Bugün, dijital dünyanın hakimi olan önemli aktörlerden biri olan Google, milyonlarca bilinmezliğe doğru ya da yanlış cevaplar sunuyor ve pek çok konudaki merakımızı gideriyor. Bununla birlikte hangi konuların Google’a sorulduğu ve arama motoru üzerinden aratıldığı sorgulandığında ilginç cevaplar ortaya çıkabiliyor. Örneğin son dönemlerdeki aramalarda “Mevlana sözleri” oldukça ciddi şekilde aratılmış. Belki Facebook ve Instagram ya da diğer sosyal mecra hesaplarında paylaşılması planlanan ya da farklı sebeple herhangi bir araştırma amacıyla aratılan bu konu belli ki dikkat çeken bir başlık olmuş.
“Mevlana’ya ait olsun olmasın, türlü güzel sözler okumak” isteyenler ise “Güzel Sözler: Her Duruma Uyum Sağlayacak En Güzel Sözler” başlıklı yazıyı da okuyabilir.
Peki, Mevlana’ya ait eserlerden kalan sözler en çok hangi anahtar kelimelerle aratılıyor? Bu sorunun cevabıyla birlikte , arama motoruna bu kadar çok sorulan ve Mevlana’ya ait olan ya da atfedilen bazı özdeyişleri, sözleri bu yazıda listeleyelim istedik.
Uzak mesafe tez kopukluk getirir mi? Mevlana’ya göre olan olmuşsa mesafe hikaye
“Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur?”
“Ey can, aklını başına devşir.
Ölümden korkup kaçarsın ya; doğrusu sen kendinden korkmaktasın.”
Mevlana’nın özdeyişleri ders verir nitelikte olmasıyla da biliniyor
“Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın…” diyen Mevlana’nın, bakın başka hangi özdeyişleri günümüze ulaşmış:
“Hayat bir nefestir, aldığın kadar… Hayat bir kafestir, kaldığın kadar… Hayat bir hevestir, daldığın kadar…”
“Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim;
Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim.”
“Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur.”
“Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.”
“Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.”
“Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.”
“Aşk nasip işidir hesap işi değil! Aşk adayıştır arayış değil! Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda aşk seni bulmaya gelir.”
“Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!”
“Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.”
“Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.”
“Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye…
“Kork ve küstahlık etme”
Aslından uzak kalırsa bir kişi
Arar durur tekrar kavuşacağı günü
Beden candan, can bedenden ayrı değil
Kimseye canı görecek göz verilmiş değil
Beden candan, can bedenden ayrı değil
Kimseye canı görecek göz verilmiş değil
Birinin eşeği vardı, yoktu palanı
Palanı buldu; kurt kaptı karakaçanı
Testisi vardı birinin, su bulamadı
Buldu suyu ama testisi kırıldı.
Ne gelirse sana karanlıktan, gamdan gelir
Yine korkusuzluktan, küstahlıktan gelir…
Giz, değerin ölçüsü müdür?
Âşığın hastalığı öbür hastalıklardan ayrıdır
Aşk, Tanrı sırlarının usturlabıdır
Altın ile gümüş gizli kalmasaydı
Akıllı kişiler onu el üstünde tutar mıydı?
Duvar uzun gölge salsa da
O gölge yine döner aslına”
Mevlana’nın, Mesnevi’sinde öfkeli olmamayı da öğütlediği söylenir
“Öfke ile şehvet şaşı yapar insanı
Doğru yoldan saptırır ruhu
Kılıfta duran tahta kılıç değerli olur
Çıktı mı kınından, yakmaya alet olur
Kim koyarsa hoş olmayan bir âdeti
Gönderilir ona nefret her saat başı
Denizden gelen denize gider
Nereden geldiyse oraya gider
Nerede akarsu varsa, yeşillik olur
Nerede akan gözyaşı varsa, rahmet olur
Tevekkül edeceksen, çalış, çabala, dayan Cebbar Tanrı’ya.
Ahmağın özrü cürmünden beter olur
Cahilin özrü bilgiyi öldüren zehir olur
Kaza geldi mi, bilgi uykuya varır
Ay kararır, güneş tutulur
Havasından geçilmeyen ateşi
Bir rüzgâr tutar söndürür
Saygı gösteren saygı görür
Şeker getiren badem helvası yer.
Yüz ekşitmek şükür sayılsaydı
Sirkeden iyi şükreden çıkmazdı.
Buğday ekip de arpa mı biçersin?
Sıpa doğurduğunu gördün mü atın?
Bir söz ansızın ağızdan çıkarsa,
Yaydan fırlayan oktur; bunu iyi anla.”
Ve Google’a Mevlana’nın sözleri ile ilgili sorulan soru biçimleri
“Hz Mevlana sözleri
Mevlananın sözleri
Mevlana insanlık sözleri
Mevlana aşk sözleri
Güzel sözler Mevlana
Mevlana sözleri suskunluğum asaletimdendir
Anlamlı sözler Mevlana
Mevlana sözleri kısa
Mevlana sözleri resimli
Özlü sözler Mevlana yunus emre
Anne ile ilgili sözler Mevlana
Dostluk sözleri Mevlana
Güzel Mevlana sözleri
Mevlana sözleri aşk
Mevlana aşk sözleri resimli
Resimli Mevlana sözleri
Mevlana sözleri indir
Kardeşlik sözleri Mevlana
Mesnevi sözleri
Kırgınlık sözleri Mevlana
Değer vermekle ilgili sözler Mevlana
Kadın ile ilgili sözler Mevlana
Gece ile ilgili sözler Mevlana
Baba ile ilgili sözler Mevlana
Hayat ile ilgili sözler Mevlana
Aşk sözleri Mevlana
Ölümle ilgili sözler Mevlana”
Bonus
Mevlana’ya atfedilen hoşgörünün timsali olarak bilinen ve sunulan “Gel ne olursan ol yine gel…” dizelerinin yer aldığı rubai aslında Mevlana’ya ait değil.
Rubai ile ilgili olarak; “…Gel, gel, ne olursan ol gene gel, kâfir de, putperest de olsan, ateşe de tapsan gene gel… Bizim dergâhımız ümidsizlik dergâhı değildir, yüz kere de tövbeni bozmuş olsan yine gel’ diye tercüme edilmektedir ama ‘bâzâ’yı yahut ifadenin aslı olan ‘bâz âmeden’ kavramını ‘tövbe et’ şeklinde aldığımız takdirde mânâ tamamen değişir; ‘Tövbe et, ne olursan ol tövbe et; kâfir de, putperest de olsan, ateşe de tapsan tövbe et… Bizim dergâhımız ümidsizlik dergâhı değildir, yüz kerre de tövbeni bozmuş olsan tövbe et’ hâline gelir. Yani, şair, ‘Gel, gel de istersen yanında putunu da getir, beraberce tapınalım’ değil, ‘Tövbe et, öyle gel’ demektedir!” diyen Murat Bardakçı, söz konusu rubainin sahibinin Ebû Said Ebu’l-hayr olduğunu açıklamıştı.