Bugün Anneler Günü. Dünyanın en güzel varlıkları tüm dertlerine, sıkıntılarına, anne olmanın verdiği büyük yüke rağmen diğer günlere göre biraz daha mutlu.
ListeList ekibi olarak kendi annelerimize vereceğimiz en güzel hediyenin onları burada anlatmak olduğunu düşündük. Tabii bu arada sizleri de unutmadık; #AnnemeListe hashtag’iyle annenizi anlatırsanız yarın yayınlayacağımız listemizde siz de yerinizi alabilirsiniz. Yoksa sizi annelerinize şikayet eder, kargoyla da bir tabak ıspanak yemeği yollarız.
“5 dakika daha uyuyabilir miyim anne?” lafına sevgiyle göğüs geren, pazar akşamları çocuğunun okul üniformasını ütüleyen, o tabağı kesinlikle bitirdiğimiz, terliklerine doyamadığımız canım annelerimizin Anneler Günü’nü tüm sevgimizle kutluyoruz.
Şimdi bizim annelerimize tekrar dönelim; buyursunlar efendim.
Engin: Annem gerçek bir sincap
Benim annem çok hızlı yürür. Burada yazılan bütün annelerden hızlı yürür, yarış yapsalar hepsine tur bindirir. Ciddiyim. Bir anne ne kadar hızlı yürüyebilir ki demeyin, kadın sincap gibi. Ben hayatımda öyle yürüyen bir anne görmedim. Sultanahmet’e falan gittiğimizde turist annelerle de kıyaslıyorum onlardan da hızlı yürüyor. Öyle yani. Kadın hızlı.
Bi de öğretmendi benim annem. Burada yazılanların hepsinden daha çok çocuk yetiştirdi. En çok da beni yetiştirdi. O yüzden burada yazanların hepsinden daha iyi bir insan oldum ben. Canım annem benim. İyi ki varsın. Seninle beraber herkesi yeneriz. En çok sevdiğin evladın Engin.
Cihan: Peyniri bile sevmeyen bu gıcık çocuğu kocaman kalbiyle her zaman sevecek garip anam
Annem mükemmel doğum günü pastası yapar. Muza bayıldığım için pastada başka meyveler kullanmaz. Klasik bir muzlu pasta gibi gözükür ama bu bünye her duygusuyla onu bilir; asla öyle değildir. Üzerinde nereden baksan 5 kilo muz vardır o pastanın. İlkokulda arkadaşlarımı doğum günüme çağırdığımda “ehe ehe pastayı Çiğdem teyze yapıyorsa geliriz he” diyen arkadaşlarıma gururla “evet” yanıtını verdiğimi hatırlıyorum. Annem o pastada kivi kullanmazdı. Çünkü kiviyi ne kadar sevsem de yine de yerken yüzümü ekşitirdim. Ya da çilek… Pastaların üzerinden alıp ayıklardım. Annem, bu pasta da dahil olmak üzere hayatım boyunca hep en sevdiğim şeyleri yaptı, benim seveceğim şekilde kararlar verdi ve beni özgür bir birey olarak yetiştirdi.
Tabii bu arada ekmeğe sürülen çikolatayı çok sevdiğim için peyniri çocukluğum boyunca görmezden geldim. (Fotoğrafta da üzerim çikolataya bulanmış.) “Peynir sevmez mi insan?” diyorlar bazen, böyle annesi olunca sevmiyor işte.
Duygu: En komik anne benim annem!
Tüm deliliğimi, çılgınlığımı annemden almışım. Ofisin delisi olmam boşuna değil. Annem öyle zamanlarda öyle espriler yapar, öyle şeyler der ki üç gün güleriz. Ona Facebook kullanmayı öğrettiğimden beri hele mesajlaşmalarımızdan dünyanın en komik listesi çıkar, bir gün yapayım da okuyun. Dünyanın en tatlı, en minnoş insanı valla. Canım anam. <3
Bir insan komik olduğu kadar aklı başında, mantıklı, mağrur ve gururlu olabilir mi sorusunun cevabı ise yine annemde saklı. Ona çekmediğim tek nokta olan yemyeşil gözleriyle dünyaya öyle bir sevgi, öyle bir mutluluk enerjisi salar ki onun yanındayken tüm dertlerinizi, tüm sıkıntınızı unutursunuz. Kokusunu içinize çekince bir daha aynı olamazsınız çünkü. Dedim ya tam bir minnoş benim annemgil… Seni çok seviyorum annem, Anneler Günü’n kutlu mutlu olsun. Darısı başıma 🙂
Emre: Ruhumun bahçesi annem!
Annem!!! Sevgiye bu kadar layık bir insanı tanımlamak kolay değil aslında. Anne olmaktan önce birey olduğunu hissettirmek telaşındaymış gibi gözüküp dibine kadar annelik yapar! Onunla iki eşit gibi konuşup, anneliği yaşatmasına şahit olurum. Annem, her şartta mevcutlarla mükemmel bir dünya kurar ve onun içerisinde mutlu yaşar, yaşatır! Adeta etrafımızda uçuşan, omuzlarımıza konan bir melek. O her gün baktığımız kirli tabloda güzel ayrıntıları görmemize yardım ediyor. Seni çok seviyorum annecim, Anneler Günün kutlu olsun!
Arzu: Minnoşluğun gücü adına; Ayşe!
30’lu yaşlarımın başına kadar annemin çok yönetilebilir biri olduğunu düşünürdüm. Her istediğimi yapmışım oh. Ancak daha yeni jeton düştü ki sakin sakin o beni idare etmiş. Onun sözünden çıktığım herhangi bir an olmamış meğer hayatımda. Ve tüm bunları sadece gözleriyle yapmış. Çünkü gözleri çok güzeldir. Türkan Şoray gibi. Ama öyle melül bakmaz. Başbakan olsa ülkeyi yine gözleriyle yönetir. Bi sağa bakar ekonomi düzelir, bi sola bakar eğitim gelişir. Minnoşluğun gücünün dünyadaki kanıtıdır o.
Fotoğrafta sarı kazaklı annem, siyah beyazlı teyzoşum. Teyzoşumu bonus koydum. 3’te ikisi annemdir. Yarısı kurtarmaz. Uy canını sevdiklerim.
Hilal: Benim annem benden daha piremsestir
Iyilik mi? Sevgi mi? Vicdan mi? İnsanlik mi? Evet bunların hepsiyle yoğurdu bu melek beni. Canımın içi, iyilik meleğim hayatta beni ben yapan her şeyi aldım ondan, genlerini de. 🙂
Kalbinin güzelliği yüzüne yansır cümlesinin ispati. 🙂 Seni çok seviyorum annem! Anneler Günün kutlu olsun… Kalp kalp kalp!
Erhan: Evladının unicorn olabilmesi için boynuzlu bere diken yufka yürekli amazon
Son yavrusu olarak beni hayata getirme noktasında kısa bir süre tereddüt etmiş ve babamla birlikte kürtaj için yeterli finansmanı bulamamış olsa da “Allah rızkını da birlikte verir, yavrum o benim” diyerek benden hiç vazgeçmemiş solda gördüğünüz genç kadın.
(Böyle düşünerek iyi mi etti, hala sağlamasını yapmaya çalışıyorum doğrusu.)
Karadeniz’de doğup büyümüş ve coğrafyanın tüm özelliklerini bünyesinde toplamış saçlarını örgü ile ikiye ayıran bu kadın. Hırçın, asi ve hayata karşı daima sert. Sevgisini gösterirken zorlansa da bir o kadar yoğun ve içten sevdi hep. Babamla birlikte hayata karşı savaşırken hep en ön safta oldu, çünkü Trabzonlu bir amazon olmak bunu gerektirir.
Üniversite hayatım boyunca okulu bırakmam konusunda beni “olm sana düğün salonu açıcaz”, dön gel artık diyerek teşvik etmeye çalışan ilk melek yatırımcım oldu aynı zamanda. Bu teklifini kabul etmemem kendisini biraz üzdü tabii…
Ve bu yufka yürekli amazonun bana verdiği değeri en somut şekilde dünyanın en absürt ve naif rüyasında gördüm. Rüyada ben, annem ve sıradan bir at vardı. At, evet. Ve annem bu atın mitolojinin en müstesna ve nadir karakterlerinden biri olan unicorn olabilmesi için kendisine boynuzlu bir bere dikiyordu. Evet, boynuzlu bere. Rüyadan uyandıktan sonra annemin sıradan bir ata neden bere diktiğini düşündükten sonra o sıradan atın ben olduğunu fark ettim…
Sıradan evladını dünyanın en kıymetli canlısı olarak gören kadına.
Emekli ListeList’çi Emir: Annem çok net benden daha cool ve sosyal bir insan!
Vallahi yeri geliyor sosyal medyayı benden çok daha doğru kullanıyor, daima benden çok daha yüksek etkileşimler alıyor, benim arkadaşlarımın çoğu beni görmeyince değil annemi görmeyince bir boşluk hissediyorlar. Üstelik ben artık yazmıyorum ama annem ListeList’te yazıyor, hem önümüzdeki günlerde Yeldeğirmeni’ne taşınıyor, daha ne olsun benden çok daha havalı ve imrenilecek bir yaşam tarzı olduğu kesin. 🙂 Daha dünyada öyle bir konsept icat edilmemişken evinde salon konserleri yapar üstelik gelen müzisyenleri börekler, kekler, kısırlarla beslerdi. 🙂 Kısacası hey gidi hey yani dünyanın en süper en havalı insanlarından biridir annem, siz de tanısanız çok seversiniz, iyi ki var! 🙂