Matrix serisinin dördüncü filmi uzun bir aradan sonra 24 Kasım Cuma günü Türkiye’de vizyona giriyor. Matrix Resurrections ismiyle gösterime girecek olan filmin başrollerinde Keanu Reeves ve Carrie Anne Moss yer alıyor. İlk defa 1999 yılında yayınlanan film birçok kişinin başını döndürmeyi başarmıştı. Matrix, dönemin teknolojik gelişmelerinden istifade etmekle kalmamış, teknolojinin tehlikelerine karşı da soru işaretlerini ortaya atmıştı. Film aradan yıllar geçmesine rağmen hala popülerliğini koruyor. Peki sinema tarihine damgasını vuran Matrix serisi gerçek dünyaya dair hangi kehanetleri günümüze miras bıraktı? Gelin birlikte inceleyelim.
Kırmızı mı mavi mi?
Morpheus’un Neo’dan mavi ve kırmızı haplar arasında seçim yapmasını istemesi, Matrix’in belki de en ikonik sahnelerinden biri. Neo, mavi hapı seçerse sahte gerçekliğe tekrar dönecekti. Kırmızı hapı seçerse gerçeğe ve makinelerin kontrol ettiği dünyaya gözlerini açacaktı. Filmdeki hap metaforu o günden beri gerçek anlamından çok uzak amaçlarla kullanıldı. Örneğin Reddit sitesindeki “TheRedPill” (Kırmızı hap) ismi verilen Incel hareketi, “feminist kültürü” bastırmak için erkeklerin “cinsel stratejiler” geliştirmesini amaçlıyordu. Bu sayfa 2018 yılında kapatılsa da o zamana kadar forumun takipçi sayısı kırk bine ulaşmıştı. Filmde kırmızı hapı yutmak, hayal dünyasında yaşamak yerine dehşet verici gerçekliği kabul etmek anlamına geliyordu.
Aklını özgür bırak
Matrix’te geçen “aklını özgür bırak” ifadesi günlük hayatta ve siyasette sık sık karşımıza çıkıyor. Öyle ki modern dönemde kendilerini düzen karşıtı olarak tanımlayan aşırı sağ popülist akım, bu ifadeyi kendi özdeyişleri olarak kabul ediyor. Filmde Ajan Smith karakterini canlandıran Hugo Weaving yaptığı açıklamada, filmde geçen repliklerin bu gruplar tarafından kullanılması karşısında şaşırdığını ifade etmişti.
Hakikat çağı mı?
İnternet ve sosyal medya artık çok farklı fikirlerin paylaşıldığı ve herkesin gücünü kolayca artırabileceği bir dünya sunuyor. Bu durum “hakikat sonrası” adı verilen bir dönemde yaşadığımız düşüncesine yol açıyor. Hatta bu kavram 2016 yılında Oxford sözlüğü tarafından yılın kelimesi seçilmişti. Reuters’ın yaptığı bir araştırmaya göre insanlar giderek “hakikate” daha fazla önem veriyor ancak internet kullanıcıların sadece %44’ü okuduklarına inanıyor. Çünkü internette çok fazla teyit edilmemiş bilgi bulunuyor. Bu durum insanları bilgi kirliliği ve komplo teorileriyle baş başa bırakıyor. Başka bir ifadeyle kırmızı ve mavi hap tartışması tamamen bulanıklaşıyor ve güvensizlikten oluşan birleşmiş bir mor hapa dönüşüyor.
Matrix’in içinde mi yaşıyoruz?
Her internet kullanıcısının “dijital ayak izleri” o kullanıcının sanal ortamdaki varlığını temsil ediyor. Bu durum filmin yayınlandığı dönemde sadece “bilim kurgu” olarak adlandırılan unsurların aslında günümüzde kendini gösterdiğinin en önemli kanıtı. Öte yandan sanal gerçeklik teknolojileri, dijital ve gerçek hayattaki profillerimizin iç içe geçmesine neden oluyor. Matrix filminde de tıpkı artırılmış gerçeklik teknolojilerinde olduğu gibi, karakterler benzer bir simülasyona girip çıkabiliyordu.
Kehanetler ile ilgili tartışmalar, Matrix Resurrections filminin vizyona girmesiyle yeniden alevlenecek gibi duruyor. Bazı bilim insanları insanlığın dönüp dolaşıp yine aynı yere geldiğine inanıyor. 2016 yılında bir grup fizikçi, evrenin gerçek olmadığını ve daha büyük bir güç tarafından yönetilen büyük bir simülasyon olduğunu iddia etmişti. Hatta Elon Musk gibi Silikon Vadisi’ndeki bazı teknoloji uzmanları da fizikçilerin bu görüşlerine destek vermişti. Kulağa çok hoş gelmiyor değil mi? O halde Neo’nun ilk Matrix filminde makineleri nasıl uyardığını hatırlatalım: “Onlara kural ve denetimlerin olmadığı, sizin olmadığınız bir dünyanın mümkün olduğunu göstereceğim.”