Her demokratik ülkede, seçim öncesi açık oturumlarda liderler tartışır. Bizde de elbette. En azından 90’larda… Şimdiyse hatırımızda kalan en son açık oturum, 2002 seçimleri öncesinde “Seçim Arenası” programında yapılan Recep Tayyip Erdoğan/ Deniz Baykal tartışması. Liderler kendilerine verilen bu fırsat için teşekkürlerini sunarak başlamışlardı konuşmalarına. Sonrasında eşit fırsatlardan mı, kendilerini zaten çok iyi anlatıyor olmalarından mı bilinmez pek esamesi okunmaz oldu tabi bu programların. Bunun yerine iyiden iyiye gösterileşen siyasetin podyumu miting alanlarından yahut “perşembesi belli programlardan” anlamaya çalışır olduk liderlerin izlediği politikalardaki farklılığı.
Medyanın siyasete, seçmen davranışlarına etkisi malum. Hele ki topu birden merkezileşen siyasi partileri düşündüğümüzde, aradaki farkı anlamak için neredeyse tek direk aracımız. Haricen; gazete-açık hava reklamları, miting nutukları, tekli tv yayınları, seçim sloganları falan gibi, ilgilisine fısıldanan manipülatif angaryalardan başka bir şey kalmıyor zaten elimizde. Ha bir de şahane etkili seçim arabaları…
Liderlerin, partilerin çok önünde durduğu şu zamanlarda neden terk edildi bu düello derken, Change.org’da başlatılan kampanyanın da gazıyla neye yarardı bu düellolar diyerek hazırladığımız listemizi sunuyoruz dikkatinize.
1. Liderlerin miting alanlarındaki salvolarından mantıklı bir diyalog kurmaya çalışıp, heder olmayız
Bizde hangi mitinglere gidilir? Zaten oyumuzu vereceğimiz partilerin mitingine, gövde gösterisine. Burada ne denildiyiyse ancak TV’deki cımbızlı sekanslardan anlamaya çalışırız.
2. Bizi maymun eden şu sebep sonuç ilişkilerini birinci ağızdan duyup, tartma şerefine nail oluruz
Muzdaribi olduğumuz sonuçlar için her lider başka bir sebebi işaret eder. Netice yine körle sağırın ağırlamalarından bir adım öteye taşınmıyor.
3. Şu hakaretamiz üslupların iklimi memleketimiz, biraz olsun çiçeklenir
Bol “Sayın”lı atarları bile özler duruma geldiysek, zıvanadan yeterince çıktığımızı kabul edelim artık.
4. Daha önce yapılan tartışmalardan doğan gergin hava biraz olsun rahatlar
Siyasetin atmosferi bir oranda gerginlik olmadan teneffüs edilmiyor tamam. Anlamadıysak da kabul ettik ama kantarın topuzu biraz kaçmadı mı?
5. Taraf da olsak tarafsız bir gözle bakmamıza olanak tanır
Biraz olsun koşulsuz doğruluk yanılgısından kurtulmamız pek hayırlı olmaz mıydı?
6. Cevabı belli hazır sorular yerine kontrası bol, gerçek suallerin cevabını alırız
Ulusa Sesleniş’ten öteye gitmeyen, devam programlarından daha şeffaf bir izlence edinirdik.
7. Promptersiz düşüncelerden haberdar oluruz
Hazır metin demeçlerdense, doğaçlama performanslarla öğrenmeye çalışırdık hakikatleri
8. Her seçim sonrası yakınılan kararsız seçmenlere dokunabiliriz
Her seçim sonu analizinin vazgeçilmez “işgüzarları” kararsızların, karar vermesi için bir sebep sunulurdu belki.
Bonus 1: “Reklama gitmemiz gerek”in gerekliliğine bu defa ayıkırız
Yönetmenlerin acil reklam çağrısı mantıklı bir gerekçe kazanırdı:).
Bonus 2: Darbe sonrası seçimlerde bile yapılmıştı aslında açık oturum
Bakınız 1989, 1991, 1992… 2002
Bonus 3: Aslında2009 yılında Mongolya ve İran, 2012 yılında Mısır bile ilk televizyon açık oturumlarını gerçekleştirdiler
Küçümsediğimiz için değil, şaibeli demokrasileriyle anılan ülkelerde bile bu kadar şeffaflık olduğu için sunuyoruz bu örneği.