Türkiye’de reklamcılığın epey yanlış anlaşılıp biraz da hafife alındığı bir gerçek. Bilenler bilir başarılı bir reklamcının, yalnızca güzel metinler ve basit bir yaratıcılıktan çok daha fazla şeyi adaması gerekiyor bu işe. Ancak konuyla ilgili en büyük gereklilik, onların tabiriyle “iyi koku almak”. Peki iyi koku almak nedir? Bir reklamcı çekirdekten nasıl yetişir? Büyük fikir nedir? Bu ve bunun gibi reklamcılığa dair merak ettiğiniz pek çok sorunun cevabını bu belgeselde bulacaksınız.
Ve işte mesleğiniz ve hayatınızın diğer parametreleri her ne olursa olsun, oturup mutlaka izlemeniz gereken Logoyu Büyütenler Belgeseli’nden birtakım notlar…
1. Jeffi Medina: “İyi fikir basittir”
2. Ersin Salman: “Büyük fikir ajanstan hiç çıkmaz. Ajans büyük fikri yakalar”
3. Osman Uslu: “Mezarlığa gitmiş bizim de bir sürü iyi fikrimiz var. Hep reklam veren tarafının da, bu işe bir şekilde gönül koyması, ya da razı olması duruma göre değişebilir. Mutlaka bu gerçeklik vardır…”
4. Serdar Erener: “İnsanoğlu hikaye ile anlar. Aslında hikaye insanoğlunun hayatı öğrenme, idrak etme metodudur”
5. Nazar Büyüm: “Büyük fikir mutlaka gözünüzün önündedir. Çünkü mutlaka yalın olması gerekir”
6. Mehmet Ural: “Bir fikir iyi olabilir ama iyi bir yapımla hayata geçmiyorsa, o etkiyi yaratmayabilir…”
7. Alper Üner: “Biz hep tüketicinin içgörüsünü kovalarız. Ama o iş tamamen reklamcının içgörüsüyle ortaya çıkmış bir iştir”
(Tempra reklamı)
8. Ersin Salman: “Ajans ve müşteri birbirinin ortağıdır; biri kazanamazsa öbürü de kazanmaz. Kayıp ikili bir kayıp olur. Dolayısıyla müşteriyi kazanmak ajansın işlerinden biridir”
“Ama müşterinin de hiç unutmaması gerekir ki, ajans da onun kadar değilse bile benzer oranda kazanmak zorundadır.”
9. Akın Öngör: “Reklam giderlerini, reklam ajansının yaptığı işleri bir gider olarak görüp onu en asgariye indirme, tasarruf etme yoluna giderseniz, bu işin kalitesini bozar”
“Orada çalışanların üzerine yapılacak yatırımı da etkiler, her şeyi de etkiler ve sektör rahatsız olur”
10. Nesteren Davutoğlu: “Reklamcılık hayata model oluşturuyor çünkü yaratıcılık tek yaşama biçimi olduğu için reklamcılıkta, insan hayatta da o güdüyü duyuyor, her şeyi nasıl iyileştirebilirim diye düşünüyorsun. Yani disiplin olarak iyi bir meslek”
11. Jeffi Medina: “Bizim makinelerimiz yok, fabrikamız da yok. Eninde sonunda beyne yatırım yapıyoruz. Yalnız beyin ucuz bir şey değildir. Hele iyi beyin, her şeyden daha pahalıdır”
12. Paul McMillen: “35 yıldır Türkiye’deyim. Bu 35 yıl içerisinde birçok farklı Türkiye gördüm ve hepsini beğendim. Bu beğenme çok basit gelebilir ama beğenmediğiniz bir milletle iletişim sağlayamazsınız”
13. Haluk Sicimoğlu: “İçgörü kavramı: İnsanların kendilerine itiraf edemedikleri, kendileriyle ilgili kabul edemedikleri kültürel birtakım özelliklerdir”
14. Nesteren Davutoğlu: “Biz akıllı annelere konuşmaya çalıştık ama hem beyinlerine hem de kalplerine. Yani kirlenmeyi istenmeyen bir olay değil de bir öğrenme eylemi olarak ele almak istedik”
(Omo “Kirlenmek Güzeldir” reklamı)
15. Jeffi Medina: “Reklamcılık sayesinde elinizde olmayarak gözlemciliğinizi hayat boyu sürdürüyorsunuz. Devamlı bir şey arıyorsunuz, spesifik bir şey olmasa da”
16. Serdar Erener: “Reklamcılık romantik bir iştir. Zaten reklamcılığın romantiklikten çıkıp süreç yönetimleriyle imal edilir hale gelmesi, kapitalizmin en büyük hatası”
17. Akın Öngör: “Yaratıcılık yönetimi motivasyonla olur”
18. Ersin Salman: “Sunumun yapıldığı anda karar verme yetkisi olmayan kimseye sunum yapmayacaksın”
Bahsi geçen belgesel için ise sizleri şöyle alalım?