Neredeyse dünyanın tüm ülkelerinde işler, geleneksel olarak yaka rengine göre sınıflandırılır. Yaygın sınıflandırmalar arasında mavi, beyaz, pembe, altın ve gri yaka bulunuyor. Ancak Türkiye’de mavi ve beyaz yaka kavramları daha sık kullanılıyor. Metaforik anlam taşımalarına rağmen bu renkler, iş yaşamında geleneksel öneme sahip. Yaka renginin belirlenmesinde; işin tanımı, eğitim seviyesi, sosyoekonomik durum ve cinsiyet gibi unsurlar etkili oluyor. Başka bir ifadeyle sadece çalışanların organizasyonel kriterleri değil özel hayattaki kimlikleri de esas alınıyor.
Uzun yıllar boyunca toplumlar, çalışan vatandaşlarını her şeyden önce yaptıkları mesleğe göre değerlendirdi. Biriyle tanıştığımızda ilk soru neredeyse her zaman aynıdır: Ne iş yapıyorsun? Sanki yaptığımız iş tüm kişiliğimizi özetliyormuş gibi devamlı bu soruya maruz kalırız. Belki de biz maruz bırakırız. Bireylerin; eğitimi, zekâsı, yeteneği, kişiliği ve öz değerini basitçe yaptığı işin türüne göre değerlendiririz. İşte bu oluşturduğumuz yaka sistemi de tamamen buna hizmet etmek için ortaya çıktı. İnsanların yaka rengine bakarak onları daha kolay kategorize edebileceğimizi düşünüyoruz. Peki bu düşünce nasıl ortaya çıktı? Mavi, Beyaz, Pembe, Altın ve Gri yaka kavramları tam olarak hangi çalışanları ifade ediyor? Detaylara birlikte bakalım.
Mavi Yaka
Mavi yaka olarak adlandırılan kişiler, zihinsel faaliyetlerinin yanı sıra beden gücünün de kullanıldığı alanlarda çalışırlar. Dünyanın çoğu ülkesinde mavi yakalı çalışanlar maaş yerine saatlik ücret karşılığı ödeme alırlar. Mavi yaka kavramı ilk defa 1920’li yıllarda ortaya çıktı. Ağır şartlarda ve beden gücü kullanarak çalışan işçiler, kıyafetlerindeki kirleri gizlemek için koyu renk kıyafetler tercih ediyordu. Pek çok işçi dayanıklı olduğu için kot kıyafetler giymekteydi. Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri’nde beden gücüyle çalışan işçilere “mavi yakalı” denmeye başladı. Mavi yakalı çalışanlar; bir işletmede, arazide, üretim tezgahında ya da sahada doğrudan kas gücüne dayalı işlerde çalışanları ifade ediyor. Beyaz yaka ile arasındaki en temel ayrım iş gücü noktasında kendini gösteriyor. Geleneksel olarak mavi yakalıların çalıştıkları iş kolları “işçi sınıfı” mesleği olarak görülüyor. Ancak bugün çoğu mavi yakalı çalışan, üniversite diplomasına sahip işçilerden daha fazla kazanıyor.
Beyaz Yaka
Beyaz yaka kavramını ilk defa romancı Upton Sinclair ortaya attı. Sinclair, işe giderken gömlek giyen ve kravat takan idari çalışanları tanımlamak için böyle bir kavram yaratmıştı. Sinclair’ın tanımladığı bu işler genellikle üniversite okumuş olmayı ve resmi kıyafetler giymeyi gerektiriyordu. Mavi yakalı çalışanların aksine beyaz yakalı işçilere saatlik ücret yerine maaşla ödeme yapılmaktaydı. Beyaz yaka genel olarak mimar, doktor, araştırmacı, avukat, bilişim uzmanı ve üretim planlama gibi daha çok idari ve araştırma geliştirme gibi işlerde faaliyet gösteren meslek gruplarını kapsıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde beyaz yaka pozisyonlar genellikle daha profesyonel görülüyor. Ancak Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş toplumlarda bu kavramlar modası geçmiş kabul ediliyor.
Pembe Yaka
Hem beyaz hem de mavi yaka kavramları, anlamlarını işçilerin giydiği kıyafet renginden alırken pembe yaka daha ezoterik bir kökene sahip. Yazar Louise Howe, pembe yaka terimini sekreter, hemşire ve öğretmen gibi kadınların “daha yoğun” çalıştığı alanlara atıfta bulunmak için ortaya attı. Pembe yaka kavramı ortaya çıktıktan sonra kadın işçiler, çalışma hayatına girdikleri andan itibaren bu kalıbın içine yerleştirilmeye başladı. Ancak kadınlar toplumsal alanda olduğu gibi iş yaşamında da hak ettikleri “eşitliği” aramaya başladıkça pembe yaka kavramı yavaş yavaş kullanımdan kalktı.
Altın Yaka
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte klasik üretim modeli yerini modern üretim anlayışına bıraktı. Hizmet sektörünün gelişmesi ve bilgi toplumunun oluşması mavi ve beyaz yaka kavramlarına alternatif yaka renklerinin ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. İlk defa 1959 yılında Peter Drucker tarafından tanımlanan bu kavram, eğitimden mühendisliğe, iktisattan hukuka kadar çok geniş alanda meslek dalıyla ilişkilendiriliyor. Altın yakalı çalışanlar; bilgiyi toplayan, analiz eden, depolayan ve sonra da yeni bilgiler üreten kişileri ifade ediyor. Türkiye’de yaygın olarak kullanılmasa da Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bu kavram oldukça popüler.
Gri Yaka
Gri yakalı çalışanlar mavi yakalılardan yüksek fakat beyaz yakalılardan düşük pozisyonlarda çalışan kişileri tanımlıyor. Teknolojiyi kullanma konusunda beyaz yakalılar kadar iyi olmayan ancak işin içinde yetiştikleri için mavi yakalılardan daha iyi düzeyde iş yapabilen şefler, ustalar ya da vardiya amirleri gibi kişiler bu grupta yer alıyor. Aynı zamanda Batı’da gri yakalı çalışanlar “yetenekli teknisyenler” olarak da bilinmektedir.
Diğer yaka türleri
Pembe yaka örneğinde olduğu gibi bazı yaka renkleri Türkiye’de hiçbir zaman yaygın olarak kullanılmadı. Ancak dünyanın farklı ülkelerinde yaşam koşulları değiştikçe daha fazla yaka tanımı üretildi. Örneğin son yıllarda bürokrasiyle yakın ilişkisi olan hükümet çalışanları kırmızı yaka olarak tanımlanıyor. Kırmızı rengi aynı zamanda komünizmin sembolü olarak bilinmektedir. Bu nedenle çeşitli ulusların komünist partilerinde çalışan kişiler de kırmızı yakalı olarak tanımlanıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde görev yapan mahkumlar, giydikleri kıyafetlerden dolayı turuncu yakalı olarak bilinirken askeri çalışanlar üniformalarından dolayı kahverengi yakalı olarak biliniyor. Aynı zamanda yine Amerika’da doğada yani açık alanda çalışanlar yeşil yakalı olarak isimlendiriliyor.
Son olarak her toplumda alay edilmeye meyilli iki tür çalışanımız bulunuyor. İlki çelik yaka. Biz henüz çelik yakalı çalışanlar görmeye alışkın olmasak da gelişmiş pek çok ülkede robotlar iş gücüne dahil olmuş durumda. Çelik yakalı robotlar, mavi yakalı çalışanların işlerini çoktan elinden aldı. Bu nedenle robotların da iş hayatında belirli bir sınıf oluşturması gerektiği fikri ortaya çıktı. İkinci kavram ise “yakasız” olarak isimlendiriliyor. Bu kavram; sanatçılar ve zanaatkarlar gibi “bohem” ve sabit bir işi olmayan şanslı insanları ifade ediyor.