şakalara konu olmaması gerekir ama bu programı hazırlayan için bu pek önem taşımıyor olsa gerek.
Katılımcıların sağlık durumlarını ve yaşlarını dikkate almaması “Deprem”in sıklıkla yerden yere vurulmasını sağlıyor.
“Deprem”in bir bölümünde dini bir liderin devam eden depreme rağmen alanı terk etmeyerek dua etmeyi sürdürmesi çok konuşulmuştu.