Lermontov’un 1800’lerin başında yazdığı “Zamanımızın Bir Kahramanı” isimli eşsiz romanı, dünya klasikleri arasında yer alıyor. Ve hala güncelliğini koruyor olması, karakterin aslında “tüm zamanların kahramanı” olmasından kaynaklı bizce. Bahsi geçen bu kahramanın ismi “Peçorin”. Peçorin bir kahramandan ziyade; bir simge. Lermontov kitabının başlığını seçerken olay ve karakterlerin sadece kendi özel dünyalarının değil, tüm çağın yansıması olacağını söylemiş. Ve aslında Peçorin, çağımızın tüm kötü özelliklerinin gelişerek içinde barındırdığı bir karışım.
Peçorin’in sorunu çağdaş insanın hayret verici derecede çeşitli olan dürtüleri. Kitaptan alıntılarla, bu anlaşılması zor ama ruhumuzdaki bir yerlere tam isabet edecek karakter Peçorin’i anlamaya çalışacağız:
1. “… başkalarının mutsuzluğunun nedeni ben isem, mutsuz ettiğim insandan çok ben mutsuz oluyorum.”
“…Kötü bir huyum vardır benim. Gördüğüm eğitim mi böyle yaptı beni, Tanrı mı böyle yarattı, bilmiyorum. Yalnızca şunu biliyorum, başkalarının mutsuzluğunun nedeni ben isem, mutsuz ettiğim insandan çok ben mutsuz oluyorum. Bunun onları teselli etmeyeceğini biliyorum, ama ne yaparsınız ki, gerçek bu.”
2. “Toplum bozmuş ruhumu, kafam huzur bulmuyor, kalbim doymak bilmiyor.”
“Toplum bozmuş ruhumu, kafam huzur bulmuyor, kalbim doymak bilmiyor. Hiçbir şeyle yetinmiyorum: Hazlara alıştığım gibi hüzne de kolayca alışıyorum ve yaşamım gün geçtikçe daha da boş oluyor.”
3. “Tutkulu birinin yanında buz kesilirim. Ama kendini bırakmış, donuk biriyle ilişkim tutkulu bir hayal düşkünü yapabilir beni.”
“Onu kızdırmak için yalan söylüyordum. Bir şeyin tersini söylemek doğuştan bir tutkudur bende. Ömrüm, kalbimin veya mantığımın söylediğinin tersini söylemekle geçmiştir. Tutkulu birinin yanında buz kesilirim. Ama kendini bırakmış, donuk biriyle ilişkim tutkulu bir hayal düşkünü yapabilir beni.”
4. “Aptal bir yaradılışım vardır: Hiçbir şeyi unutmam… hiçbir şeyi!”
“Geçmişin hiçbir insanın üzerinde olmayacağı kadar etkisi vardır üzerimde: Gerilerde kalmış bir hüznü veya sevinci hatırlatan her şey derinden sızlatır yüreğimi, aynı şeyleri yeniden yaşatır bana… Aptal bir yaradılışım vardır: Hiçbir şeyi unutmam… hiçbir şeyi!”
5. “Bize katlanabilen kadını bulduğumuzda, gerçek sonsuz tutkumuz, o zaman başlar.”
“Bize katlanabilen kadını bulduğumuzda (matematik olarak, bir noktadan başlayıp sonsuza uzanan bir doğru olarak adlandırabilecek) gerçek sonsuz tutkumuz, o zaman başlar. Bu sonsuzluğun sırrı yalnızca, amaca, yani sona hiçbir zaman ulaşılamayacağıdır.”
6. “İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize.”
“Mutluluk nedir? Doymuş bir gururdur mutluluk. Kendimi dünyada herkesten daha iyi, daha güçlü saysaydım mutlu olurdum. Herkes sevseydi beni, içimde bitmek tükenmek bilmez sevgi kaynakları olsaydı…Kötülük doğuruyor bu. İlk acı, başkalarına acı çektirmenin hazzını öğretiyor bize.”
7. “Tutkular, gelişmeye başlamış düşüncelerden başka bir şey değildir. Kalbin gençliğinin bir parçasıdır ve ömür boyu onlarla heyecanlanmayı umanlar aptaldırlar.”
8. “Sevgim hiç kimseye mutluluk getirmedi. Çünkü sevdiğim insanlar için hiçbir özveride bulunmadım. “
“Sevgim hiç kimseye mutluluk getirmedi. Çünkü sevdiğim insanlar için hiçbir özveride bulunmadım. Kendim için, kendi zevkim için sevdim onları. Onların duygularını, sevinçlerini, acılarını arsızca sömürerek kalbimin tuhaf bir gereksinimini giderdim. Ama hiçbir zaman doyuramadım kalbimi. “
9. ” İki insan var benim içimde: Biri sözcüğün tam anlamıyla yaşıyor, öteki ise onu düşünüyor ve yargılıyor.”
“Yaşam kasırgasından yalnızca bir kaç düşünceyle çıktım ben… Ama bu arada hiçbir duygu edinemedim. Uzun zamandır kalbimle değil, aklımla yaşıyorum. Tutkularımı, davranışlarımı sıkı bir dikkatle ölçüp biçiyorum, ama hep dışarıdan, içine girmeden. İki insan var benim içimde: Biri sözcüğün tam anlamıyla yaşıyor, öteki ise onu düşünüyor ve yargılıyor. Birincisi bir saat sonra vedalaşabilir sizinle, bir daha arayıp sormaz size, öteki ise…”
10. ” Ölümden kötü bir şey yoktur, ölümden de kaçamazsınız!”
“Her şeyden kuşku etmeyi seviyorum ben: Aklın bu durumu kişiliğin sağlamlığına engel değildir…Tersine, bana gelince, önümde beni neyin beklediğini bilmezsem, her zaman daha bir cesaretle atılırım ileri. Öyle ya, ölümden kötü bir şey yoktur, ölümden de kaçamazsınız!”
11. “Ben bir korsan gemisinin güvertesinde doğmuş, büyümüş bir gemici gibiyim.”
“Ben bir korsan gemisinin güvertesinde doğmuş, büyümüş bir gemici gibiyim. Onun ruhu fırtınalara, çarpışmalara alışıktır ve kıyıya atıldığında, gölgeli koruluk ne kadar çekerse çeksin onu, dost güneş ne kadar gülümserse gülümsesin ona, canı sıkılır, acı çeker. “
12. “Şairler şiirler yazmaya, kadınlar da onların yazdıkları şiirleri okumaya başladığı günden beri, evet, o günden bu yana kaç kez onların melek oldukları söylenmiştir şiirlerde ve onlar saflıklarından kaç kez inanmışlardır bu övgülere…”
13. “Özgürlüğümü asla vermem. Neden bu kadar değer veriyorum özgürlüğüme?…”
“Bir kadını ne kadar büyük bir tutkuyla seversem seveyim, yalnızca, onunla evlenmek zorunda olduğumu hissettirmesi sevgimin bitmesi için yeterlidir! O anda taşlaşır kalbim, bir daha da ısınmaz. Bundan başka her türlü fedakarlığa hazırımdır. Hayatımı da, onurumu da yirmi kez koyabilirim ortaya… Ama özgürlüğümü asla vermem. Neden bu kadar değer veriyorum özgürlüğüme?…”
14. “Bu kadınsı kendimi beğenmek tutkumun nedeni nedir?”
“Sık sık sorarım kendime, bana bağlanmasını istemediğim, hiçbir zaman evlenmeyi düşünmediğim genç kızların sevgilerini kazanmak için neden israrla düşerim üzerlerine?Bu kadınsı kendimi beğenmek tutkumun nedeni nedir?”
Nasıl, size de tanıdık geldi mi bir yerlerden? 🙂