Bu ödül sezonunda büyük ilgi toplayan tüm filmlere bakıldığında, bu başlıklar arasında birkaç ortak özellik ortaya çıkmaya başlıyor. Son dönemde, sinema evreninin en prestijli ödülleri için yarışan filmlere baktığımızda, pek çoğunun bir tercih olarak maksimalist filmler olduğunu görüyoruz. RRR’den Babylon’a ve Everything Everywhere All at Once’a kadar, bu yıl ödül toplayan filmlerin bir kısmı; üst düzey bir sinematik hikaye anlatımını benimsiyor. Peki maksimalist filmlerin özellikleri nelerdir? Bu listede örnek filmleriyle birlikte merak ettiğiniz soruları yanıtlıyoruz.
Neden 2022 yılı maksimalist filmler yılı oldu?
Birbirinden başka gerçeklikler, bildiğimizden çok daha fazlasının olduğunu her sekansta bize hissettiren sahneler, paralel evrenler, devasa oyuncu kadrosu vb… Bu eğilim, izleyiciler tarafından da tutuldu ve büyük gişe başarıları elde etmeye başladı. Tüm bu özellikler birleştiğinde, 2022’de izleyicilerin neden birdenbire maksimalist sinemayı bu denli benimsediğini sorgulamadan edemiyoruz.
Elbette 2022 sineması bir anda maksimalist filmler yaratmadı. Popüler sinemada, eski fantastik müzikal filmlerden itibaren yer almaya başlayan bu tür, bir eğilim olarak her zaman mevcuttu. Ancak ana akım sinemadaki önemi, belirli dönemlerde dönemin eğlence anlayışına bağlı olarak artıp azalmıştır.
Pandemi sonrası dönem ve maksimalist filmler
Pandemi sonrası dönemde sinemaya ve daha pek çok şeye susamış olan geniş kitleler için; maksimalist filmler aynı zamanda her şeyin yaşanabileceği fikrine uygun atmosferleriyle, modern sinemaseverlerde inanılmaz derecede beğeni topladı. COVID-19 çağı, herkesin neyin “normal” olduğu konusundaki bakış açısını alt üst etti, beklenmedik şeylerin varlığı artık yaşamlarımızın birer normali hâline geldi.
Maksimalist filmler yaşadığımız bu istikrar eksikliğine yarı rahatlatıcı bir sinema evreni ile eşlik ediyor. Bu filmleri izlemek; her şeyin yolunda gitmediğini, dünyanın çivisinin çıktığını hisseden tek kişi olmadığınızı görme imkânı sunuyor.
Maksimalist filmlerin özellikleri
Maksimalist filmler denildiğinde; aklımıza yoğun, farklı türlere aynı anda ev sahipliği yapan, mesaj yağmuruna tutulduğumuz, oyuncu sayısı yüksek, eşzamanda gerçekleşen farklı olayları peşi sıra dizen; farklı boyutlara, evrenlere ve gerçekliklere yer veren filmler gelmelidir. Bir nevi Minimalist sinemanın tersi olarak da düşünebiliriz.
Bugün bu türe ait birbirinden güçlü 9 filmi sizler için bir araya getirdik. Kısa tanıtımlardan oluşan bu 9 filmin bizlere sunduğu evrenlere hep birlikte bir göz atalım.
Keyifli okumalar.
Maksimalist filmler yazımızı incelemeden hemen önce bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: Yalın ve Gerçekçi Yönleriyle Ön Plana Çıkan Minimalist Sinemanın En Yetkin 13 Örneği
1. Hard to Be a God – Tanrı Olmak Zor İş (2013) – IMDB: 6.6
Hard to be a God, senaryoyu Svetlana Karmalita ile birlikte üstlenen Aleksei German tarafından yönetilen 2013 yapımı bir bilim kurgu filmidir. Yönetmenin son filmi olan bu eser, Arkady ile Boris Strugatsky’nin 1964 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmıştır.
Bir grup bilim adamı, kendi tarihinin Orta Çağ’ında olan yerel uygarlığın ilerlemesini sağlamak için Arkanar gezegenine gönderilir. Bu zorlu görevin en önemli kuralı şiddetle müdahalenin yasak oluşudur. Yerel aydınları cezalarından kurtarmaya çalıştıklarında ise apaçık biçimde yönetime karşı pozisyon almak zorunda kalırlar. Uzun bir yol boyunca bilim insanlarını izleyen filmin ana sorusu şudur: Tanrı’nın yerinde olsanız ne yapardınız?
2. Bardo: False Chronicle of a Handful of Truths – Bardo, Bir Avuç Doğrunun Yalan Yanlış Güncesi (2022) – IMDB: 6.7
Bardo, Alejandro G. Iñárritu tarafından yazılan, yönetilen ve yapımcılığı üstlenilen 2022 yapımı kara komedi ve dram filmidir. En İyi Sinematografi dalında Oscar adaylığı bulunan film, ayrıca Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülüne aday gösterilmiştir. Ayrıca güncel olarak Netflix’te yayındadır.
Los Angeles’ta yaşayan ünlü bir Meksikalı gazeteci ve belgeselci olan Silverio Gama, ailesiyle birlikte prestijli bir ödül almak için memleketine döner. Ancak Silverio, kariyeri ve başarıları üzerine düşünürken derin bir varoluşsal krizle karşı karşıya kalır. Sonuç olarak, kendisi hakkında yaptığı bir dizi iç gözlem; Gama için gerçeklik ve hayal arasındaki çizgileri bulanıklaştıracaktır. Ve gerçeküstü bir dünyaya yapılan bu anı yüklü yolculukta; Silverio’nun geçmişle bugünü uzlaştırması, Meksika kültüründeki yerini bulması ve değerlerine kucak açması gerekecektir.
3. The Imaginarium of Doctor Parnassus – Dr. Parnassus (2009) – IMDB: 6.8
The Imaginarium of Doctor Parnassus, Terry Gilliam tarafından yönetilen ve Gilliam ve Charles McKeown tarafından yazılan 2009 yapımı bir fantastik filmdir. Film, 30 milyon dolarlık bütçesini 2 katına çıkararak yaklaşık 65 milyon dolar hasılat elde etmiştir.
Londra’da, Doctor Parnassus’un gösteri topluluğu; izleyicilere, hayallerin gerçekleştiği, Doctor Parnassus’un zihni tarafından yönetilen hayali bir dünya olan “Imaginarium”a bir yolculuk vaat ediyor. Doktor Parnassus’un kızı Valentina, cüce Percy ve yardımcısı Anton’a anlattığı öykülerde Dr. Parnassus’un bin yıldan fazla yaşadığını iddia eder. Ancak ölümlü bir kadına aşık olduğunda, şeytanla bir anlaşma yaparak ölümsüzlüğünü gençliği ile takas etmeye karar verir. Pazarlığın bir parçası olarak, oğlu veya kızı on altıncı doğum günü aynı zamanda ölüm günü olacaktır. Kızı Valentina’nın ölümünün yaklaşması üzerine Doktor Parnassus, Bay Nick ile yeni bir iddiaya girer.
4. Week End – Hafta sonu (1967) – IMDB: 7.0
Week End, Jean-Luc Godard’ın yazıp yönettiği ve her ikisi de ana akım Fransız TV yıldızları olan Mireille Darc ve Jean Yanne’nin başrolleri paylaştığı 1967 yapımı bir kara komedi filmidir. Cahiers du Cinéma’nın 1967 yılı En İyi 10 Film listesinde 3. sırada yer alan bu film, Fransız Yeni Dalga klasikleri arasında öne çıkan bir yapımdır.
Bir cumartesi gününde Roland ve Corinne Durand, ölmek üzere olan babasını ziyaret etmek için şehirlerini terk ederek Oinville’e giderler. Mirasını alabilmek için birkaç yıldır sistematik olarak babalarını zehirleyen bu ikili; bu hafta sonu babalarının öleceğinden eminlerdir ve annelerinin vasiyeti kendi lehine değiştirmediğinden emin olmak için ölümü esnasında babalarının yanında olmaları gerekmektedir. İkisi de birbirlerini aldatmakta olan bu çift, aldatıldıklarından habersizlerdir. Corinne, Roland’ın parayı metresiyle paylaşabilmek için onu öldürmeyi planladığını bilmiyor. Yolculukları boyunca olup bitenler, burjuva değerlerine dair satirik bir yorum oluşturuyor.
5. On the Silver Globe – Gümüş Küre (1988) – IMDB: 7.2
Jerzy Żuławski’nin The Lunar Trilogy’sinden uyarlanan bu film, Andrzej Żuławski tarafından yazılıp yönetilmiş 1988 yapımı bir fantastik bilim kurgu filmidir. İlk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan bu eser, maksimalist filmler arasında bir klasik sayılabilir.
Aralarında bir kadının da bulunduğu küçük bir kozmik kaşif grubu, özgürlüğü bulmak ve yeni bir medeniyet kurmak için Dünya’yı terk eder. Kurdukları rüyanın sonunu içinde taşıdığının farkında değillerdir. Sonunda teker teker ölürler ancak çocukları ilkel bir yerel kültüre dönerek yeni mitler ve yeni bir tanrı yaratır. Bir süre sonra, kırık bir kalpten kaçan bir uzay bürokratı gelir ve kaşiflerin torunlarının Cherns adlı kuş-canavarlar tarafından köleleştirilmiş olduğunu görür. Toplum çok sayıda sınıfa ayrılmıştır ve herkes bir mesihin gelişini beklemektedir. Yeni bir aday bu role uygun kabul edilir ve bir süreliğine bir tanrı olarak yaşamaya başlar.
6. The Adventures of Tintin – Tenten’in Maceraları (2011) – IMDB: 7.3
Ünlü karikatürist Hergé’nin aynı adlı çizgi roman serisine dayanan 2011 yapımı animasyon ve macera filmi Tenten’in Maceraları, usta yönetmen Steven Spielberg’ün yönetmenliği ile 135 milyonluk dev bir bütçeye sahip bir yapımdır. 374 milyon dolarlık büyük bir hasılata imza atan yapım, büyük beğeni toplamış ve En İyi Orijinal Müzik dalında Oscar’a aday gösterilmiştir.
Tek Boynuzlu At adlı bir gemiyi pazar tezgahından bir sterline satın alan Tenten, Bay Sakharine’in bu gemiyi ondan almaya oldukça hevesli olduğundan habersizdir. Bunun için cinayet işlemeyi göze alan ve Tenten’i muhteşem köpeği Snowy ile birlikte kaçıran Sakharin, eski bir kargo gemisiyle Fas’a yelken açarken Tenten ondan kurtulmak ve gemisine tekrar kavuşmak zorundadır.
7. Sorcerer – Dehşetin Bedeli (1977) – IMDB: 7.7
Sorcerer, William Friedkin’in yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği, başrollerini Roy Scheider, Bruno Cremer, Francisco Rabal ve Amidou’nun paylaştığı 1977 yapımı bir gerilim filmidir. Film ayrıca En İyi Ses dalında Oscar ödülü adaylığına sahiptir.
Farklı geçmişlere ve milletlere sahip bir grup dışlanmış insan, Güney Amerika’da bir petrol sondaj operasyonunda çalışmaya zorlanır. Sondaj istasyonunda meydana gelen bir yangın kontrolden çıktığında, bu insanlardan dördü; iki eski kamyonla kilometrelerce ormanda altı kasa dengesiz dinamit taşıyarak dışarı çıkacak kadar para kazanma fırsatına sahip olur.
8. The Holy Mountain (1973) – IMDB: 7.8
The Holy Mountain, aynı zamanda filmde set tasarımcısı ve kostüm tasarımcısı olarak yer alan Alejandro Jodorowsky’nin yönettiği, yazdığı, yapımcılığını üstlendiği, ortak kurgusunu yaptığı ve oynadığı 1973 yapımı bir tarihi ve fantastik filmdir.
İsa benzeri bir figür, dinsel ve günahkâr imgelerle dolu tuhaf, grotesk bir atmosferde dolaşmaktadır. Derken her biri Güneş sisteminde bir gezegeni temsil eden yedi zengin ve güçlü insanla tanıştıran mistik bir rehberle tanışır. Bu yedi kişi, kahraman, rehber ve rehberin asistanı ile birlikte dünyevi zevklerden mahrumdurlar ve orada yaşayan tanrıları yerinden edip ölümsüz olmak için Kutsal Dağ’ı arayacak dokuz kişilik bir grup oluştururlar.
9. Mad Max: Fury Road – Çılgın Max: Öfkeli Yollar (2015) – IMDB: 8.1
Mad Max: Fury Road; George Miller’ın ortak yazdığı, ortak yapımcılığını üstlendiği ve yönettiği 2015 yapımı distopik bir aksiyon filmidir. 180 milyon dolara varan dev bütçesine karşın film dünya çapında 400 milyon doları aşkın hasılat yapmıştır. 6 dalda Oscar kazanan, pek çok dalda da adaylığı bulunan film toplamda 250’ye yakın film ödülü ve 230’u aşkın film ödülü adaylığı kazanmıştır.
Bu film; gezegenimizin en uzak noktalarında, insanlığın kırıldığı ve neredeyse herkesin hayatın gereklilikleri için çılgınca savaştığı çıplak bir çöl manzarasında geçen bir kıyamet hikayesidir. Bu dünyada, düzeni yeniden sağlayabilecek sadece iki insan bulunmaktadır. Birincisi, kaosun ardından karısını ve çocuğunu kaybetmesinin ardından iç huzuru arayan ve az konuşan bir adam olan Max’tir. İkincisi ise, hayatta kalma yolunu izlemeye devam ederek çölü aşacağına ve anavatanına geri dönebileceğine inanan bir kadın olan Furiosa’dır.