Sanat yaratımının tarihsel süreci ele alınarak incelendiği zaman, anlamı var eden pek çok olayın da söz konusu sürece dahil olduğunu görürüz. İnsanın hayal gücünden yola çıkarak kendini var eden pek çok eser, aynı tarihsel sürecin de belgesi niteliğindedir. Bu bağlamda sergilenen pek çok sanat yapıtı, dönemsel olarak da fayda sağlar. Bugün, dünyanın pek çok farklı yerinde geçmişin izlerini taşıyan, geçmiş yaşanmışlara ve özlerimize ışık tutan eserlerin sergilendiği birçok müze yer alıyor. Müzelerde sergilenen eserlerin hemen hemen her biri birer baş yapıt niteliğinde. New York’ta bulunan ve bugün 151’nci yaşını kutlayan Metropolitan Museum of Art (Metropolitan Sanat Müzesi) ise hem sergilenen eserlerin değeri hem de sayısı açısından dünyanın en önemli müzelerinden biri. Biz de sizler için; Eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserlerin sergilendiği Metropolitan Museum of Art hakkında bilinmeyenleri yazdık.
Metropolitan Sanat Müzesi her zaman bu kadar görkemli değildi
Metropolitan Museum of Art, 1870 yılında bir grup iş adamı, finansör, sanatçı ve kültür meraklısı tarafından kuruldu. Bugün, Central Park’ı çevreleyen Beşinci Cadde’nin bir parçası olan Museum Mile’daki havalı görünümüyle dikkat çekiyor. Ancak kurum aslında bir Roma taş lahiti ve 174 Avrupa resmini barındırıyordu ve Beşinci Cadde’de çok daha küçük bir binada bulunuyordu. Met’in koleksiyonu hızla büyüdü ve kurulduğu alan çok yetersiz kaldı. 1873’te müze, Douglas Mansion olarak bilinen West 14th Street’teki bir mülke taşındı. Ardından ise yapımı 1879’da tamamlanan yeni binasına taşındı.
Met’in içeriği yıllar geçtikçe artarken, binaya çeşitli eklemeler yapıldı. Bugün orijinal yapı tamamen daha modern kanatlarla çevrili. Bununla birlikte, bir zamanlar önemli bir bankacıya ait olan ve 2600 esere ev sahipliği yapan müzenin Robert Lehman Kanadı’nda orijinal batı cephesini görebilirsiniz.
Müzenin düzenli çalışan bir çiçekçisi bulunuyor
Hollandalı bir çiçekçi olan Remco van Vliet, Met’in Büyük Salonu için her hafta beş büyük buket üretiyor. Van Vliet’in buketlerinin büyüklüğü ise 3 ile 5 metre arasında değişiyor. Bu arada, müzenin Mısır kanadında düzenlenen etkinlikler için yarattığı çiçek çalışmaları 6 metreye kadar ulaşabiliyor. Müze koleksiyonundaki eserlerden ilham alarak tasarlanan buketler, müzeye Readers Digest dergisi varisi Lila Acheson Wallace tarafından 1970 yılında bağışlanan dev vazolarda sergileniyor.
Müzede, 2 milyondan fazla eser sergileniyor
Metropolitan Sanat Müzesi, büyük ve eşsiz koleksiyonuyla ünlü. 174 tablo ve 1 Roma lahit ile başlayan koleksiyon, bugün çoğu müzeye kurul onaylarından geçerek bağışlanmış 2 milyondan fazla eserden oluşuyor. Kurumun koleksiyonu arasında, Emanuel Gottlieb Leutze’nin Washington Crossing the Delaware’ı, Jackson Pollock’un, Autumn Rhythm (Number 30) ve Van Gogh’un Wheat Field with Cypresses’ın yanı sıra, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler de bulunuyor.
Dünyanın en eski piyanosu bu müzede bulunuyor
Müzenin koleksiyonunda yaklaşık 5000 adet enstrüman bulunuyor. Bunlardan biri ise dünyanın en eski piyanosu. Antik enstrümanın geçmişi 1720 yılına dayanıyor. Bu piyano ise, piyanoyu icat ettiği bilinen İtalyan Bartolomeo Cristofori tarafından yapılmış.
Müzenin duvarları antik silahlar ve zırhlarla süslü
Müzik veya sanatla o kadar ilgilenmeseniz bile, Kral 8. Henry’nin zırhı ilginizi çekebilir. Bu zırh muhtemelen kral tarafından 1544’teki son askeri seferinde giyildi. Acımasızlığıyla ünlenen 8. Henry’nin saltanı boyunca 70 bin kişiyi infaz ettirdiğini biliyor muydunuz?
Müze; sanatın ve tarihin olduğu kadar modanın geçmişine de ev sahipliği yapıyor
Metropolitan Sanat Müzesi’nde beş kıtadan gelen ve yaklaşık 7 yüzyıllık bir zaman dilimini temsil eden, 33 binden fazla giyim ürünü ve aksesuar bulunuyor.
Metropolitan Sanat Müzesi, ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor
Dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden bir tanesi olan bu yer; The Cloisters adı verilen Orta Çağ sanatını barındıran bölümü bünyesinde bulunduruyor. Ayrıca müzede; eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler de mevcut. Avrupa orta çağ koleksiyonunun bir bölümü ise Manhattan’ın kuzey ucundaki ek binada sergileniyor.
Müzeyi ziyaret edenler eski bir Mısır tapınağında durabilir, bir Çin Bahçesi’nde dinlenebilir, 16. yüzyıldan kalma bir İspanyol kalesinin avlusunda dolaşabilir, MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla yutulan bir villanın yatak odasını ziyaret edebilirler.
Kaynak: 1