Moda günümüzde ‘lüks tüketim’ olarak adlandırılırıp genellikle kanımızın pek ısınmadığı bir alan. Lisedeki popüler kız grupları veya sporcu erkek takımları gibi. Herkes nefret eder ama herkes onlar gibi olmak ister.
Etiketleri bir kenara bırakırsak modanın sanatla birleştiği o ince çizgiye bir göz atabiliriz. Bazen marka sahiplerinden bazen de sanatçılardan doğan bu işbirliği fikirleri genellikle günlük hayatta taşıyamacağımız ürünler olsada hayal gücünün sınırlarını zorlamasıyla bir hayli dikkat çekiyor.
Feminen doğdum maskülen oldum
Batılı kadın için devrim ve özgürlük dönemi olan 1920 yıllara adını altın harflerle kazıyan Sonia Delanvay, kadının ağır ve aşırı süslü görüntüsünden kurtulması gerektiğini düşünüyordu. Çalışmaları genellikle kadınların spor yapabilecekleri, çalışabilecekleri, dans edebilecekleri kısaca sosyal hayata katılabilecek türde esnek ve rahat kıyafetler üzerineydi. Kıyafetlerin desenlerinde ise Orphism’den (bol renkli ve soyut resim anlayışı) etkilenmişti.
Hadi Dali’yi anladık, sana ne oluyor Ella!?
İtalyan tasarımcı Elsa Schiaparelli 1930’ların başında Jean Cocteau, Christian Bérard gibi çağın önde gelen sanatçıların yanı sıra sürrealizmin babası Dali’yle de sanat ve modayı birleştirmek adına projelere soyunmuştu. Dali’nin uçlarda gezinen fikirlerini kendi tekstil tasarımlarıyla birleştiren Schiaparelli’nin koleksiyonun en öne çıkan parçalar Istakoz şapka ve sinekli mantoydu. Yılbaşı kostümü tasarlaman önce tüm koleksiyona bir göz atın!
Resim 3. boyuta geçerse!
Klasik giyim ne zaman yerini moderniteye bıraktı? Yves Saint Laurent, Hollandalı ressam Pieter Cornelis’ın De Stijl tarzı eserlerini kullamaya başladığında yıllardan 1965’ti. O vakitte moda, düz mat renklerden ilerliyordu ta ki YSL ilk adımı atana kadar.
İştah açan bir sevimli elbisecik
Pop- Art’ın başlangıç noktası sayılan ‘Campbell’s Soup Cans’ modada yer bulmasında ne yapsın! Andy Warhol’un Campbell çorba şirketi için 1962’de yarattığı eser şirket tarafından tamamen kağıttan bir elbiseye dönüştüldü ve satışa sunuldu. Her hangi bir sarkazm aramayın. Sadece daha fazla tükettirmek için uygulanan bir şirket politikasıydı.
Hepimiz Marilyn Monroe’yuz!
Versace manifestosu markanın sürrealism ve pop-art ile olan güçlü bağından bahseder. Buna istinaden 1991 yılında Andy Warhol’un pop- art’ a dönüştürdüğü Marilyn Monroe ve James Dean çizimleri Versace sayesinde yeniden hayat bulmuştu.
Şimdi ‘Catwalk’a biraz da dans ekleyelim
Sadece pop kültür ikonları mı modaya dahil oldu? Tabii ki hayır. Modanın yavru ceylanı Japon Rei Kawakubo’nun tasarımları Merce Cumingham’ın modern dans koreografi tamamlandığında yıllardan 1997’idi. 15 kişilik dans grubu için Cumingham , 150 tane daha önce hiç kullanamadığı figürler hazırlamıştı.
Bu kostümü yapan adam kör oldu!
Sanatı dallara ayırmakta zorlanan hatta bu durumdan olabildiğince kaçan, sanat dallarının kardeşliğine inanan Nick Cave, 2010 senesinde Vogue için yarattığı ‘Soundsuits’ ile modanın ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Sadece canavar kostümleri tasarlamakla kalmayıp bir de Chicago’da bu kostümlerle dans gösterileri yapmıştı.
Yalnız ve güzel Prada
Texas eyaletinde kuş uçmaz kervan geçmez bir çölde 2005 yılında açılan ’Prada Marfa’, Elmgreen ve Dragset isimli iki mimarın ironi barındıran bir sanat fikriydi. Markadan destek gelince mimarlar işe koyuldu ve Prada ürünlerini mağazaya yerleştirdiler. Ancak bina tamamlandıktan 6 gün sonra, mağaza yağmalandı. Kimilerine göre bir Prada reklamı kimine göre ise çağdaş sanat örneği.
Bütün dünya puantiye olsa, herkes buna inansa
Kendi isteğiyle 37 sene akıl hastanesinde yatmış olan Japon sanatçı Kusama’nın eserleri 2012 yılında Louis Vuitton işbirliği ile modaya yeniden dahil oldu. Yeni koleksiyon ağırlıklı olarak puantiyelerden oluşuyordu. Louis Vuitton koleksiyonun reklamını büyük mağazaların iç/dış cephesini puantiye deseniyle kaplayarak yaptı. Dünyanın en şeker koleksiyonlarından biriydi.
Nike uzaya gidiyor!
Kendi uzay yolculuğunuza çıkmanız için Nike ve Tom Sachs işbirliğinden doğan NIKECraft: Mars Yard Shoe 2012 yılında piyasaya çıkmıştı. NIKECraft sadece sneakers olmaktan öte içinde 102 günlük uzaya yolculuğa hazırlık programını ve güneş sistemi planını barındıran bir set halinde elinize ulaşıyordu. Koleksiyonda ayrıca ‘Air bag bag’ adını verdikleri hava yastığı şeklinde bir çantada dikkat çekiyordu.
Sanatı dallara ayırmakta zorlanan hatta bu durumdan olabildiğince kaçan, sanat dallarının kardeşliğine inanan Nick Cave, 2010 senesinde Vogue için yarattığı ‘Soundsuits’ ile modanın ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Sadece canavar kostümleri tasarlamakla kalmayıp bir de Chicago’da bu kostümlerle dans gösterileri yapmıştı.