Günlük hayatın sıradan hareketleri bazen düşündüğünüzden çok daha büyük etkilere yol açabilir. Masada parmakla ritim tutmak, çay karıştırmak, bacak sallamak gibi masum görünen davranışlar bazı insanlar için adeta işkenceye dönüşebiliyor. Sadece rahatsızlık değil, mide bulantısı, öfke patlamaları, hatta sosyal hayattan kaçma isteğiyle sonuçlanabiliyor bu durum. Peki ama neden? İşte bu noktada karşımıza “misokinezi” çıkıyor: tekrarlayan, küçük hareketlere karşı hissedilen yoğun tiksinti, rahatsızlık ve duygusal huzursuzluk hali. Henüz çok az kişinin adını duyduğu bu rahatsızlık, tahmin edilenden çok daha yaygın. Kimi insanlar bunu yıllardır yaşıyor ama ne olduğunu bir türlü anlamlandıramıyor. Bilim dünyası ise bu duygusal fırtınanın kökenine inmeye çalışıyor. Eğer siz de bazen insanların kıpırdanmalarına tahammül edemiyor, içinizde açıklayamadığınız bir öfke kabarıyorsa, yalnız değilsiniz. Bu yazıda misokinezi nedir, kimlerde görülür, belirtileri nelerdir ve bu durumla nasıl başa çıkılır gibi tüm detayları açıklayıcı örneklerle ele alıyoruz. Hazırsanız, görünmeyen tetikleyicilerin dünyasına birlikte adım atalım.
Belli hareketler sizi rahatsız ediyor mu?
Düşünün bir masada oturuyorsunuz ve yanınızdaki kişi parmaklarıyla sürekli masaya vuruyor. Belki de bacağını ritmik şekilde sallıyor ya da elinde kalemle tık tık sesler çıkarıyor. Siz ise içeriden kaynıyorsunuz. Öfke, huzursuzluk, hatta mide bulantısı… Peki bu kadar küçük bir harekete neden bu kadar büyük bir tepki veriyorsunuz?
İşte burada devreye giren rahatsızlığın adı: Misokinezi. Kulağa biraz bilim kurgu gibi gelse de bu, gerçek bir durum. Kıpır kıpır, tekrarlayan hareketlere karşı duyulan yoğun rahatsızlık hali. Henüz herkesin adını duymadığı ama birçok insanın aslında farkında olmadan yaşadığı bir gerçeklik.
“Birinin parmağını kıpırdatması bile delirtebiliyor…”
Bir katılımcı şöyle anlatıyor:
“Biri parmaklarıyla masaya tıklatmaya başladığında, içimden geçen ilk şey… parmaklarını kesmek oluyor.”
Bir diğeri ise eşinin ayak parmaklarını kıvırmasını o kadar rahatsız edici buluyor ki, fiziksel olarak hasta hissediyor. Kusma isteği, mide bulantısı, ani öfke patlamaları… Bunlar nadir tepkiler değil, misokineziye sahip pek çok kişinin ortak deneyimi.
Misokinezi, özellikle küçük ama sürekli tekrarlayan hareketlere karşı hissedilen aşırı rahatsızlık, tiksinti ya da öfke halidir. Bu bir tik değildir, nefrettir. Hareket eden bir bacak, seğiren bir parmak, yerinde duramayan bir ayak… Bu küçük eylemler, bazı kişiler için adeta kabusa dönüşebilir.
Oxford Üniversitesi’nden klinik psikolog Dr. Jane Gregory bu konuda şöyle diyor:
“Bu durum genelde misophonia (belirli seslere aşırı hassasiyet) ile birlikte görülüyor. Kimi insan hem sese, hem harekete karşı tepki veriyor.”
Özellikle kalem tıklatmak, saçla oynamak, ağız kapatarak konuşmak gibi alışkanlıklar da tetikleyici olabiliyor. Ancak bunlar bireyden bireye değişiyor.
Bu bir takıntı değil, gerçek bir duygusal tepki. Her misokinezi hastası aynı şiddette etkilenmiyor. Kimisi için sadece rahatsız edici bir durumken, kimileri için ciddi duygusal çöküşlere sebep olabiliyor. Örneğin:
Öfke ve panik
Yoğun kaygı hissi
Fiziksel tepkiler: terleme, çarpıntı, mide bulantısı
Sosyal hayattan uzaklaşma
Bu durum bazen öyle bir hal alıyor ki günlük hayat çekilmez olabiliyor. İşte bazı örnekler👇🏻
İngiltere’den 62 yaşındaki Andrea, daha 13 yaşındayken bu durumu yaşamaya başlamış. Ancak o yıllarda kimsenin bu rahatsızlıktan haberi yoktu. Anlattığına göre, okulda bir arkadaşının tırnak yemesi onu delirtirmiş. Zamanla bu rahatsızlık daha da büyümüş.
“Birisi konuşurken elini ağzına götürürse dayanamıyorum. Kendi ağzım acıyor gibi hissediyorum.”
Andrea artık yalnız yaşıyor ve uzaktan çalışıyor. Çünkü dış dünyada bu kadar tetikleyiciyle baş etmek zor. En yakın arkadaşları bile onu anlayana kadar mesafe koymak zorunda kalmış.
53 yaşındaki Jill ise bu durumun kendisinde öfke değil, neredeyse hayvani bir kaçış hissi yarattığını söylüyor:
“Biri çatalı garip tutsa bile öfkeleniyorum. Kalbim hızla atıyor, sanki bir savaşın ortasındayım.”
54 yaşındaki Julie ise misokinezinin onda yoğun kaygı yarattığını ifade ediyor. Otobüste birinin kollarını sallaması ya da çay poşetinin sallanması gibi gündelik hareketler saatlerce etkisinden çıkamadığı stresli hisler yaratabiliyor.
“Ben öfkeli biri değilim. Ama içimde patlamak üzere olan bir top varmış gibi hissediyorum.”
Peki neden oluyor bu?
Dr. Gregory, bu rahatsızlığın “beynin hayatta kalma mekanizmasının aşırı çalışması” gibi düşünülebileceğini söylüyor. Yani, dış dünyadaki küçük tehditleri abartılı şekilde algılayan bir iç alarm sistemi devreye giriyor. Adeta bir “iç meerkat” gibi… Hep tetikte, hep gözlemde.
“Bir hareketi fark ettiniz mi, artık göz ardı edemezsiniz. Beyin sürekli o noktaya odaklanır.”
Ve günümüz gibi gürültülü, kalabalık, dikkat dağıtıcı bir çağda bu durum çok daha yıpratıcı hale geliyor.
Nasıl baş edilebilir?
Göz teması kurmaktan kaçınmak
Dikkati başka bir şeye yönlendirmek
Rahatsızlığı tetikleyen hareketi yeniden çerçevelemek (örneğin: bu kişi bunu sinir etmek için yapmıyor, sadece alışkanlık)
Online destek gruplarına katılmak
Bilişsel davranışçı terapiye başvurmak
Misokineziye sahip kişiler genellikle yaşadıkları öfke ve rahatsızlıktan dolayı utanç hissediyorlar. Oysa bu duygular bastırıldıkça büyüyebilir. Bu yüzden paylaşmak, konuşmak ve anlaşılmak çok kıymetli.