Bütün toplu taşımadan şiddetle tiksinenlerin bile kullanmaktan çekinmediği İstanbul metrosu, dikkatle incelendiğinde adeta bir cast ajansı gibidir. Bir metrobüs gerginliğinde, bir otobüs nostaljisinde olmayan metro, ünlü Türk düşünürü Mustafa Sandal’ın da özlü sözünde belirttiği gibi “can cana yan yana, bineriz metroya, hadi düş arkama” samimiyeti ve sıcaklığındadır. Metroyu sık kullananlar iyi bilirler de; işi gücü yüzünden artık yolu yeraltına daha sık düşecek olanlar için metronun değişmez müdavimlerini inceledik. Buyurunuz.
1.Aşırı bakımlı +65 teyze
Metroya bindiği andan itibaren yer verilmesi için gözünüzün içine bakan teyzedir. Teyzeye yer vermek zaten hepimizin yapması gereken bir incelik ama acaba yeriniz bu teyze için uygun mu? Bir kere üstünüz başınız pespaye, kirli ise değil yer vermek, Bülent Ersoy tahtına buyur etseniz “yok ben az sonra ineceğim zaten” diyerek geçiştirir. Bu tip teyzeler yalnız gezmezler. Yanlarında muhakkak bir benzerlerini taşırlar. Kim bilir kimlerin o pis elleriyle elledikleri, mikrop yuvası direklere tutunmak yerine birbirlerine tutunurlar. Osmanbey durağında inerler.
2.Kabarık kıvırcık saçlı İTÜ öğrencisi
Dev kulaklıklarından, her daim uykulu bakan gözlerinden, yer bulma konusundaki ustalığından ve tabi ki dağınık kıvırcık saçlarından bir çırpıda ayırt edebileceğiniz metro müdavimidir. İster ayakta olsun, ister oturuyor olsun, her koşulda telefonuyla oyun oynayabilmek bir numaralı becerisidir. Her ne kadar uysal görünse de, sırtında taşıdığı dev sırt çantası ile son derece tehlikeli hale gelebilir. Böyle bir öğrencinin arkasında dikiliyorsanız refleksleriniz kuvvetli olmalı; zira sağ omzundan soluna almaya karar verdiği çantasıyla direkt yüzünüze çalışacak, 4 durak sonra bile o gün neden metroya bindiğinizi hatırlayamayacağınız travmalara sebep olacaktır.
3.Volta atarak metronun gelmesini bekleyen fetiş abla
İllaki Taksim’den biner, Allah bilir nereye gider… Siyah deri taytı, dev topuklu zımbalı botları, kürklü paltosu, aceleyle eklemeler yapılmış postişli uzun sarı saçları ve Lady Gaga makyajı ile insana “ulan turnike diye gizli bi geçitten geçtim de Mordor’a mı düştüm?! Güvenlik de uyarmadı hiç…” gibi sorular sordurtur. Gözlerimizi ayıramadığımız, öküzleme baktığımız için yer yer kendimizden utanmamızı sağlayan bu ablayı ilginç kılan, aslında onun giyim tarzı değil; ablayı dünya gözüyle gördüğümüz o saattir. Sadece sabahları 08:00-09:00 civarlarında karşılaşacağınız bu abla, siz cesaretinizi toplayıp “ya ablacım sen hayırdır ya…” diyemeden metroya atlayıp gider.
4.Akşam 19:00 civarı ortaya çıkan kız grubu
18-23 yaş arası en az 3, en çok 5 kişiden oluşan kız gruplarıdır. Nereden binerlerse binsinler, varacakları yer Taksim’dir. Yüksek sesle konuşmak, iki durak boyunca aralarında geyik çevirdikleri başka bir yolcunun inmesinin ardından kahkaha patlatmak, cama vuran yansımalarını seyretmek, yol boyu birbirlerinin üstündeki başındakini övmek, genelde isimleri Fırat, Onur, Efe olan bir takım insanlardan gelen mesajları birbirlerine okutmak gibi eğilimleri vardır. Metronun tutunamayanlar kadrosundandır, her frende savrulurlar.
5.Takım elbiseli, sırt çantalı plaza mağduru
Tahmin edebileceğiniz üzere Mecidiyeköy-Zincirlikuyu-Levent-4. Levent durakları ona aittir. Metrobüs çıktığından beri metroda daha az görülür oldu. Genelde ayakta yolculuk yapmayı tercih eder, çünkü bilir ki oturursa uyuyakalacaktır. Sabah saatlerindeki çakı gibi halinden akşam eser yoktur. İş çıkışı spor salonuna uğradığı için al al olmuş yanakları, Ticaret Meslek Lisesi öğrencisiymişçesine elinde salladığı kravatı, yerde iki ayağının arasına sıkıştırmak suretiyle sabitlediği spor çantası ile metronun vazgeçilmez karakterlerindendir. Aktarma yapmadan evine varamaz.
6.Haritalı Turist
Fünikülere kadar yolu vardır. Taksim’i artık hepimizden daha iyi bildiğinden gözünü Adalar’a dikmiştir. Uzun süre haritasına baktıktan sonra bir şeyler sormak ister gibi etrafına baktığında, bütün bir metro halkı kendisiyle göz teması kurmamaya çabalar. Kurbanını seçip “excuse me” dediği anda ise herkes yanındakini dürterek İngilizce bilen arayışına girişir. Kendisine yardımcı olacak kişi ise Michael Kors çantalı ombre saçlı plaza ablasıdır.
7.Michael Kors çantalı, ombre saçlı, ektirme kaşlı, babetli abla
İyi günündeyse karton bardağındaki kahvesiyle, kötü günündeyse ofis tuvaletinde makyajlandıracağı bet yüzüyle metromuza teşrif eder. Yaz kış babet giyer. Dünden kalma maşalı saçları ve ektirdikten sonra Colin Farrell’a benzemesine sebep olan kaşları, varsa parmağındaki tek taşa, yoksa tek taş olması gereken yerde yeller esen yüzük parmağına kitlediği gözleriyle mutsuzluğun vücut bulmuş halidir. Bir de ne hikmetse kalabalık olmayan metro yolculuklarında deodorant sıkma gibi bir huyları vardır. İlginçtirler.
8.Kapının hemen yanındaki koltukta uyuyakalan abi
O koltukta ne varsa artık, oturan anında uyuyakalıyor arkadaş. Ortalarda oturanlar cin gibi; bu koltuklarda oturan kafasını direğe dayadığı gibi mışıl mışıl uyuyor. Sonra o koltuğa denk geldi diye kendini Seyrantepe’deki stadyumda bulan mı ararsınız, Hacıosman’da son metroyu bekleyen mi?…
9.Sabrının sınırındaki adam ve gergin nişanlısı
Takriben metroya binmeden 20 dakika önce başlamış bir kavga, kalabalık önünde rezil olmamak için ertelemeye alınmıştır. Tatsızlık çıksın istemeyen ama tadı çoktan kaçmış adam, bulduğu tek kişilik yere oturttuğu nişanlısının tam önünde ayakta dikilir. Nişanlısıyla göz göze gelmek istemeyen adam sanki karanlık duvar değil de Düden Şelalesi seyrediyormuşçasına bir ilgiyle camdan dışarı bakar. Ağız tadıyla kavgasını yaşayamamış ama yer yüzüne ayağını atar atmaz adamcağızın canına okuyacağı her halinden belli olan kadın ise burnundan soluyarak etrafındakileri inceden süzer. Zira yansıyan camdan nişanlısı adam ile yanlışlıkla kesişen bir yolcu, az sonra yaşanacak kavgaya konu maddesi olarak ilave edilecektir. Mor göz altları, tepesinde topladığı saçları, kısa montu ve boyundan asmalı çantası ile sinirli tavırları tam bir bütünlük içinde olan bu minyon kadın, ara ara tepesinde dikilen nişanlısına diktiği gözleriyle, “Metroda Panik” isimli 2. sınıf bir Hollywood filminin unutulmaz karakteri olabilecek türdendir.