Montaigne’nin dünyası, yaşadığı dönem itibariyle insana ve insanın dokunduğu pek çok şeye ulaşan bir düşünce yolculuğu taşımaktaydı. Bu yoğunluk neticesinde ortaya çıkan yapıtları, tarihin ve insanlığın kendi varlığı etrafında her dönem için canlı ve yaşayan fikirler ortaya koymasıyla birlikte ilerliyordu. Çünkü yaşamın en gizli ve ulaşılmaz ayrıntıları, bir şekilde ortaya çıkartılmayı haklı olarak bekliyordu. Montaigne, söz konusu ayrıntılar üzerinden hareket ediyor ve onlara kendi karakterlerinin diliyle konuşmayı öğretiyordu.
Her çağın çıkmazları arasında yer alan ölüm de Monteigne için önemli bir sarmaldı.
1. Ölüme hazırlanmak, özgür olmaktır. Ölmekten korkmayan insan, asla birinin kölesi olamaz.
2. İnsana ölmeyi öğreten, aslında yaşamayı öğretiyordur.
3. Yolun sonu yorgunluğa sebep olmaz, sadece yorulduğumuzu fark etmemizi sağlar.
4. Bütün dertlerin biteceği yere gideceğiz diye üzülmek ne saçma. Nasıl doğuşumuz her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak.
5. Ölüm, yaradılışımızın koşuludur. Ondan kaçmak, kendi kendimizden kaçmaktır. Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarız.
6. Hayatımızı ölümle ilgili düşüncelerle mahvediyoruz, ölümümüzü ise hayatla ilgili düşüncelerle.
7. Hayatta bitmek bilmeyen tek iş, ölüm için bir yer inşa etmektir.
8. Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayattayken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, çoktan ölmüş olana ettiğinden daha derin, daha can yakıcıdır.
9. Ölüm, bizi tüm sorumluluklardan muaf tutar.
10. Ölümdür bizi bağlılıklardan ve baskılardan özgür kılan.
11. İnsan kendini acıya, utanca ve pek çok kazaya karşı dayanıklı hale getirebilir, ustalaşabilir. Fakat konu ölümse eğer, herkes bunu bir kez yaşar.
12. Ölümün ustası yoktur, onun gözünde herkes çıraktır.
13. Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır. Bu hayata gelirken de ağladık, acı çektik.
14. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, çoktan ölmüş olana ettiğinden daha derin, daha can yakıcıdır.