Başlangıç noktamız yaratma cesareti. Yaratma eylemi sonucunda ortaya çıkacak olan ‘yeni’ için alan lazım. Kapasiteyi doğru kullanabilme kabiliyeti hemen bir adım öne çıksın. Çünkü ihtiyacımız olan şey düzen. Düzen derken rutin ya da dağınıklığın tezatı anlaşılmasın; rutin her zaman sıradanlığı işaret etmez ve dağınıklığın da kendi içinde bir düzeni, yani örüntüsü vardır. Mesele o örüntüyü görebilmekte, geometri gibi. Bu örüntüler, desenler, tekrar eden/yineleyen, bağıntısı, bağlantısı, bağımlılığı olan işler; bir bakışta görünmeyebilir. Bu yüzden kendi görebileceğimiz seviyeye kadar gerekli olan görselleştirmeyi kendimiz yapmalıyız ki örüntüleri keşfedip boşlukları görebilelim. Sevgili meşgul insanlar, buyurun size bir kaç öneri ?
1. Aklında tutma, unut gitsin
Her şeyden önce aklını yapılacaklar listen için yer sağlayacı olarak kullanma. Aklını o değerli ve sadece sana özel olan benzersiz düşüncelerin için sakla. Çevrimiçi olduğunda hem bilgisayarından, hem cep telefonundan ulaşabileceğin tekil bir yapılacaklar listen olsun. Aklında tutman gereken ne varsa iki dakika cep telefonunu çıkar ve o an hemen yaz. Her an her yerden ulaşabileceğin tek bir liste olması işlerini çok kolaylaştırır. ‘O iş bende.’ dediğin ne varsa bu listeye muhakkak yaz ve direkt unut. Unutmak çok önemli. Tuhaf gelebilir, unutursam nasıl halledeceğim işimi diye düşünebilirsin belki. Böyle şeyler düşünme işte, bunlar gelir şimdi’yi götürür 🙂 Aslında durum şu, bir işi yapılacaklar listene alacak seviyede önemli bulduysan, o işi zaten zamanı geldiğinde yapacaksın demektir. O işi yapmaya başlayana kadar geçen süre zarfında o işi düşünmenin ne gereği var?
2. Önceliklendir
Listemiz tamam, tamam da; öyle palas pandıras bir liste olmamalı bu. İşlerini kesinlikle önceliklendirmelisin. Özel tarihi olanlar zaten bir tarih sıralamasına göre dizilir, öyle ya çevrimiçi bir araç kullanıyorsun sonuçta. Özel bir tarihi olmayanları ise kendi önem sıralamana göre önceliklendirmelisin. İlk maddeler en öncelikli işlerin olmalı ki, biraz iş halletmek istediğin zaman listeni açıp baktığında ilk yapman gerekenleri hemen gözün seçebilsin. Yani listene doğru bakmak bile sana zaman kazandırır. Zaman kazanmak tabirinden hepimiz aynı şeyi anlıyor ve bu tabiri kullanıyoruz. Ancak aslında zaman kazanmak diye bir şey yok, var olan zamanı doğru kullanmak diye bir şey var. Hayata da böyle bakmayı öğrenebilirsen, süreklilik halinde -tabir-i caizse- zaman kazanabilirsin 😉
3. Yönlendir
Her işi sen yapma. Yönlendirebileceğin, başkalarına yaptırabileceğin işleri yönlendir. Buradaki kasıt ‘insanları kullan, kendi işlerini başkalarına yaptır’ değil. Öyle bir iş düşün ki senin için angarya niteliğinde olsun, bir başkası içinse bilmediği ve öğrenmesi gereken bir şey olsun. İşte bu tip işlerde kişinin öğrenme arzusu var ise direkt yönlendir, o işi yapsın, takılınca sana sorsun, cevapla, yardımcı ol. Hem sen senin için angarya olan o işi yapma, hem de bir başkası gönüllü olarak senin ustalığından faydalansın ve senden bir şeyler kapsın. Yani, sadece kazan-kazan tipindeki işlerin için bu yönlendirmeyi yap. Muhakkak kendin yapman gereken işleri tabii ki yönlendirme.
4. Teknolojiyi kullan
Otomatize edilebilir seviyede ve herkes için angarya sayılabilecek işlerini otomatize et, uğraşma; faturaların için otomatik ödeme talimatı vermek gibi. Yapılacaklar listen için kendine en güzelinden bir uygulama bul ve o uygulamanın özelliklerini incele. Hayatını kolaylaştırabilecek tonla şey göreceksin. Kendin yapamıyorsan, yapandan öğren. İlla etrafında vardır meraklısı. Sor, sen nasıl hallediyorsun de, ben anlamıyorum bu işlerden, bana da bir gösterir misin de, sana keyifle öğretecek insanlar çıkacaktır. Televizyonla uyuyanlardansan, kapanış ayarı yapmayı öğren. En azından sen uyuduktan sonra, o güzel aklını meşgul edecek gürültülerden kurtulmuş, ertesi güne daha dinç başlamış olursun. Ha diyelim ki sen efsanesin, o zaman hemen annene, babana, aile büyüklerine öğret. Ailen, yani seni bu dünyada koşulsuz, şartsız, sadece sen olduğun için seven insanlar bütünü; onların zamanını doğru kullanmalarını sağlayabilirsen, emin ol bunun dolaylı yoldan senin üzerinde de iyi etkileri olacak.
5. Örüntüyü gör ve aynılaştır
Nasıl yani? Hemen bir örnekle somutlaştıralım. Diyelim ki çalışıyorsun. Aynı zamanda yüksek lisans yapıyorsun ve bitirme projen/tezin var. Yüksek Lisans Tezi dediğin nerden baksan 3-4 aylık bir çalışma gerektirir. Hali hazırda içinde bulunduğun şirkette her ne işle uğraşıyorsan, tam olarak o işin kendisini bitirme projesi olarak öner. Bunu başarabilirsen tezinle uğraştığın her zaman diliminde aynı zamanda kendi işini yapıyor olmuş olursun ve özel bir zaman ayırmana gerek kalmaz. Hatta tez hocanı da hali hazırda aldığın derslerden birinden seçer ve o dersi de bu ikili iş bütününe bağlayabilirsen, aynı anda ders çalışmış da olursun. Nasıl? Hiç fena değil. Bunu gerçekten yapabildiğin zaman hissedeceğin hazzın tarifi yok ? Kesinlikle listendeki maddelere bak ve aynılaştırmayı dene!
6. Limit belirle ve limiti aşma
Diyelim ki 40 maddelik bir yapılacaklar listen var, nasıl da yoğun ve meşgul bir insansın. Ve sürekli sürekli yeni maddeler eklenip duruyor, 50 oluyor, 60 oluyor, çünkü kapış kapışsın. Nasıl da önemlisin ve aranansın, sen olmasaydın ne yapardık gibi bir durum. Bu da bir varsayım; belki hepimizi sen kurtaracaksın. O zaman bir limitin olsun, de ki ben her hafta 10 iş yaparım, ya da de ki ben her ay 30 iş yaparım. Tabii bunu senin gibi muhteşem seviyede önemli biri dediği için bu artık kanun, o yüzden kendi koyduğun bu limiti asla aşmamalısın. Peki bu sana ne sağlayacak? Basit; bitti duygusu. Bir şeyleri bitirmenin, sözünde durmanın yaşattığı bir rahatlama vardır, bu motive eder. Bu aynı zamanda sınırlarını tanımanı sağlar, 20 dersin, bir bakarsın 25 yapıyorsun, o zaman tabii hemen limitini buna göre adapte etmelisin.
7. Kendine iyi bak
Sen, sevgili meşgul insan, onca şey yaptık, sana alan yarattık, bu alanda ne mi yapacaksın? Kendine iyi bakacaksın ? Senin gibi insanların çemkireni bol olur, senin gibi insanların sıklıkla hakkı yenir, “benimle hiç ilgilenmiyorsun”lar, “beni hiç düşünmüyorsun”lar, türlü türlü kinayeler, “kötü” hiç bir şey yapmıyor olmana rağmen sadece ‘bir şey yapmıyor’ olmandan mütevellit çıkan tartışmalar… Senin maruz kaldığın/kalacağın çok üzücü, kalp kıran, insanı büken, yaralayan yığınla şey yaşıyorsun/yaşayacaksın. Madalyonun diğer yüzünde ise, tüm bunları yaşarken sen de hak yiyorsun, gerçekten aileni, sevdiklerini, hatta belki sağlığını/kendini ihmal ediyorsun. Sen eğer meşgul insan olmayı seçtiysen, hayatını da buna göre şekillendir, bunu anlayabilecek kişilerle yakınlaş? Gerçekten seven bunu anlayabilir mi? Yoksa zaten sadece gerçekten seven mi anlar? Tartışılır. Ama tartışmasız olan bir şey var: Eğer meşgulsen, buna değsin. Doğru şeyle meşgul ol. Yoksa, büyük ihtimalle yalnız öleceksin ?