Birçok kez melek yürekli insanların nasıl canlar kurtardığına, müthiş kıskanılası dostluklar edindiğine dair hikayeler paylaşmıştık. Kimileri çetin şartlar altında, kimileri destek bekleyerek, kimileri ise elinden gelen ile yaratabildiği kadar mutluluk kondurmuştu yüreklere. Biz de dünyadan ve ülkemizden örnek hikayelere yer verirken neden kendi ponçik patilimiz Sunny’i de aralarına katmayalım dedik ve onun serüvenini sizlerle paylaşmak istedik. Ekibimizdeki hayvansever bir arkadaşımız İdil Bingöl‘ün besleme yapıp tedavi ettirdiği bölgedeki canlardan biri olan Sunny’nin ameliyat süreçleri ve ofisimizle tanışma hikayesi için buyurun. Dikkat; bebeklerin şirinliği eritir.
İdil, düzenli olarak besleme yaptığı ve rahatsızlanan/yaralanan hayvanları tedavi ettirdiği için esnaf tarafından bilinir hale gelmişti.
İstanbul’da da birçok hayvansever sadece kendi evindeki kediyi-köpeği değil mahallesindeki canları da beslediği için her gün o geçerken sokaktan bir ordu haline onu evine kadar eşlik eden sevgi yumaklarını görüyoruz. Bu alışkanlık artık esnafların da dikkatini çektiği ve sohbet ederken tanışıldığı için en ufak bir sıkıntıda aslında kimin yardım eli uzatacağını az çok kestirebiliyorlar.
Bir gün terziye uğrayan arkadaşımız, besleme yaptıkları bahçedeki kedilerden birinin 2 gün ortadan kaybolduktan sonra yaralı bir şekilde geri döndüğünü öğreniyor.
Apar topar veterineri arayıp araç çağıran arkadaşımızla esnaf başlıyorlar kediyi aramaya. Ama can bu, acıyınca da daha çok kaçıyor. Uzun bir kovalamaca sonucu minnoşu yakalayıp veterinere götürüyorlar.
Ama bizimki yalnız değilmiş, 2 tane de 1’er aylık yavruları varmış.
Bahçenin en kuytu köşesinde birbirlerine sarılmış bir şekilde, belki de olanlardan habersiz rüyalarında yaş mamalar görerek mışıl mışıl uyuyorlar. Onlar da anneleriyle birlikte kliniğe alınıyorlar.
Annenin arka ayağında dış kırık olduğu teşhisi konulur konulmaz ameliyata alınarak pim takılıyor. 1 ay kadar takılı kalarak kemiğin kaynaması bekleniyor.
Bu yarayı nasıl aldığı, darbenin nereden geldiği bilinmiyor. Fakat ayağında dış kırık olabilmesi için oldukça sert bir darbe alması gerekli, araba çarpması gibi. Neyse ki melek olmamış diye derin bir ohh çekiyoruz ama kırığın kaynamasını içten diliyoruz.
Kliniğin sıkıcı ortamında 15 gün kadar kalan ponçikler, ListeList’in ofisini o günden sonra ele geçiriyorlar.
Ufacık kafeste annelerinin kulaklarını, kuyruklarını ısırarak günün tamamını geçiremeyen bebekler sıkılmış tabii, onlar defter istiyorlar kemirmek için, koltuk istiyorlar tırmalamalık, yumuşak eller istiyorlar ısırmalık…
Bu süreçte tabii ki minnoşlara da yuva arama çalışmalarına başlanıyor. Onlar için açılan tatlı ilanlar sonucunda iki yakın arkadaşımızın ömürlük yuvalarına kavuşuyorlar.
“Sevgili Listelist Hayvansever ailesi. Bu iki ufaklığın size diyecekleri var. 🙂
Merhabalar, evet biliyorum çok tatlıyız. ? Ama öyle tatlı demekle olmuyor ? Ben istiyorum ki biz de size ‘Ne tatlıymış diyelim.’ ?
Annem ve kardeşimle beraber iyi yürekli bir insan tarafından sokakta bulunduk. Ada Veteriner Poliklinik’e getirildik. Annem kaza geçirmişti ayağı kırıktı. Burada ameliyat oldu. Biz de annemle birlikte klinikte kalıyoruz. Ama sağlıklıyız, tatlıyız, daha 1,5 aylığız ve cins dediğiniz kedilere taş çıkarırız. ? Kısacası burada çok sıkıldık. Kardeşimle ayrılmadan ikimize birlikte ömürlük yuva arıyoruz. Paylaşımlarınızı ve haberlerinizi bekliyoruz.”
Klinik süresince aşıları ve sağlıkları kontrol altında tutulan pompişlere ilan açılıyor ama hemen verilmiyor tabii ki. Anneleriyle yeterince vakit geçirip besleyici sütünden de güç alıp genç birer afacan haline geldiklerinde onları çok seven iki yakın arkadaşımıza yuvalandırılıyorlar. Gri olan kızımız Leyla Algül tarafından sahiplenilip Piggy adıyla yeni hayatına başlarken, diğer oğlumuz adının hakkını vererek (Tosun) Melike Ağar ile ömürlük yuvasına kavuşuyor.
Bu sırada ofiste her kedi gibi güneş vuran bölgeleri takip edip bir güzel tüylerini ısıtan tontişimize Sunny ismi veriliyor.
Çok yaratıcıyız öyle değil mi? ? Bu da kraliçemizin tahtı.
Üzerinden 1-2 ay geçtikten sonra ikinci bir ameliyata alınarak takılan pim geri çıkartılıyor fakat beklenilen iyileşme maalesef tam anlamıyla gerçekleşmiyor.
Pim takılması ve ameliyatlar elbette ki yarar sağlamıştı ama %100 bir başarı değildi bu. Hala arka ayağını kendine çekerek, koşup oynarken de oracıkta sallanarak hareket ettiriyordu. Yine de bu hayatını etkileyecek bir engel değil, hala aynı kediliğini konuşturuyor.
Ama arkadaşımızın içi rahat etmiyor ve fizik tedavi için Türkiye’de bu hizmeti veren sayılı kişilerden biri olan Sara Ece Ulutürk‘ü buluyor.
Türkiye’nin ilk pet fizik tedavi rehabilitasyon merkezi olan Pet Fizyoterapi‘nin kurucusu Sara Ece Ulutürk, bu hizmeti veren Türkiye’deki sayılı hekimlerden biri. Kendisi Sunny’e 2-3 ay boyunca haftada 2 gün uyguladığı fizik tedavi seanslarıyla ponçik patimize destek oluyor. Sunny bu seanslar sayesinde çok büyük bir gelişim gösteriyor.
Seanslar işe yarıyor ve Sunny ayağını hareket ettirmede büyük bir ilerleme kaydediyor. %100 olmasa da %70-80lere varan bir iyileşme olduğunu söylüyor Sara Ece Ulutürk.
Artık Sunny kendine doğru çektiği ayağını serbest bırakabildi ve tam olarak patisinin ucunu yere basamasa da en azından kendini kasmıyor.
Kısırlaşıp ofiste kraliçeliğini tamamen ilan eden tosunumuz, sandalyelerde uyuduğu için ev ortamının rahatlığına ihtiyacı oluyordu.
Aslında plan en baştaki gibi yaralı kedileri tedavi ettirip sağlıkları yerine geldiğinde eski yuvalarına, bakıldıkları bahçeye tekrar götürmekti. Fakat Sunny’nin ayağının tam iyileşememesi durumları değiştirdi ve ofiste yattığı sandalyeler ve soğuk dekorasyon yerine evlerin pofidik yastıklarının, sıcak ortamının onu daha mutlu edeceğini düşündük.
Burada da Sunny dışarıda gördüğü şeye olan şaşkınlığını bizimle paylaşıyor, mahallenin gözetmen teyzesi mübarek.
Sık sık ofisimize uğrayan yakın dostumuz Dr. Behlül İgüs de bizim gibi ona ilk görüşte aşık olanlardan. Bu pofidik tosunun sempatisine kapılan dostumuz evine dost aradığı için de Sunny’nin ömürlük insanı olmak istedi.
Her gün kendisiyle iletişim halinde olduğumuz için haberlerini de anlık olarak alıyoruz. Sunny yeni yuvasına hemen alıştı ve tüyleriyle “Bu ev benimdir, bu da benim insanımdır!” hegemonyasını kurdu bile.