Bilindiği üzere Kudüs tüm Müslümanlar için kutsal bir yer. Ancak aynı zamanda Kudüs, Yahudiler için en kutsal şehir. Çünkü kutsal kitaplarına göre, İsrail Kralı Davud, Milattan Önce Kudüs’ü Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa etti ve oğlu Kral Süleyman, İlk Tapınağı şehrin içinde kurdu. Bu nedenle Kudüs’ün tüm dinler için önemi büyük. Peki ama İsrail ne istiyor? İsrail ile Filistin arasında uzun yıllardan beri süren bir gerilim bulunuyor. Ancak Mescid-i Aksa gerilimi Nisan sonunda başladı. Müslümanlar için kutsal olan Ramazan ayında başlayan gerilim “Kudüs Günü” yaklaşırken daha da tırmandı. Detaylara birlikte bakalım.
Doğu Kudüs, bir kez daha Mescid-i Aksa’da ibadet etmek isteyen Filistinlilere yapılan İsrail müdahalesiyle gündemde
Nisan ayının son haftasında Filistinliler, bir Ramazan geleneği olarak oruçlarını eski kentin Şam Kapısı’nın merdivenlerinde açmak istediler
Ancak bu istek İsrailliler tarafından engellendi. Burada başlayan gerginlik ise birkaç gün sonra Eski Şehir içerisinde bulunan Harem-üş Şerif’te devam etti
Geçtiğimiz cuma günü ise, İsrail polisi Mescid-i Aksa bölgesinde Filistinlilere tazyikli su ve plastik mermiyle müdahale etti. Çatışmalarda, yüzlerce Filistinli ve 30’a yakın İsrail polisi yaralandı
Cuma günü namaz kılmak üzere Mescid-i Aksa’ya giden on binlerce Filistinli, 10 Mayıs’taki “Kudüs Günü”nde bazı İsrailli grupların planladığı yürüyüşte Harem-üş Şerif’e girmemesi için üç günlük bir nöbete başladı.
Hafta sonu ve ardından Pazartesi sabahı devam eden, İsrail polisinin tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandığı olayların ardından İsrail polisi, 10 Mayıs Pazartesi (bugün) “Kudüs Günü Bayrak Yürüyüşü”nde Mescid-i Aksa’nın bulunduğu, Müslümanların “Harem-üş Şerif” Yahudilerin ise “Tapınak Dağı” adını verdiği bölgeye Yahudilerin girişinin yasaklanmasına karar verdi.
Son olarak bugün sabah namazını Mescid-i Aksa’da kılan ve ardından tekbir getirerek sloganlar atan Filistinliler, bazı noktalara barikatlar kurdu. İsrail polisi bir kez daha müdahale etti
İsrail polisi, Mescid-i Aksa çevresinde barikat kuran “binlerce Filistinlinin kendilerine taş ve molotof kokteyli attığını” açıkladı. Bunun üzerine protestocuları dağıtmak için gerekli yöntemleri kullanmaya karar verdikleri ve öğlen saatlerinde plastik mermi de kullanarak Filistinlilere müdahale ettikleri de açıklamada yer alıyor. Ancak, bölgedeki yabancı haber ajanslarının muhabirlerine göre İsrail polisi göz yaşartıcı gaz da kullandı. Olay yerinden gelen görüntülerde yüksek sesli patlamalar, çığlıklar duyuluyor ve göz yaşartıcı gazın bölgeyi kapladığı görülüyor.
Üç gündür devam eden olaylarda Filistinli yetkililer, 300’e yakın kişinin yaralandığını duyururken, İsrail de 17 polisin yaralandığını açıkladı
Filistin Kızılayı, Pazartesi sabah ve öğlen saatlerinde yaşanan olaylarda 305 kişinin yaralandığını, en az 200 kişinin de hastaneye götürüldüğünü; beş kişinin durumunun kritik olduğunu duyurdu. Doğu Kudüs Maqassed Hastanesi’ndeki Doktor Firas Ebu Akari’ye göre üç kişi olaylarda bir gözünü kaybetti.
İsrail’de bazı gruplar, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü İbrani takvimine göre “Kudüs Günü” olarak kutluyor. Bu yıl bu takvime göre Kudüs günü 9-10 Mayıs’a denk geliyor.
Peki Doğu Kudüs neden önemli, Doğu Kudüs’te gerilim nasıl başladı?
Kudüs, Orta Doğu sorununun merkezinde yer alıyor. Binlerce yıllık tarihe sahip olan bu kutsal şehrin doğusu yaklaşık 50 yıldır işgal altında. İsrail, kentin doğusunu 1967’de işgal etti, 1980 yılında da şehrin tamamını başkenti ilan ettiğini duyurdu.
Filistinliler ise Doğu Kudüs’ü ileride kurulacak Filistin devletinin başkenti olarak görüyor. Oslo anlaşmalarında Kudüs’ün statüsü barış görüşmelerinin ileri aşamalarına bırakılmıştı.
Yaşanan şiddet olaylarının temelde 3 sebebi bulunuyor;
Şiddet olaylarının ilk sebebi Kudüs Günü yürüyüşü. İsrail’de bazı gruplar, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın yıl dönümünü İbrani takvimine göre “Kudüs Günü” olarak kutluyor. Bu yıl bu takvime göre Kudüs günü 9-10 Mayıs’a denk geliyordu.
Her yıl İbrani takvimine göre kutlanan Kudüs Günü’nde yüzlerce Yahudi ellerinde bayraklarla Müslümanlar için kutsal olan bu bölgeye yürüyerek sloganlar atıyor ve İsrail marşları söylüyor.
Bu kutlamalar, Filistinliler için “bilerek yapılan provokasyon” olarak değerlendiriliyor. Bu yıl bu günün Ramazan ayının son günlerine denk gelmesi, Filistinli grupların Mescid-i Aksa çevresinde barikatlar oluşturarak bu grupları engellemeye yönelik daha sert bir adım atmaya itti. Kudüs dışında yaşayan yüzlerce Filistinli de hafta sonu otobüslerle Mescid-i Aksa’ya akın ederek nöbete katıldı. Ancak bu yürüyüş, bir aydır süren gerilimin sadece son parçası oldu.
Gerginliğin bir diğer sebebi, Nisan ayı ortasında Ramazan’la birlikte başladı. Filistinlilerin Ramazan geleneği olan, oruçlarını eski kentin Şam Kapısı’nın merdivenlerinde açmaları İsraililer tarafından engellendi.
Bu sırada bazı Filistinlilerin, ultra-Ortodoks Yahudilere saldırdığını gösteren birkaç videonun TikTok’ta yayılması aşırı sağcı Yahudileri harekete geçirdi ve yaklaşık bir hafta boyunca Kudüs’de çok sayıda Filistinli, Yahudi gruplarının saldırısına uğradı.
Doğu Kudüs’te en şiddetli olaylar ise 22 Nisan Perşembe akşamı yaşandı. Doğu Kudüs’te aşırı sağcı Yahudi eylemciler, Filistinliler ve İsrail polisi arasında çıkan şiddetli çatışmalarda Filistin Kızılayı’na göre en az 100 Filistinli yaralandı; İsrail polisi de 20 polis memurunun yaralandığını açıkladı. 50 kişi de gözaltına alındı.
Gerginliğin çok daha eskiye dayanan son sebebi ise, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah bölgesinde yaşayan Filistinli ailelerin tahliye edilmesi planları oldu.
Tam da 10 Mayıs’taki Kudüs Günü yürüyüşüne denk gelen bir duruşmada, İsrailli yetkililerin on yıllardır Doğu Kudüs’teki evlerinden çıkarılması için çalıştığı Filistinli ailelerden dördünün yaptığı temyiz başvurusu görüşülecekti.
Bölgede 30’dan fazla Filistinlinin yaşadığı dört evin “Yahudilere ait olduğu gerekçesiyle” boşaltılması için son karar bu yılın başında görülen bir duruşmada verildi. Uluslararası hukuka aykırı şekilde yapılan yerleşim bölgelerinde yaşayanların lehine verilen karara Filistinli dört aile itiraz etmişti. Ancak 10 Mayıs’ta yapılması gereken duruşmada Filistinlilerin tahliyesine karar verilmesi bekleniyordu.