Çin tarihinde M.Ö. 475 ile M.Ö. 221 yılları arası “Savaşan Devletler Dönemi” olarak adlandırılır. Savaşan Devletler Dönemi’nde yedi ayrı krallık yaklaşık iki yüz sene boyunca savaş halindeydi. Dönemin sonunda Qin hanedanlığı bu savaştan galip geldi ve birleşik Çin İmparatorluğu’nu kurdu. Savaşan Devletler Dönemi’nde acı, hüzün ve ölüm günlük hayatın bir parçasıydı. Ancak ilginç bir şekilde Çin, en verimli dönemini bu savaş ortamında yaşadı. Konfüçyüsçülük, Taoizm, Legalizm ve Mahoizm’in de aralarında bulunduğu Yüz Düşünce Okulu bu dönemde gelişti. Felsefe alanında yaşanan bu altın çağ M.Ö. 221 yılında Qin Hanedanlığı Çin İmparatorluğu’nu kurunca sona erdi. Bu dönemde legalizm felsefesi Çin’in resmi ideoloji oldu. Sonrasında ise kültür alanında müthiş bir katliam yaşandı. Gelin, legalizm felsefesine biraz daha yakından bakalım.
Legalizm felsefesini ilk kez Qin hanedanlığının kralı Shang Yang benimsedi. Ona göre bu politik felsefe Çin’in geri kalmışlığına çözüm yolu olacaktı
Legalist düşünürler Çin imparatorluğu’nun oluşumuna büyük katkıda bulundular. İmparator Shang Yang rakiplerinin aksine daha pragmatist ve çözüm odaklı bir karaktere sahipti. Onun legalizm düşüncesi sert cezalarla halkı kontrol etmeyi ön görmekteydi. Ona göre kaosla başa çıkmanın en iyi yolu insanları cezalandırmaktı. Kendi halkını kontrol ettikten sonra diğer altı krallığı etkisiz hale getirerek büyük Çin İmparatorluğu’nu kuracaktı. Gerçekten de legalizm düşüncesine sadık kalan Shang Yang, M.Ö. 221 yılında Çin İmparatorluğu’nu kurmayı başardı.
Çin’in ilk imparatoru Shi Huang iktidara geldiğinde diğer tüm felsefi düşünceleri “yozlaştırıcı” etkisi nedeniyle yasakladı
Savaşan Devletler Dönemi’nde Çin topraklarında ciddi bir sistem krizi yaşanmaktaydı. Bu nedenle siyasi düşünceye olan ilgi yoğun bir şekilde arttı. Legalizm, Çin’de gelişen birçok entelektüel akımdan sadece biriydi. Temel olarak kaosu ve parçalanmayı önleyen tek düşünce olarak kabul gördü. Bu nedenle Çin’in resmi ideolojisi haline geldi. Rakip düşünce okullarının her biri, devletin işleyişini iyileştirmenin, sosyopolitik istikrara ulaştırmanın yollarını aradı. Ancak çeşitli cevaplar arasında legalistlerin sunduğu çözümler daha pratik görünmekteydi.
Özellikle Konfüçyüsçülüğe karşı adeta savaş açıldı. Konfüçyüs felsefesinin temelini insanların özünde iyi olduğu düşüncesi oluşturuyordu. Bu öğretiye göre, hükümdarın halkına iyi davranarak onları doğru olana yönlendirmesi gerekiyordu. Oysa despot lider Shi Huang’a göre sosyal düzeni korumak insanları sert bir şekilde cezalandırmaktan geçiyordu. Bu nedenle insanların doğasında iyilik olduğunu savunan bütün felsefi düşünceler “insanları yoldan çıkaracağı” gerekçesiyle yasaklandı. Legalizm düşüncesini desteklemeyen tüm kitaplar yakıldı. Bu dönemde tarihin en büyük kitap yakma olaylarından biri gerçekleşti. Filozoflar ve başka düşünceyi savunan insanlar ölüm cezası aldı.
Legalizm düşüncesinde insanlar doğası gereği dar görüşlü ve bencil kabul edilir. Bu nedenle devlet kontrolü olmadan sosyal uyum sağlanamaz
Legalist düşünürlerin en temel amacı zengin devlet ve güçlü ordu yaratmaktı. Bu nedenle filozoflar, felsefi spekülasyondan çok bu amaca nasıl ulaşılacağına odaklanıyordu. Sonuç olarak toplumu yeniden yapılandırmak için radikal önlemlere başvuruldu.
Legalizm, sert yasaların kabul edilmesiyle Çin’in resmi ideolojisi haline geldi
Bu yasalar; bürokratlara, kadınlara, çocuklara ve hizmetçilere nasıl hitap edilmesi gerektiğini dahi belirtiyordu. Aynı zamanda hırsızlık ve cinayet gibi suçların nasıl cezalandırılacağını belirtiyordu. Kanunu çiğnemenin cezası son derece ağırdı. Yüklü miktarda para cezasına ek olarak orduda zorunlu askerlik, hapis ya da idam cezalarını içeriyordu.
Bu felsefede hükümdar sınırsız ve sorgulanamaz yetkilere sahiptir. Bu nedenle hükümdarın kararları her zaman saygı ve itaatle karşılanmalıdır
Legalizmi savunanlar fazla hoşgörünün toplum düzenini bozacağını iddia ediyordu. Onlara göre, insan doğası gereği aç gözlü ve bencil olduğu için yasal önlemlerle halk dizginlenmeliydi. Devlet, tebaasını sıkı bir şekilde kontrol etmezse sosyal ayaklanmalar kaçınılmazdı. Her suçun kınanması ve cezalandırılması insanları korkutacağı için bir süre sonra cezalandırma ihtiyacı ortadan kalkacaktı. Özetlemek gerekirse legalizmi savunanlara göre insanlar doğası gereği kötüydü ve bu nedenle baskılanması gerekiyordu.
Qin hanedanlığının acımasız politikaları nedeniyle legalizm felsefesinin itibarı sarsıldı. Han hanedanlığı döneminde Konfüçyüsçülük tekrar resmi ideoloji haline geldi
Konfüçyüsçülüğün benimsenmesi legalizmin ortadan kalktığı veya artık Çin kültürü üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı anlamına gelmiyordu. Çin liderleri tarih boyunca her zaman legalizm felsefesine başvurdu. Günümüzde dahi bir hükümet kontrolü kaybettiğini hissettiğinde bir dereceye kadar legalizme başvurmaktadır.