Okyanusun en derin noktalarından biri olan Mariana Çukuru, pek çok bilinmeyene ev sahipliği yapıyor. Öyle ki, bu çukurun dibine inmek öylesine zor ve tehlikeli ki, bugüne kadar uzaya giden insan sayısı bu çukurun derinliklerine inenlerden daha fazla. Bilim insanları, Mariana Çukuru’ndaki garip yaratıklar hakkında bazı incelemelerde bulunmuş olsalar da, henüz tanımlanmamış daha pek çok türün orada yaşadığına inanılıyor.
Bilim insanlarına göre Mariana Çukuru’nun dibine ışınlanacak olsaydık, 16.000 PSI atmosfer basıncına maruz kalacaktık. Yani evimizde ya da sahilde yürürken maruz kaldığımız basıncın yaklaşık 1000 katı! Böylesi ekstrem koşullar, burada yaşayan canlıların benzersiz evrimsel adaptasyonlar geliştirmesine yol açtı. Karanlık ve yüksek basınç altında gelişen bu canlılar, dünyanın en sıra dışı yaratıkları arasında bulunuyor. İşte Mariana Çukuru’ndaki garip yaratıklar…
1. Goblin köpek balığı (Mitsukurina owstoni)
Goblin köpek balığı, yaklaşık 125 milyon yıl öncesine dayanan Mitsukurinidae ailesinin hayatta kalan tek üyesi. İlk olarak 100 yıl kadar önce keşfedilen bu garip görünümlü yaratık hakkında hâlâ çok az şey biliyoruz çünkü yaşam alanı oldukça derinlerde ve gözlemlenmesi oldukça zor. Burunlarının üzerinde bulunan Lorenzini ampulleri adı verilen bir sistemle, avlarının sudaki en ufak hareketlerini bile algılayabiliyorlar. Bu köpekbalıkları, avlarına yaklaştıklarında çenelerini adeta bir mızrak gibi öne doğru fırlatarak avlarını yakalarlar.
2. Kara deniz şeytanı (Melanocetus)
Karanlık sularda yaşayan bu fener balığı türü, “Finding Nemo” filminden de tanıdık olabilir. Kara deniz şeytanı, biyolüminesans özelliğiyle kendi ışığını üretebilen bir yeme sahiptir. Bu sayede, avlarını karanlıkta kendisine çekerek avlanır. İlk kez 2014 yılında canlı görüntüleri çekilen bu balık, dişlerinin korkutucu yapısı ve sıra dışı görünümüyle derin denizin en ürkütücü sakinlerinden biri olarak kabul edilir. Yaklaşık 20 santimetrelik boyu ile küçük görünse de, bu boyut ona yırtıcı özelliklerinden ödün vermeksizin saklanma avantajı sağlar.
3. Ejderha balığı (Stomidae)
Bu yaklaşık 15 santimetre uzunluğundaki küçük ama güçlü avcı, boyutlarına kıyasla “devasa” olarak nitelendirilebilecek bir çene yapısına sahiptir. Ayrıca, diğer balıklardan daha keskin ve şeffaf dişlerle donatılmıştır. Bu özellikleri sayesinde, ışığın neredeyse hiç ulaşmadığı derin sularda avını fark ettirmeden pusuya yatar. Bu çarpıcı diş yapısı, ejderha balığını hem güçlü bir avcı hem de ustalıkla gizlenebilen bir canlı kılar.
İlginizi çekebilir:
Mariana Çukuru: Okyanusun En Derin Noktası Olan Mariana’nın Gizemi Nedir?
4. Dumbo ahtapotu (Grimpoteuthis)
Adını Disney’in ünlü filminin kahramanı “Dumbo”dan alan bu ahtapot türü, derin denizlerin en ilginç canlılarından biridir. Kulak benzeri yüzgeçleriyle hareket ederken, kollarıyla yönünü belirler. Dumbo ahtapotu, yumurtalarını farklı aşamalarda taşıyarak kendine büyük bir fırsat yaratır. Bir erkekle çiftleştikten sonra spermi uzun süre saklayarak uygun zaman geldiğinde döllenmeyi sağlar. Böylece, yavru yetiştirmek için çevresel koşulların en uygun olduğu anı bekleyebilir.
5. Barreleye (Macropinna)
Derin denizlerin belki de en garip görünümlerinden birine sahip olan Barreleye balığı, şeffaf kafasıyla dikkat çekiyor. Geleneksel göz konumundan çok daha arkada, parlak yeşil renkte iki topa benzer gözleri var. Bu gözler, ışığın neredeyse hiç ulaşmadığı karanlık sularda yukarıya doğru bakarak, olası avlarının siluetlerini tespit ediyor. Araştırmalar, bu balığın avlarını daha iyi görebilmek için gözlerini öne doğru hareket ettirebildiğini ortaya koydu.
6. Fırfırlı köpek balığı (Chlamydoselachus anguineus)
Fırfırlı köpek balığı, adını yılan benzeri uzun gövdesi boyunca uzanan altı fırfırlı solungaçtan alıyor. Bilim insanları, bu köpek balığının milyonlarca yıldır neredeyse hiç değişmeden kaldığını düşünüyorlar; adeta yaşayan bir fosil. Derin denizlerin zorlu koşullarına uyum sağlayarak, kendisine benzersiz bir morfoloji geliştirmiş.
Ağzı geniş ve avını sıkıca kavrayabilmek için üç çatallı, kancalı dişlerle dolu. Ağzındaki 300 kadar diş, avının kaçmasını neredeyse imkansız hale getirir. Bu korkutucu diş yapısı, fırfırlı köpek balığını avcıları arasında benzersiz kılıyor.
İlginizi çekebilir:
Antik Kentlerden Ekin Çemberine: Pasifik Okyanusu’nda Keşfedilen En İlginç 11 Şey
7. Işıldak balığı (Argyropelecus hemigymnus)
Bu küçük balıkların garip bir görünüşü var ve esprili bir şekilde “pantolonunu evde unutmuş” gibi duruyor. Büyük göz bebekleri sayesinde, su sütununda kamufle olmuş avları bile kolayca tespit edebiliyorlar. Karnındaki soluk mavi ışıklar, yukarıdan gelen ışığı yansıtarak, düşmanlarına karşı görünmez bir siluet yaratmasına yardımcı oluyor. Bu adaptasyon, “alacakaranlık kuşağı” olarak bilinen, yarı aydınlık derin deniz seviyelerinde hayatta kalmalarını sağlıyor.
8. Salyangoz balığı (Pseudoliparis swirei)
Salyangoz balığı, bilinen en derinlerde yaşayan balık unvanına sahip. Yaklaşık 8.000 metre derinliklerde, yani okyanusun karanlık ve basınç dolu sularında yaşar. Bu tür, Mariana Çukuru’nda uzaktan kumandalı araçlarla gözlemlenmiştir. Jelatinimsi yapısı, yüzeyde atmosfer basıncı altında hızla deforme olsa da, doğal derinliklerinde neredeyse şeffaf ve inci gibi parlayan bir görünüşe sahip.
9. Vampir kalamar (Vampyroteuthis infernalis)
Kırmızımsı rengi ve kolları arasındaki pelerin benzeri yapısı, ona “vampir kalamar” ismini kazandırmış. Bu korkutucu isme rağmen, vampir kalamarları oldukça yavaş bir hayat temposuna sahiptir ve genellikle 500 ila 3.000 metre arasındaki derinliklerde yaşarlar. Az oksijene ihtiyaç duyarlar ve düşük besinlerle yaşamlarını sürdürebilirler. Diğer birçok deniz canlısının aksine, birden fazla üreme döngüsü yaşayabilen vampir kalamar, bu yönüyle benzersiz bir yaşam süresine sahip.
10. Kemik kurdu (Osedax)
Kemik kurdu ya da zombi solucanlar, ölü hayvanların özellikle de balinaların iskeletlerine adeta aşık. İsmi “kemik yiyen” anlamına gelen Osedax, balina çukurlarına yerleşir ve kemiklerin içinde kilitli olan yağlara erişebilmek için asitler salgılayarak iskeletleri deler. Bu solucanlar, simbiotik bakterilerle iş birliği yaparak kemiklerdeki yağları sindirir. İlginç bir şekilde, dişiler tüm besin işini üstlenirken, erkekler sadece mikroskobik boyutlarda dişi vücudunun içinde yaşar ve dişiyi döllerler. Mariana Çukuru’ndaki garip yaratıklar yazımızın sonuna geldik.
Kaynak: 1