İngiltere tarihinin en çok evlenen kralı VIII. Henry, 1509 – 1547 yılları arasında tam 6 kez evlendi. Kral VIII. Henry’nin çapkın olduğunu ya da aşktan yana yüzünün gülmediğini düşünebilirsiniz. Ancak kralın bu kadar çok evlenmesin ardında erkek çocuk sahibi olma arzusu vardı. Peki Henry’nin ilk çocuğu Mary Tudor, babasının istikrarsız gönül ilişkilerine nasıl tepki veriyordu? Gelin, Tudor hanedanlığının entrika dolu tarihine yakından bakalım.
Henry’nin ilk eşi İspanya tahtının varisi Aragonlu Catherine’di. Bu evlilik İspanya ve İngiltere arasındaki siyasi ittifakın bir parçasıydı
Aragonlu Catherine ilk başta Henry’nin abisi Arthur ile evlendi. Arthur, İngiliz tahtının ilk varisiydi. Bu nedenle Henry’nin evliliği henüz konuşulmuyordu. Ancak Catherine, İngiltere’ye gittikten sadece altı ay sonra Arthur hayata veda etti. Böylece Tudor hanedanlığını devam ettirmek VIII. Henry’e kalmıştı. İspanya ve İngiltere iki ülkenin dost ilişkilerinin devam etmesini istiyordu. Bu nedenle kraliyet ailesi, gelin adayı için çok uzaklara bakmaya gerek duymadı. Her iki ailenin desteğiyle Aragonlu Catherine ile Henry kısa bir süre içinde hayatını birleştirdi. Yaklaşık 24 yıl süren evlilikleri ilk başlarda gayet güzel gidiyordu. Bu sürede Catherine altı kez hamile kaldı. Ancak çocuklarının sadece ikisi hayatta kalacaktı. Kral Henry’nin özlemini duyduğu erkek varis 1511 yılında doğdu fakat doğumundan 52 gün sonra hayata veda etti. Prensin ölümü çifti derinden üzmüştü. Neyse ki 1516 yılında Mary Tudor’un doğmasıyla umutlar yeniden yeşerdi. Ancak Catherine, Mary’den sonra bir daha çocuk sahibi olmamıştı. Henry, kardeşinin dul eşiyle evlendiği için Tanrının kendisini cezalandırdığını düşünmekteydi.
Kral, evliliğini sorgulamaya başladığı sırada genç, güzel ve zeki Anne Boleyn’e âşık oldu. Bir diplomatın kızı olan Anne, adeta Henry’nin aklını başından almıştı
Henry, Anne’i gördükten sonra ondan başka bir şey düşünemez oldu. Ancak ikilinin evlenmesinin önünde Catherine ve papalık kurumu vardı. Papa, Kral Henry’nin boşanmasına izin vermiyordu. Boşanamadığı için ise Anne ile evlenemiyordu. Romantik kral Henry, sevdiği kadınla evlenebilmek için Anglikanizm Kilisesini kurdu. Papalık otoritesinin reddedilmesiyle artık kralın gönül ilişkilerine kimse karışamayacaktı. Henry ve Anne 1533 yılında evlendiğinde Canterbury başpiskoposu Thomas Cranmer kralın daha önceki evliliğini geçersiz ilan etti. Böylece Mary gayri meşru çocuk olarak görülmeye başladı. Mary’nin miras hakları elinden alındığı gibi öz annesini görmesi de yasaklandı. Mary Tudor artık bir prenses değildi. Ancak kraliyet ailesine uygun bir şekilde yaşamak zorundaydı.
İngiltere’nin dini ve siyasi hayatını alt üst eden Henry, bir erkek çocuğu olacağına yürekten inanıyordu
Anne Boleyn hamile kaldığında, çocuğun erkek olacağı çoktan ilan edilmişti. Ancak Prenses Elizabeth doğduğunda, Henry bir kere daha hayal kırıklığına uğradı. Anne Boleyn, erkek bir varis “doğuramamıştı”. Yine de Henry ile ateşli ilişkisi bir süre daha devam etti. Elizabeth doğduktan sonra Anne ve Mary Tudor adeta birbirinin düşmanı olmuştu. Mary’nin üvey kardeşi Elizabeth’i meşru prenses ve İngiltere tahtının varisi olarak kabul etmesi gerekiyordu. Ancak Mary bunu hiçbir zaman kabul etmedi.
1536 yılında Mary’nin öz annesi Aragonlu Catherine hayata veda etti. Bu sırada Anne Boleyn ikinci hamileliğinin ilk aşamalarındaydı
Anne Boleyn henüz bir erkek varis doğurmadığı için Henry’nin ona olan sevgisinin azalacağını düşünmekteydi. Bu nedenle Mary’e yakınlaşmak için uzun bir süre çaba sarf etti. Aragonlu Catherine’in cenaze gününde Anne Boleyn erken doğum yaptı ve ölü bir çocuk doğurdu. Bu olaydan sonra Henry ve Anne ilişkisindeki çatlaklar daha fazla derinleşmeye başladı. Sarayda yaşayanlar ve İngiliz halkı Anne’in krala büyü yaptığını iddia ediyordu. Daha sonra Anne Boleyn hakkında dedikodular çıkmaya başladı. Sözde Anne Boleyn, kralı başka erkeklerle aldatıyordu ve Henry’e suikast hazırlığı yapıyordu. Henry başbakanı Thomas Cromwell’e dedikoduları araştırmasını emretti. Cromwell elinde kanıtlarla kralın yanına geldiğinde Anne’in ölüm fermanı imzalanmış oldu. Kısa bir süre içinde Anne Boleyn, halkın gözü önünde idam edilecekti.
Anne Boleyn öldükten sadece 24 saat sonra Henry, Jane Seymour ile nişanlandı. Jane, Anne Boleyn’in tam zıttı bir karaktere sahipti. Sessiz, “ağırbaşlı” nazik ve kırılgan bir yapısı vardı
1537 yılına geldiğinde Jane, Henry’nin hayattaki tek arzusunu gerçekleştirmişti. Tudor hanedanlığını devam ettirecek erkek bir prens doğmuştu. Kral, doğumun ardından Jane’i “tek gerçek karısı” olarak tanımlamaya başladı. Jane Seymour, Mary’den sadece sekiz yaş büyüktü. Aralarında fazla yaş farkı olmadığı için Jane, Mary’e üvey anne gibi değil arkadaş olarak yaklaştı. Bu sırada Mary, annesi ve babasının evliliğinin hiçbir zaman geçerli olmadığını, gayri meşru çocuk olduğunu ve babasının İngiltere Kilisesi’nin yüce lideri olduğunu kabul eden bir bildiri imzaladı. Bu anlaşmanın ardından Henry ve Mary arasındaki buzlar kısa bir süreliğine de olsa erimişti. Jane, baba kızın yıllar sonraki buluşmalarına katılarak Mary’e şefkatinin göstergesi olarak elmas bir yüzük hediye etti. Mary ile Jane’in arkadaşlığı o kadar ilerlemişti ki prens Edward doğduğunda Mary onun vaftiz annesi oldu. Ancak Jane doğum sonrası komplikasyonları nedeniyle kısa sürede hayatını kaybetti.
Jane Seymour’un ölümünün ardından Henry şaşırtıcı bir şekilde iki sene bekar kaldı. Daha sonra siyasi bir ittifak sağlamak için Clevesli Anne ile evlendi. Ancak bu evlilik sadece 6 ay kadar sürdü
Clevesli Anne, Mary’den bir yaş küçüktü. Her ne kadar babasıyla ayrılmış olsa da ikilinin arkadaşlığı Clevesli Anne’in 1557’deki ölümüne kadar devam etti. Boşandığında 50 yaşında olan Henry, kısa bir sürede 19 yaşındaki Catherine Howard’a âşık olmuştu. Catherine’de bir kraliçede olması gereken her şey vardı. İtaatkâr, güler yüzlü ve anlayışlıydı. Artık yaşlı ve hasta bir kral olan Henry, Catherine’i görünce adeta büyülenmişti. İkili kısa bir süre sonra hayatını birleştirdi. Böylece Mary dördüncü üvey annesine kavuşmuş oldu. Catherine, Anne Boleyn’in kuzeniydi. Bu nedenle Mary, diğer üvey annelerine gösterdiği sevgiyi Catherine’e hiç göstermedi. İkilinin ilişkisi o kadar gergindi ki Mary onunla yan yana gelmemek için babasını dahi görmüyordu. Kısa bir süre sonra Catherine’in zina yaptığı dedikoduları tüm sarayda yayılmaya başladı. Henry ile evlendikten sadece 14 ay sonra o da Anne Boleyn gibi idam edildi.
1543 yılında VIII. Henry altıncı ve son eşi Katherine Parr ile evlendi. Mary yeni üvey annesi Katherine ile çocuk yaştayken tanışmıştı
Mary ve Katherine birlikte büyümüştü. Görünürde iyi arkadaşlardı ancak aralarındaki rekabet hiç bir zaman sonlanmadı. Katherine’in aile üyeleriyle iyi geçinmesi kendi hayatı için de önemliydi. Çünkü kralın eski eşlerinin neredeyse tamamı trajik bir şekilde hayata veda etmişti. Katherine ise Henry’nin “hayatta kalan” şanslı eşi olarak tarihe geçti.
Mary, Anne Boleyn hariç tüm üvey anneleriyle iyi geçindiyse de öz annesinin ve kendi meşru haklarının daima savunucusu oldu
Mary Tudor babasının eşlerini hiçbir zaman anne figürü olarak görmemişti. Sadece kraliyet kuralları gereği saygılı ve zarif olması gerekiyordu. İngiltere’nin meşru varisi olabilmek için beş üvey annesiyle de sürekli rekabet etmek zorunda kaldı. Babası VIII. Henry’nin ölümünün ardından bu sefer de kardeşleriyle mücadele etmeye başladı. Henry’nin ölümünden sonra hem Mary’yi hem de İngiltere’yi çok zorlu günler bekliyordu.