Yazma ihtiyacı, buna bağlı olarak bir etkileşim isteği insanın belki de sarsılmaz gerçeğidir. Yazılan metinlerin tasnifinden hareketle, roman dediğimiz zaman en kıymetli yazın türlerinden biri karşımıza çıkıyor. Her devirde ve ülkede toplumu, bireyi, bir fantazyayı ayrıntılarıyla anlatmada çok etkili olan romanla Türk edebiyatı Tanzimat devrinde ve ilk önce çevirilerle tanışmıştır. Peki bir tür olarak roman ne zaman icat edilmiştir? Fitili kim ateşlemiştir? İşte bunun için 11. asrın Japonya’sına gitmemiz gerekiyor. 17. yüzyılın başında, Cervantes tarafından yazılan ‘’Don Kişot’’ ilk roman unvanıyla daha çok bilinse de, ondan 600 yıl önce Heian dönemi Japonya’sındaki bir nedime, Murasaki Shikibu dünyanın ilk romanını yazar. Genji’nin Hikayesi adıyla tanınan romanın ve yazarın çeşitli özelliklerini aktarmaya çalıştım.
Önce dünyanın ilk romanını yazan bu Japon kadından bahsedelim. Murasaki Shikibu 978 – 1016 yılları arasında Heian
devri Japonya’sında (794-1185) yaşar
Esas adı bilinmeyen yazar ‘’Shikibu’’ unvanını babasının çalıştığı ve ‘’Shikibu – kyö’’ adı verilen resmî kurumdan alır. ‘’Murasaki’’yi ise Genji’nin Hikâyeleri’nde aynı adı taşıyan karakterden ötürü okuyucuları ona verir
O dönem kadınlara okuma – yazma ve yani Çince öğretilmediği için Murasaki erkek kardeşine öğretilen derslerden istifade ederek okuma – yazmayı öğrenir
Ayrıca edebiyat sevdalısı bir aileye mensuptur: büyük dedesi, dedesi ve babasının şairlik ettikleri söylenir
Michinaga Fujivara 1000 yılında, kızını İmparator İchijo ile evlendirince, kızına dostluk yapması adına Murasaki’yi de saraya görevli olarak aldırdığında yıl 1005’tir
Dünyanın ilk romanı Genji’nin Hikâyeleri’nin yanı sıra Murasaki Shikibu’nun Günlüğü adlı eserini de saraydaki nedimelik tecrübesinin ardından yazar
1008 – 1010 yılları arasında yazdığı günlüğünde Heian devrini, sarayın şatafatlı ve en güçlü yıllarını anlatır
Murasaki, saraya gelişinden yaklaşık 6 yıl sonra İmparator İchijo ölünce, İmparatoriçe ile beraber saraydan ayrılır ve Biwa Gölü yakınlarına yerleşir
Murasaki ayrıca yirmili yaşlarının ortalarında evlenir ve bu evliliğinden daha sonra bir şair olacak olan Daini no Sanmi (999 – 1082) adlı kızı dünyaya gelir
Bu önbilgilerden sonra tamamen Genji’nin Hikâyeleri’ne geçebiliriz. Murasaki dünyanın ilk romanı olarak kabul edilen bu eserini 1010 yıllarında tamamladığında eser 2000 sayfanın üzerindedir
54 bölümden oluşan roman Japonca ‘’Genji Monogatari’’ adıyla bilinir ve Monogatari o dönem öykü, hikaye, masal gibi türlerin ortak adıdır
Eser yaklaşık 400 karakterden oluşur ve Heian devrinde yaşayan ikinci prensin hayatını anlatır
Devrin imparatoru haremindeki soylu kabul edilmeyen kadınlardan birini hamile bırakır ve bu kadından sonra ‘’Genji’’ adı verilecek olan bir oğlan doğar
Doğum esnasında yaşamını yitiren kadının güzelliği, bu yeni doğan oğlan çocuğuna geçtiğinden imparator ona gözü gibi bakar
Tahtın varisi ise imparatorun büyük oğlu olduğundan, küçük kardeş Gen adlı bir klanın başına geçmeyi tercih eder ve Genji adını da bu klandan alır
Roman dönemin başkenti olan Kyoto’da, bugünkü adıyla Ishiyama-dera Temple tapınağının etrafında geçer
Genji 9 dokuz yaşına bastığında ilk defa aşık olur ve sevdiği kadın imparatorluğun güçlü ailelerinden Fujitsuboların prensesi Miya’dır
Genji 9 yaşından 12 yaşına kadar her gün Miya’ya hislerini anlatsa da, bu prenses imparatorun karısı olduğundan Genji’yi reddeder
Genji 12 yaşında geldiğinde ise tasarlanmış olarak Aoi no Ue adlı kadınla evlendirilir
Devrin evlilik yaşlarının bugünün buluğ çağlarına denk geldiğinin altını çizip devam edelim. Aoi, kendisinin imparatorun varisi ile evlendirileceğini düşündüğünden Genji’yi hiçbir zaman sevmez
Genji’yi seven bir başka kadınsa Aoi’yi öldürür ve bu kadın devrin en zeki, en güzel şiirlerini yazan kadınlarından biridir
Genji onu seven bir kadını bulmuş olmasına rağmen ilk aşkını unutamaz ve her şeyini de giderek kaybetmeye başlar
Eserin 17. yüzyıldaki baskısının tamamı 1933’te Arthur Waley ve 1976’da Edward G. Seidensticker tarafından İngilizceye çevrilince Genji’nin Hikayeleri popülerlik kazanır
Bugün Japonya edebiyatının en önemli eseri olarak kabul edilir ve lise müfredatında da temel eser olarak okutulur
Murasaki Shikibu’nun Günlüğü dilimize kazandırılmış olsa da dünyanın bilinen ilk romanı olan Genji’nin Hikâyeleri henüz Türkçede yok