Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan eğitimde kalkınma hamlesi o öldükten sonra da sürdürüldü. Bütçeden milli eğitime ayrılan pay 1939’da 17 milyon lirayken, 1943’te 43 milyon liraya çıktı. (Şu anda ne kadar, bilmiyoruz.) Peki ne oldu da köy enstitüleri gibi devasa bir adım atmış, halkını örgütlemeye ve bilinçlendirmeye başlamış bir ülke, PISA gibi sınavlarda çuvallayan, son UNICEF raporuna göre de eğitimde 41 ülke arasından ancak 36. olabilen bir ülke durumuna geldi? İşte bu liste, tüm bu sürecin kısa bir tarihi. (Unuttuğumuz, atladığımız gelişmeler olabilir. Siz de gerekli eklemeleri yapmaktan çekinmeyin lütfen!)
İlk ve en büyük darbe: Köy enstitülerinin kapatılması
Hatırlatmakta fayda var, Türkiye’nin dünya eğitim tarihine kazandırdığı yegane özgün yapıdır köy enstitüleri. Amacı adından da anlaşılacağı üzere köyde yaşayan halkı eğitmek, bundan da ötesi bilinçlendirmektir. Ve kapatılması da düşmanı dışarıda değil içeride aramamız gerektiğini göstermiştir bizlere. Şuradan daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Ders kitaplarındaki içerik değişimi
İçerik değişimi derken neyi kast ediyoruz, önce onu açıklayalım. Ders kitaplarında yer alan örnek metinler ve bu metinlerle ilgili resimleri kast ediyoruz. 1950’ye kadar fazlsıyla modern iken bu metin ve resimler, 1950’den sonra muhafazakar bir yapıya büründü. Örneğin 1950’ye kadarki süreçte kadınlar kamusal alanda resmedilirken, 50’den sonra yavaş yavaş evde ütüyle, yemekle, bulaşıkla haşır neşirken resmedilmeye başlandı. 1950’den önce ev işleri anne baba birlikteliğiyle yapılırken ve bu işlere hem kız hem de erkek çocuklar yardım ederken, 1950’den sonra tüm ev işlerinde yardımcı oyuncu olarak kız çocukları ön plana çıkarılmaya başlandı. Bu muhafazakarlaştırma süreci bitmiş değil, sürüyor.
Din dersleri zorunlu hale getirildi
21 ekim 1950’de alınan bir kararla, CHP döneminde isteğe bağlı olarak verilen din eğitimi 4. ve 5. sınıflarda zorunlu hale getirildi. DP’nin bu kararında komünizm karşıtı mücadelesinin büyük etkisi oldu.
Öğretmenlerin parti işleriyle uğraşması yasaklandı
DP döneminde uygulamaya konulan başka bir karar da budur. Siyasetle haşır neşir olduğu belirlenen öğretmenler hakkında işlem yapılmaya başlanmıştır bu karardan sonra.
Modernleşme ile millileşme arasında bir yerlerde
1965’ten 1971’e kadar geçen süreçte –yani Adalet Partisi döneminde- 1000 temel eser basıldı. Amaç, milli kültür ve sanatımızın değerlerini korumaktı. Basılan bu eserlerin içeriği ve niteliği o dönemde hem mecliste hem de meclis dışında çok tartışıldı. Öte yandan yine aynı dönemde lise ve dengi okulların birinci ve ikinci sınıflarına din dersi konuldu.
Milli Eğitim Temel Kanunu hazırlanıyor
1971’den 1980’e kadar geçen sancılı dönemde eğitim adına çok bir şey yapıldığı söylenemez. Bu dönemdeki en önemli gelişme Milli Eğitim Reformu Strateji ve Koordinasyon Komisyonu’nun ortaya çıkardığı Milli Eğitim Temel Kanunu’dur. Eğitimin örgün ve yaygın olarak ikiye ayrılması da bu komisyonun bir eseridir. 1974-1975 eğitim öğretim yılında ilkokul 4. sınıftan itibaren tüm sınıflara zorunlu ahlak dersi konuldu. Yine bu dönemde ders geçme ve kredi sistemi denenmeye başlandı, başarısız bulununca kaldırıldı.
Darbe gölgesinde eğitim uygulamaları
Bu dönem uygulamalarından biri, imam hatiplilere bütün fakültelere girme hakkı tanınmasıdır. Darbe sonrası Turgut Özal’lı ANAP hükümeti de bir ilki gerçekleştirdi ve Güzel Sanatlar Lisesi açtı. Bir icraati de gençlerin sorunlarına daha çok eğilmek için 1988’de Birinci Gençlik Şurası’nı topladı.
Türkiye Bilimler Akademisi kuruluyor
Çiller-Baykal hükümeti zamanında (yani 1992-1996 yılları arasında) TÜBA yani Türkiye Bilimler Akademisi kuruldu.
8 yıllık kesintisiz eğitim
1997’de itibaren uygulanmaya başlanan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimle birlikte, ilkokuldan sonra öğrencilerin sınavla girebildiği anadolu liselerinin ortaokul kısımları kapandı, anadolu liseleri hazırlıkla birlikte 4 yıllık bir eğitim vermeye başladı. Öğrenciler de 8. sınıftan itibaren sınavlara girmeye başladı.
Meslek liselerine yapılan haksızlık
YÖK 1999’da üniversitelere girişte kullanılacak ortaöğretim başarı puanı ile çarpılacak olan katsayıyı 0,2 ve 0,5 olarak belirledi. Öğrencinin ortaöğretim başarı puanı, eğer öğrenci kendi alanı dışındaki branşı seçerse 0,2, kendi alanıyla alakalı bir branşı seçerse 0,5 ile çarpılıyordu. Bu durum başta imam hatip mezunları olmak üzere tüm meslek lisesi çıkışlıları etkiledi ve çeşitli değişikliklerle 2012’ye kadar sürdü.
Yani sistemle birlikte hayatımıza giren sınav: LGS
Öğrencilerin 8. sınıfı bitirdikten sonra girdikleri sınavın adıydı bu. Uzun adıyla Liselere Giriş Sınavı.
Hukukçuyu milli eğitim bakanı yapabilen bir sistem
Onlarca yıllık milli eğitim tarihine bir bakalım. 80’e yakın milli eğitim bakanından kaçı tam anlamıyla bir eğitimciydi sizce? Hüseyin Çelik’i ve Nabi Avcı’yı da eğitimci olarak gördüğümüz takdirde 15 ediyor eğitim kökenli milli eğitim bakanları sayısı.
Ders kitapları ücretsiz olarak dağıtılmaya başlanıyor
AK Parti hükümetinin başa gelmesiyle birlikte geçildi bu uygulamaya. Ama maalesef basılan kitapların, özellikle de kitaplardaki metinlerin vb. unsurların niteliği hep tartışılageldi.
Müfredatta yapılan köklü değişiklikler
Ve geldik milli eğitimde yapılan en köklü değişikliklerin yaşandığı 2004 yılına. Bu yıl yapılan değişikliklerle birlikte milli eğitim hem öğretime hem de eğitime vurgu yapmaya başladı. Amaç öğrenciyi ezberden kurtarmaktı. Örneğin ilkokul 1. sınıflarda okuma yazma sistemi değiştirilerek ses temelli öğretime geçildi. (Bu, Türkçe’nin gramer yapısı da düşünüldüğünde olumlu bir değişiklikti.) 2004-2005 eğitim öğretim yılında pilot okullarda uygulanmaya başlandı yeni sistem, sonraki eğitim öğretim yılından itibaren de tüm yurtta.
LGS yerine OKS
2004 yılından itibaren OKS’ye, yani Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na geçildi sistem olarak.
OKS yerine SBS
OKS de son olarak 2008 yılında uygulandı, bu yıldan itibaren de SBS’ye geçildi, yani Seviye Belirleme Sınavı’na. 2008’de 8. sınıflar OKS’ye girerken, 6. ve 7. sınıflar SBS’ye girdiler. 2009’dan itibaren de SBS tüm sınıflar düzeyinde uygulanmaya başlandı. Bakanlık bu uygulamayla öğrencilerin dershaneye olan ihtiyacını azaltmayı ve daha adil bir ölçme sistemi uygulamayı amaçlamıştı. Zira tek bir sınavla öğrenci başarısını ölçmek adil değildi. Ancak maalesef bu sınav sistemi de dershane ihtiyacını ortadan kaldırmaya yetmedi, dershaneye başlama düzeyi 4. sınıfa kadar düştü.
Son olarak da SBS yerine TEOG
Bakanlığın son olarak uygulamaya koyduğu sınav sistemi de bu. Uzun adıyla Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı. (TEOG sınavı diyebilirsiniz buna, anlatım bozukluğu olmuyor.) Bu sınav Kasım ve Nisan aylarında olmak üzere yılda iki kez yapılıyor.
Lise öğrenimi 4 yıla çıktı
2005-2006 eğitim öğretim yılında itibaren lise eğitimi hazırlık sınıfı olmaksızın 4 yıla çıkarıldı.
Üniversiteye girişlerde sınav sistemi yeniden iki aşamalı oldu
Sınav sistemi açısından çok talihsiziz. Önce ÖSS ve ÖYS vardı, hatta ondan da önce ÜSS vardı. ÖSS-ÖYS sistemi bitti ÖSS olarak devam edildi bir süre. Sonra tekrar iki sınavlı sisteme geçildi: LYS ve YGS.
4 + 4 + 4
Veeee en büyük değişikliklerden biri de bu. 5 + 3 şeklinde uygulanagelen sistem bir anda 4 + 4 + 4 sistemine evriliverdi. Böylece ilkokul 4 yıla düşürülmüş, 5. sınıf da ortaokula dahil edilmiş oldu. Ha bu arada ortaokul kavramı da yeniden geldi.
Okula zorunlu başlama yaşı 5’e indi
Yeni sistemle birlikte okula başlama yaşı 5’e düştü. O yaşta (yani 60-66 aylık arasında) çocuğunu 1. sınıfa kaydettirmek istemeyen anne babalardan doktor raporu istendi. Hatta bu konu dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a sorulduğunda tepkisi “Bunu yapanlar benim çocuğum geri zekalı demiş oluyor.” şeklinde oldu. Sonradan bu hatadan dönüldü ve 1. sınıfa başlama yaşı tekrar 66 ayın üzerine çıkarıldı.
Orta öğretimde başörtüsü artık serbest
2014 itibariyle de hükümet yönetmelikte yaptığı küçük bir değişiklikle ortaokulda okuyan öğrencilere kıyafet serbestliği getirdi ama bu karar daha çok “kız çocukları artık başörtüsüyle okula gelebilecek” şeklinde yorumlandı.
Anasınıfı ve ilkokula din kültürü ve ahlak bilgisi dersi
Süreç içinde sadece sistemde değişiklikler yapılmadı, içeriklerde de birtakım değişikliklere gidildi. Örneğin 19. Milli Eğitim Şurası’nda Eğitim Bir Sen’in, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflarda da din kültürü ve ahlak bilgisi dersi verilmesi tavsiyesi üzerine bunun Şura Genel Kurulu’nda görüşülmesi kararı alındı. Anasınıfı için de böyle bir karar alındı ama o sınıf düzeyiyle ilgili olarak alınan kararda din kültürü ve ahlak bilgisi yerine değerler eğitimi kavramı kullanıldı. Değerler eğitimi denilen ders de uygulamaya döküldüğünde din kültürü ve ahlak bilgisi olarak uygulanacak zaten.
Fen bilgisi dersinde değişiklik yapıldı
Değişiklik dediğimiz de, 6. sınıf fen bilgisi ders kitabından “Üreme” konusunun içeriğinden insanla ilgili olan kısım çıkarıldı. Kitapta insanın üremesi konusuna sadece kucağında bebeği olan bir anne resmiyle “değinildi”, ayrıntıya girilmedi.
Seçmeli derslerde de değişikler yapıldı
Seçmeli derslerde de birçok değişikliğe gidildi. Öyle sanıyoruz ki dindar nesil yetiştirme kaygısıyla seçmeli dersler arasına Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Kur’an-ı Kerim gibi dersler de eklendi. Ama bakmayın siz adlarının seçmeli ders olduğuna. Aldatmaca var burada. Sanki seçme hakkını öğrenciye bırakıyorlarmış gibi bir anlam çıkıyor. Siz çocuğunuzla birlikte ders seçmeye gittiğinizde yukarıda saydığımız dersler dışında bir ders seçemiyorsunuz, çünkü ne hikmetse bu dersler dışındaki hiçbir dersi hiçbir öğrenci seçmemiş oluyor. siz de paşa paşa bu zorunlu seçmeli derslerden birini seçmek zorunda kalıyorsunuz.
Tüm okullar imam hatiplere dönüşmeye başladı
Nedendir bilmiyoruz, var olan tüm okullar imam hatip okullarına dönüştürülmeye başlandı. Açılma aşamasında Bilmemne Ortaokulu ya da Bilmemne Lisesi olarak belirtilen okulların çoğunun açılmaya yakın adları imam hatip ortaokulu ya da lisesi olarak değiştirildi.
Tüm liseler Anadolu lisesi oldu
Tüm düz liseler 2010 yılından itibaren çıkarılan bir genelgeyle Anadolu lisesine dönüştürülmeye başlandı. Anadolu öğretmen liseleri de kapatıldı. Böylece artık iki tip lise vardı: Meslek liseleri ve Anadolu liseleri. Bu süreçte de meslek lisesi adı altında bolca imam hatip okulu açılmaya başlandı.
Dershaneler kapatıldı
Hikayeyi zaten biliyorsunuz ama kısaca yazalım yine de. Hükümet büyük bir tehlike oluşturduğuna karar verdiği cemaati bitirmek için onun bir numaralı para kaynağı dershanelere yöneldi ve bu kurumları kapatacağını duyurdu. Bunun üzerine her daim hükümeti destekleyen cemaat bir anda muhalif taraf haline geldi. Uzatmayalım, oradan Hakan Fidan’ın savcılıkça ifadeye çağırılmasına, oradan 17-25 Aralık sürecine, oradan da hoooop 15 Temmuz sürecine…
Öğretmen atamalarında mülakat
Eğitimle ilgili yapılan değişiklikler sadece içerikle ilgili değildi, öğretmen alımlarıyla da ilgiliydi. Öğretmenlere KPSS’ye ek olarak mülakat şartı getirildi ama mülakat süreçleri ve sonuçlar öğretmen adaylarını memnun etmedi. Sorulan soruların saçmalığı ve yanlı davranışlar öğretmen adayları tarafından pek çok platformda dile getirildi. (Şu günlerde de artık mülakat yapılmayacağı söyleniyor.)
Yeni müfredat açıklandı
2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren uygulunacak olan yeni müfredat açıklandı. Bu müfredatta da içerik olarak birçok değişikliğe gidildi.
Evrim biyoloji derslerinden çıkarıldı
Lise son sınıf biyoloji müfredatında yer alan “Hayatın Başlangıcı ve Evrim” ünitesi de müfredattan tamamen çıkarıldı.
Atatürkçülük’le ilgili konular daraltıldı
1. sınıf hayat bilgisi dersinde artık sadece Atatürk’ün doğum yeri, ölüm yeri, anne ve babasının adlarına değinilecek. Bir önceki müfredatta daha derinlemesine işlenirdi bu konu. Atatürkçülük konusu sosyal bilgiler müfredatından da çıkarıldı. MEB Atatürkçülük konularını değerler eğitimi başlığı altında vermeyi uygun gördü.
Dik temel harfler yeniden gündemde
Yapılan değişikliklerden önemli bir tanesi de el yazısının artık kullanılmayacak olması. El yazısı ile yazmaya başlayan öğrenciler o şekilde yazmaya devam edecek ama 1. sınıfa yeni başlayan öğrenciler artık dik harflerle yazacaklar, bitişik eğik el yazısı kullanmayacaklar.
15 Temmuz da müfredata girdi
Yeni müfredatta 15 Temmuz darbe girişimi de yer alıyor. 1. sınıftan itibaren söz konusu girişim “15 Temmuz demokrasi ve milli birlik günü” adı altında çocuklara anlatılacak, 6. sınıftan itibaren de sosyal bilgiler kitaplarında işlenmeye başlanacak.
Tüm eğitim kurumlarına mescit ve abdesthane zorunluluğu
Daha yeni açıklanan değişikliklerden biri de, yeni açılan ya da açılması planlanan eğitim kurumlarıyla ilgili. Özel okullar için zaten uygulamada olan bir kural olan mescit ve abdesthane bulundurma zorunluluğu artık tüm eğitim kurumları için geçerli bir uygulama haline getirildi. Okullar artık kendi belirledikleri bir alanı mescit ve abdesthane yapmak zorunda.
Muamelat ve ukubat eğitiminin verilmesi
Bu da yeni açıklanan bir karar. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi kapsamında bu eğitimler de verilecekmiş. Bu iki kavramı da kısacık açıklayalım. Muamelat, alışveriş, kira, şirketler, evlilik, miras, vasiyet gibi insanlar arası ilişkileri düzenleyen kuralların tamamıdır. Fıkhın, ibadetler dışında kalan kısmını ifade eden bir kavramdır. Ukubât ise İslam’ın uygulanmasını öngördüğü ceza ve yaptırımlardır. Elbette herkesin kafasında koskocaman birer soru işareti: Türk milli eğitiminin niteliksel anlamda birçok değişikliğe ihtiyacı varken ve bu konuda toplumun tüm kesimleri hemfikirken, öğrenciye neden muamelat ve ukubat öğretilir?