Değişi sözcüğünü iliklerimize kadar hissettiğimiz çağın başrolü şüphesiz teknoloji. Ve onun var ettikleri oluyor. Teknolojik gelişmelerin hızlı komutunu vermesiyle yaşamlarımız da ciddi bir hızın içinde dönüşüme giriyor. Bu durum ise yeni teknolojik anlayışların ve haliyle teknolojik yaratımların oluşmasına zemin hazırlıyor. Son dönemlerdeki sayısız gelişmelerden biri de Li-Fi oluyor. Ayrılmaz bir parçamız haline gelen internet vazgeçilmezimiz adeta. Onun sağlayıcısı olan Wi-Fi’nin ise tahtından olabileceğini işittik. Evet, Li-Fi adını alan teknolojinin Wi-Fi’yi ikame edebileceğinden bahsediyoruz. Peki böyle bir tablo mümkün mü?
Bireysel aktivitelerimizden pandemi gibi küresel süreçlere kadar her günümüzün internet ile iç içe geçtiği gerçeğini kabul etmeliyiz. Bununla birlikte görüyoruz ki, internet kullanımı aslında bir anlamda temel insan hakları arasında konum almaya başladı. Çin, İran gibi kısıtlamacı anlayışların hüküm sürdüğü coğrafyalar haricinde.
İnternet kullanımının her geçen saat arttığı dünyamızda, veriyi cihazlara aktarma süreci de önemine önem katmayı sürdürüyor. Ancak nüfusun artan talebi karşısında söz konusu baskıyı ve yoğunluğu kaldıramayan Wi-Fi için farklı seçeneklerin ortaya çıkması gerekliliği de konuşuluyor. İşte Li-Fi tam da bu noktada konumuza dahil oluyor.
Light Fidelity (Li-Fi) nereden çıktı?
Veriyi cihazlara aktarmak için radyo sinyallerini kullanan Wi-Fi’nin yoğun talep altında yavaşlaması büyük bir sorun. İşte bunun önüne geçeceği konusundaki iddialar merak duygumuzu perçinledi. Bu noktadaki merakımızın muhatabı olan kablosuz bağlantı teknolojisi Li-Fi, oldukça yeni bir öneri.
Dilimizdeki karşılığı “ışık doğruluğu” gibi bir anlama çıkan Light Fidelity (Li-Fi), yeni bir girişim olsa da akademik dünyada da yankı uyandırmayı başarmış gözüküyor. Konuyla ilgili hatırı sayılır ölçüde bir eğilim söz konusu. Yabancı kaynaklar çoğunlukta olsa da, ülkemizde de konuyla ilgili araştırmalar karşımıza çıkmaya başladı.
Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde bir çalışma yapan Ömer Altunay, bu çalışmasında Li-Fi teknolojisi ile ilgili bazı dikkat çekici detaylar sunuyor.
Bu teknoloji fikrini ortaya atan kişi Alman asıllı bir Profesör Harald Haas’ın ta kendisi. Onu TED konuşmalarından hatırlayanlar çıkacaktır. Edinburg Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdürürken bu kablosuz bağlantı fikrini ortaya atan Haas, Li-Fi teknolojisinin geleceğinden oldukça emin. Ona göre bu Li-Fi, yarının teknolojisi. Hatta bu nedenle bir şirket kurmuş. PureLiFi adını alan bu şirket, Li-Fi kullanan cihazların geliştirilmesi ve üretimi üzerinde çalışıyor. Yani Haas, işini sağlam kazığa bağlıyor.
Sonuç olarak bu yeni teknoloji oldukça ilgi yaratıyor. Teknolojiyi Haas nasıl tanımlıyor sizce? Kendisine kulak verelim; “’Li-Fi temel olarak Wi-Fi ile aynı, sadece küçük bir fark var; biz radyo sinyallerini kullanmak yerine veriyi kablosuz bir şekilde aktarabilmek için LED ışıkları kullanıyoruz…”
PureLiFi şirketi teknolojiyi geliştirmek amacıyla diğer şirketlerle iletişim kuruyor
Li-Fi, internete bağlanmak için radyo sinyalleri yerine LED ışıktan güç alan teknolojinin kısa adı. Li-Fi X adlı sistem, mikro çipli bir LED ışığın elektromanyetik boyuttaki dalgalarının görülebilir bölümünü kullanarak veri gönderiyor. Ve bu, PureLiFi adını alıyor. LED ışığı bağlayan ve USB girişi için bir güvenlik donanımı içeren bir aksam ile Li-Fi X sistemi aşağı yukarı 42Mbps hızına kadar ulaşıyor. Bu sistem, Prof. Haas’ın PureLiFi şirketi tarafından şu anda kullanılıyor; teknolojiyi geliştirmek amacıyla dünyadaki diğer teknoloji firmalarıyla da iletişim halindeler…
Akıllı mimari uygulama varsa Li-Fi işe yarar gözüküyor
Bir Li-Fi sistemi, özellikle işletmelere pek çok avantaj sunuyor. Bu avantajlar arasında geliştirilmiş güvenlik de var. Işık aracılığı ile veri göndermek ve yine bu şekilde veri almak, Wi-Fi’dan daha sınırlandırılmış bir veri akışı sağlıyor. Bunun sebebi ise ışığın duvarlardan geçememesi.
Bununla birlikte Li-Fi teknolojisinin Wi-Fi kadar kullanışlı olup olmayacağı yönünde pek çok soru işareti var. Hiç azımsanmayacak sayıda… Bunlar ise:
- Li-Fi’ın ağ bağlantı mesafesini uzatmak,
- Loş ışıkta bağlantı sağlamak,
- Hatta karanlıkta bağlantı sağlamak…
İşte tüm bu soru işaretlerinin yok olması için akıllı mimari uygulamalarına ihtiyaç var. Çok sayıda kaynak bu ihtiyaçtan söz ediyor.
Li-Fi ayrıca Wi-Fi’yi kullandığımız için elverişsiz olan alanlarda rol kapabilir. İnsanlığın bu teknolojiyi avantajlarının tadını çıkararak kullanabileceği yerler ise; radyo sinyallerinin kullanılamayacağı veya kullanılmasının tehlikeli olduğu ve uçak … Ayrıca bu listeye petrokimyasal üretim alanları gibi yüksek güvenlik önlemi ile öne çıkan alanları da dahil edebiliriz.
Li-Fi teknolojisi mobil cihazlarımıza da gelecek mi?
Kısa yoldan cevap verirsek, hayır! Peki ama neden? Çünkü Li-Fi ekipmanı mobil cihazlarda kullanılamayacak kadar büyük. Ancak bu durumun şimdi böyle gözüktüğünü belirtmemizde fayda var. Sonuçta teknolojiden söz ediyoruz. Başka bir deyişle imkansızın imkan haline getiren düzenden… Ayrıca az önce bahsi geçen PureLiFi şiketinin hedefi de bu yönde; Li-Fi ekipmanını küçültmek istiyorlar. Hatta şu detayı da verebiliriz, bu teknolojiye çok yakın bir zaman içinde ‘hoş geldin’ diyebiliriz. Digital Trends’e göre yeni tasarlanmış çok daha küçük bir Li-Fi X güvenlik aksamı, bu yılın ilerleyen aylarında dizüstü bilgisayarlarda kullanılabilecek. Aksamın bu versiyonu, hala bir akıllı telefona sığamayacak büyüklükte gözüküyor. Ancak bir zaman sonra piyasaya çıkacak bir iPhone için ‘LiFi Capability’ dili ortaya çıktığından bu yana akıllı telefon versiyonunun da hayata geçirilmesi çok mümkün gözüküyor.
Dijital yolculuğumuzda mobilize ettiğimiz hayatlarımız yeni bir teknolojiyi deneyimlemek üzere.
Li-Fi teknolojisi ve bant genişliği (Bandwidth)
Kablosuz data için tüketici talebi, mevcut Wi-Fi teknolojisini zorluyor. Haliyle bu durum da, her gün daha fazla talebin daha fazla yük oluşturması anlamına geliyor.
Gün geçtikçe artan mobil cihaz sayısının, 2021 yılı içinde 11.6 milyara ulaşması söz konusu. Evet, bu sayı, dünya nüfusu olan 7.8 milyarın çok üzerinde. Bunun anlamı, aylık olarak 35 kentilyon bit verinin dolaşımda olması… Bu miktarda verinin dolaşımda olması ise mevcut teknoloji ve altyapı ile sürdürülebilir değil.
Li-Fi ise bu baskıya çözüm olarak nam salıyor. Bunun sebebi görünen ışık frekanslarının düşündüğümüzden daha az rol alması. PureLiFi ve bu teknolojiyi geliştirmeye çalışan şirketler adım attı bile. Sektörde aktör olmak isteyen şirketler, Işıklandırma sektöründeki şirketler ile dirsek temasındalar. Burada amaç; ışıklandırma sektörünü ve dünyadaki kullanımını yaygınlaştırmak. Çünkü Li-Fi teknolojisinin ‘geldim’ diyebilmesi için altyapısının da hazır olması gerekiyor.
2016 Şubat ayındaki denemelerde Li-Fi teknolojisi saniyede 1GB’a kadar data (veri) gönderdi. Bu miktar ise mevcut Wi-Fi sisteminden 100 kat daha hızlı anlamını taşıyor. Söz konusu denemeler elbette laboratuvar denemelerinden daha yavaştı ancak bu denemeler gösterdi ki Li-Fi teknolojisi saniyede 224 gigabit gönderebilme kabiliyetine sahipti. Ağustos 2016 ayı itibarı ile araştırmacılar, Şubat ayında gönderdikleri data hızının 20 kat üstüne çıktılar. Bu hız değerlerinin daha da artması söz konusu.
Yeni akıllı telefon ve bilgisayar dizaynları bu teknolojiyi birleştirebilir ve iki katı yenilikçi hale getirebilir. Örneğin; Li-Fi teknolojisi akıllı cihazlarda güneş enerjisi ile şarj edilebilme fırsatı sunabilir. Sonuçta Li-Fi’ın Wi-Fi teknolojisinin tamamen yerine geçmesi mümkün gözükmüyor. Ancak yüksek güvenlikli alanlarda, uçaklarda ve Wi-Fi sinyalinin geçemediği eski binalarda en güvenilir veri transferi olarak daha çok gündeme geleceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu teknoloji yakın zamanda hayatımızın parçası olacak
Li-Fi teknolojisinin yaygınlaşma hızına yönelik bir tahminde bulunmak pek kolay durmuyor. Çünkü uzmanlar kafalarda soru işaretleri yaratan bazı handikapların da dikkate alınması gerektiğini belirtiyorlar. Uzmanlara göre Li-Fi günlük yaşamın içine dahil olmadan önce, her anlamda hazır olması gerekiyor. Örneğin sis gibi bazı özel coğrafi koşullar esnasında ışığın engellenmesi, bu teknoloji üzerinde nasıl bir etki yapacak, merak konusu. Yakın zaman önce Hindistan’daki bir kolejde bu konu detaylı bir şekilde tartışmaya açılmış, uzmanlar bu konudaki soru işaretlerini açıkça ifade etmişlerdi.
Henüz geliştirilme aşamasında olan bu kablosuz bağlantı teknolojisini ne zaman kullanabileceğimiz ise henüz netlik kazanmadı.
Bu teknolojinin tüm avantajları ve dezavantajları
“Neden Li-Fi teknolojisini kullanalım ki?” türevinde soruların doğması oldukça olağan. Ancak yakın geleceğe damga vuracağını inkar edemeyeceğimiz bu teknoloji, artıları itibariyle farklılaşan bir yapı.
Malum, baş ağrısından tutalım da kansere karşı pek çok sağlık sorunu, günümüz teknolojisiyle de ilişkili halde. Örneğin, Wi-Fi alerjisi yüzünden binlerce dolar harcamak zorunda kalan bu hanımefendi…
Öte yandan, Li-Fi’ın insan sağlığına zararı olmayan, ekolojik dengeye uyumlu olduğunu belirtmek abartılı olmayacak. Bu teknolojinin elektromanyetik yayma gibi bir sorunu olmadığı için hastane benzeri çok hassas mekanlarda daha rahatlıkla kullanabiliriz. Teknik anlamda ise 4G veya Wi-Fi gibi teknolojilerin oldukça önünde duruyor. Ayrıca LED teknolojisini kullanmasından dolayı da %75’e varan bir tasarruf sağlıyor. Ek olarak güvenli olması, duvar arkası transfere izin vermemesi, Li-Fi’ı farklı yapmaya yeten özelliklerden yalnızca birkaçı olarak dikkatimizi çekiyor.
Pek yakın bir zamanda deneyimleyeceğimiz kesin olan Li-Fi’ın önemli artılarının yanında çeşitli dezavantajlarından da söz edebiliriz. Li-Fi’ın en büyük dezavantajı kullanım esnasında LED ampullerin açık kalma zorunluluğudur. Duvarların ötesine sinyal geçmediği için, her odanın ayrı ayrı ışığa sahip olması gerekecektir. Bu durum, bir süre sonra pek de hoşumuza gitmeyecek tablolara bakmamıza sebebiyet verme ihtimali barındırıyor.
Li-Fi teknolojisi nerelerde kullanabiliriz?
Marketlerde, müzelerde, evlerde, hastanelerde ya da mahallelerde kullanabilirsiniz. Li-Fi daha çok yeni bir fikir, girişim. Dolayısıyla onu kullanabileceğimiz alanlara ya da amaçlarına yönelik net çıkarımlarda bulunmak oldukça zor. Fakat bununla birlikte günümüzde, özellikle Wi-Fi teknolojisinin ulaşamadığı kırsal alanlarda, Li-Fi’ın çok daha etkin bir şekilde rol almasını bekliyoruz. Bu durumun temel nedeni Li-Fi’ın aktif bir şekilde çalışabilmesi için ışık kaynağının yeterli olmasıdır.
Özetle, Li-Fi, görünür ışık iletişimi kullanıyor. Bu sayede Wi-Fi teknolojisinden yaklaşık olarak 100 kat daha hızlı veri aktarımı söz konusu oluyor. Ancak bununla birlikte Wi-Fi bağlantısı duvarın ötesine sinyal gönderebilirken, Li-Fi bağlantısında ışık engellendiği zaman iletişim kesiliyor. Bir Li-Fi AP, Wi-Fi’den çok daha küçük, hatta yaklaşık 2-3 m. çapında bir kapsama alanına sahip oluyor.